Franz ın Sayfası

Seni sevgisinden YARATAN,
senin dışında olan her şeyi de sevgisinden yarattığını unutma.
Yarattığını sevdiğin kadar ALLAH'ı sevmiş olursun.
ÖNSÖZ
ALLAHIMIN İSİMLERİ 1
ALLAHIMIN İSİMLERİ 2
AŞK
RAMAZAN FIRSATI
ALLAHIMIN İSİMLERİ 3
ALLAHIMIN İSİMLERİ 4
AHİRET ve ORADAKİ YAŞANTIMIZ
ADALET
ALLAH ve Peygamberler kimleri korur.
AFFETMEK
ALLAH NEDEN BİZ DİYOR
ALLAH’IMIN YEMİN EDEREK BAŞLADIĞI SURELER
ALLAH’IN AZABI KİMLEREDİR
ALLAH KISKANÇTIR
ALLAH KORKUSU
ALLAH AYIRMAZ KAYIRMAZ
ALAK SURESİ
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH’A İNANMAK
ALLAH’IM “ OL “ DEDİĞİNDE NASIL OLDURUR
ALLAH NASIL DUYAR-İŞİTİR-GÖRÜR
ALLAH NASIL DAVRANMAMIZI İSTİYOR
AHZAB SURESİ BİZİ UYARIYOR
AKLIMIZI ALLAH’IMIZIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KULLANMAK
ALLAH’A YARDIM ETMEK
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH ve İNSAN BİRBİRİNDEN KOPUK İKİ AYRI VARLIK MIDIR ?
AHDE VEFA
ALLAH DÜŞÜNCELERİ DE BİLİR
ALLAH’TAN DİLEMEK
ALTIN ANAHTARLAR
AYETEL KÜRSİ AÇIKLAMASI
ANA – BABA – EVLAT
ALLAH YALNIZ MÜMİNLERE YARDIM EDER
BANA NE, BEN BÖYLEYİM DEMEK YOK
BİZ BEDENLENMEDEN ÖNCE
BAYANLAR İLE EL SIKIŞMAK
ALLAH’IN BİZE VERDİĞİ GÜCÜ KULLANMAK
CEBRAİL YALNIZ FATİHA ve NEML SURELERİNİ BESMELEYLE VERDİ
AN’I YAŞAMAK NEDİR
DUA
DİLEKLERİMİZİN OLMASI İÇİN
DUANIN İKİ YÖNÜ
DOST
DUALARIN İŞLEYİŞİ
ARAŞTIR,ÖĞREN VE UYGULA
DÜNYAYA NİYE GELDİK
DÜNYA İLE AHİRETİ BİR TUTMAK
DOĞRULUK
DÜNYADA NE BÜYÜK BİR GÖREVİMİZ VAR BİLİYOR MUYUZ
Hz. FATIMA’NIN DUASI
EŞ OLMAK (KARI–KOCA DEĞİL)
Hz. FATIMA
EN’AM SURESİNDEKİ UYARILAR
FATİHA - YASİN
HİMALAYALAR’DAKİ SİVANA BİLGELERİN BİLGİLERİ
EZELDE ve DÜNYADA YAPTIKLARIMIZLA
NİÇİN EUZÜBİLLAHİ
HİÇKİMSE BAŞKASININ GÜNAHINI YÜKLENMEZ
İNSANLAR NELER YAPTIKTAN SONRA ALLAH’IN GAZABI GELİR
İNSAN NASIL HAYVANDAN AŞAĞI OLUR
HERŞEY ALLAH’TAN DEYİP KÖŞEYE ÇEKİLMEK Mİ?
İMTİHAN
HERKES İYİ BİR İNSANMIDIR
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 2
GARİP SABAHAT ABLAMIN KALEMİNDEN 4
Hz. İBRAHİM
HALA MI YANLIŞLARINA DEVAM EDECEKSİN
GÖÇ EDENİN ARKASINDAN ...
GARİP SABAHAT ABLA nın kaleminden 3
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 1
GECE UYUDUĞUMUZDA,RUHUMUZ MANA ALEMİNE ALINDIĞINDA
GÖÇ ETMEK (ÖLÜM)
İNSAN OLABİLME SANATI
İFTİRA ATANLAR
İNSANLARIN GERÇEK YÜZLERİ
GÖNÜL
HADİS
HZ.HAMZA
HADİSLER
KENDİMİZDE BAŞARMAMIZ GEREKENLER
UYARI
UYDURULMUŞ HADİSLER
HİZMET v e VAZİFE
KİMLERDEN UZAK KALMALIYIZ
HOŞGÖRÜ
KEVSER SURESİNİN RESULÜMÜZÜN AÇIKLAMASI
HANGİ ANNE BABAYA ÜF DENMEZ
ALLAH’IN UYARILARINA UYMAYANLAR
İNSAN,MÜSLÜMAN,MÜMİN,KUL
KADERDEKİ ROLÜMÜZ
KİMİ İNSANIN DÜNYA SINAVI NİÇİN AĞIRDIR
İNSANLARIN,VAREDİLMİŞ HER ZERRENİN,KÂİNATIN NİYE DUAYA İHTİYACI VARDIR
KORUMAK ve KORUNMAK
KADER
İNSANLARIN ÇOĞUNA UYARSAN
İNSANİ DEĞERLER ve kafirler
İTİKAF - ERBAİN
KUR’ANI ANLAMADAN OKUMAK
KUR’AN ve İÇİNDEKİ YABANCI LİSANLAR
KUR’AN SURELER HALİNDE İNMEMİŞTİR
KİMLER MÜNAFIKTIR
KENDİMİZİ ARINDIRMAMIZ
KUR’AN ve DİN
KIYAMET
KUR’AN’daki Tevrat,İncil,Zebur sureleri
KUL HAKKI
KÖTÜLÜKLERİ İYİLİKLE DEFETMEK
KUR’AN’I YAŞAMAK
KÖTÜLÜKLERİ ALLAH YAPTIRMAZ
NASİHATLER
Hz.HUHAMMED ve Hz. HATİCE
NAMAZ İLE İLGİLİ BİLGİLER
MÜSLÜMAN KİMDİR
NAMAZ - SALAT
Hz. MUHAMMED ( s.a.v )
MELEKLER
HER NAMAZ KILAN MÜMİN MİDİR
Hz. MERYEM
MAKAM
NEDEN HZ.MUHAMMED KÖTÜ SÖZ DUYACAĞI KİŞİNİN YANINA GİTMEZ VE YANINA SOKMAZDI
MELEKE
NASIL İNSAN OLUNUR
NEFS
NİYAZ
NİÇİN
OLAYLAR BİZE NE ÖĞRETİYOR
O GÜN
OLUŞ - BULUŞ
PEYGAMBERİMİZİN ve VELİLERİN ÖĞÜTLERİ
OLAYLAR KARŞISINDA NASIL DAVRANMAMIZ GEREKİYOR
PEYGAMBERLER DE HESABA ÇEKİLECEKLER
ÖĞÜTLER
RESULÜMÜ SEVMEKLE,O’NU SEVMİŞ Mİ OLUYORUZ.
ÖFKE
RUH
RUH ve RÜYA
RAMAZAN ve ORUÇ
REANKARNASYON
RESULÜNDEN
SEKAR’A ATILMAK
SESLENİŞ
SELAM
SALAVAT
SEVGİNİN YAŞANMASI
SEVGİ
SORUMLULUKLARIMIZ
SEYİRCİ OLARAK GELMEDİK DÜNYAYA
SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN
SİTEM ETMEK
SÖZÜNDE DURMAK
SIRLAR DERYASI
SÖYLEŞİ
ŞEYTAN’IN VASIFLARI ve ETKİLEMESİ
TESLİMİYET
TANRI’M muradını nasıl gerçekleştiriyor
ŞEMS ve MEVLANA
ŞÜKÜR ve HAMD
TEVHİD (TEKLİK – BİRLİK)
TAHKİKİ İMAN
TEVEKKÜL NEDİR
TORUNUM CAN ve AİLEM
YARADILIŞ KAÇ EVREDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
YOLA GİRİŞ
EDEP 1
EDEP 2
YAKINDA OLACAK BÜYÜK OLAYLAR
YÜKLENDİĞİMİZ ve YAYDIĞIMIZ AKIM ( ENERJİ )
YED-İ NE DEMEK
ZİNA
MESAJ BORDU

