Franz ın Sayfası

Seni sevgisinden YARATAN,
senin dışında olan her şeyi de sevgisinden yarattığını unutma.
Yarattığını sevdiğin kadar ALLAH'ı sevmiş olursun.
ÖNSÖZ
ALLAHIMIN İSİMLERİ 1
ALLAHIMIN İSİMLERİ 2
AŞK
RAMAZAN FIRSATI
ALLAHIMIN İSİMLERİ 3
ALLAHIMIN İSİMLERİ 4
AHİRET ve ORADAKİ YAŞANTIMIZ
ADALET
ALLAH ve Peygamberler kimleri korur.
AFFETMEK
ALLAH NEDEN BİZ DİYOR
ALLAH’IMIN YEMİN EDEREK BAŞLADIĞI SURELER
ALLAH’IN AZABI KİMLEREDİR
ALLAH KISKANÇTIR
ALLAH KORKUSU
ALLAH AYIRMAZ KAYIRMAZ
ALAK SURESİ
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH’A İNANMAK
ALLAH’IM “ OL “ DEDİĞİNDE NASIL OLDURUR
ALLAH NASIL DUYAR-İŞİTİR-GÖRÜR
ALLAH NASIL DAVRANMAMIZI İSTİYOR
AHZAB SURESİ BİZİ UYARIYOR
AKLIMIZI ALLAH’IMIZIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KULLANMAK
ALLAH’A YARDIM ETMEK
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH ve İNSAN BİRBİRİNDEN KOPUK İKİ AYRI VARLIK MIDIR ?
AHDE VEFA
ALLAH DÜŞÜNCELERİ DE BİLİR
ALLAH’TAN DİLEMEK
ALTIN ANAHTARLAR
AYETEL KÜRSİ AÇIKLAMASI
ANA – BABA – EVLAT
ALLAH YALNIZ MÜMİNLERE YARDIM EDER
BANA NE, BEN BÖYLEYİM DEMEK YOK
BİZ BEDENLENMEDEN ÖNCE
BAYANLAR İLE EL SIKIŞMAK
ALLAH’IN BİZE VERDİĞİ GÜCÜ KULLANMAK
CEBRAİL YALNIZ FATİHA ve NEML SURELERİNİ BESMELEYLE VERDİ
AN’I YAŞAMAK NEDİR
DUA
DİLEKLERİMİZİN OLMASI İÇİN
DUANIN İKİ YÖNÜ
DOST
DUALARIN İŞLEYİŞİ
ARAŞTIR,ÖĞREN VE UYGULA
DÜNYAYA NİYE GELDİK
DÜNYA İLE AHİRETİ BİR TUTMAK
DOĞRULUK
DÜNYADA NE BÜYÜK BİR GÖREVİMİZ VAR BİLİYOR MUYUZ
Hz. FATIMA’NIN DUASI
EŞ OLMAK (KARI–KOCA DEĞİL)
Hz. FATIMA
EN’AM SURESİNDEKİ UYARILAR
FATİHA - YASİN
HİMALAYALAR’DAKİ SİVANA BİLGELERİN BİLGİLERİ
EZELDE ve DÜNYADA YAPTIKLARIMIZLA
NİÇİN EUZÜBİLLAHİ
HİÇKİMSE BAŞKASININ GÜNAHINI YÜKLENMEZ
İNSANLAR NELER YAPTIKTAN SONRA ALLAH’IN GAZABI GELİR
İNSAN NASIL HAYVANDAN AŞAĞI OLUR
HERŞEY ALLAH’TAN DEYİP KÖŞEYE ÇEKİLMEK Mİ?
İMTİHAN
HERKES İYİ BİR İNSANMIDIR
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 2
GARİP SABAHAT ABLAMIN KALEMİNDEN 4
Hz. İBRAHİM
HALA MI YANLIŞLARINA DEVAM EDECEKSİN
GÖÇ EDENİN ARKASINDAN ...
GARİP SABAHAT ABLA nın kaleminden 3
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 1
