EZELDE
ve DÜNYADA YAPTIKLARIMIZLA, AHİRETTEKİ YERİMİZİ BELİRLEYECEĞİZ.
2.5.2012
Koruyan ve Bağışlayan ALLAH'ın
ADIYLA!
MÜZEMMİL 1: Ey
büyük bir iş yüklenen kişi!
RAHMAN 41: Çünkü
GÜNAHKÂRLAR SİMALARINDAN BELLİ OLACAK, perçimlerinden,
ayaklarından kıskıvrak yakalanıp cehenneme atılacaklar.
Verdiği,
ÖZ'üdür… NUR'u yaratılmışa SÖZ'üdür. NUR'unu tüketirsin, RUH'unu asla! O,
dilediğine üfler; dilediği anda nefes O'nundur, geri çeker… O zaman, sadece
mahluk olursun; NUR'unu tüketmiş mahluk…
SECDE 22: RABB'inin
ayetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çevirenden daha zalim
kim vardır? Suçlulardan mutlaka intikam alacağız BİZ.
MAİDE 98,99,100: Bilin
ki ALLAH, azap ettiğinde çok şiddetli eder.
ALLAH;
GAFUR'dur, RAHİM'dir. RESULE düşen, tebliğden başka bir şey değildir. ALLAH SİZİN AÇIĞA VURDUKLARINIZI DA,
GİZLEDİKLERİNİZİ DE BİLİR. De ki:” PİSLİĞİN
ÇOKLUĞU seni hayrete düşürürse de, pisle-temiz bir olmaz. O halde, ey akıl
ve gönül sahipleri!
ALLAH'tan
korkun ki kurtuluşa erebilesiniz”.
RESULÜ'nüNUR'dan
yarattı! RESULÜ, kâinatın her zerresini onun ile yani, O NUR ile yazdı. " YA MUHAMMED, BİZ SANA KALEMİ VERDİK” ayeti.
O, " KALEMİ AL, YAZ! " DEDİ. RESULÜ
yazdı, yazdı, yazdı…KAL-EM= KAL: ALLAH'ın
sıfatının özelliği ( sır ). EM: Anahtar.
KAL-EM: Sırların
anahtarı. SIR: ALLAH'ın görünen,
görünmeyen tüm özellikleri. KUR'AN yazıldıktan sonra, kâinat yaratıldı. KUR'an,
ne zaman verildi? RESULÜ doğduğu anda, Peygamberliği geldiğinde değil.
Peygamberliği geldiğinde: YAZILAN okundu, okunsun diye sunuldu.
ALAK 1,4: Ey
PEYGAMBER! Seni yaratan RABB'ininADIYLA
OKU, O, insana kalemle yazma yeteneği vermiş.
FUSSILET 5: Diyorlar
ki; " Ey MUHAMMED! Kalplerimiz senin bu çağırdığın dine kapalı, kulaklarımızda
ise bir ağırlık var; hiç seni dinleyecek halimiz yok, hem aramızda bir perde
var; birbirimizden çok uzağız. Öyleyse sen ne yaparsan yap, biz de ne
yapıyorsak onu yapmaya devem edeceğiz ".
KEHF 57: ALLAH'ın
ayetleri kendilerine hatırlatılınca onlardan yüz çevirenlerden ve YAPTIKLARINI UNUTANLARDAN daha zalim
kim olabilir?
FUSSILET 22,23,24: Vaktiyle
siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik yapacağına
inanmadığınız için günahtan sakınmıyordunuz. Üstelik ALLAH'ın, yapıp
ettiklerinizin çoğunu bilmediğini zannediyordunuz. RABB'iniz hakkındaki yanlış
düşünceleriniz sizi bu kötü duruma düşürmüştür ve siz bu yüzden hüsrana uğramış
bulunuyorsunuz. Dayansalar da, dayanmasalar da ( başka çareleri yok ), onların
yerleri artık cehennemdir. Dünyaya dönüp ALLAH'ın razı olacağı işler yapmak
isteseler de, onlara böyle bir fırsat verilmeyecektir.
KULUN CÜZ-İ İRADESİ: Kendisinde
bulunan enerjiyi, onu eğitim ile yerinde, yolunda kullanmasıdır.
