Franz ın Sayfası

Seni sevgisinden YARATAN,
senin dışında olan her şeyi de sevgisinden yarattığını unutma.
Yarattığını sevdiğin kadar ALLAH'ı sevmiş olursun.
ÖNSÖZ
ALLAHIMIN İSİMLERİ 1
ALLAHIMIN İSİMLERİ 2
AŞK
RAMAZAN FIRSATI
ALLAHIMIN İSİMLERİ 3
ALLAHIMIN İSİMLERİ 4
AHİRET ve ORADAKİ YAŞANTIMIZ
ADALET
ALLAH ve Peygamberler kimleri korur.
AFFETMEK
ALLAH NEDEN BİZ DİYOR
ALLAH’IMIN YEMİN EDEREK BAŞLADIĞI SURELER
ALLAH’IN AZABI KİMLEREDİR
ALLAH KISKANÇTIR
ALLAH KORKUSU
ALLAH AYIRMAZ KAYIRMAZ
ALAK SURESİ
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH’A İNANMAK
ALLAH’IM “ OL “ DEDİĞİNDE NASIL OLDURUR
ALLAH NASIL DUYAR-İŞİTİR-GÖRÜR
ALLAH NASIL DAVRANMAMIZI İSTİYOR
AHZAB SURESİ BİZİ UYARIYOR
AKLIMIZI ALLAH’IMIZIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KULLANMAK
ALLAH’A YARDIM ETMEK
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH ve İNSAN BİRBİRİNDEN KOPUK İKİ AYRI VARLIK MIDIR ?
AHDE VEFA
ALLAH DÜŞÜNCELERİ DE BİLİR
ALLAH’TAN DİLEMEK
ALTIN ANAHTARLAR
AYETEL KÜRSİ AÇIKLAMASI
ANA – BABA – EVLAT
ALLAH YALNIZ MÜMİNLERE YARDIM EDER
BANA NE, BEN BÖYLEYİM DEMEK YOK
BİZ BEDENLENMEDEN ÖNCE
BAYANLAR İLE EL SIKIŞMAK
ALLAH’IN BİZE VERDİĞİ GÜCÜ KULLANMAK
CEBRAİL YALNIZ FATİHA ve NEML SURELERİNİ BESMELEYLE VERDİ
AN’I YAŞAMAK NEDİR
DUA
DİLEKLERİMİZİN OLMASI İÇİN
DUANIN İKİ YÖNÜ
DOST
DUALARIN İŞLEYİŞİ
ARAŞTIR,ÖĞREN VE UYGULA
DÜNYAYA NİYE GELDİK
DÜNYA İLE AHİRETİ BİR TUTMAK
DOĞRULUK
DÜNYADA NE BÜYÜK BİR GÖREVİMİZ VAR BİLİYOR MUYUZ
Hz. FATIMA’NIN DUASI
EŞ OLMAK (KARI–KOCA DEĞİL)
Hz. FATIMA
EN’AM SURESİNDEKİ UYARILAR
FATİHA - YASİN
HİMALAYALAR’DAKİ SİVANA BİLGELERİN BİLGİLERİ
EZELDE ve DÜNYADA YAPTIKLARIMIZLA
NİÇİN EUZÜBİLLAHİ
HİÇKİMSE BAŞKASININ GÜNAHINI YÜKLENMEZ
İNSANLAR NELER YAPTIKTAN SONRA ALLAH’IN GAZABI GELİR
İNSAN NASIL HAYVANDAN AŞAĞI OLUR
HERŞEY ALLAH’TAN DEYİP KÖŞEYE ÇEKİLMEK Mİ?
İMTİHAN
HERKES İYİ BİR İNSANMIDIR
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 2
GARİP SABAHAT ABLAMIN KALEMİNDEN 4
Hz. İBRAHİM
HALA MI YANLIŞLARINA DEVAM EDECEKSİN
GÖÇ EDENİN ARKASINDAN ...
GARİP SABAHAT ABLA nın kaleminden 3
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 1
GECE UYUDUĞUMUZDA,RUHUMUZ MANA ALEMİNE ALINDIĞINDA
GÖÇ ETMEK (ÖLÜM)
İNSAN OLABİLME SANATI
İFTİRA ATANLAR
İNSANLARIN GERÇEK YÜZLERİ
GÖNÜL
HADİS
HZ.HAMZA
HADİSLER
KENDİMİZDE BAŞARMAMIZ GEREKENLER
UYARI
UYDURULMUŞ HADİSLER
HİZMET v e VAZİFE
KİMLERDEN UZAK KALMALIYIZ
HOŞGÖRÜ
KEVSER SURESİNİN RESULÜMÜZÜN AÇIKLAMASI
HANGİ ANNE BABAYA ÜF DENMEZ
ALLAH’IN UYARILARINA UYMAYANLAR
İNSAN,MÜSLÜMAN,MÜMİN,KUL
KADERDEKİ ROLÜMÜZ
KİMİ İNSANIN DÜNYA SINAVI NİÇİN AĞIRDIR
İNSANLARIN,VAREDİLMİŞ HER ZERRENİN,KÂİNATIN NİYE DUAYA İHTİYACI VARDIR
KORUMAK ve KORUNMAK
KADER
İNSANLARIN ÇOĞUNA UYARSAN
İNSANİ DEĞERLER ve kafirler
İTİKAF - ERBAİN
KUR’ANI ANLAMADAN OKUMAK
KUR’AN ve İÇİNDEKİ YABANCI LİSANLAR
KUR’AN SURELER HALİNDE İNMEMİŞTİR
KİMLER MÜNAFIKTIR
KENDİMİZİ ARINDIRMAMIZ
KUR’AN ve DİN
KIYAMET
KUR’AN’daki Tevrat,İncil,Zebur sureleri
KUL HAKKI
KÖTÜLÜKLERİ İYİLİKLE DEFETMEK
KUR’AN’I YAŞAMAK
KÖTÜLÜKLERİ ALLAH YAPTIRMAZ
NASİHATLER
Hz.HUHAMMED ve Hz. HATİCE
NAMAZ İLE İLGİLİ BİLGİLER
MÜSLÜMAN KİMDİR
NAMAZ - SALAT
Hz. MUHAMMED ( s.a.v )
MELEKLER
HER NAMAZ KILAN MÜMİN MİDİR
Hz. MERYEM
MAKAM
NEDEN HZ.MUHAMMED KÖTÜ SÖZ DUYACAĞI KİŞİNİN YANINA GİTMEZ VE YANINA SOKMAZDI
MELEKE
NASIL İNSAN OLUNUR
NEFS
NİYAZ
NİÇİN
OLAYLAR BİZE NE ÖĞRETİYOR
O GÜN
OLUŞ - BULUŞ
PEYGAMBERİMİZİN ve VELİLERİN ÖĞÜTLERİ
OLAYLAR KARŞISINDA NASIL DAVRANMAMIZ GEREKİYOR
PEYGAMBERLER DE HESABA ÇEKİLECEKLER
ÖĞÜTLER
RESULÜMÜ SEVMEKLE,O’NU SEVMİŞ Mİ OLUYORUZ.
ÖFKE
RUH
RUH ve RÜYA
RAMAZAN ve ORUÇ
REANKARNASYON
RESULÜNDEN
SEKAR’A ATILMAK
SESLENİŞ
SELAM
SALAVAT
SEVGİNİN YAŞANMASI
SEVGİ
SORUMLULUKLARIMIZ
SEYİRCİ OLARAK GELMEDİK DÜNYAYA
SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN
SİTEM ETMEK
SÖZÜNDE DURMAK
SIRLAR DERYASI
SÖYLEŞİ
ŞEYTAN’IN VASIFLARI ve ETKİLEMESİ
TESLİMİYET
TANRI’M muradını nasıl gerçekleştiriyor
ŞEMS ve MEVLANA
ŞÜKÜR ve HAMD
TEVHİD (TEKLİK – BİRLİK)
TAHKİKİ İMAN
TEVEKKÜL NEDİR
TORUNUM CAN ve AİLEM
YARADILIŞ KAÇ EVREDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
YOLA GİRİŞ
EDEP 1
EDEP 2
YAKINDA OLACAK BÜYÜK OLAYLAR
YÜKLENDİĞİMİZ ve YAYDIĞIMIZ AKIM ( ENERJİ )
YED-İ NE DEMEK
ZİNA
MESAJ BORDU