GECE UYUDUĞUMUZDA,RUHUMUZ MANA ALEMİNE ALINDIĞINDA
GÖÇ ETMEK (ÖLÜM)
İNSAN OLABİLME SANATI
İFTİRA ATANLAR
İNSANLARIN GERÇEK YÜZLERİ
GÖNÜL
HADİS
HZ.HAMZA
HADİSLER
KENDİMİZDE BAŞARMAMIZ GEREKENLER
UYARI
UYDURULMUŞ HADİSLER
HİZMET v e VAZİFE
KİMLERDEN UZAK KALMALIYIZ
HOŞGÖRÜ
KEVSER SURESİNİN RESULÜMÜZÜN AÇIKLAMASI
HANGİ ANNE BABAYA ÜF DENMEZ
ALLAH’IN UYARILARINA UYMAYANLAR
İNSAN,MÜSLÜMAN,MÜMİN,KUL
KADERDEKİ ROLÜMÜZ
KİMİ İNSANIN DÜNYA SINAVI NİÇİN AĞIRDIR
İNSANLARIN,VAREDİLMİŞ HER ZERRENİN,KÂİNATIN NİYE DUAYA İHTİYACI VARDIR
KORUMAK ve KORUNMAK
KADER
İNSANLARIN ÇOĞUNA UYARSAN
İNSANİ DEĞERLER ve kafirler
İTİKAF - ERBAİN
KUR’ANI ANLAMADAN OKUMAK
KUR’AN ve İÇİNDEKİ YABANCI LİSANLAR
KUR’AN SURELER HALİNDE İNMEMİŞTİR
KİMLER MÜNAFIKTIR
KENDİMİZİ ARINDIRMAMIZ
KUR’AN ve DİN
KIYAMET
KUR’AN’daki Tevrat,İncil,Zebur sureleri
KUL HAKKI
KÖTÜLÜKLERİ İYİLİKLE DEFETMEK
KUR’AN’I YAŞAMAK
KÖTÜLÜKLERİ ALLAH YAPTIRMAZ
NASİHATLER
Hz.HUHAMMED ve Hz. HATİCE
NAMAZ İLE İLGİLİ BİLGİLER
MÜSLÜMAN KİMDİR
NAMAZ - SALAT
Hz. MUHAMMED ( s.a.v )
MELEKLER
HER NAMAZ KILAN MÜMİN MİDİR
Hz. MERYEM
MAKAM
NEDEN HZ.MUHAMMED KÖTÜ SÖZ DUYACAĞI KİŞİNİN YANINA GİTMEZ VE YANINA SOKMAZDI
MELEKE
NASIL İNSAN OLUNUR
NEFS
NİYAZ
NİÇİN
OLAYLAR BİZE NE ÖĞRETİYOR
O GÜN
OLUŞ - BULUŞ
PEYGAMBERİMİZİN ve VELİLERİN ÖĞÜTLERİ
OLAYLAR KARŞISINDA NASIL DAVRANMAMIZ GEREKİYOR
PEYGAMBERLER DE HESABA ÇEKİLECEKLER
ÖĞÜTLER
RESULÜMÜ SEVMEKLE,O’NU SEVMİŞ Mİ OLUYORUZ.
ÖFKE
RUH
RUH ve RÜYA
RAMAZAN ve ORUÇ
REANKARNASYON
RESULÜNDEN
SEKAR’A ATILMAK
SESLENİŞ
SELAM
SALAVAT
SEVGİNİN YAŞANMASI
SEVGİ
SORUMLULUKLARIMIZ
SEYİRCİ OLARAK GELMEDİK DÜNYAYA
SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN
SİTEM ETMEK
SÖZÜNDE DURMAK
SIRLAR DERYASI
SÖYLEŞİ
ŞEYTAN’IN VASIFLARI ve ETKİLEMESİ
TESLİMİYET
TANRI’M muradını nasıl gerçekleştiriyor
ŞEMS ve MEVLANA
ŞÜKÜR ve HAMD
TEVHİD (TEKLİK – BİRLİK)
TAHKİKİ İMAN
TEVEKKÜL NEDİR
TORUNUM CAN ve AİLEM
YARADILIŞ KAÇ EVREDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
YOLA GİRİŞ
EDEP 1
EDEP 2
YAKINDA OLACAK BÜYÜK OLAYLAR
YÜKLENDİĞİMİZ ve YAYDIĞIMIZ AKIM ( ENERJİ )
YED-İ NE DEMEK
ZİNA
MESAJ BORDU

