KUR'AN ve İÇİNDEKİ DİĞER YABANCI LİSANLAR
28.11.2020
KORUYAN ve BAĞIŞLAYAN ALLAH'IN ADIYLA!
RABB'im!
Bizleri, darlıktan, zorluktan,
kötülüklerden korumanı diliyoruz. Hatalarımızı, günahlarımızı affetmeni, bizi
bilenlerle buluşturmanı diliyoruz. Bizlere açtığın kapılarda, yücelttiğin
yapılarda, umutsuzluğa izin verme RABB'im. AMİN
EN'ÂM 126: İşte RABB'inin gösterdiği doğru
yol budur.BİZ ayetlerimizi açık bir şekilde anlatıyoruz; fakat bunu anlayacak, DÜŞÜNÜP İBRET ALMAK İSTEYEN KİMSELERDİR.
MÜZEMMİL 4:
KUR'AN'I ANLAYA ANLAYA ve DÜŞÜNEREK OKU ve İYİCE ÖĞREN.
KUR'AN'I; ÖN YARGISIZ, İÇTEN İSTEKLİ ve İYİ NİYETLİ OLARAK OKU.
NAHL 98: Ey Peygamber! KUR'AN'ı okuyacağın
zaman " kovulmuş şeytandan, şeytani düşüncelerden ALLAH'a sığın”.( Euzubillahi
mine'ş-şeytanirracim diyerek okumaya başla ).
EN'ÂM
113: Bu şeytanların amacı, ahirete inanmayanların gönüllerinin kendilerine
yönelmesini, böylece o yıldızlı sözlerden hoşnut olmalarını ve işledikleri günahlara devam etmelerini
sağlamaktır.
HADİS:
RESULULLAH buyurdu: MANASINI
DÜŞÜNMEDEN KUR'AN OKUMAKTA HAYIR YOKTUR.
HADİS: RESULULLAH buyurdu: Sizin
hayırlınız ve en faziletliniz, KUR'AN'I
ÖĞRENEN ve ÖĞRETENDİR. KUR'AN'ı KERİM'de maharetli olan, ALLAH'a itaatkâr
ve saygın Meleklerle beraberdir.
KUR'AN bir öğüttür, anlamadığınız
bir kitaptan nasıl bir öğüt alıp ALLAH'ımın emirlerini öğrenip uygulayacaksınız
?
BAKARA
118: Böylece BİZ, hakikatleri İYİCE
BİLMEK İSTEYENLERE ayetlerimizi apaçık gösteririz.
HADİS:
RESULULLAH buyurdular ki: İLME,
ÖĞRENİP YAŞAYARAK SAHİP ÇIKIN. ONU SADECE NAKLEDENLERDEN OLMAYIN.
Şimdi de Diyanet işlerinde
görevli, 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Metin Çapa ve Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Fırat Altuntaş'ın " ücret karşılığı
KUR'AN kıraati ve mevlüt okuma " çalışmasından, anladığımız dilden KUR'AN'ı
okuyup üzerinde düşünme hakkındaki yazısını aynen size aktarıyoruz. KUR'AN'ı
anlamaya çalışmak AYETLERİ ÜZERİNDE DÜŞÜNMEK, her şeyden önce BİZZAT ALLAH'IN
EMRİDİR. Yüce ALLAH şöyle buyurmaktadır. SAD
29: Bu KUR'AN, çok mübarek bir KİTAP'tır. Onu sana indirdik ki, AYETLERİNİ DÜŞÜNSÜNLER ve AKIL SAHİPLERİ
ÖĞÜT ALSINLAR.
2010 senesinde Diyanet işleri
Başkanlığının 22 bin kişi üzerinde yaptırdığı ankette: % 20 hayatta KUR'AN'ı eline
almamış. % 60 KUR'AN'ı eline aldığı ama yüzüne okuyamadığı. % 40 KUR'AN'ı
yüzüne okuyabildiği. % 80 kesimin KUR'AN'ın manasını bilmediği. % 1 KUR'AN'ı
Türkçe okuyup anladığını ve EMİRLERİNE UYMAYA gayret ettiklerini
söylemişlerdir.
MUHAMMED
24: ONLAR KUR'AN'I DÜŞÜNMÜYORLAR MI? Yoksa kalpleri kilitli mi?
NİSA
82: Hala KUR'AN üzerinde GEREĞİ GİBİ
DÜŞÜNMEYECEKLER Mİ?