GARİP SABAHAT ABLA'NIN KALEMİNDEN  2

 

KORUYAN ve BAĞIŞLAYAN ALLAH'ın ADIYLA !

Sağ el ile aldığını, sol el ile ver. Verdiğini dile verme, aklına koyma. Bir elin versin, öbürü unutsun. Yaptığın yardım; senin, onun ve ALLAH'ımın arasında kalsın, çünkü ALLAH'ım içindir yaptığın.

Sanmayın, çiçekler-yapraklar dua almazlar. Alırlar !

Kulun süsü de, dağların süsü gibi SADE OLSUN. Aşırı giden her şey, göze çirkin görünür.

          Sırrı, ALLAH'la paylaş! Kulun vereceği, sadece sözüdür; ALLAH'ımın vereceği, derdine çözümdür. ALLAH'ım, sırrı saklayan kulunu sever.

          İmtihan dünyada ise zor gelir, manâda ise hoş gelir. ALLAH'ım, LAYIK OLAN KULUNU İMTİHANA ALIR. Dünyada öyle değil midir? Kul, her okulun imtihanına girer mi? Kimi ilkokulda kalır, kimi orta, kimi yüksek okula gidebilir.

          Niyetini kuyuya dahi verme. Niyetini, ALLAH'ımdan gayri kimse vermez!

Aracı koyma, doğrudan ALLAH'ımdan dile! Çünkü, ALLAH'ımla gönül bağın zaten mevcut… dediğini anında alır, makamına havale eder. ALLAH'ımın her kulu mübarektir… Nurunu hıfzettiği ( koruduğu ) an! Her dünyaya gelen, ALLAH'ımın

Nuru ile doğar, dünya tamahı ile ALLAH'ımın Nurunu harcar. ALLAH'ımın adaleti, doğuşu ve ölüşünde de kendini gösterir.

          " ALLAH'ım!..” diyenle,”ALLAH'ıma duacı ol!..” diyen bir midir? ALLAH'ım ağız vermiş, neden ben demeyim, sana havale edeyim, araya mesafe koyayım?

          ALLAH'ımı anmanın kitabı olmaz, niyaz çerçeveye konmaz! KUR'AN, ALLAH'ımı anmanın kitabı değil, kula yolunu vermenin kitabıdır! Yol, aramakla bulunur. HER KULDA, ALLAH'IMIN KENDİSİ VARDIR. Cümleniz, cümleye duacı olunuz.

YÜZDE ARANMASIN GÜZELLİK, GÖNÜLDE ARANSIN.

" Hayvanlarda da Ruh var!” diyene, de ki: Kul, hayvanlar için değil: hayvan, kul için yaratıldı. Kuluna, beslensin diye verdiğine, YÜCE ALLAH'ım Ruh vermez. Ruh, sadece kulundur.