HADİD 22: Yeryüzünde
veya kendi bünyenizde meydana gelen bir musibet yoktur ki, o, BİZ onu
yaratmadan önce ezeli ilmimizde ( Kitapta ) mevcut olmasın. Şüphesiz bunları
bilmek ALLAH için çok kolaydır.
(
Görülüyor ki, ezeli ve ebedi olan ve dünyanın işleyişini belirleyen bu
kurallar, daha önce belirlenmiş ve ilahi bir kitaba ( Levh-i Mahfuz'da )
yazılmış bulunmaktadır. Ve bunlar sebep-sonuç ilişkisine göredir.)
BAKARA 255: O,
insanların YAPTIKLARINI DA,
YAPACAKLARINI DA bilir.
Candostlarım!
Ezelde TANRIYA; ALLAH'ın ve RESULÜ'müzün yardımcıları olacağımıza AHDİMİZ ve ANDIMIZ ile söz verdik ve
öyle bedenlenip dünyaya gönderildik.
BAKARA 58-A'RAF 161: BİZ, SÖZÜNDE
SADAKAT GÖSTERENLERE nimetlerimizi daha da arttırırız.
Ezelde
RUH'lar yaratıldığında bazı RUH'lar düzenin dışına çıkmayı istediler, bunlara
düzene uy denildiğinde asi oldular, bu asi olan RUH'ların dünyaya gelişlerinde
de asi olacakları belli idi. Ezel alemi her türlü cezadan korunmuştur, dünyaya
gelişin hikmeti, odur. Yerini bilen, yolunu gören, yürür; asi kulu, her adımda
taş ile vurulur. Ceza mıdır? Asla! Taşa vuracak ki, yolunda gitsin.
Dünyaya
yollanan bizler burada eğitim görüp ALLAH'ı sıfatları ve işlevleri ile tanıyıp,
önce kendimizin ne olduğunu bilmek, sonra da ALLAH'ı dünyada bulmak ile
görevliyiz. İşlenmemiş bir maden gibi, bu dünyada bütün OLUMSUZLUKLARIMIZDAN
arınıp ALLAH'ımın bizden istediği GÜZEL AHLÂK ve halde olmak mecburiyetindeyiz.
Ezelde asi olan kulların da o kötü hallerinden sıyrılıp mümin kul olabilmeleri
için ALLAH herkese ayırmadan – kayırmadan yardım eder ve her birimize hem
hakikat aleminden, hem de bedenli insanlardan yardımcılar yollar. ALLAH'ımın
adaleti kusursuz olduğu için, herkes dünyadaki haline göre ve imtihanlarındaki
başarılarına göre, göç ettiğinde ( öldüğünde ) yerini alır. Peygamberlerin,
arif kulların, velilerin ve ALLAH'ın emirlerine uymuş olan kulların mertebeleri
tabii ki yüksektir. Peygamberlere ve yukarıda saydığımız kişilere imtihanı çok
verir, ta ki makamlarını hak ettiklerinde her kattan ses geldikte, ALLAH'ım
düşük makamlarda olanlara şöyle seslenir. " BEN size sizi verdim, size BEN'i
bildirdim, dünyada sıfatımı gösterdim. ZAT'ımı arasaydın, sen de gelirdin;
sıfatın yeter ( dünya nimetleri ve dünya hayatı ), ZAT'ın senin olsun "
demezdin. ZAT'ımı dileyen, sıfatımda kahrını zevk edendir. ( Dünyadaki
imtihanlara sabredip, her olayın O'ndan geldiğini bilip halinden şikayet
etmeyen) Ölçüyü alanın şikayeti kalır mı ? Çalışmayan talebe; " öğretmenim; not
ver " diyebilir mi ?YÜCE'nin kürsüsü de öyledir. Bütün dünya hayatımız kayıtlı
olarak karşımızda olacak ve hiç birimiz, neden bizi daha üst makamlara kabul
etmedin ALLAH'ım diyemeyeceğiz. Onun için bu dünya hayatını iyi değerlendirmeye
çalışalım.