KEMER 17: Andolsun BİZ KUR'AN'ı ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALAN YOK MU?
Hz.
MUHAMMED: KULA KUL OLMA. Geldik YARADAN'a kul olduk, vardık NUR olduk, kula
kul olan, HAKK'a NUR OLMAZ, ALLAH'IMDAN
NUR ALMAZ.
YUSUF 3: BİZ sana bu KUR'AN'ı vahyederek geçmiş
milletlerin kıssalarını en güzel üslûpla anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen daha
önce bunları bilmiyordun.
İBRAHİM
52, SAD 67-68, KALEM 52: BU KUR'AN, BÜTÜN İNSANLIK İÇİN BİR BİLDİRİDİR. Onun
amacı, İNSANLARIN UYARILIP
KENDİLERİNE GELMELERİNİ, ALLAH'IN TEK TANRI OLDUĞUNU BİLMELERİNİ ve AKIL
SAHİPLERİNİN DÜŞÜNÜP İBRET ALMALARINI SAĞLAMAKTIR.
ZUHRUF 43,44: Ey Peygamber! Sen sana
vahyolunana sımsıkı sarılmaya bak; hiç şüphesiz sen doğru yoldasın. Çünkü bu
KUR'AN, senin ve kavminin KENDİSİNDEN
SORUMLU TUTULACAĞINIZ BİR ÖĞÜTTÜR. Bilin ki ( onun yüce amacını
gerçekleştirmek için çaba sarfedip-sarfetmediğiniz konusunda )HEPİNİZ SORGUYA ÇEKİLECEKSİNİZ.
Hz.
MUHAMMED: Doğruyu bulma amacıyla ÇABA
GÖSTERİN, GAYRET İÇİNDE OLUN.
Hz. YUSUF: ELİF,
LAM, MİM dediler, üç
dindarı birlediler. MUSA, İSA, MUHAMMED.
NAHL 97,NİSA 124: Erkek veya kadın, kim mümin
olarak İYİ ve YARARLI İŞ YAPARSA, BİZ kendilerine bu dünyada iyi ve güzel bir
hayat yaşatırız. Âhirette ise onları bu dünyada yaptıklarının en güzeline göre
mükâfatlandıracağız.
RUM
22: Göklerin ve yeryüzünün yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin
farklı farklı olması da ALLAH'ın varlığının ve kudretinin delillerindendir.
Şüphe yok ki, bütün bunlarda nice deliller ve ibretler vardır; fakat bunu
anlayacak olanlar, ilim sahibi kimselerdir / alemdeki bilinçli varlıklardır.
A'RF 169: İyi bilin ki, âhiret yurdu ALLAH'IN EMİR ve YASAKLARI KONUSUNDA
SORUMLU, DUYARLI, BİLİNÇLİ DAVRANANLAR İÇİN DAHA HAYIRLIDIR.BUNU HİÇ DÜŞÜNMÜYOR
MUSUNUZ ?
HUD 112: Ey
Peygamber! Sen ve seninle birlikte İNANIP
ALLAH'A YÖNELENLER, EMROLUNDUĞUNUZ GİBİ DOSTDOĞRU OLUN. SAKIN TAŞKINLIK EDİP
DOĞRULUKTAN AYRILMAYIN. ÇÜNKÜ ALLAH SİZİN YAPIP ETTİKLERİNİZİ GÖRMEKTEDİR.
Niyaz UYMAKTIR. Niyaz ile Dua arasındaki farkı daha iyi anlayabilmemiz için
niyazın 4 yönünü bilelim.
NİYAZIN 4 YÖNÜ: DİL İLE, BEDEN İLE, GÖNÜL İLE, AŞK İLE.
DİL İLE NİYAZ: Kulun gönlünü hoş etmedir.
BEDEN
İLE NİYAZ: Namaz kılma, beden ile kuluna yardımcı olma.
GÖNÜL
İLE NİYAZ: Sevme, her kuluna-her yarattığına aynı sevgiyi verebilme.
AŞK
İLE NİYAZ: Her şeyin üzerinde ALLAH'ıma edilen niyazdır.
Niyazda YARATAN ile yaratılan
vasıtasız olarak karşı karşıyadır. ( Kendini mecbur etmeden, mecbur
hissetmeden, ALLAH ile kurduğun irtibattır.) İlk üçünü yapmadan Aşk ile niyaza
varamazsın. Sevgide YARATAN ve yaratılan var ( alan-veren var ). AŞK'ta yalnız
O var. AŞK ile niyazda; kâinat seninle… senin ağzınla niyaz ediyor.