          Giderken yolun kenarında olan dikeni bahane edersen, elbet geç varırsın, yoluna çıkan dikenin, koluna dokunması, yolunu kesmez. Kolunu çizer geçer, gönüle dokunmaz. Bahane edersen,” Dikenli yol..” dersen, yolundan kalırsın. Unutma! Baştan dikenleri aşabilirsen, sonradan yoluna gelen YARDIMCIN, sana zorluk bırakmaz, dikene kolu değdirmez.Yeter ki yolun başını alabilesin, YARDIMINA LAYIK OLABİLESİN. Her kulun, ULU'su ( yardımcı Meleği )olur. Ne var ki ULU, yardımını ALLAH'ımın İZNİ ile yapabilir. ALLAH'ım da, layık olan kuluna, ULU'sunu yardımcı gönderir. ULU'su olup da yardımını yapamadığı günde: ULU'su azab duyar, duacı olur " ALLAH'ım yolunu çevir, dünyaya doyur, ahiretini duyur!”Uysun-duysun,YARDIMCI'yı bulsun: yolunu açanda, ALLAH'ım gönlünü seçende olmuşsa duaların, olandır; olan yazılandır: Etmiş isen duanı bilesin nasibindir; olmayacağın duasını ALLAH'ım nasip etmez! Duanın ölçüsünden çıkmazsan, can-u gönülden edilen duanın şüphesi olmaz!

          Nar kabuğu acı gelse de, ishâle penzehirdir. Kaynatılır içilir.

Eğer karşındakinde hata buluyorsan, o sana ders olmalı. Aynı hatayı, bünyenden uzak tutmalısın.

Yumuşak sohbet; yumuşak olmayan kulu da yumuşatır.

Dostlukta kızmak yoktur. Dost sadece sever dedi ise, sevgisini ispat eder. Hatana, " Adam sende…” diyenden, uzak kaç. Gülün neden dikeni vardır? Hoyrat eller yolmasın diye.

          Murşid odur ki; Aşka meyyal olanın, Aşkını ateşlemek. Yol dileyen, yoldan yürür. Aşk dileyen, gönülden bağlar. Kul-kula ders verir, yol gösterir. Ne var ki, Aşkı kul kendi bulur. AŞK'ına düşmeyen, sohbetten almayandır.

          Yumuşak yol alan kul, SEVMESİNİ ÖĞRENİR. Sevmesini öğrenene; ALLAH'ım Kevser şarabından sundurur, Aşkına düşürür. Sevmeyi bilmeyen,

" Aşıkım!..” dese inanma.

          Sen olgun ol ki, olgununu bulasın. Sen olgun isen: karşında olanın hatasına uymazsın ve onu da olgunlaştırırsın.” Dostum!” dediğinin, eksik yönünü doldurmaya  çalışırsan; dostluğunu kazanmış olursun.

          Yetimin derdi, üzsün her ferdi. Elini versin, gözündeki yaşı silsin ki; kendi gözüne gelen yaşı da, silen olsun.

          Göçmesi ( ölmesi ) bedenden uzaklaşmasıdır. Ruhlar daima beraberdir. Ne var ki; senin ölçemeyeceğin kadar kısa fasılalarla beraber olup ayrılırlar. Kulda devamsızlık, bizde her an. Anda bizle, anda bedenle… Bedene girdiği an bizden

perdelenir.

Kesilen kurban Hz. İSMAİL'i temsil eder. Onun için özürsüz olması gerekir.

          Önce can verilir,sonra beden, en son Ruh… Ana rahminde bebekte " can "

Vardır,” Ruh " yoktur. Ruh, doğar doğmaz verilir. Daha önce dedim ya.. bebek, doğuşta ağlar. Kafese ( bedene ) girdiğine Ruh isyan eder. Ruhun ilk isyanıdır.

          Gönlünü ALLAH diye açan, kâinatta doğruyu seçendir. Çünkü ALLAH'ım yardımcısız bırakmaz. ALLAH diyen kulunu yanıltmaz.

          Bir işini yaparken, kendinden önce başkasını düşün..  zarar vermesin diye. Unutma ki, başkasına bile bile vereceğin zarar, er veya geç senden de çıkar. Ummadığın, beklemediğin zamanda.

          Vazife alanın küçüğü-büyüğü olmaz, kul dünyaya yer doldursun diye gelmez; ne var ki, vazife ile geldiğini bilmez. Bilen, sadakat ile çalışır; bilmeyen, " Dünya.. " diye savaşır, dünyada bahçe diye dolaşır.

Unutma, önüne taş gelirse tekme ile atma, ele al, kenara koy.. senden sonra gelen de takılmasın.

      Öğretici verir, bir daha verir. Kul alır, bir daha alır. Almazsa sınıfta kalır.

          Güzellik; beden sıhatta iken arayıp bulmakta, olayı açmakta, hayıra yormaktadır. Didinme, ömrü boşa harcamadır. Yanılmayın; gücünce çalışmayı ALLAH'IM EMREDER, gücünün üstünde çalışırsan, bedenine zulmetmiş olursun.

Zemini sağlam yaparsan, üstüne sağlam duvar çıkarsın. Gayret kuvvet kadar; sıhhat, ALLAH'ımın vergisi.. neden yerinelim? Manimiz değil ki.

          Kul hakkını düşünelim: sadece para ile ölçmeyelim.. Kul hakkı BEDEN İLE, kul hakkı GÖNÜL İLE, kul hakkı SEVGİ İLE ölçülür.. Sevgisini ESİRGERSEN, bedenine CEFA EDERSEN, gönlünü KIRARSAN ve parasını HAKSIZ YERE İKTİSAB EDERSEN, ALLAH'ım seni afetsin.