SORUMLULUKLARIMIZ

 

Hepimiz zaman zaman yaşadığımız olaylar karşısında ne yapacağımızı bilemeyiz, aklımızın alamayacağı ve kabul edemeyeceği haller yaşar, çaresizlik içinde kalırız. Hep cevapları dışarıda ararız, halbuki bütün cevaplar içimizde olup, bizim içimize dönüp onları meydana çıkarmamızı beklerler. Çaresizlik içinde olduğumuz an, sakin bir köşeye gidip sakinleşelim ve içimize dönelim.” BEN sana şah damarından da yakınım " diyor YARATAN'ımız, öyleyse O bizim içimizde. Sevdiğimiz – sevmediğimiz olayları ve nasıl davranmamız gerektiğini kendimizden kendimize danışalım, içimizde olan RABB'imiz ile şüphesizce konuşalım. Göreceğiz ki, anında veya zaman içinde yanılmayacağımız cevabı alacağız ve her konuda kendimizi doğruda bulacağız, bunda hiç şüpheniz olmasın. İnanç ve bilinçli sabırla her olay hal olur.

Her konuda olumlu düşünmeye ve olumlu hareket etmeye kendimizi zorlayalım. Düşünce  kötüye döndüğü an her yönle irtibatımız kesilir. Kötü düşündüğümüz andaki bunalımımız ondandır. Güne aydın başlayalım, gelen günlerin hayrına inanalım. Unutmayalım, niye talip olduysak onunla buluşuruz. Yaşadığımız olaylar kendimizi bulmamız ve eksik taraflarımızı tamamlayabilmemiz için bir vesiledir. Dert ALLAH'ımın sevdiği kuluna olan lütfudur. Derdi olan dünyaya olan bağını, tamahını atar YARADAN'ına yönelir. Hiç düşündünüz mü    Dünyaya niye geldik? Yiyip- içip- eğlenmeye mi? " Dünyaya gelmeden önce ALLAH'a, O'nun AD'ına neleri yapacağımıza dair ne söz verdik? "

VAKIA suresi, ayet 62: İlk yaradılışınızı biliyorsunuz: o halde niçin düşünmüyorsunuz?

            Ayetten de anladığımız gibi, eğer içimize döner ve ısrarla ilk yaradılışımızı hatırlamaya çalışırsak, o zaman verdiğimiz sözleri de hatırlayacağız. Demek dünyaya  yiyip-içmeye- eğlenmeye değil, bunların yanında ALLAH'a bazı hususlarda yardım etmeye ve yaratılan her zerreye karşılık beklemeden hizmet etmeye geldik.

SAF suresi, ayet 14: Ey iman sahipleri! ALLAH'ın yardımcıları olun.

            Biz dünyaya insan müsveddesi olarak geliriz, bizde insan olmanın bütün bilgileri vardır. Bize düşen vazife, bizdeki bütün olumsuz hallerden kurtulup, insan olmanın çabası içinde olup, insanlık tacını başımıza giymemizdir. Yoksa bedenen dışta insan görüntüsünde olup, içimizde hayvandan da daha aşağı bir vaziyette kalırız. Ancak insan olmaya başladığımızda ALLAH'ın bize lütfettiği güzellikleri yaşamaya ve hak etmeye başlarız. Niyetimizi emeğimizle besleyelim ki, hak ettiğimize erelim.

EN-AM suresi, ayet 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni ALLAH yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.

FURKAN suresi, ayet 44 ( Enfal 55,56): Yoksa sen bunların çoğunun işittiğini, akledip düşündüğünü mü sanıyorsun! Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar.  