S Ö Z Ü N D E D U R M A K

İşleri düzene koyan ALLAH'ın ADI'yla.

AHZAB suresi, ayet 39: O Peygamber ki, ALLAH''ın EMİR ve YASAKLARINI TEBLİĞ EDER, O'ndan korkarlar ve ALLAH'TAN BAŞKA KİMSEDEN KORKMAZLARDI. ALLAH hesap görücü olarak kafidir.

MAİDE suresi, ayet 67: KUR'AN'I TEBLİĞ ET, YOKSA O'NUN ELÇİLİĞİNİ YERİNE GETİRMEMİŞ OLURSUN.

ŞUARA suresi, ayetler 214, 215: En yakın hısımlarını UYAR ve SANA UYAN MÜMİNLERE KANADINI İNDİR.

ŞUARA suresi, ayet 220: ÇÜNKÜ HERŞEYİ İŞİTEN, HERŞEYİ BİLEN O'DUR.

LÜTFEN yazımızı DİKKATLİCE DÜŞÜNEREK sonuna kadar OKUYUN, bu güne kadar kendinizi ve etrafınızı KANDIRMIŞ olabilirsiniz. ALLAH'I DA KANDIRABİLECEĞİNİZİ, GERÇEKTEN İNANIYOR MUSUNUZ? Yazımızın sonuna KUR'AN'dan ayetlerin açıklamalarını, noktasını dahi değiştirmeden kopyalayıp orijinali ile sayfamıza yapıştırdık.

HADİS ( MÜSLİM, İman 109, 110 ): Kişi bir İNSANA SÖZ VERİP SÖZÜNÜ YERİNE GETİRMEZSE, oruç tutsa, namaz kılsa, Müslüman olduğunu söylese de münafıktır.

İnsan eninde sonunda KENDİSİYLE YÜZLEŞİR, ALLAH'ım ölmeden önce kendimizle yüzleşip KENDİMİZİ DÜZELTMEMİZİ nasip etsin ki, öldüğümüzde, yaptıklarımızdan dolayı SEKAR'a ( Sekarla ilgili ayeti okuyun Lütfen ) atılmayalım.

KUR'AN'I OKUMAK DEĞİL, YAŞAMAKTIR ÖNEMLİ OLAN.

YUNUS:” Bir kez GÖNÜL YIKTIN İSE, bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil "….demiş ve bu sözünü açıklamış. Eğer bir kişi GÖNÜL YIKMIŞSA, onun ibadetlerinin de TANRI katında bir değeri olamaz. Çünkü ibadetler ALLAH'a yakın olmayı sağlayan davranışlardır. GÖNÜL KIRAN istediği kadar namaz kılsa, istediği kadar HACC'a gitse bile bu temel yanlışı yapmışsa, bunların hiçbir kıymeti olmayacaktır. ( Lütfen MAUN suresini okuyunuz orada bunu açıklamış ).

Can Dostlarım!

ALLAH'a ve insanlara verilen sözleri yerine getirmemiz ile ilgili yazımıza AHZAB suresi, ayet 39 ile başladık. 1980 senesinden bu güne kadar TEK REHBERİMİZ KU'AN ve TEK ÖNDERİMİZ Hz. MUHAMMED ( s.a.v ) Efendimiz olmuştur. Şimdi de, bundan sonra da bu böyle olacaktır. Kimseden korkmadan GERÇEKLERİ YAZIP, KONUŞACAĞIZ. Yüzde yüz emin olmadığımız hiçbir bilgiyi yazmadık ve konferanslarımızda söylemedik, kendi zanlarımızı katmadık. Yazılarımızı okuduğunuzda her bilginin kaynağını yazdık ki, en ufak bir şüphede; yazılan Ayeti, hadis'i ve Velilerin sözlerini kaynağından kontrol edebilesiniz.

İnsan bu yolda ALLAH tarafından her yönden imtihana çekilir, acaba sözünde duruyor mu diye. Bir Ayette " Bundan evvel yaşayanların, yaşadıklarını yaşamayaraktan mı buraya geleceğinizi zannediyorsunuz " deniyor. Şunu unutmayın ki " imtihan talep edene değil, layık olana verilir " ve siz ALLAH'ımın EMİRLERİNE UYDUKÇA imtihan zorlaşır. Peygamberler, Veliler ve GERÇEKTEN İMAN EDENLER ne eziyetler çektiler.

Çoğumuz ayetleri işimize geldiği gibi, ANLAMAK İSTEDİĞİMİZ GİBİ anlayıp uyguluyoruz çünkü GERÇEKLERLE YÜZ YÜZE GELMEKTEN KORKUYORUZ. BU KENDİMİZE GÜVENİMİZİN OLMAMASINDAN DIR. Çoğumuz da KUR'AN'ı – Hadisleri –Veli kulların sözlerini okumak istemiyoruz çünkü hatalarımızı, eksiklerimizi görmek işimize gelmiyor, sanki onları okumazsak ALLAH'ım bizi onlardan SORUMLU TUTMAYACAKMIŞ gibi. DAHA NE KADAR KENDİMİZİ KANDIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ ? Birçok Ayet ve Hadis te " YAPTIKLARINIZ APAÇIK SİZE GÖSTERİLECEK diyor.