          Eğer yol gösteren gerekmese idi, evliyalar gönderilmezdi. Evliyalar niye gönderildi? Ayrıca kitap mı yazdılar, yol mu çizdiler? Sadece Resulünün yolunu gösterdiler, kuluna o yolda  örnek oldular. Olay budur.

 

KUR'AN'I OKUDUM DER: OKUMAK DEĞİL, YOLUNDA GİTMEK GEREK.

 

Gönlünde Aşk olanın, AŞKINA SADIK KALANIN, dünyada her muradı  olur… Kapı zorlansa bile , er-geç açılır. ALLAH'ım ADI'na el attığın kapının önünde ŞÜPHEYE DÜŞME. Çünkü; şüphe, elindeki kuvveti düşürür. Evet… ALLAH'ın ADI'na başladığın işinde ŞÜPHENİ SİL Kİ, kuvvetten düşmeyesin. Evet.. Madem ki ALLAH'ım benimle, gücü de bende, şüpheye düştüğün an, ben, be  olurum. Halbuki, ben değilim, O'yum.. O olduğumu bildikte, korkuyu sildikte, sende seni değil, O'nu buldukta… Her açılan kapının, seni onsekizbin perdenin ötesine götürdüğünü bilesin.

          Lailâhe illallah… dedikçe, çevrende toz dahi kalmaz. Müsterih olasınız, gönüldeki kayguları siliniz.

          Huymuş, güzeli güzel yapan; huymuş, kula kulluğunu bildiren; huymuş, kulda sevgiyi uyandıran; huymuş, sevenleri birbirine bağlayan.

Huyunu değiştiremezsen, yolunu değiştir. Hata sana kolay geliyorsa, DEVAMI GEREKMEZ. Kolaylık HATADAN KAÇANA VERİLİR. Her hata bir kulundan uzaklaşmana malolur.

Gözde Nur dedik, bedende pencereyi gördük.. Kulun gözüne bak, niyetini müşahade et.. aynen gönlündekini verir. Ne var ki, o gözü de görecek göz gereklidir.

Huzur dileyen, gönlünde güller açandır.. ALLAH'ımın EMRİ OLMAYANDAN KAÇANDIR.

Yaratılan her varlıkta O vardır. Gönlünde ZATI, bedeninde SIFATI mevcuttur. Gönlünü ZATİ için, bedenini SIFATI için pak tutmalısın.

Cimrilik kulu geriye atar. Verdiği senin için değildir. Cümle ile paylaş.”Aşkımı SANA verdim, seni cümle ile paylaştım " dediğin an: O'nun kulusun.

Cami yapısında kubbeyi daire gördük.” Neden?” diye düşündünüz mü? ALLAH'ımın vergisinde köşe yoktur. Camide o ifade edilir. Köşe gizliliği de gösterir. ALLAH'ın vergisinde gizlilik yoktur.

ADEM'in gelişi, elbet doğuş sebep değildir. YARATAN " OL " DEDİ; çamurda elini kardı. Sanılmasın, toprak ile suyun karışımı… ALLAH'ın NURU ile; ZATI ile SIFATI.

ALLAH'tır yolun aslı. Ve yol KUR'AN'I KERİM ile tamamlanır. Tevrat, İncil, Zebur… yola girişi gösterir. KUR'AN'I KERİM, varışı. ALLAH'ımın kulunda; İsevi-Müsevi değil, kulluk aranır. Kulluğunu bilmiş ise, kullarını sevmiş ise, evliya neden olmasın?

Hiçbir kul, YARDIMCI'sız yol alamaz! Ne var ki, YARDIMCI: dünyadan değil, ALLAH'ımın gönderdiği; " KULUMU GÖZET "!!! Dediği Âlemdendir. Yola çıkan; yorgunluktan şikâyet etmesin, varışta göreceği güzelliği düşünsün.

GÜL, HAZRETİ MUHAMMED'İ TEMSİL EDER.

Dünya niyetini YÜCE'ye bağlayan, varışta neticeyi bulur. Çünkü, hiçbir kul, eğer nasibi değil ise, niyet ettiği yere varamaz: emir gelmeden, yürüyemez. Niyetin, ameline ( gayretine ) eşit olmalı ki; ganimeti bulasın. Onun için, her atılan adımda BESMELE-İ ŞERİF okunur ki: ALLAH'ımın ADI'nın anıldığı her niyet, hak olana varır.

Olanın, kaderin yazısına dahil olduğunu bilirsin. Kulun yaptığı ALLAH'ın "yap..” dediğidir, DEĞİL… Suç: kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna ALLAH'ım " yap..” demez. Onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan: niyetinin onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir.

Kâhin, dediğini; senden alışına değil, YÜCE'den duyuşundan söyler. Kâhin, falcı değildir.” Aldığımı dedim, ücretsiz naklettim " diyen; kâhindir.” Malum oldu da..” denir.

Rüyalar; kulun yaşantısı. Olağan üstü görülen rüya, zaten senin dilini bağlar. Çünkü, her rüya paylaşılmaz. Unutmayın; hatalar, doğrunun kapısıdır. Hata olmadıkça, doğrudan emin olunmaz. Hata; döndürür, doğruyu buldurur.