            MAHATMA GANDHİ'nin güzel sözlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz:

Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür…..

ALLAH'ım olayları niye yarattı? Olayları değiştirmeye gücümüz yeter mi? İlk olarak her olayda kendimize şu soruyu soralım:

Olaylara ben mi sebep oldum?  Hataları yumuşakça örttüm mü?  Sorumluluktan kaçana sorumluluğunu hatırlattım mı?

Olaylara siz sebep olduysanız, önce hatanızı kabul edip ALLAH'tan  af dileyin ve tekrarından sakının. Sonra nefsinize en zor gelen hareketi yapın ve gönlünü kırdığınız kişi veya kişilere gidip onlardan özür dileyin, gönüllerini almaya bakın.” BEN mümin kulumun gönlündeyim " diyor YARATAN, öyleyse gönlünü kırdığınız kişide " Kimi kırmış oluyorsunuz? ".

Unutmayalım ki, kula üzüntü verip ibadete sığınmak seni paklamaz.” Alma kulun ahını, çıkar aheste aheste.”

Yazan O, yazdıran O, gönlünde gezdiren O. Binbir kelam içinde bilinmeyeni sorduran O. Demek ki olaylar bize bir ibret, bir öğüt ve kendimizi geliştirmemiz için bir fırsattır.

Hiçbir olayda hatalı aramayalım! Çünkü olayları kul değil ALLAH'ım hazırlar. ALLAH'ımdan olan her olaya " Eyvallah!...” diyelim. O'ndan gelenin hayır olduğunu bilelim. Olayları değiştirmeye değil, olaylara uymaya gayret edelim. Hayırsız dediğin olay, bil ki hayra açılan kapıdır; daha ağır gelecek şerri önler. " Usandım! " demeyin, şikayetçi olmayın! Şikayet, kulu daha kötüye götürür. Her olayın beterini düşünüp halimize şükredelim.

             Şaştığımız her olayın önünde duracağız. Olumsuz iş yapanın kimliğini soracağız.  Yaralı olanın yarasını saracağız. Bana ne;”Bize ne”;olur, gelecek nesil kaderinde eyriyi bulur. Ne kadar bilirsek o kadar sorumluluğumuz olur. Eğer hizmetimizi bilmezsek eğri doğruyu götürür.

Hacı Bektaş der ki: Hem gülmeyi bilmeli, hem ağlayanı sevmeli, insanlık adına insanoğlunu saymalı. İnsanoğlu hayra yönelikse şerri bitirir,şerre yönelikse hayrı bitirir. Onun için: gönüllerimizde hep hayır olanı erdirmeliyiz ki, adımız alemlerde anılsın yanlışlardan dönülsün.

Hiçbir gün, hiçbir şey için "AMAN” deyip şikayet etmeyelim. Olaylarda dikkat edeceğimiz husus, yapılan hareketlerin ALLAH'ımın yap dediğine uyup uymadığıdır. Biz ona göre davranacağız. Yapılan fiili yargılamak hakkımız var amma kişiyi kınamak ve yargılamak hakkımız yoktur çünkü kişinin hangi şartlarda bunu yaptığını biz bilemeyiz, bilen yalnız ALLAH'tır. Biz ancak kişinin doğruya dönmesi için yardım eder ona dua ederiz. Kul kulun ölçüsüdür, ne var ki kul kula ölçü vuramaz.

            GERÇEK  SENİN  BİLDİĞİN  DEĞİL,  ALLAH'IN  YAZDIĞIDIR.

Her insan; kendini bilmesi ve ALLAH'ı bulması için birbirine ve insanlığa hizmettedir. Bütün insanlar ve yaratılmışlar da ALLAH'a hizmettedirler.

EN-AM suresi, ayet 32: Şu iğreti basit hayat, bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için ahiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?

             " Olaylara üzülmemek mümkün mü?”. Eğer olaylar olmayacak ise, sabır ne için; ağlamayacak isek, göz yaşı niçin? Ne var ki, isyan edecek kadar değil, her şey yerli yerinde kararınca olmalı. Bize üzüntü veren, ALLAH'ımdan hayır gelendir. Üzüntü bizi oldurur, dünyamızı gösterir.

Sevdiğimiz her güzeli paylaşalım, seven her gönülle söyleşelim. Derdine derman dileyenlere yardım edelim. Göreceksiniz; yaptığınız her güzel size dönecek, RABB'im en güzel ihsanını size sunacak.

ALLAH sevdiklerini; Bilmeyenlerin, bulmayanların, sevmeyenlerin üzerine gönderir, olumsuzu sildirir.

                    GÖREVİN AZI-ÇOĞU DEĞİL, YAPILANI  ÖNEMLİDİR.  

Almak, kulunu vermekle yükümlü hale getirir. Almaktan maksat, kulluk görevini öğrenmektir. Öğrendiğimizi defterden okuyarak değil, halimizle verelim, bundan sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Önce kendimizle barışta olalım ve EMRİ'ne uyduk diyelim.

Yola çıkan: yorgunluktan şikayet etmesin, varışta göreceği güzelliği düşünsün.

            Her sözümüz RABB'in dileğince ağzımızdan çıkmalı. Her adım ALLAH'ın dileğince atılmalı. Her kucak ALLAH diyene ayırmadan kayırmadan açılmalı. ALLAH sevenin yanındadır, bilenin yanındadır, gülenin yanındadır, ağlayanın yanındadır. Yeter ki ağlamamız umutsuzluktan olmasın, kendimizi kimsesiz bilmeyelim. En güzel günler için duacı olalım.

RABB'im doğruda olanı bilir, doğruda olanı görür, öyle kulun eli; RABB'in elidir, RABB'in dilidir, RABB'in gözüdür. ALLAH'ım iman eden, kullarının her an yanındadır; Elini ALLAH'a açmış isen, O'ndan dilemiş isen, doğrudan ayrılmamış isen.