A'RAF
102: Esasen BİZ çoğunun EZELDE ( Ruhlar bedenlenmeden önce ) verdikleri
sözde durduklarını, YARATILIŞ AMAÇLARINA
UYGUN hareket ettiklerini görmedik. Gördüğümüz, sadece çoğunun YOLDAN ÇIKMIŞ, SÖZLERİNDEN DÖNMÜŞ
OLDUKLARIDIR.
BAKARA 79-80: Kendi
ürettikleri/görüşleri/sözleri/ hadisleri kitaplara yazarak " Bunlar
ALLAH'tandır/ALLAH'ın ayetlerini açıklıyor” diye insanlara sunan ve bundan
çeşitli kazançlar elde etmek üzere uğraşanların vay haline! Hem kendi elleriyle
yazdıklarından, hem de bu yolla kazandıklarından dolayı sonralarının ne
olacağının farkında değiller. Böyleleri " cehennem ateşinde sadece sayılı
birkaç gün kalacağız "şeklinde konuşup dururlar. Ey Peygamber! Öyle diyenlere;
siz, ALLAH'tan böyle bir söz mü aldınız-ki ALLAH sözünden asla caymaz-,
yoksa,”. " ALLAH böyle diyor " diyerek O'nun namına yalanlar mı uyduruyorsunuz?”.
ŞİMDİ GELELİM KUR'AN'DA
KULLANILAN DİĞER MİLLETLERİN DİLLERİNİ ÖĞRENMEYE.
KUR'AN'ın mesajlarını doğru
anlamak için yapılacak ilk iş, sözcüklerin türemiş olabileceği köklerin
anlamlarına bakmaktır. Bu konuda Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,
Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. A. Cüneyt Eren ne demiş:
KUR'AN'I KERİM insanı genel
format çerçevesinde CİNSİYETİ İLE DEĞİL,
İNSANLIĞINA GÖRE DEĞERLENDİRMEKTEDİR. Getirmiş olduğu hükümlerle de erkek
ve kadını aynı seviyede kabul eder. Arapçada bu konuda kadınları dışlayarak
sırf erkeklere özel bir kitap tarzı söz konusu değildir. Bu durum KUR'AN'ın
kadına özel bir değer verme şeklinde okuması gerekirken, bazıları bunu
tersinden değerlendirip konuyu kadının dışlanması olarak yorumlamışlardır.
KUR'AN'I KERİM, ALLAH TEÂLA'nın
kelemı olması cihetiyle, sonsuz bir anlam zenginliğine sahiptir. Böylece her
kıraat vechi ile ( her okumak şeklinde, telâffuz etmek şeklinde, yazımdaki
farklılıklarla ifade edilen ) ayrı bir ayet gibi değişik manalar elde etmek
mümkün olmuştur. İhsan-hidayet-dalâlet-salât-zekât-takva gibi bazı kavramlar
her yerde aynı anlama gelmiyor. Örnek verecek olursak YUSUF suresi 81. Ayette
Yâkup (a.s)'ın çocuklarının " senin oğlun hırsızlık yapmış " derken, bu kıraat (
telâffuz etmek ) dışında İbn Abbas (r.a) kanalıyla gelen bir diğer rivayete
göre ayet
"
oğluna hırsızlık isnat edildi " anlamı veren bir başka kıraat (
okunuş-telaffuz etme ) daha vardır. Arap dili özellikle KUR'AN'ın nazil olduğu
dönemdeki Hicaz bölgesinin dilsel ve kültürel özelliklerini ve o dönemde
yaşanan heyet tarzını yansıtmaktadır. Dolayısıyla KUR'AN kelimelerinin anlam
çerçevesi de, büyük ölçüde o dönemin sosyokültürel şartları altında
şekillenmiştir.
KUR'AN'DA: FARSÇA, HABEŞÇE, NABTİYECE, TÜRKÇE, YUNANCA, AKADCA,
KÜREYŞCE, SÜMERCE, İBRANİCE, GÖKTÜRKÇE, UYGUR TÜRKÇESİ ve daha pek çok milletlerin
yabancı kelimeleri mevcuttur. Ayetlerin gerçek anlamlarını anlayabilmemiz için,
o kelimenin kendi lisanının anlamını araştırmamız gerekiyor. KUR'AN, herkesi
kapsayacak şekilde evrensel bir kitaptır.