Kulluk; her yaratılana nasip olsa, dünyanın değeri kalmazdı. Kul dünyayı terazi bilmezdi. Geldik; dünya terazidir, bilelim. Dünyaya gönderilişin sebebi; Ruhların ayrımını terazisiz ayırdıkta, adaletinden şüphe edilirdi. Onun için; dünyada ermiş kullarına cefayı çok verir. Onu öyle dürür. Vaktaki, cümlesi bir olanda, kıyameti bulanda, her kattan ses gelende ALLAH'ım der ki;” BEN size sizi verdim, size BENİ bildirdim, dünyada sıfatımı gösterdim… ZATI'mı arasaydın, sen de gelirdin; Sıfatın yeter, ZATIN senin olsun demezdin. ZATIMI dileyen, sıfatımda kahrını zevk edendir ". Ölçüyü alanın şikâyeti kalır mı? Çalışmayan talebe; " öğretmenim not ver " diyebilir mi? YÜCE'nin kürsüsü de öyledir.

Hz. MUHAMMED Efendimiz, ilmin ÖZÜ'dür.Ona sadece bir perde verilmedi ki;” ilmini vereyim…” desin. Onu ilmim özü yarattı… temsili değil.

Kula dayandığın müddetçe; hem kulluğundan uzak kalırsın, hem kuluna dünyada beden yükü vermiş olursun. Her halini ALLAH'ıma emanet et ki:” kulunum..” diyebilesin, O'ndan bekleyebilesin. Kulunun aldığı; O'nundur. Kulunun verdiği; O'nundur. Sadece duaların senindir. Duaların senin oldukça yolun açıktır. ALLAH'ım; O'nu bilene verir, O'nu bileni görür, O'nu seveni sever. O'nun yarattığını seveni; kendini sevenden çok sever.. Çünkü, en büyük ibadet, sevmektir. Namaz, oruç: O'nu sevenlerin borcudur. Dolayısıyla… kendi-kendini sevenlerin ibadetidir. Namaz ile, oruç ile cümleyi de seversen… meleklerine eşit olursun.

Doğru; yüze tokat atarcasına, söylenmez. Mevlâna, yolunu severek buldu. Dileyene: hatasını süsleyerek söyledi…

Yüce ALLAH'ım için; geçmiş-gelecek, olmuş-olacak yok.”Kulun niyeti " denmez. Yüce niyet etmez; sadece " OL " der.

Kulun diğer manası: KÜL. Kül; "OL” un olma halidir. Önce " OL " der, sonra kül eder, " KÜL " dediğinde, KENDİ VARLIĞINA katar. " O'na kul ol " dendiğinde, hizmet manasına alırsınız. Aslında: " O'na katıl..” manasındadır.

Dünyadan da, kâinattan da yücedir her bir kul. Çünkü, kâinatı gönlüne sığdırabilir.

Güzel olan her şeyde O'nu buldun.” Güzel değil..” dediğinde, niye O'nu aramadın? Eğer O'nu güzelde, hayırda, şerde ararsan: sonsuzluğu, yaşadığın günde görmüş olursun.

Ağacın duygusu sana yok gibi gelir. Aslında; yaprağının ucuna kadar, her olayı görür. Ağaçlarda ibadet görülse, kulun gönlü erirdi. Kuşların niyazını duysaydı, bedeni kururdu. Deryadaki balıkların çağrısını duysaydı, aşkından ölür-gine ölürdü. ALLAH'ım onun için, hiçbir yarattığına, öbürünün ibadetini bildirmedi: kendi sırrını kendinde sakladı.

ALLAH'ımın ADI'na edilen her niyaz, gönlün yaklaştığı nisbette yerini bulur.

Sevgi ayrı, Aşk ayrı. Sevgi, gönlün alabildiğince; AŞK, canını verebildiğincedir.

İbadet: beş vakit namaz ve oruçla bitseydi, dünyanın saati kısalırdı. İbadet: kulun her anı, her dakikasıdır. Gördüğün çiçeği, sevdiğin böceği "O'ndandır!” dediğin an, senin tesbihindir.”Esen yel, taşan sel O'ndandır! Dediğin an, senin rükûndur. O' kâinatın bütünüdür. Olan, O'nun sıfatıdır. Esen yel, taşan sel; CELALİ'dir. Yakan güneş; CEMALİ'dir. Dünya; O'nun hayalidir.

Namazın sünnetini kılar, RESULÜ'ne hediye edersiniz, neden?: Onun cümleye dağıtacağını, sizleri onlarla karşılayacağını bildiğiniz için…Mümin olanın niyazı, cümleyedir.

Maddeyi silmek; her şeyden elini çekmek değildir. Yerli-yerince, kulun gönlünce, ALLAH'ımın EMRİ'nce olan her hal: mânâya adımdır!

Gönlünde aşk duyan, ALLAH aşkına düşen; ne olursa-olsun şeklin üstüne çıkmıştır, aslında şekli silmiştir.

O'nun yolunda olmak, halince hallenmektir; sadece ADI'nı dilde gezdirmek değil. Demek ki; YARATAN bilene değil, UYANA verir. " uyayım " diyenlere iletir. Varmayı dilersen, uymaya çalış.

Saygı: diz büküp boyun kırmak değildir, her kulun hakkına kendi hakkını eşit bilmektir. Kendi hakkını çiğneyip başkasına bağışlamak, kendine olan saygıda kusur etmektir. ALLAH'ım her kulunda vergide kusur etmemiş, kulu da kendi dahil kusurdan uzak kalması gerekir.

Softa denildi, tarifi soruldu? " yolun gidişini bilmeyene, bilmediği halde " Bilirim!..” diyene, bilmediğini-bildiği halde sormayana softa denir. Suyunu dahi, softa elinden içme!

UYDUM DİYENİN SÖZÜNE DEĞİL, YAPTIKLARINA GÖZ ATIN.

