TEVEKKÜL NEDİR
İnsanların bazıları ona yanlış
anlamlar yüklemiş ve bu kavram çoğu kez yanlış anlaşılmış, yanlış
algılanmıştır! Sözlükte tevekkül,” güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale
etmek " anlamına gelir. Terim olarak ise, " hedefe ulaşmak için gerekli maddi ve manevi sebeplerin hepsine
başvurduktan sonra ALLAH'a dayanıp güvenmek ve ötesini ALLAH'a
bırakmaktır.”
Tevekkül, KİŞİNİN GÖREVİNİ YAPMAMASI, GEREKLİ OLAN TEDBİRLERİ ALMAMASI ve KENDİ
YAPMASI GEREKEN İŞİ ALLAH'A HAVALE ETMESİ DEMEK DEĞİLDİR. İşin sonunu
düşünerek, hesap ederek gerekli gayret
ve çabayı gösterdikten sonra sonucu
ALLAH'tan beklemesi ve O'na güvenmesidir.
KUR'AN'da: Onlar ( müminler ) yalnız RABB'lerine güvenip
dayanırlar.
( ENFAL 2 )
ALLAH'a tevekkül edene ALLAH
yeter. ( TALAK 3 )
Kararını verdiğin zaman artık ALLAH'a dayanıp güven. Çünkü ALLAH kendisine
güvenip dayananları sever. ( AL-İ İMRAN 159 ) buyrulmuştur.
Ayet-i kerime, ÖNCE YAPILACAK İŞİN DÜŞÜNÜLMESİ, GEREKİYORSA İLGİLİLERLE İŞTİŞARE (
DANIŞILMASI ) EDİLMESİ ve KARAR VERİLDİKTEN SONRA ALLAH'A TEVEKKÜL EDİLMESİNİ
EMREDİYOR. Evet , her konuda olduğu
gibi bu konuda da örnek alacağımız kişi Peygamberimizdir. Peygamberimiz
Mekke'den Medine'ye hicret emrini aldıktan sonra Hz. Ebu Bekir hariç, bunu
herkesten gizli tutmuştur. Gideceği
Medine, Mekke'nin kuzeyinde olduğu halde Medine'ye ters yönde bulunan Sevr
Dağı'na gitmiş ve burada saklanmıştır. Çünkü onun Medine'ye gideceğini düşünen
müşrikler onu o yönde arayacaklardır. Bu, o gün için alınması gereken bir
tedbirdir ve Peygamberimiz bu tedbiri almıştır.
Peygamberimiz bu tavrı ile TEDBİR ALMADAN ALLAH'A TEVEKKÜL ETMENİN
ALLAH'IN EMRETTİĞİ TEVEKKÜL OLMAYACAĞINI ÖĞRETİYOR. Peygamberimizin hayatı incelendiğinde pek çok
benzer örnek görülecektir. Hendek savaşında alınan tedbir de bunun bir başka
örneğidir. Medine şehrinin etrafında çepeçevre hendek kazıp düşmanın şehre
girmesine engel olmuştur. Tedbir alma konusunda olduğu gibi sarsılmaz bir
inançla ALLAH'a güvenme konusunda da yine en güzel örnek Peygamberimizdir.
Mekke müşrikleri Peygamberimizin Mekke'yi terk ettiğini öğrenince onu aramaya
koyulmuşlar ve izini takip ederek mağara önüne kadar gelmişlerdir. O kadar yaklaşmışlardır
ki ayaklarının dibine baksalar onları göreceklerdir. İşte o esnada gerçekleşen
bir mucize sonucu, örümcekler mağara önüne ağlarını gerecek, kuşlar
yumurtalarını yerleştirecek ve bu manzarayı gören müşrikler mağarayı arama
ihtiyacı bile hissetmeyeceklerdir.
Ve o anda Hz. Ebu Bekir büyük bir
endişe içinde; " Bizi görecekler ey ALLAH'ın Resulü! " demekten kendini
alamayacak; Peygamberimiz ise ALLAH'a olan sonsuz güvenini ifade eden bir sesle
şöyle diyecektir.
" Korkma, ALLAH bizimle
beraberdir.” ( Ebu Davud,Tıp,22 )
Değerli okurlar!
Tevekkül, hayatın her safhasında
gereklidir. Yüce dinimiz öncelikle TEFEKKÜRÜ,
AKLETMEYİ, SORGULAMAYI, DERİNLEMESİNE DÜŞÜNMEYİ, DAHA SONRA ÇALIŞIP ÇABALAMAYI
VE SONRASINDA TEVEKKÜLÜ ÖNGÖRMÜŞTÜR.
Hasan Basri Hazretleri, " Bir
saatlik tefekkür bir yıllık nafile ibadetten faziletlidir " demiştir. İslam'ın
ilk emri " OKU! " olmuş, İLİM ÖĞRENMEK " KADINA DA ERKEĞE DE FARZ
KILINMIŞ ", çalışma ve üretme en değerli Salih amellerden kabul edilmiştir.
Mehmet Akif, yirminci yüzyılın
başlarındaki İslam coğrafyasının perişan halini anlatırken yanlış algılanan
tevekkül kavramına şöyle değinmiştir:
" Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın durdun. Onun hesabına birçok
hurafe uydurdun. Sonunda bir de tevekkül sokup araya, zavallı dini çevirdin
maskaraya! " ( Safahat )
İslam'ı yüzeysel inceleyen
kişilerce yanlış anlaşabilen tevekkül gerçekte; ÇALIŞMADAN, SEBEPLERE SARILMADAN İŞİN SONUNU ALLAH'A HAVALE ETMEK DEMEK
DEĞİLDİR. ÇALIŞMA, GAYRET, DUA, SABIR, SEBAT ve TEVEKKÜL BİRLİKTE OLACAKTIR.
Toprağa ektiğimiz hububat, aylar
sonra; meyve ağaçları, yıllar sonra ürün veriyor. Çiftçi toprağı sürecek,
işleyecek, zamanında tohum, gübre ve suyunu verecek, sonra iyi ve bol ürün
vermesi için ALLAH'a güvenip dayanacak ve sonucu O'ndan bekleyecek. Ve bu çalışmasının,
tevekkülünün ardından da ürünü devşirecektir. Her şey anında olmuyor! Bir
çocuğun anne karnında oluşumu da dokuz aylık bir sürenin sonunda gerçekleşiyor.
Onun büyümesi ve eğitimi yine yılları alıyor.
Bedevi örneğinde olduğu gibi…
Bedevi, devesini mescide girmeden
dışarıda başıboş bırakıp Hz. Peygamberin huzuruna girer… ALLAH Resulü sahabesi
ile sohbet halindedir. ALLAH Resulü ile göz göze geldiklerinde Rahmet
Peygamberi sorar: " Deveni ne yaptın? " Bedevi;
" Onu serbest bıraktım, ALLAH'a tevekkül ettim ! " Resulullah (s.a.v ) tevekkülün gerçek manasından habersiz bedeviye: " Git, deveni
sağlam kazığa bağla sonra ALLAH'a tevekkül et! der. ( Tirmizi, Kıyamet 60 )
EMİN ARIK
( Bodrum emekli müftüsü )
|