Düşünün bir kere, dünya kurulalı bu güne kadar gelmiş geçmiş tüm insanların ve Meleklerin önünde, bir sinema şeridi gibi BÜTÜN YAPTIKLARIMIZ GÖSTERİLECEK, o zaman da HİÇ UTANMADAN ŞİMDİKİ GİBİ PİŞKİNLİK GÖSTEREBİLECEK MİSİNİZ?

Fudeyl b. İyaz der ki: İnsanlardan utandığın için perdeni kapatıyorsun ve kapını kilitliyorsun da, kalbindeki KUR'AN'dan ve KENDİSİ için hiçbir şeyin GİZLİ OLMADIĞI ALLAH'TAN UTANMIYORSUN.

Can Dostlarım!

HAK yolu UZUN ve MEŞAKATLİ bir yoldur. Yükselmek için çok gayret etmek, ALLAH'IMIN EMİRLERİNİ AYNEN YERİNE GETİRMEMİZ GEREKİR. Bir çoğunuz hiçbir sıkıntı çekmeden bu yolda ilerlemek istiyorsunuz, para, makam, şöhret önemli değil diyorsunuz, ama onların karşısında kendi değerlerinizi kaybediyorsunuz. Bir Hadis te: Kimilerine para verirsek azandan olur, kimilerinin parasını alınca azandan olur denmiş….ne kadar da doğru söylemiş Resul'ümüz. Bir Veli, talebeleriyle bir yere giderken yolun kenarında ağaç altında köpekler bir birleriyle sarılmış vaziyette yatıyormuş, talebe; efendim bakın ne güzel barış içinde yatıyorlar demiş..Veli: onların dostluğu aralarına bir kemik atıncaya kadardır..demiş. Ne yazık ki bu devirde de menfaat araya girince insanlar çok ucuza hiç utanmadan dostlarını satabiliyorlar ve insanlıklarını kaybedebiliyorlar.

Küçük bir cep telefonu mesajlarınızı, konuşmalarınızı ve çektiğiniz videolarınızı KAYDEDİYOR DA. Sizin her yaptığınız ALLAH'IMIN HUZURUNDA KAYDEDİLMİYOR MU ZANNEDİYORSUNUZ?

HADİS ( Buhari, Enbiya, 54 – Ebu Davud, Edep 6 ): İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: " UTANMADIKTAN SONRA, DİLEDİĞİNİ YAP ! " sözüdür.

Dünyadan göç ettiğinizde BÜTÜN KAYITLARINIZ, BU GÜNE KADAR GELMİŞ GEÇMİŞ HERKESİN ÖNÜNDE SİZE GÖSTERİLECEKTİR, HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAKTIR. Siz dünyada ne yaptıysanız onun karşılığı olan yere, cennete veya cehenneme gideceksiniz. Hele hele seven birinin GÖNLÜNÜ YIKIP DÜNYASINI MAF ETTİYSENİZ, " ALLAH'IM BEN MÜMİN KULUMUN GÖNLÜNDEYİM " diyor, öyleyse kırdığınız gönülde ALLAH'IMA EZİYET ETMİŞ OLURSUNUZ Kİ..TEK KELİMEYLE ALLAH'IM YARDIMCINIZ OLSUN DERİZ.

Hepimizin başından bazı olaylar geçmiştir, bir geriye dönüp hatırlayın..belki de geçmişlerde size ziyan vermiş olan bir kişi için yüreğiniz yanarak ALLAH'a dua etmişsinizdir ve ALLAH o yüreğinizin yanışına sizi üzenin yakınına öyle bir şey vermiştir ki, sizi üzene ALLAH dünyayı zindan etmiştir. Peki ALLAH adildir ve AYIRMAZ KAYIRMAZ, gönlünü yıktığınız bir kişi size buğuz etmese ve sizin doğruyu bulmanız için gece gündüz dua etse de, o gönlünün yanışı önce RESUL'üne sonra da ALLAH'ın huzuruna gider ve karşılığı acı bir şekilde size dönmez mi? Ayna misali ne söylerseniz, nasıl bakarsanız öyle geri gelmez mi…

ALMA MAZLUMUN AHINI, ÇIKAR AHESTE AHESTE……HEM DE HİÇ UMMADIĞINIZ ANDA……..