Dost; sınır koymayandır. Dostluk; sınırın bittiği yerde başlar. Sınır; verişin-alışın ölçüye vurulduğu yerdir. Dostluk; sevginin-saygının ölçüsüz olduğu kadar, verginin alasıya olmadığı ölçüdür.” Ver, almadan..” denen odur…

Düşünce, kötüye döndüğü an, kulun her yönle irtibatı kesilir. Kötü düşündüğün an'daki bunalım odur. Ne var ki; kötü düşünülen her olay, zararını gene düşünene verir, irtibat kesilir.

Kulun dünyaya gelişi, CELÂL-CEMÂL vasfı ile hemhâl oluşudur, onu beden ile alışıdır.

Akıl: yön verendir. Mantık: aklın verdiğini eleyen, büyük geleni ufalayan… Güçlük: ne elemek, ne ufalamaktır. Güçlük: ne yapacağını bilmemektir. Aklın yaptığını mantık ölçmezse, yanılgıya düşülür, ölçme yeteneğin yoksa, ölçebilene danış.

Dünya hâli ile ZATI'nı idrak, her kulun nasibi değil. Dünyada, SIFAT'ları ile yüklenelim ki; ZATI'na varışımız kolay olsun.

Makamlar, seçilen kişilerin. Ruhlar ezel alemde yaptıklarıyla kendilerini seçtirirler.

Hata işleyenin hatasını yüzüne vurma.” Vurmazsam düzeltmez " deme. Her kulun YARATAN'ı birdir. Gören O'dur, düzeltecek olan da " O "…

Yorum, her kulun olduğu yerdir. Her kul, olduğu yerin yorumunu yapar.

Yok olan anılmaz,var olan inkâr edilmez.” O " her kulda var. İdrak edebildiğin kadar cüz-i iradeni kullanmış olursun. O senin kulluğundur. Elbet, Ruh O'ndandır. Kendi halinde O'nu bilir. Beden, ancak idrak edebildiği zaman ölmeden ölür. Her kul kendine dönsün, O'nu kendinde bulsun.

Olaylar olmasa, kul kendini bulamazdı. Gerçekten; ne olursa olsun, kaçınma. Ne derlerse desinler, gocunma. YAZAN bilir.

Niyaza dururken önce tamamen boşal… Düşün; sevgim her düşündüğüme yeter mi? Yoksa araya kin katar mı? Öyle oldukta, bomboş niyaza durdukta; elbet niyazın seni dilediğin yere vardırır… Boşlukta maksat sevgisizlik değildir. İyi-kötü düşüncedir.

UYKUDA RUH BEDENDEN AYRILIR, AMMA TAMAMEN KOPMAZ. 

Yarım gün kendin için çalıştı isen, yarım gün cümleye çalışacaksın. Beden vermezse, DİL İLE; dil vermezse, YOL İLE; yol vermezse, HAL İLE… Göreceksin, çözeceksin, düğümleri açacaksın.

Ayet-el Kürsi… kulun yoludur, kulun halidir. Her anı, her yanı onun ile doludur. Onun için, ayrı kalmayalım. Ayet-el Kürsi'nin maksadı odur; kötü kul ve Ruhtan korur, ALLAH KORUYUCU gönderir. ALLAH'a olan dualarınızı, daima O'nun BİLGİSİ'ne havale edin!” ALLAH'ım! Dileğim SANA malum. SEN bilirsin, yolumu SEN çizersin.

Gizli eller, gizli diller; vermez bize gizli yollar. Gizliye uymaz güzel haller. Gizli yapılan her şeyde kötülük vardır.

Alandansın; VERENDEN OLDUN MU? Verdi isen: VERDİĞİNE UYDUN MU? Kendine soracaksın, karara varacaksın. Alan'dan oldunuz, vermeye vazifelisiniz.

Niyazın için niyaza dur. ALLAH'ım olmayacağın niyazını ettirmez. Etti isem, olacağından şüpheye düşmem.

Atacağınız her adımda, yutacağınız her yudumda YARATAN'ı anınız.

Sizden buradakilerin tek dileği; YASİN'dir, KUR'AN'dır. Onunla, onları anın! ALLAH'ım, cümlenizden RAZI olsun. Yolun doğrusu, KUR'AN'dadır! Dualarını dinle, okumazsan bile onları duy, açar seni; yolunu aydınlatır, kalbini ferahlatır. YASİN oku yuvanda.

Sabır, sabır, sabır, ALLAH'a giden yolun yardımcısıdır. Sükunet, yola girene lazımdır.

Örnek olun, yolundan çıkanı görün, yolunu gösterin gönül kırmadan. Yol vermek, ALLAH'ın; yön vermek, kulun vazifesidir.

Çok üryan giyip baktırmak, çok maryan giyinip de baktırmak ta, aynı şekilde kulu günaha sokar. Onun için, her şeyin kararlı olması, karşındakinin de günaha girmemesi lazımdır.

Zalim odur ki; kendi yarım bilgisinin arkasından, YARATAN'ın yarattığı kullarına, kendinde büyüklük görerek yoldan çevirir.

" ALLAH'ım!..” deyin, yürekten anın, DİLEĞİNİZİ O'NDAN DİLEYİN. ALLAH'ım verir, kulun gönlünü görür, aldığına " şükür!..” diyeni bilir. Daima yardım et, yardım edene daha çok verir. O'ndan yalvarın, " ALLAH'ım!..” deyin hayır bekleyin. Olur, muradınız tez gelir, dileğiniz olur.

Anında söz etmeyin, düşünün-tartın. On dakika düşün bir kelime söyle, kimseyi kırma! Çok söyleyen, düşünmeyen, kırıcı olur.