Kendimizi bilmeliyiz, çevremize gülmeliyiz, sevgi ile dolmalıyız, hal hatır bilmeyenden uzak kalmalıyız.

Gönüllerimizi yalnız ALLAH'a ve O'nun dostlarına açalım. O'na küfredenlerden kaçalım.

                       KUR'AN'DA  YAZILAN : KULUN  KANUNUDUR.

RABB'imin emirlerini öğrenelim, halimize verelim, cümle alemle paylaşalım, cümle alemle  beraber doğru olanı söyleşelim. Kendimiz gölgede kalıp cümleyi övelim.

Hepimiz nefis taşıyoruz, her an hata yapabilir, günah işleyebiliriz. Onun için herkesi sevelim ama ALLAH'tan başka kimseye güvenmeyelim ve kuldan selamdan başka bir şey beklemeyelim.

FATİHA suresi, ayetler 5,6: Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız SEN'den yardım dileriz. Doğru yola ilet bizi.

KORUMAK,  KULLUĞUN  VE  YARATILMIŞLIĞIN  ASIL  GÖREVİDİR.  İNANDIĞINA;  DAĞLAR  OLSA  ÖNÜNDE  SAHİP  ÇIK.

            Kula dayandığımız müddetçe ; hem kulluğumuzdan uzak kalırız, hem kuluna dünyada beden yükü vermiş oluruz. Her hali ALLAH'ımıza emanet edelim ki, " Kulunum "  diyebilelim, O'ndan bekleyebilelim. Kulun aldığı; O'nundur. Kulun verdiği; O'nundur. Sadece duaların senindir. Her ALLAH'ımı anış ibadetin ta kendisidir.

Dua olayı değiştirmez, seni olayın dışına çıkarır. Dua; olumsuz düşüncenin eyleme  (uygulamaya) geçmesini önler. Canı gönülden ettiğin duada YARATAN'ın GÜC'ü sende tecelli eder, her şeyden korunursun. Bilmeyenler için niyaza duralım.

HADİS: Ey kardeşçiğim Ömer! Salih duana bizi de ortak et ve bizi unutma.

TEĞABUN suresi, ayet 13: ALLAH….ilah yok O'ndan başka! Yalnız ALLAH'a güvenip dayanır iman sahipleri.

Birbirimize hata yapma, günah işleme deriz ama çoğumuz hata nedir? Günah nedir? Arasındaki fark nedir? Bilmeyiz ve öğrenmek için çaba sarfetmeyiz. HATA=  Karşındakini ve kendini üzen yaptıklarındır. GÜNAH= Karşındakini ve kendini ezen, vicdanına yük olan yaptıklarındır. Kul hakkı yemek, gönül kırmak, fitne yapmak, yuva yıkmak, hata bizdeyken hatayı başkasına yüklemek, iftira etmek,yalan şahitlik etmek, bunlar hep günahtır, beden hesabını bu dünyada, RUH ise öbür alemde cezasını çeker.

Dostlukta kızmak yoktur. Dost sadece sever, dedi ise sevgisini ıspat eder. Hatana, " Adam sende " diyenden, uzak kaç.

Kul, dilediği merhalede, dilediğini değil hak ettiğini bulur! Dilemek niyettir, hak etmek emektir. Niyetini emeğin ile besle ki, hak ettiğince eresin.

            Biz önce niyetimizden, sonra da her yaptığımızdan sorumluyuz ve bundan hesaba çekileceğiz. İlk adımda niyetsiz kalmayalım, niyet ettikten sonra şüpheye düşmeyelim. ALLAH'ım dediğimiz, O'nun ADI'na niyet kurduğumuz her olay; yolunu taşsız bırakır, kapalı denen kapıları açar. Niyetin güzelliği sebep kapılarını açar;öylece güzelden güzele geçilir. Niyetin oluşu, niyazımızın erişine bakar. Olacak, sebepsiz olmaz! Kapalı kapı kalmaz; meğer ki gönül kapımızı kapamayalım. Doğru bildiğin, vicdanına yük olmayan hiçbir iş günah değildir. Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma, kendin için dilediğini cümle için dile. Zorlaştırmayın kolaylaştırın, nefret ettirmeyin sevdirin. Kul için değil, yaptığını ALLAH'ım için yapmalısın. ALLAH'ıma sığınıp yaptığın işten korku duyma. Zaten hayır olmayan işi KENDİNE sığınan kuldan uzak tutar. Onun için, sizce en basit iş için dahi ALLAH'ınıza sığının.

      BEN  EKSİK  AHLAKI  TAMAMLAMAYA  GELDİM. Hz. MUHAMMED

 

Yumuşak olmak yola girmekle olur. Yola girmek ALLAH'ımın yarattığını karşılık beklemeden sevmekle olur. ALLAH için, sonsuza dek yaratılmış her insan sevgiye layıktır; sevilmelidir, övülmelidir. Dili; rengi ne olursa olsun, sofrasında ne bulursa bulsun ALLAH'ı ananların yapısındadır, kapısındadır, sofrasındadır. Hatır almak, kul sevmek, ALLAH'ımın lutfuna ermektir. Sevdiğin kadar sevilirsin.

            Her yaratılmış RABB'imin eseridir, RABB'imden tasarıdır. ALLAH'ın ELİ olmaya, O'nun gözü olmaya çalışalım, birbirimizi sevmeye alışalım. O'nun sevgisinden yaratıldıysak, O'nun sevgisinde buluşmalıyız. O zaman; elimiz RABB'in ELİ, gözümüz RABB'in GÖZÜ olur. O zaman; Erenleri her daim yolumuza gelir.

GÖRDÜM  Kİ, YOLUNU  ÇİZEN  O'YMUŞ,  DÜĞÜMÜ  ÇÖZEN  DE  O.  HEM  GÜNDÜZÜ  YAŞATIP,  GECEYE  GETİREN  DE  O.