Birbirini seven iki kişi bir dileklerinin olması için niyet edip kainatın en kutsal yeri olan KABE'de bu dileklerinin gerçekleşmesi için ikisi beraber TAVAF edip namazını kılmışlarsa ve ayni şekilde Resul'ümüzün mezarında da bunun için namaz kılıp canı gönülden yalvarmışlarsa aralarında bir ahid yapmış ve Resul'ünü şahit tutarak ALLAH'ımın huzurunda söz vermişlerdir. BENİ anan iki kişinin üçüncüsü BEN olurum demiyor mu ALLAH'ım? hele öyle kutsal bir yerde.

Bundan sonra da ALLAH'ım sizi BİRBİRİNİZE VERDİĞİNİZ BU SÖZE NE KADAR SADIK KALACAĞINIZI DENEMEK İÇİN MUHAKKAK İMTİHAN EDECEKTİR.

( ANKEBUT suresi: Siz iman ettik deyince BUNDAN İMTİHANA ÇEKİLMEYECEĞİNİZİ Mİ SANIYORSUNUZ. )

NAHL suresi, ayet 91: Verdiğiniz sözleri ve yeminlerinizi YERİNE GETİRİN, BOZMAYIN. Nasıl olur ki, ALLAH'I ÜZERİNİZE KEFİL YAPMIŞTINIZ! Şüphe yok ki, ALLAH YAPTIKLARINIZI TAMAMEN BİLİR.

Hz. MUHAMMED: EMRİNE UYMAYANLAR, GÖNLÜNDE HAK SESİNİ DUYMAYANLAR, BİLSELER SONLARINI…SİLERLER DÜNLERİNİ.

BİR İNSANIN GERÇEK YÖNÜ ve OLGUNLUĞU, DAR ve ZOR ANLARDA

BELLİ OLUR. ( Hz. MUHAMMED )

HADİS ( Gümüşhanevi 1427 nolu hadis ): Verdiği sözde durmayıp cayan GADDAR, HAİN ( ve ZALİM OLAN ) kimse için kıyamet günü bir sancak dikilir ve " dikkat olunsun bu sancak falan oğlu falanın AHDE VEFASIZLIK ALAMETİDİR " denilerek TEŞHİR EDİLİR.

AHZAB suresi, ayet 36: ALLAH ve RESUL'ü bir işe hüküm verdiği zaman, bir kadın ve erkeğe o işi KENDİ İSTEKLERİNE GÖRE SEÇME HAKKI YOKTUR. HER KİM ALLAH ve RESUL'ÜNE KARŞI GELİRSE BİR SAPIKLIĞA DÜŞMÜŞ OLUR.

HADİS ( Deylemi ): Vaat, söz vermek borçtur. Sözünde durmayana YAZIKLAR OLSUN.

ISRA suresi, ayet 34: Verdiğiniz sözü yerine getirin: çünkü sözde muhakkak BİR SORUMLULUK VARDIR.

HADİS: SANA YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ BAŞKASINA YAPMA: KENDİN İÇİN DİLEDİĞİNİ CÜMLE İÇİN DİLE.

İNSAN OLMAK HER YARATILMIŞA NASİP DEĞİLDİR.

İNSN ( DEHR ) suresi, ayet 7: ONLAR VERDİKLERİ SÖZÜ TAM BİR BİÇİMDE YERİNE GETİRİRLER ve kötülüğü salgın olan bir günden korkarlar.

HADİS ( Gümüşhanevi 905 nolu hadis ): Biriniz ( din ) kardeşinde NASİHATE MUHTAÇ BİR KUSUR GÖRÜRSE ONU HATIRLATSIN. ( Eğer hatırlatmazsa ona ihanet etmiş olur )

FURKAN suresi, ayet 73: Müminler RAB'lerinin ayetleri KENDİLERİNE HATIRLATILDIĞINDA KULAKLARINI KAPATARAK ve GÖZLERİNİ YUMARAK ONLARI GÖRMEZLİKTEN GELMEZLER.

HADİS ( İbni Asakir ): RESUL'ümüz buyurdular ki; Söz yerine getirilmesi gereken bir borçtur.SÖZÜNDEN DÖNENE YAZIKLAR OLSUN.

HADİS : Hz. PEYGAMBER ( s.a.v ) buyurdular: MÜ'MİN'e ZARAR VEREN VEYA HİLE YAPAN MEL'UNDUR.

VEHB BİN MÜNEBBİH Hz : Köpeklerin sahiplerine olan SADAKATİ, senin ALLAH'a olan SADAKATİNDEN daha kuvvetli ise VAY HALİNE.