HAYATTA " BEN!..” DİYEN DEĞİL,” CÜMLE!..” DİYEN KAZANIR.

Hak yiyen olmayın, kula cefa etmeyin! Kula cefa da, Hak yemektir.

Kitabı okumak değil, okuduğunu bilmek lazımdır verebilmek için.

Duanı ettin,” Olacak mı?..” diye şüpheyle bekledin, olanı adım-adım öteye attın. Niyazını ettinmi;” olacak mı?..” deme, şüpheye düşme! ALLAH'ım kulunu imtihan eder, sabrını ölçer.

Mümin; inançlıdır, dosttur, davranışları içtendir, yumuşaktır, sabırlıdır. Mümin olmak: sadece secdeye varmakla değil!.. Cemiyete uymak ta, müminin vazifesidir.

Yemin, olmayana yer verir: doğru söyleyen, yeminden uzak kalır.

Kul her gün bitiminde kendi-kendini yargılasın, yaptığı ile yapmadığını düşünsün, yediği lokmayı aç ile paylaşsın, paylaşmadığı gün kendini suçlasın. Kulluk yalnız eğitmek-öğütmek değil; dağıtmak da kulluktur, kuluna yolluktur.

İnandığın kadar güzeli bulursun, niyazın kadar şüpheyi silersin.

Oluşumunu: önce evdeki düzende, sonra mahalledeki düzende, daha sonra semtteki düzende gerçekleştirmen lazım ki, zümreden-cümleye çıkabilesin. Önce görgü, sonra bilgi, sonra vergi. Önce sevmen gereklidir, ne olursa olsun.

KUL İÇİN ÖĞREN, ALLAH İÇİN HARCA…

Her kulun MANA ALEMİNDEN YARDIMCI'SI VARDIR, ne var ki YARDIMCI, kul ALLAH'ına yöneldiği anda hizmetini  yapabilir. Kul-ALLAH'ıma yönelmezse, ALLAH'ım YARDIMCI'sı ile arasına perde gerer.

Ermeyen, görmeyendir; görmeyen, sormayandır; sormayan, gerçek üzerinde durmayandır. Bilelim, bilmek için soralım, bildiğimizi soralım. Az olsun, çok olsun, bilen kulu paylaşsın.

Kendini bulmak, her hali bilmekle olur. Bilmeden bulamazsın, bulmadan olamazsın, olmadan sevemezsin. Ben-sen değil,”biz” deyiniz, biz'de birliği bulunuz.

Unutulmasın… Vazifenin küçüğü-büyüğü değil, yapılışıdır önemli olan.

" Niyaz'ın gecede sevabı çoktur " denilen, katıksız alınan akımdır.”Katıksız nasıl?” denildi. Yumuşak kulunun düzenine uymayan, hali halini bulmayan yalnızlıkta uyar, uyduğu anda duyar. Duymaktan maksat; güzellik gönlüne dolar.

Yaratan, düşüncededir! Tefekkür, düşünceyi oldurur, düşündüğünü buldurur. Bulduğun, hem bedeni hem gönlünü dinlendirir.

Deniz dalgaya meyyal ise, yelkeni denersin; sakin oldukta, küreğe dönersin. Demek ki, olaylar sana değil, sen olaylarda kendine yön vereceksin, öylece düzeni bulacaksın.

Kaçanı kovalarsın, öteni kötülersin,”vurdum” diye övünürsün. Kaçanı, kovalarsan; düşeni tekmelersen.. Olamazsın, gülemezsin, sen bu yola gelemezsin.

Dost, yerini bilendir; dost, kulunu sevendir; dost, ayıbını örtendir; dost, eksiğini tamamlayandır.

ALLAH'ı tanı ki, aldığın dersler seni de çağırsın bu alemine. Orası gelip geçici. Yaşayan alem burasıdır! ALLAH sizlere çok büyük bir alem verdi. Alemleri yaratan, size nimetler verdi. İnsanları yaşatan, size ağaçlar verdi, sebzeler verdi, sular verdi… Size havalar verdi yaşatmak için. Sizden istediği ne? O'nu tanımak!.. Çok mu bu? O'na şükretmek, aldığınıza çok mu bu? Vermek çok, almak yok. İyi mi?.. ALLAH'ım, ver… ALLAH'ın yolu açık. ALLAH'a giden yolu bul! ALLAH'tan gelir her şey. ALLAH'ı tanı ki, geleni bilesin. ALLAH'ı tanı ki, geleni açasın. ALLAH, yaratan! ALLAH, yaşatan! ALLAH'tan başka Tanrı yoktur! ALLAH'a eş yoktur! ALLAH'a kardeş yoktur! ALLAH, hepimizindir, hepinizindir. ALLAH, O'nu bilenindir. ALLAH, O'nu tanıyanındır. ALLAH, O'nu sevenindir. ALLAH'a bağlan ki, ferah bulasın, ALLAH'tan geleni tanıyasın.

Yanan dönen sendendir, ALLAH'ım. Bilen bölen sendendir, ALLAH'ım. Arayan aratan sendendir, ALLAH'ım. Dayandık sana, umduk ALLAH'ım. Güvendik sana, bulduk ALLAH'ım.

Taç giyse, kral dese, bilene ayak uyduramazsa.. taçtan tahttan ne alır, dileyene ne verir? Taç, bilim olsun; taht, ilim versin; cümlemize gülsün.

Doğuşta aldığın, ölüşte verdiğindir can… Ruhunu vermezsin! Var olan, varedendensin.