MÜ'MİN 78: Unutmayın
ki, ALLAH'ınCEZALANDIRMA EMRİ GELİNCE, o
zaman mutlaka adalet yerini bulur, batılı savunanlar hüsrana uğrar.
Hz. ABDÜLKADİR GEYLANİ: Ey
insanlar! Büyük bir iş için yaratıldınız ama çoğunuzun bundan haberi yok.
SAF 14: Ey
İman edenler ALLAH'IN YARDIMCILARI OLUN.
HAC 40: ALLAH, KENDİSİNE YARDIM
EDENE elbette yardım
eder. ALLAH elbette KAVİ'dir, AZİZ'dir.
FETİH 9: ALLAH'A ve PEYGAMBERE YARDIM EDİN.
BAKARA 245, MÜZEMMİL 20, HADİD 11,
TEĞABÜN 17: ALLAH'A GÜZEL BİR BORÇ-ÖDÜNÇ VERİN.
BAKARA 42: Hakkı
batıla karıştırıp da BİLE BİLE HAKKI
GİZLEMEYİN.
AHDİMİZ: Yaradılmışlığa
ilk adımda RESULÜNE UYULACAĞI SÖZÜDÜR.
ANDIMIZ: YARADAN'A KULU OLACAĞIMIZA
DAİR VERDİĞİMİZ SÖZDÜR.
TEVBE 77: ALLAH'A VERDİKLERİ SÖZÜ
TUTMADIKLARI ve YALAN SÖYLEMEYİ ADET EDİNDİKLERİ İÇİN, 0' da
bu fiillerinin akıbetini kalplerinde kıyamet gününe kadar sürecek bir nifaka
dönüştürdü.
" Hem HAK ile olmaya, hem HAK OLANI BULMAYA, HEM GERÇEĞİNDE KALMAYA”,
SÖZ VERDİK, SÖZÜMÜZDE DURMALIYIZ…” Verdiğimiz sözü tutmaya, üzerimizdeki OLUMSUZU ATMAYA " niyet edip gayret
etmeliyiz. ( ŞEMS suresi 8,9,10 ayetlerini dikkatlice okuyunuz lütfen ).
FUSSILET 19,29: Bütün
uzuvlarımız BİZİM YAPTIKLARIMIZA
ŞAHİTLİK YAPACAKLAR.
A'RAF 102: Esasen
BİZ ÇOĞUNUN EZELDE VERDİKLERİ SÖZDE
DURDUKLARININ YARATILIŞ AMAÇLARINA UYGUN HAREKET ETTİKLERİNİ GÖRMEDİK.
GÖRDÜĞÜMÜZ, SADECE ÇOĞUNUN YOLDAN ÇIKMIŞ, SÖZLERİNDEN DÖNMÜŞ OLDUKLARIDIR.
A'RAF 172,173: Vaktiyle
RABB'in Âdemoğullarının bellerinden soylarını alıp çıkardı ve onlara,” BEN SİZİN RABB'İNİZ DEĞİL MİYİM ? "
Diye
sordu. Onlar da, " EVET SEN BİZİM
RABB'İMİZSİN " cevabını verdiler ve böylece ALLAH onları ( bu ikrarlarıyla
) kendilerine şahit yaptı. BİZ bunu: kıyamet günü " Bizim bundan ( Tek bir ALLAH'a inanmamız gerektiğinden )
haberimiz yoktu”. Ya da " Bundan önce atalarımız şirke düşmüş, biz onlardan
sonra gelen nesilleriz. RABB'imiz! Şimdi SEN bâtıl yolda olanların yaptıkları
işler yüzünden bizi cezalandıracak mısın ?” demeyesiniz diye yaptık.
KUL: KENDİNİ YÖNETMEKLE
MÜKELLEFTİR. ŞERDEN KAÇANLA BERABERİZ.