NİSA suresi, ayet 135: Ey insanlar, adaleti hakkıyla yerine getirin. KENDİ ALEYHİNİZE, - zengin olsun fakir olsun – ANNE – BABANIZIN yahut AKRABALARINIZIN ALEYHİNE OLSA BİLE, ALLAH İÇİN ADİL ŞAHİTLER OLUN ve ALLAH onlara sizden daha yakındır. Arzunuza uyup da ADALETSİZLİK YAPMAYIN. Eğer bildiğinizi değiştirir ya da şahitlikten vazgeçerseniz. ALLAH BÜTÜN YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR.

RUM suresi, ayet 6: Bu ALLAH'ın vaat ettiğidir. ALLAH VADİNDEN CAYMAZ: İnsanların ÇOĞU BİLMEZLER.

ŞİMDİ DE KUR'AN'DAKİ BU AYETLERLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI

OKUYALIM.

S Ö Z V E R M E K

Ahdi de yerine getirin

عهد - 'ahit, "bir işi belgelemek ve onu iyice sağlama almak için önceden yapılmış olan anlaşmadır." [50–32] (Lisânü'l-Arab, c.6, s. 494- 496)

Ahitlerin yerine getirilmesini emreden Âyetin kapsamına alış-veriş, ortaklık, yemin, nezir [adama], sulh [barış] ve nikâh gibi bütün ahitler girer. Ahitlerin yerine getirilmesi bir zorunluluk olup Rabbimizin bu emri başka Âyetlerde de geçmektedir:

(Mâide: 1) Ey iman etmiş olan kişiler! Sözleşmeleri yerine getirin!

(Mü'minûn: 8) Ve onlar [kurtulan müminler], emanetlerine ve ahitlerine riayet eden kişilerdir.

(Nahl: 91) Ve sözleşme yaptığınızda Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı kendinize kefil tutarak onları sağlama aldıktan sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz ki Allah işlediklerinizi bilir.

(Felak: 1–5) "Yarattığı şeylerin şerrinden ve çöktüğü zaman karanlığın şerrinden ve düğümlere tükürüp üfleyenlerin [sözleşmelerini bozanların] şerrinden ve kıskandığı zaman kıskananın şerrinden Felakın Rabbi'ne sığınırım" de

Rabbimiz bu Âyetlerde toplumsal yaşamın düzgün yürümesi için hayatî öneme sahip bir ahlak kuralını buyurarak müminlerin bu ahlakî kurala uygun davranıp davranmadıklarının onlar için sorumluluk getiren bir sınama olacağı bildirilmektedir. Sözü edilen ahlak kuralı, toplumsal yaşamın olmazsa olmazı sayılan "sözleşmelere sadakat" ilkesidir. İnsanlar verdikleri sözde durmalı, yaptıkları sözleşmelere uymalı, yeminler ve sözler kesinlikle bir aldatma aracı olarak kullanılmamalıdır

ALLAH'IN AHDİ:

Bu ifade ile insanın kendi irade ve ihtiyarı ile üstlendiği .HER SÖZ KASTEDİLMİŞTİR. Yüce Allah insanların kendi istek ve tercihleri ile yaptıkları anlaşmaları bozmalarını kınamakta, böyle yapanları şiddetli bir şekilde azarlamaktadır. Ahdi [sözü] bozmak Allah'ın lanetlediği fiillerin başında gelir. Bunun nedeni, ahdi bozmanın toplumda büyük zararlara sebebiyet vermesidir

Yemin eden, ahitleşen ve ahdini sağlamlaştırıp pekiştirdikten sonra bozan kimselerin durumu, konumuz olan Âyette, yününü eğirip sağlam bir şekilde büktükten sonra onu tekrar çözen bir kadının durumuna benzetilmektedir. Bir kadının kendi eğirip büktüğü yünü tekrar çözmeye kalkması, ahitlerini bozanları karakterize etmek için yapılan bir tasvirdir. Arap örfüne göre yapılan bu benzetmenin belirli bir kadını işaret ettiği nakillerde yer alsa bile, karakterize ettiği kişiliğin ahitlerini bozan tüm erkek ve kadınları kapsadığı açıktır

Ne yazık ki, ekonomik, politik ve kişisel çıkarlar söz konusu olduğunda, toplumda büyük tanınan ve çeşitli özellikleriyle temayüz etmiş pek çok kişinin kolayca ahitlerini bozduğu, çeşitli mazeretler ileri sürerek verilen sözleri yerine getirmemeye çalıştığı gözlenmektedir. Müslüman toplumların bu konudaki ahlakî disiplinsizliği, sosyal bir yara olarak nitelenebilecek kadar yaygın bir tablo arz etmektedir. Müslümanlar daha birçok ahlakî değer gibi, sözünde durma, ahitlerini yerine getirme, yeminlerinin muktezasına uyma gibi konularda da Kur'ân'ın temel ahlâk parametrelerini iyi anlayıp içselleştirmeli, böylece ahlâk bakımından topluma örneklik etmeye elverişli bir kişiliğe kavuşmalıdır.