            Yazımızın başında dünyaya niye geldiğimizi bilip bilmediğimizi sormuştuk. Ezel aleminde, ALLAH'a dünyada neler yapacağımıza ve neleri düzelteceğimize dair söz verdik de bedenlendik. Sözümüzün içinde CELAL'i – CEMAL'e  çevireceğimiz de vardı. Öyleyse bununla imtihan olacaktık ve orada " kainatın yaradılışında her olay yazıldı ve her yaratılanın rolü verildi”. Olayların oluşmasında rolümüzü aldık ama olaylardaki niyetlerimiz ve davranışlarımız yazılmayıp, tamamen bizim irademize verildi ve işte zorlu imtihan başladı.

TA-HA suresi, ayet 110 ( Tövbe 51 ): Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir KİTAP'ta belirlenmiş olmasın. Bu, ALLAH için çok kolaydır. Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve ALLAH'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü ALLAH, kendini beğenip övünenlerin hiç birini sevmez.

ENBİYA suresi, ayet 35: Her canlı ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de, hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.( Bakara 155,156,157,214- İnşikak 19- Mülk 2- Kehf 7- Muhammed 31- Ankebut 2)

HADİS: Bir insanın ALLAH'a olan imanı kuvvetlendikçe biz onun başındaki belaları çoğaltırız, ta ki nefis kırıntısı kalmayıncaya kadar.                    

RAHMAN suresi, ayetler 1,2,3,4:O Rahman, öğretti KUR'AN'ı, yarattı insanı, belletti ona duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi.

ŞEMS suresi, ayet 7,8,9,10: Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene and olsun ki. Benliğini temizleyip arındıran gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.

            Bakın Hz. MEVLANA bu konuyu ne kadar güzel açıklamış:

" Huyun, ummadığı değerleri vardır!” Gizlenmese?” dersin; kendin dahi kendinde olanı bilemezsin! Ancak kendinden sıyrıldıkta; huyda olanı görür,” ALLAH'ım, SANA sığınırım!” dersin. İşte,” SEN'den, SANA sığınırım!” dedikte, kendinde olana uymuş olursun.

            Yukarıda yazdığımız ayetlerde, hadiste ve Hz.MEVLANA'nın yazısında da anlayacağımız gibi; bizim güzel huylarımızın yanında dünyada yaşarken olumlu şekle çevirmekle sorumlu tutulduğumuz kötü huylarla da yüklenip dünyaya geldik. Bu olumsuz huylarımızın meydana çıkması için Ezelde takdir edilmiş olaylar, vakti geldiğinde karşımıza çıkartılır ve o zaman bizdeki kötü huylar meydana çıkar ve imtihanlarımız başlar.

ALLAH'ım " gör " dediyse göreceğiz,” zor " dediyse " Eyvallah " diyeceğiz, er olanda asla itiraz yoktur.

            Her şeyin düzgün gittiği iyi ve neşeli günlerde; merhametli, sevgi dolu, yardım sever iyi bir kişinin yaşadığı olaylardan sonra nasıl kindar, merhametsiz, fitne yapan, menfaat düşkünü biri olup çıktığını görünce şaşırır, hayret eder ve bu haline inanmak istemeyiz. İşte ayetlerde bildirildiği gibi ezelde ona yüklenmiş olan bu kötü huylardan kurtulup, bunları iyiye çevirmek için çaba sarf etmesi gerekir. Ne var ki, tek başımıza bunu başaramayız, ALLAH'tan, RESULÜMÜZ'den ve bizi korumakla görevli olan " Hami varlığımız'ı "             ( koruyucu meleğimizi) yardıma çağırmamız gerekir. Bu imtihan hem sahibini, hem de etrafında bulunan akrabalarını, dostlarını ve arkadaşlarını da içine alır, etrafındakiler bu durumda ona karşı nasıl davranacaklarından dolayı imtihana çekilirler. Hz.MUHAMMED efendimiz dahi ALLAH'tan yardım dilemiştir.

ISRA suresi, ayet 80: Katından bana yardımcı bir güç / kanıt ver.

BAKARA suresi, ayet 153: Ey iman edenler! Sabırla ve ibadetle ALLAH'tan yardım dileyin, ALLAH sabredenlerle beraberdir.

Gümüşhanevi 3760 nolu hadis: ALLAH'ın fazlından isteyiniz! Çünkü ALLAH kendisinden istenmesini sever. En üstün ibadet, duadan sonra halası ( kurtuluşu ) beklemektir.

            Böyle kötü huyumuz meydana çıktığında, ALLAH'ımın sevmediği bu kötü huylarımızı nefsimizden atmaya ve nefsin isteği olan kötülükleri yapmamak için çaba sarf edip, gönlümüzün bize yol gösterdiği güzellikleri yapmaya yılmadan gayret etmeliyiz. Böylelikle nefsimizi yenmiş ve doğruyu bulmuş oluruz.

Olaylarda her bedende; nefis, iyi ve kötü dediği ile savaşacaktır. Mantıkta aranan güç odur ki; kötüye, kötü olduğu için değil, aradaki farkı gördüğün için kazancını bilsin. Sana ne iyi ne kötü gereklidir. Her olay yerli yerinde.

İman edelim ki; ALLAH görücüdür, O vericidir, O hatalarımızı af dilersek silicidir.

            Hatamızı  bildiğimizde, meziyet örtmektir. Hatamızı bilip de "Ben böyleyim…” dersek, söküğümüzü büyütmüş oluruz. Gün gelir öyle büyür ki, örtecek yama bulamayız. Huyumuzu değiştirmezsek, ki, değiştireceğimize dair ALLAH'a söz verip dünyaya geldik, yolumuzu değiştirelim. Kolaylık hatadan kaçana verilir, her hata bir kuldan uzaklaşmana mal olur, her günah ALLAH'tan uzaklaşmana sebep olur.

Uyarsan alırsın, uymazsan kalırsın. YARATAN bilene değil, uyana verir.