Hz. MUHAMMED: Gerçek
bilginin sahibi olan, RUHUNDAN KULUNA
ÜFLEYEN ALLAH'IM: kulunun " her zerrede yaratılmışlığın sırrına ermesini:
her zerrede YARATAN'ını görmesini, yerden göğe GERÇEĞİ BULMASINI " murad etti ve idrakin gerçekleşebilmesi için
de,
" YARATILMIŞLIĞIN GERÇEK BİLGİSİ
OLAN " KUR'AN'I KERİM'İ HER KULUN ÖZ'ÜNDE MEVCUT KILDI. ALLAH'ım:
ÖZ'de olanı bildirsin, buldursun, bilgimiz üstündeki örtüyü kaldırsın. AMİN
RA'D 20,21: İşte
bu akıl sahipleri ( yaratılışında ) ALLAH'A
KESİN OLARAK VERDİKLERİ SÖZE SADIK KALAN ve ANLAŞMALARINI BOZMAYANLARDIR. Yine
bu kimseler ALLAH'IN YAPILMASINI
EMRETTİĞİ ŞEYLERİ YERİNE GETİRİRLER. RABLERİNE KARŞI BİR KUSUR İŞLEMEKTEN
ÇEKİNİRLER, kıyamet günü hesaplarının çetin olmasından korkarlar.
MAİDE 1: Ey
İman edenler! Yaptığınız anlaşmalarınıza: ALLAH'A
ve İNSANLARA VERDİĞİNİZ SÖZLERE SADIK KALIN ( ALLAH'IN KOYDUĞU HÜKÜMLERE UYUN )
( İman etmiş olmak, O'nun emirlerini yerine getirmeye dair zımnen ALLAH ile
sözleşme yapmak anlamına gelir. Ayetin devamından, bunun ALLAH'a verilen söz
olduğu anlaşılsa da bu emir, insanlar arasındaki her türlü sözleşme için de
geçerlidir.
Her varolan; doğar, yaşar ve göçer.
Göçtüğü anda gideceği yer; dünya günündeki aldığı-verdiği, gördüğü-bildiği ve
UYDĞU KADAR, gideceği yeri kendine konut seçer.
YAZAN:
ne bugün, ne dün yazmadı. Kâinatın kuruluşunda her olay yazıldı. Senin
gelişinin değeri, verişindedir.” Ne vereyim?” dersen, ne alırsan. Gelecek senin
için düşünülmüş yazılmıştır, ne var ki okunması gereksiz. Çekeceğin kahrın
varsa; ondan-bundan değil, kaderinden çekersin. Olumsuz gelen her olayda kulu,
verilenin HAK'tan olduğunu bilsin. Olaylar dönüp duracak, hak yiyeni vuracak,RABB'imin her kuluna, her yarattığına tek tek
soracak.
Huyunu değiştiremezsen, yolunu
değiştir. Hata sana kolay geliyorsa, devamı gerekmez. Kolaylık, hatadan kaçana
verilir. Her hata, bir kuldan uzaklaşmana mal olur.
PEYGAMBERİMİZ
alemdeki seslerin ritimlerini düzenliyor. Maksat: HERŞEYİ POZİTİFE ÇEVİRMEK.
Yakın enerji ne kadar bizimleyse,
ırak enerjiden o kadar uzak durmalısınız.
Negatif enerjiden uzak durmalısınız,
Pozitif enerji ile cepheleri kurmalısınız.
Kötü nesiller, dejenere ruhlu kullar,
çok kötü durumlar yarattılar.
Her
gelen kulluğa namzettir. Kulluk her yaratılana nasip olsa, dünyanın değeri
kalmazdı, kul dünyayı terazi bilmezdi.
Her yaratılan,” VARLIK” değil midir? denilir.
VARLI; kâinatta yer alan, yerini bulan ve olduğu gibi kalandır. Her kulu
vardır, "VARLIK” değildir; VARİDAT'dır.
Kulun yaptığı, ALLAH'ımın " yap "
dediği DEĞİLDİR. Suç kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna,
ALLAH'ım " yap "DEMEZ; onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan; niyetinin
onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir. Her olay karşıtı iledir,
iyi-kötü, beyaz-siyah, cennet-cehennem. Senin seçme hakkın vardır. İki yol olur
her kulun önünde… Hak yolu ve onun karşıtı, kulun kaderi her iki yolda yazılır,
seçim senin hakkındır.
İNSAN,
KENDİ YOLUNU KENDİ SEÇER.