ÂYETLERİN TAHLİLLERİ:

1. Elif [1], Lâm [30], Mim [40].

Sûre ا - elif, ل - lam م - mim kesik harfleri ile başlamıştır. Kesik [Mukatta'] harfler ile ilgili daha evvelki sûrelerin tahlilinde açıklama yapıldığından, detayın oralardan okunmasını öneriyoruz.

2–3. İnsanlar, fitnelendirilmeden, "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Ve andolsun ki Biz, onlardan öncekileri de fitnelendirmiştik. Artık elbette Allah, doğru kimseleri bildirecektir ve elbette yalancıları da mutlaka bildirecektir.

Bu âyetlerde, insanların sadece "iman ettik" demelerinin yetmediği; gerçekten imanlı iseler imanlarını dışa vurmaları ve bu uğurda bir takım sıkıntılara göğüs germeleri gerektiği vurgulandıktan sonra geçmişte yaşamış kişilerin de fitnelendirildiği, bir takım görevlerle görevlendirildikleri, işlerine gelmese de bu görevler nedeniyle sınandıkları, bu sınamanın inananlar ile yalancıların ortaya konulup herkesçe bilinmesini sağlamaya yönelik olduğu mesajı verilmektedir.

(Bakara: 214) Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali size gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara yoksulluklar, sıkıntılar dokundu ve sarsıldılar; hatta Peygamber ve beraberinde iman edenler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" derlerdi. –Dikkat edin! Gerçekten Allah'ın yardımı pek yakındır. –

Eldeki mushafta, âyette وليعلَمنّ- ve leya'lemenne [elbette bilir, bilecek] şeklinde okunan kelime, geçmişte "Allah, elbette gösterecektir, Allah, ortaya çıkaracaktır" ve "Allah, bunları birbirinden iyice ayırıp, seçecektir" anlamlarına taşınmıştır. Bize göre ise bu kelimeyi وليُعْلِمَنّ- ve leyu'limenne [elbette bildirir, bildirecek] formunda okumak en isabetlidir.

Bu paragraf, kuru kuru "Ben inandım" demenin yetersizliğini, imanın mutlak sûrette amel olarak yansıması gerektiğini göstermektedir. Öyleyse iman mutlaka dışa yansımalı, sâlihâtı işleme ve takvâ olarak kendini kişinin hal ve hareketlerinde açıkça göstermelidir.

Bu âyetlerde ödüllendirmenin ve cezalandırmanın sadece Allah'ın bilgisine göre yapılmayıp herkesin bilgisi dâhilinde yapılacağı açıklanmaktadır. Yani kimin nasıl bir insan olduğu; kişilerin iman ve amel durumları hem kendilerince hem de çevrelerindekilerle apaçık bilinecektir. Yüce Allah şaşmaz adaletini ve lütfunu bu şartlar altında tecelli ettirecektir

31. Ve kesinlikle Biz, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri bilmemiz/ortaya çıkarmamız için sizi belâlandıracağız [denemeye tâbi tutacağız]. Haberlerinizi de belâlandıracağız [denemeye tâbi tutacağız].

Bu Âyette, imtihanın neticesi olarak gerçekten inananlar ile inanmış görünenlerin ortaya çıkarılacağı; gerçekten inananların görevlerini teslimiyetle yerine getirmesine mukabil, sözde inananların bahane ve mazeret ileri sürerek kendilerini ele verecekleri bildirilmektedir. Burada toplum; mücâhid, sabırlı ve samimi mü'minlerin diğerlerinden ayırt edilmesi ve her birinin tutum ve davranışlarının açığa çıkması için savaş emriyle imtihan edilmektedir

GÂyet açık olan bu Âyetlerde birtakım emirler verilmekte, ilkeler belirlenmekte ve mü'minlere bunlara harfiyen uymaları emredilmekte; aksi davrananların ise cezalandırılacağı tehditkâr ifadelerle beyan edilmektedir. Burada ortaya konan ilkeler şöyle sıralanabilir:

· Mü'minler, sözleşmeleri yerine getirmelidir.

· Görüldüğü üzere bu ilkelerin ilki, sözleşmelerin yerine getirilmesidir. Kur'ân, bunun üzerinde hassasiyetle durmuş ve bunu tekrar tekrar vurgulamıştır

· 36. Ve Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü'min erkek ve mümin kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır.