            Merdiven çıkıldıkça-yükseldikçe, bundan sonrası bizim için zorludur! Çünkü, her basamak için her yandan imtihan ediliriz. Bu yolda yılmadan, ümitsiz olmadan yürümeliyiz. Peygamberler, Veli kullar daha büyük imtihanlar geçirmişler ve hiç şikayet etmemişlerdir.

NE  MUTLU,  AĞIR  İMTİHANLARA  " ALLAH'IMDANDIR "  DİYENLERE,  BOYUN  EYENLERE.

YÜCE'nin GÜC'üne sığınak bulalım! " SEVGİLİ !...” diyelim, yarattı diye kulluğu ile övünelim! Hatalıyız diye gereksiz dövünmeyelim, sadece affına sığınalım! O'na sığındığın anda, tövbeye girersin.

YUNUS suresi,ayetler 62-64: İyi bilin ki, ALLAH'ın dostlarına korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. ALLAH'ın dostları, iman edip, ALLAH'a karşı saygılı olan kimselerdir. Onlar için dünya hayatında da, ahirette de müjde vardır. ALLAH'ın sözleri değişmez. İşte büyük kurtuluş budur.

Olaylardan şikayet edersek, bizi olduracak " ne " ararız? Kulluğumuzu bildik mi? Olaylara     " eyvallah " dedik mi? Göçümüzde ( öldüğümüzde ) yokuş aramayalım. Soğuk-sıcak göreceğiz, acı-tatlı yiyeceğiz, her şey ALLAH'tan deyip KUL'luğu seçeceğiz. Dünyanın üç halini insanoğlu yaşayacak, kendinden kendine olan her borcunu ödeyecek. Dünyanın üç hali:

YAZ – KIŞ – BAHAR.

Çekeceğimiz kahrımız varsa; ondan-bundan değil, kaderimizden çekeriz. Soğuk-sıcağı aratır,

Kahır ALLAH'ı buldurur.

Doğru yolda isek, çektiğimiz çilelerde ALLAH'ım bizi hiç yalnız bırakmıyor, hep melekleriyle koruyor bizi. Biz de O'nun yardımıyla her şeye dayanabiliyoruz. ALLAH her şeye kadirdir. Nelere katlanıyor insanlar. Yeter ki, ALLAH o kuvveti versin de imanımızı bozmasın.

Güzel nedir? Çirkin nedir? dedim. Aklım dedi ki, niyetindir.: Niyetinde ne varsa öyle görürsün, RABB'im yarattı sanırsın. Elbet RABB'im yarattı ama hep güzeli yarattı.

 

Biz bizdeki olumsuz huyları düzeltmek için gayret ettik. Peki işin en zor kısmı, karşımızdaki kişiler çok iyi gözükürken birden değiştiler ve bize zarar vermeye başladılar, onlara nasıl davranmalıyız.

Dünya haline bakıp kulunu hor görmeyelim, bilelim ki yaşanan olay ondaki ezelde yüklenmiş olduğu olumsuz huyların meydana çıkmasını sağlamıştır. O da ezelde verdiği " söz " üzere o kötü huyları olumluya çevirmek için gayrete girecektir, öyleyse onu itmek değil, ona yardımcı olmamız gerekir. Olayın güzelini ALLAH'ımdan biliriz de, gönlümüze uymayana neden kuldan sebep bekleriz? Ne iyide, ne kötüde ölçüyü biz vermeyelim, ALLAH'ımın verdiğini kuldan bilmeyelim, olaya felaket gözüyle bakmayalım. Her olay ALLAH'ımın emri iledir, adım adım yürünür her olaydan ibret alınır.

İYİ  İLE  DOSTLUK  HER  KULA – ZOR  İLE  DOSTLUK  ER  KULA  NASİPTİR.

            RESULÜMÜZ  nasıl davrandı ise, ALLAH her an bize nasıl davranıyor ise, biz de öyle davranmalıyız. Kimse kimse adına konuşmamalı, kimse ile münakaşa etmemeliyiz ve hiçbir zaman hizmetten kaçınmamalıyız. Bilelim ki, karşımızdakiyle imtihan edilmekteyiz.

ALİ  İMRAN suresi, ayet 200: Ey iman sahipleri! Sabredin, sabır yarışı yapın, nöbet tutarak savaşa hazırlıklı bulunun ve ALLAH'tan korkun ki, kurtuluşa erebilesiniz.

            Ayette bahsedilen savaşa hazır olmak; karşı tarafın yapacağı olumsuzluklara  ve saldırılara hazır olmak, öbür yönden kendi nefsinizle savaşa hazır olmaktır, çünkü nefsiniz size olumsuzluk yapmayı söyleyecektir, gönlünüz ise ALLAH'ımın sizin yapmanızı istediklerinizi size söyleyecektir. Siz nefsinize değil, gönlünüze uyup bu çok zor imtihanı geçmelisiniz. Gönüllerinizi açık tutun, hayır olmadığını gördüğünüz şeye kapınızı kapatın çünkü o RABB'imden gelmez, çünkü ALLAH hayır olmayanı sevmez. RABB'im: iyi ahlaklı insanı sever, iyi ahlaklı insanı över ve ALLAH'ımın Veli kulları iyi insanlarla cemaati kurarlar.

Sabır etmek deyince, bir kenara çekilip beklemek diye anlıyoruz.

ABDÜLKADİR  GEYLANİ Hz. şöyle tarif ediyor: " Sabır, boyun bükmek değil, mücadele etmektir”. Bilinçli bir mücadeleyi bize öğütlüyor.

Karşımızda olanın her türlü kötülüğünden ve oyunundan kendimizi koruyacağız ki, korunandan olalım, RABB'imize güveneceğiz ki, güvende olalım.

NİSA suresi, ayet 59: Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer ALLAH'a ve ahret gününe inanıyorsanız, onu ALLAH'a ve Resul'e arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı, hem de sonuç bakımından daha güzeldir.

GÜMÜŞHANEVİ  1810 nolu hadis: Dileğini ALLAH'a sunmayana ALLAH gazap eder.