İSTEBRAK: Farsça'da
" en güzel ipek elbise " manasındadır.
EBARİK: Farsça olup
" ibrik " anlamındadır.
EBU: Bazı
âlimlere göre Hintçe. Bazı alimlere göre Arapça. Bazı alimlere göre
Sümerce'dir. " amca, sahip ve koruyucu " anlamlarına gelmektedir. Bu gün halen
Şanlıurfa ve çevresinde " Eb " kelimesindeki " b " harfi " p " harfine
çevrilerek " apu/apo " şeklinde kullanılmaktadır.
İBLEİ: Hinçedir.
ENNE RA İKU: Habeşçedir.
" divan, koltuk, sandalye " manalarındadır.
EHDALLAD: İbranicedir.
" rükûn,esas, direk " manalarındadır.
ESFARA: Bazı
alimlere göre " Süryanilere inen kitaplardır. Bazı alimlere göre " Nabtilere 14
inen kitaplardır. "
İSYİ: Nebtiçedir.
" ahdim ve sözüm " anlamlarına gelir.
EKVAB: Nabticedir.
" bardaklar, cere, testi " anlamlarına gelir.
ELİM: Zencicedir.
" acı veren " anlamındadır. Bazılarına göre: İbranice ve Kıbticedir. Bazılarına
göre: Süryanicedir.
İNAU: Faslıların
ve Kuzey Afrikalıların kullandığı dillerin kelimeleridir. Bazılarına göre: Berbericedir.
" sıcak " anlamına gelir.
EVVATUN: Habeşçedir.”
Kanaatkâr ve inançlı " anlamındadır.
EVVAB: Habeşçedir.
" Tesbih etmek” anlamındadır.
EN: Kıbtice (
Mısır ) bir kelimedir. " zahirleri ve dış tarafları " demektir.
BEMBECU: İbranicedir.
" eşeklerin taşıdığı yük " anlamındadır.
ELBİYA: Farsçadır. "
Kilise " demektir.
TEDBİRA: Nabticedir.
" Kabul etmek ve Saygı göstermek " anlamındadır.
TEHTE: Nabtice ve
Filistince dir.
ELCUBT: Habeşçedir.
" sihirbaz " demektir.
CEHENNEM: Farsça
veya İbranicedir. " Zindan " demektir.
HARAM ve VECEBE: Habeşçe ( Etiyopyaca ) dır.
HASEB: Zencicedir.”
Yakıt " demektir.
HAVARİYYUN: Bazıları Nabtice
olduğunu ve " yıkayıcı " demektir. Bazıları da Zencice olduğunu ve "
sevabı söyleyen " demektir, diyorlar.
HUB: Habeşçedir.
" Günah " demektir.
DA RA: Habeşçedir.
" Geçmiş-Geçmek " demektir.
DİNAR: Farsçadır. "
Altın ve Para " demektir.
RA İNEN: Yahudicedir.
" Saçmalamak ve Hakaret etmek " demektir.
RABBENİYYUN: İbranice
veya Süryanice olduğu söyleniyor. " ALLAH'a ibadet edenler, İlim sahibi âlimler ve bilginler "
demektir.
RABBİYYUN: Süryanicedir.
" Sabır ve takva sahibi âlim ve fedailer " demektir.
ERRAGİM: Rumcadır.
" Yazı ve Kitabe " demektir.
ERRAHMAN: İbranicedir.
" Çok merhamet eden " demektir.
RAMZEN: İbranicedir.
" İşaret ve İşaret etmek " demektir.
RAHVA: Kimine göre
Nabticedir ve " Düzlük ve Ova " demektir. Kimine göre Süryanicedir ve ( sakin )
denir.
SİCCİL: Farsçadır. "
Taş veya Toprağın ezilerek pişirilmiş Tuğladır "
SERADİK: Farsçadır.”
Aslı SERADİR'dir. " Evi örten dam " demektir.
SERA: Kimine göre
Süryanice. Kimine göre Nabtice. Kimine göre Yunanca bir kelimedir ve " Nehir "
anlamındadır.
HABEŞÇE: Habeşisten
( Ütopya ) dilidir.
NABTİLER: Filistin'de
yaşayan bir millet.
KIBTİCE: Eski
Mısırlıların dili.
BERBERİCE: Kuzey
Afrika'da yaşayan kavimlerin dilidir.
|