Niyazlar, Hak ADI'na edilir. Her aldığına noksansız iletilir. Nasıl ki susayana su verirsin.. niyaz bekleyenleri, öylece beslersin. Elbet Ruhlarını aydınlattığını görürler, hep birden gelirler, nasiplerini alırlar. Küçük-büyük denilmeden, azı-çoğu yenilmeden; söze sözün katılmadan, umar ve alırlar. Elbet, huzura varırlar. Her zerre sizlere; her damla onlara…

Her göçene ( ölene )yardımcısı gelir, yardımcı elini verir. Eğite eğite götürür. Göçte ( öldüğünde ) kaybolmazsın, kâlbolursun… Her zerrede, dünyada iken verdiğini bulursun. İşta, o zerreler, sana hizmettedir!.. İyiyi götürün! Dediğimiz odur! Her iyilik zerreler halinde kainata yayılır, göç ( ölüm ) anında gelir, seni bulur.

Hatayı bilen de bilmeyen de, yapar: yerini bulan da bulmayan da, yapar. Kim ki, gönülden tövbe eder, elbet sevabına sevap katar. Hatadan uzak kalsak, daha iyi değil mi? Her halden her hatadan, affını dileyelim. Diyelim ki:” Yaratan bilir, yaratılan affetsin!..” Çünkü, hatamız yaratılanadır, Yaratan'a değil!..

HER OLAY ALLAH'IMA HAVALE EDİLİRSE, DÜZENİN SÖZÜ YERİNE GELİR.

" Güçlüğü yerinde bilmezsem, bildir ALLAH'ım! Çözemezsem, göster ALLAH'ım!” Tasarruf sahibi O'dur! Çözen çözdüren O'dur! O'ndan olan, O'ndan çözülür! Yerimiz SEN'in ile bellidir, cümlemiz SEN'in dilediğin haldedir.” Şükür!” diyelim, şükürde selameti bulalım.

Her arayan yol bulur… DAYANIRSA ALLAH'a. Her dileyen söz alır… İNANIRSA DUAYA.

Dost kapısı kime açılır, Dost kapısında kim seçilir?: " Tövbe ALLAH!” diyenler, kulun elini tutanlar, birbirine bakanlar, kini silip atanlar…

SELAM: Hakkın kuluna tecellisidir, kulunun hakta kendini bilmesidir. Selam vermeyen bizden değildir. Gelene-gidene " Selam! " derse, yolu kolay bitirir. Görgüde, her kulu birbirini selamlasın.

Kendini bilmeye, bulmaya MECBURSUN! O'ndan geldin, O'na döneceksin! Öyle ise, SENDE OLANI BİLECEKSİN! Bilmezsen, O'NA NE YÜZLE DÖNECEKSİN???

Soğuk-sıcak verecek, güzel-çirkin görecek, tatlı-acı yiyecek, "hepsi güzel” diyecek; o zaman kulluğunu bilecek.

" Akmayan kan kendini yenilemez!” denildi. Bilgi de öyledir. Vereceksin ki, yenisi gelsin.

Kainatta hiç tekerrür yok. Dünya sadece bir geçit. Hiçbir zerre geçtiği dünyadan bir daha geçmiyor. Noktadan başlayıp, noktada son bulma.

Ruhun mahiyeti ve hakikatin açıklanmasına izin verilmemiştir. RESULULLAH, neden RUH'un sırrını ve hakikatini ifşadan men edildi? Zira Ruh, zihinlerin anlayamayacağı, idraklerin kaldıramayacağı bir takım sıfatlara sahiptir… Ruh, cihet ve mekândan münezzehtir. Kendisinde bütün ilimleri bilmek ve onlara vakıf olmak gücü mevcuttur. Ruhun sıfatları: 1-HAY: daim diri.  2-ALİM: bilen. 3- KADİR: kudretli. 4- MÜRİD: irade sahibi. 5- SEMİ: işiten. 6- BASİR: gören. 7- MÜTEKELLİM: konuşan. Yukarıda gösterilen sıfatlar, ALLAH'ın sıfatlarındandır.

ALLAH kuluna doğrudan KENDİSİ vermiyor enerjiyi. NUR-U MUHAMMED kanalıyla insanlara veriyor. En başta Adem'e de o'nun kanalı ile verdi.

Kul isem, kulu isem, kulluğa dolu isem kaygu niye? İnsan isem yaratılmış, insan isem ne olsam gözetilmiş..  öyle ise kaygu niye? Ne olur isem olayım, O'nun kulu olduğumu bileyim, kayguyu silmeme yeterlidir.

TASAVVUF: bilmeyi değil, bulmayı gösterir. Bilen değil, bulandır kayıtta kalan.” TASAVVUF”: ALLAH'ın seni sende öldürüp KENDİSİNDE yaşatmasıdır.

HAK kapısı; kul niyet kurduğu, HALİ İLE UYDUĞU anda açılır. Halin ile vermedikçe, niyetini haline uydurmadıkça, KAPI ASLA AÇILMAZ; açılmadığı halde de, eşikten geçilmez! Hak kapısının kilidi, niyazındır; ne var ki, gönül ile, hal ile uyduğun niyaz. Gönlünde hiçbir gölge, şüphe, korku, kaygu kalmadığı  an,”kapılar açıktır, geç!..”

" Ya ALLAH " dedikte, ADI'na bürünürsün; " Ya ALLAH, Bismillah! " dedikte, ADI'na bürünür, ADI ile gönlünü yıkamış olursun, her güçlüğe karşı durmuş olursun.

Ayağından başına gerçeksin, şüpheyi sil. Nerden ararsan ara, GİNE DE DÖN KENDİNDE BUL; arama orda burada! ALLAH'ım, gönül yapımda; açarsam, kapımda,de.