            ALLAH'ım bizi birbirimizle imtihan ediyor, onun için her an uyanık olmamız gerekiyor. Ayetten ve Hadisten de anlayacağımız gibi bütün işlerimizi ALLAH'a ve Resulüne sunacağız ve bize doğru yolu göstermesini dualarımız ile O'ndan isteyeceğiz.

YÜCE ALLAH'ım buyurdu: " Benim kullarım sakın BEN'den başkasından bir istekte bulunmasınlar.

Dualarımızda önce ALLAH'tan yardım diler, Resulümüzü ve Hami Varlığımızı ( koruyucu meleğimizi) bize yardımcı göndermesini dileriz. Hami varlığımız ALLAH'ımın izni ile bizi çıkmazdan kurtarır. Her duamızda bize kötü davranan kişinin de doğruyu bulması için ALLAH'a yalvarmalıyız.

MÜMTEHİNE suresi, ayet 12 ( Muhammed 19 ): Başkalarının günahlarının affı için, ALLAH'a dua et.

Duanız kadar nasip verir, dileyen-dilediği kadar nasip alır. Niyazın oluşu, yavrunun mama yiyişine benzer. Yavru mamayı yer, gelişir büyür; niyaz da öyledir. ALLAH'ımın AD'ına edilen niyaz, gönlün yaklaştığı nispette yerini bulur.

Okuyalım, ALLAH'tan dileyelim! Demeyelim,” YAZI bozulmaz!...” YAZI'yı sen bozamazsın, yeniden yazamazsın; amma, YAZAN, bozar da, çizer de. Yeter ki, ALLAH'ımıza  yönelelim, dilemesini bilelim. Amin.

RAHMAN suresi, ayet 29: Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O her an yeni bir iş ve oluştadır.

OLDURMAK,  DÖNDÜRMEK,  GÜNDEN  ÇEVİRMEK,  MÜNASİP  YOLA  DÖNDÜRMEK  ALLAH'IN  İŞİ.

            ALLAH'ım öyle YÜCE ki, kulunun her duasına bakar, ne var ki, alsın gitsin ne hali varsa görsün demez, kuluna hayır olanı verir. Onun için her şeyin hayırlısını dileyin.

DUA:” Adaletine sığındığım ALLAH'ım, her zerrem ile koru beni! Korumaya muktedir olmamı dilerim!” Amin.

EN-AM suresi, ayet 41: Başınızdaki belayı ancak ALLAH kaldırır. Dua ile yardım dileyin ALLAH'tan.

Ancak bunları yaptıktan sonra işi ALLAH'a havale ederiz, yoksa başımıza bir şey geldiğinde hemen " ALLAH'ım sana havale ediyorum "deyip köşeye çekilmemiz hiçbir sorunumuzu çözüme getirmez.

            Yumuşak olmayı deneyen, her olayı ALLAH'ıma havale eder. ALLAH'ıma havale edilen olayda, yanlış hüküm verilmez.” ALLAH'ım! Alnımın terini akıttım, EMRİ'ne uydum, olana SEN'den dedim boyun eğdim”, diye duanı et, geleni, ALLAH'ıma havale et! Olayın gücüne değil, ALLAH'ımın KUDRETİ'ne sığın, gerisi sabun köpüğüne benzer.

ISRA suresi, ayet 80: Şöyle yakar:” RABB'im! Beni, gireceğim yere doğruluk-dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk-dürüstlükle çıkar. Katından bana yardımcı bir güç/ kanıt ver.

            Olan olayın kaderin yazısına dahil olduğunu bilirsin. Kulun yaptığı, ALLAH'ımın         ” yap " dediğidir. Suç, kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna ALLAH'ım " yap " demez; onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan, niyetinin onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir. Her olay karşıtı iledir, iyi-kötü, beyaz-siyah, cennet-cehennem, senin seçme hakkın vardır. İki yol olur her kulun önünde, HAK yolu ve onun karşıtı, kulun kaderi her iki yolda yazılıdır, seçim senin hakkındır.

NAHL suresi, ayet 90: Şu bir gerçek ki ALLAH; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden / edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık-doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.

            Bize kötülükte bulunan kişi veya kişiler, öte alemden melekler vasıtasıyla; dünyada , kişiler tarafından doğruya dönmeleri için ikaz edildikleri halde, olumsuzluklarına devam ederlerse, aşağıda yazdığımız Hadis devreye girer.

HADİS :Biz kulumuza bir şey yaptıracağımız vakit,” aklını başından alır o işi yaptırırız, sonra aklını verir yanışa bırakırız.

Evet günah işlemeye ısrar ederse kişi, ALLAH  ULU'sunu ( koruyucu meleğini) ondan alır. Kişi tamamen nefsin emrine girer ve sonuç facia olur. Kötü niyetin-diyetini beden dünyada öder; RUH'un diyeti öte aleme kalır.

Bir de kişileri kötülüğe teşvik eden iki yüzlü arkadaşları olur. Hele bir evliliği yıkmak için fitne verenler, aralarını açan, yalancı şahitlik yapanlar, iftira atanlar, hem bu dünyada hem de öbür alemde kul hakkıyla korkunç cezaya çarptırılırlar.

HADİS: Birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize düşmanlık etmeyiniz…Birbirinize karşı af ile muamelede bulunun da, aranızdaki kin ve haset yok olup gitsin.

ALİ  İMRAN suresi, ayet 76: Kim sözünü yerine getirir ve günahtan sakınırsa, ALLAH da sakınanları sever.

EMRİNE  UYMAYANLAR, GÖNLÜNDE  HAK  SESİNİ  DUYMAYANLAR,  BİLSELER  SONLARINI,  SİLERLER  DÜNLERİNİ.

 

NİSA  suresi, ayet 85: Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır.

            Karşımızdaki bize ne kadar kötü davranırsa davransın, biz ona kötü davranmayacağız ama tedbiri de bırakmayacağız.” ALLAH bizi korur ama biz sakınmalıyız, ateşe gidersen ALLAH beni korur dersen yanılırsın”.