· Bu Âyette yine Allah'ın değişmez bir ilkesine dikkat çekilmektedir:

· Allah ve Elçisi bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü'min erkek ve mü'min kadın için kendi işlerinde serbestlik yoktur. Ve kim Allah'a ve Elçisi'ne isyan ederse o, açık bir sapıklıkla sapmıştır.

·

Bu Âyette ümmete, Allah'ın ve Rasûlullah'ın aldığı bir karara itiraz etmemeleri emredilmektedir ki bu, İslâm'ın temel ilkelerinden biridir. Buna göre hiç bir Müslüman, Allah ve Rasûlü'nün hüküm verdiği bir konuda muhayyer değildir. O konuda Allah'a ve Elçisi'ne teslim olması gerekir. Buradaki Elçi'ye teslimiyet, "Rasûlullah'ın Allah'ın Âyetleri çerçevesinde almış olduğu kararlara uyma noktasında"dır. Zaten Allah Elçisi'nin, Allah'ın koyduğu ilkelere uymayan bir karar alması söz konusu olamaz.

(Yûnus: 61) Ve sen hangi işi yaparsan yap, Kur'ân'dan onun hakkında ne okursan oku ve siz ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, Biz sizin üzerinizde şahidiz. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinizden uzak kalmaz. Ve bundan küçüğü ve daha büyüğü ancak apaçık bir kitaptadır

Hicr/92–93. İşte, andolsun Rabbine ki, Biz, mutlaka onların hepsini yaptıkları şeylerden hesaba çekeceğiz.

Neml 6. Şüphesiz bu Kur'ân ise sana, yasalar koyan ve en iyi bilen Allah tarafından bırakılmaktadır [senin içine işletilmektedir].

SÜREKLİ SORUMLULUK:

Cehennemdeki cezanın kat kat olması, işlenen suçlarla ilgili sorumlulukların hesap gününe kadar devam ettiğini göstermektedir. Bu demektir ki, yanlış bir fikir akımı ortaya atan veya yanlış bir hareketi başlatan kişi veya toplum, sadece kendi hatasından sorumlu olmayacak, bu yanlışlıktan etkilenmeye devam edenlerin eylemleri sonucu ortaya çıkan kötülüklerden de sorumlu tutulacak ve onlardan da bir pay alacaktır. Buna göre, öncegeçmiş olanlar,cehenneme girmelerine sebep olan suçları bizzat işlemiş olduklarından dolayı alacakları cezaya ek olarak bir de "sonrakiler'in" bu suçları örnek alıp işlemelerine vesile oldukları için ceza alacaklardır. Böylece cezaları kat kat verilmiş olacaktır. Yani, önce gelenler, [selefler] işledikleri suçların sorumluluğu yanında, ayrıca "sonrakiler"in [haleflerin] suç işlemelerine yol açacak kötü bir miras bıraktıkları için, ikinci bir defa daha sorumlu tutulacaklardır.

Nefsin örtülmesi konusundaki ayrıntıları Müslümanların Kur'ân'ı anlama yolundaki kendi çabalarına bırakıp çok genel bir çerçeve içinde bazı hatırlatmalarda bulunmayı kendimize bir borç olarak görüyoruz:

1. Kur'ân'dan öğrendiğimize göre, Müslüman pasif ve pısırık olamaz. Çünkü Asr Sûresi'nin tahlilinde de belirttiğimiz gibi, eğer bir insan aklın ve dinin gösterdiği yolda azimle mücadele etmiyor, yanlışları gördüğü halde ses çıkarmadan bekliyor, zulme katlanıyor, nemelâzımcılık ruhu ile yakın çevresinin ve içinde yaşadığı toplumun bozulmasına seyirci kalıyorsa, "sabırlı" ve "hakk üzerinde bulunan" bir insan değildir. Çünkü pasifliğin ve pısırıklığın bir göstergesi olan "katlanmak, ses çıkarmamak" gibi davranışlar, bir Müslüman'ın Kur'ân'da belirtilen özellikleri ile asla bağdaşmaz. Ne var ki, sadece "sabırlı olmak ve hakk üzerinde bulunmak" da nefsin örtülü olmaması için kâfi gelmemektedir. Zira sabrı ve hakkı tavsiyeleşmeyenler, kendileri birey olarak sabırlı ve hakk üzerinde bulunsalar dahi zarardan kurtulamayacaklardır. (Asr Sûresi'nin 2, 3. Âyetleri