A'RAF 7, 8: BİZ
bu insanların YAPIP ETTİKLERİNİ,
DELİLLERİYLE KENDİLERİNE BİRBİR
ANLATACAĞIZ. Çünkü BİZ onların yaptıklarının hiç birinden habersiz değiliz.
O gün, günah ve sevapların ölçülüp tartılması tam bir adaletle
gerçekleştirilecektir. Terazide iyilikleri ağır gelenler kurtuluşa
ereceklerdir.
ASR SURESİ: Asra
andolsun ki; İMAN EDEN, SALİHAT İŞLEYEN,
HAKKI TAVSİYEŞENLERİN haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran /
kayıp-zarar içindedir.
HESABA
ÇEKİLMEDEN ÖNCE, KENDİNİZİ HESABA ÇEKİNİZ.
FURKAN 44: Yoksa
sen BUNLARIN ÇOĞUNUN işittiğini;
akledip düşündüğünü mü sanıyorsun! Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca,
hayvanlardan da şaşkındırlar.
Değişmeyen halinden sorumlusun,
gelişmeyen bilginden kurumlusun. Öyle ise, her gününde haline yenisini ekle,
bilginde gelişeni öylece sakla.
Hazzı bilmeyen YOZ'DUR. YOZAN İLE ASLA BAĞLANTIN OLMASIN! Cümleye zarar vereni
zümreden ayırın. BANA NE DEMEYİN.
Sahici
olan burası ( ahiret ). Orada ( dünyada ): âlemin icabları görülür, kul tecrübe
edilir, mertebesi verilir. Dünyada hakim olan, ahirette olamaz! Mutlak hakim,
kâinatın tek hakimi ALLAH'tır. Ruhta olan görülür, oradan ( dünyadan ) buraya (
ahirete )gelir, ALLAH AŞKI olana mertebesi verir. Yol dileyene REHBER gönderilir, REHBER de ULULAR'dan seçilir…
Yolu şaşıran ahireti bulamaz. Kısacık bir ömür için ahireti kaybettiler.
Onların âkibetleri ne korkunç !!!
ALLAH'a
gelen bilir, mertebeleri görülür… Göğün YEDİ KAT'ına cümle Ruhlar yerleşir.
Kulun muradı YEDİNCİ KAT'a gitmek… Gitmek için çalışan, EMİRLERİNE UYANIN: muradı olur.
Doğdun
göreceksin, elbette öleceksin! Ölüm: yokluk değildir, alemden / aleme nakildir.
SAADETLİ
O KİŞİDİR Kİ, BAŞKALARININ HALİNDEN NASİHAT ALIR.
Doğruluk,
insanı hayra irşad eder; yalancılık da, muhakkak insanı şerre sürükler. Yarın
RABB'ınıza kavuşacaksınız ve bu günkü hal ve hareketlerinizden MUHAKKAK SORULACAKSINIZ.
Her
katın öbürü ile haberleşmesi, ânında mümkündür. Evet, her kat birbirine bağlı…
Ne var ki, alt katın, yukarıya söz hakkı yok!
ALLAH'a
varan, dünyadan göçen; anıldığı, arandığı yere Ruhen gelir, her olaya şâhit
olur. Olaylara üzüntüleri, şöyle olur; dünya derdine kapılıp ahireti unutan
yakınlarına üzülürler, üzülürler çünkü onu uyarmaya gücü yok, ALLAH'ından
geleni bildirmeye gücü yok. Bildirse ferahlar, kulu da ferahlatır.
Göç etmiş kiminin bekleyiş müddeti
vardır, kimi ânında yerini alır. Onun için denilir; her göçenin arkasından
niyaz ediniz; hatalarını affediniz! Çünkü, hiçbir gezegen, başka gezegende
olanın bağlantısı ile göçeni almaz!
Dünyadaki
hali, ahiretteki mertebesidir. Maniyi kaldıran, nefsini öldüren, ALLAH'ını
bilmişse, duasını etmişse, kul gönlü etmişse, sanmayın hesap verir. Ne kadar
severse, o kadar sevilir; sevildiği kadar dua alır, aldığı dualar onu
yüceltir.” Nasıl?” derseniz; nasıl ki rüzgâr bulutu yürütür, dualar da kulu
yüceltir, her nefes bir kat daha çıkarır.