Hz.MEVLANA'nın güzel bir sözü:

Dost dediğin!

Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile, seni sevmeli…Sarınılacak biri olmadığın zamanlarda bile, sana sarılmalı…Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile, sana dayanmalı…

Dost dediğin, fanatik olmalı: Bütün dünya seni üzdüğünde, sana moral vermeli. Güzel haber aldığında, seninle dans etmeli ve ağladığında seninle ağlamalı…Ama hepsinden daha çok:

Dost matematiksel olmalı: Sevinci çarpmalı…Geçmişi çıkarmalı…üzüntüyü bölmeli…yarını toplamalı… kalbinin derinliklerinde  ihtiyacı hesaplamalı…ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı. İşi bitince seni bir tarafa atmamalı.

            Peki bize kötülük yapanı atalım ve daha çok kötülük yapmasına müsaade mi edelim? Yoksa ALLAH'ımın bizden istediği gibi davranıp, o kişiyi topluma kazandırmak için gayret mi edelim?

NAHL  suresi, ayet 9 : Yolun doğrusunu göstermek ALLAH'a aittir. Yolun eğri olanı da vardır. ALLAH dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi.

MÜMİNUN suresi, ayet 96: Sen kötülüğü en güzel hasletle ( sabır ve iyilikle ) bertaraf et. Biz onların ne yalan ve küfür uydurduklarını daha iyi biliriz.

RA'D suresi, ayet 40: Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, seni vefat ettirsek de, ey Resulüm sana düşen ancak tebliğdir. Hesaba çekip ceza vermek de yalnız bize aittir.

ŞURA suresi, ayet 43 ( Ra'd 24 ): Her kim de sabredip suç bağışlarsa, işte bu işlerin en hayırlısıdır.

ALİ  İMRAN suresi, 104: İçinizden hayra çağıran, doğruyu-güzeli emreden, kötü ve çirkinden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere eren işte onlardır.

            ALLAH gönlünde kin tutmayanı erlikte sayar. İnsanoğlu nefsindeki olumsuzlukları: Aklı, sevgisi, bilgisi ile soyar.

De ki:” Olumsuzluk yapanları ALLAH dünyada çektirir. Senin artık hiç kimseyle; kırgınlığın, dargınlığın olmamalı. Sakın kimse için düşünmeyesin kötü bir şey. Herkesi ALLAH'ı bildiği gibi yapsın de. ALLAH seni doğruluktan ayırmasın; ALLAH seni her zaman kötülüklerden uzak tutar. Layık olmaya çalış, sakın yolunu şaşırma. Hayırlı şeyler iste. Yalnız hayırlı şey istersen, hayır bulursun. Hayırdan başka çıkmamalı ağzından.

            Bir kişi bir hata veya günah işlediğinde hemen onu yargılayıp ondan uzaklaşıyoruz. Onun hangi şartlarda hatayı veya günahı işlediğini biliyor muyuz? Belki de biz buna sebep olmuşuzdur! Biz ayni şartlarda olsak, belki de daha kötüsünü yapardık. Onu kınayıp ondan uzaklaşacağımıza, onu kazanmak ve onu doğruya yöneltmek için neler yapabileceğimizi düşünüp, ona yardım etmemiz ALLAH'ımın emridir.

            Çoğumuz karşımızdaki kişinin zayıflığından yararlanmak için fırsat ararız! Bu insanlığa yakışır mı? Hepimiz her an hata yapabilir, günah işleyebiliriz. Hepimizin hata yapmaya-günah işlemeye müsait olduğumuz zayıf anlarımız vardır. Bu durumda olan karşımızdaki kişi veya kişilerden yararlanmaya kalkmayalım. Onların hata yapmamaları için ve günah işlememeleri için onları uyarmak ve günah işlemelerini önlemek ALLAH'ımın EMRİ'dir. Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma, kendin için dilediğini cümle için dile.

DAYANDIĞIMIZ  HER VARLIĞI, KENDİMİZİ KORUDUĞUMUZ GİBİ KORUMALIYIZ. KORUMAK, KULLUĞUN VE YARATILMIŞLIĞIN ASIL GÖREVİDİR.

            Uygun olmayandan düşüneni dert etme, kötü diye söz etme, ALLAH'ıma duacı ol, o da doğruyu bulsun, uykudan tez uyansın.

Gücün yetmese de, zillete düşene yüz çevirme! Zillete düşene el vermek kula güç gelir, ne var ki sevabı büyük olur. Kulun hatası senin zararına olsa da, af yoluna git ki, kazancın büyük olsun.

ALLAH'ımın kullarının ölçüleri hepsi bir olmaz. ALLAH'ım kuluna sevap kapısı açar, ne var ki o kul o kapıdan geçerse.

            Yapılan iyilikler atomlar halinde yükselir: göçünde ( öldüğünde ) gelir seni bulur. İnsan yaratılmışlığın onurunu taşıyor. Yaratılanın hatalarını bağışlıyor ise, sığındığı kapıda sığındığına dayanıyor ise, güçlüdür.

Olgunluk; sevmede, hatayı dürmede yükseğe koymada geçeni unutmada…hatasız kul olmaz, hataya düşmeden doğrusu bulunmaz. Yanılan kul sana boyun bükerse, üzüntü duyarsın. Kendini yukarda değil, olduğun yerde göresin! Olmuşsa hata, affedendir ata. Eğer” günahsız kul görelim! "dersek, en büyükhataya düşmüş oluruz. Çünkü, hatasızlık ALLAH'ıma mahsustur.

Geçen günü bohça yapıp niyaz ile katlayalım. Geçen, ne olursa olsun bitendir; gündeme getirme. Gün ne getirirse şükret; de ki hayırdır. Yarına asla sofra kurma, günden sergiye koyma.

YUNUS suresi, ayet 109 : Sana vahyedilene uy ve ALLAH hüküm verinceye kadar sabret. O, hakimlerin ( Hüküm verenlerin ) en hayırlısıdır.