Ruh, senliği-benliği siler. Ruh
âleminde, kadın-erkek yoktur! Göçtüğün anda, O'nun ile olan her zerrede
BİR'liğinYÜCE'liğini idrak edeceksin: idrak ettiğin an, aldığın gibi bulduğunu
güdeceksin.
RUH'UN SIFATLARI:HAY: Daim
diri. ÂLİM: Bilen. KÂDİR: Kudretli. MÜRİD: İrade sahibi. SEMİ: İşiten.
BASİR: Gören. MÜTEKELLİM: Konuşan. Yukarıda gösterilen SIFATLAR, ALLAH'IN SIFATLARI'DIR.
Her
kulun örtüsü; bedenidir, yoludur, halidir. Bilmeyi istersen, BENLİĞİNİ SİL; Görmeyi dilersen,KİMLİĞİNİ SİL; Varmayı dilersen,
" OL " DEDİĞİ HALDE KAL !
RUH: varolanınÖZ'ü, VAREDE'ninSÖZ'üdür. Madem ki deryadan bir su zerreciği olarak madde
alemine yansıdık; o halde, dönüşümüz yine o deryaya – ANA KAYNAĞA – hep BİR'likte,
cümle ile dönmek olmalı. Su zerreciğinin tek-tek deryaya
dönmesi, ALLAH'ın amacı değildir. YÜCE AMAÇ: su zerreciklerinin bir bulut
meydana getirip, sağanak halinde deryaya dönmektir.
Zamanın birimleri, bedende ölçülür.
Zamansızlık içinde olanın ( RUH ), günü-gecesi birdir.
Her Perşembe gecesi kul imtihan
verir, gelen Ruhlar arasına öyle karışır; bir merdiven çıktı ise, o kattaki
Ruhlar seviyesini bulur. Verilen imtihan, çeşit-çeşittir. Gelen Ruhlara hürmet,
ALLAH'ıma verilen kıymettir. ALLAH'a
ibadet, kulun borcudur.
Ruhun varlığı kâinatta darlığı
bilmez, dilediği yere dilediği an, elbette ALLAH'ımdan İZİN aldığında gelir.
Cumayı, dünya kulu ile beraber geçirir. Gelmiş-geçmiş cümle Ruhlar, cumayı
dünya kulu ile beraber geçirir. Cumanın
" Bayram " dendiği, bundandır. Ruhu nasıl selamlarsın, ona ne ikram
edersin? Dua ile … O aleme göçene, ne ikram edilir? Elbet YASİN… Mertebe; niyaz
ile değil, gönül ile alınır. Dünyadan gelen Ruhların bir kısmı, öyle eğitim
görür.
Göçmesi ( ölmesi ), bedenden uzaklaşmasıdır.
Ruhlar, daima beraberdir. Ne var ki, senin ölçemediğin kısa fasılalarla beraber
olup, ayrılırlar. Anda bizle, anda bedenle… Bedene geldiği an, bizden
perdelenir.
ALLAH'ım
bizi dünyaya O'nun murad ettiği gibi bir kul olabilmemiz için yollar, bunun
için önce nasıl iyi bir insan olabileceğini araştır ve iyi bir insan olmaya
çalış. Sonra Müslümanlık nedir onu araştır ve Müslüman gibi davranmaya çalış.
Sonra Mümin nedir öğren ve Mümin olmaya çalış, sonra ALLAH'ımınmurad ettiği
gibi bir kul nasıl olunur araştır ve kul olma gayretinde ol. Kul gibi
davranmaya başladığında, o zaman ALLAH sana kapılarını açar.
Ezan neyi sesleniyor ? Ey insan! UYAN-UYAN ARTIK da dünyaya gelme amacın
olan KENDİNİ BİL, SENDEKİ BEN'İ BUL. Daha
ne kadar göklerde arayacaksın BENİ ?KUR'AN'da" BİZ SİZE ŞAH DAMARINDAN DA DAHA YAKINIZ "
DEMİYOR MUYUM SANA.
YARADAN:
İnsanda
YAŞAYAN, dünyayı YAŞATANDIR.
|