Hz. MUHAMMED (s.a.v) ve Hz. HATİCE ANNEMİZ
Resulümüzün haliyle hallenmek demek onun yaşantısını örnek alıp, aynı şekilde hayatımıza uygulamaktır.
Onların evliliği de bize örnek olup, aynı şekilde eşler birbirine davrandığı taktirde, ALLAH'ımın bizden istediği evliliği gerçekleştirmiş oluruz. Eşler birbirine seviyorum dediklerinde, sevmiş olmazlar, ancak sevgiyi birbirlerine yaşattıklarında sevmiş olurlar. Eşini, ona CANINI VERECEK KADAR ve zor anında onu terk etmeyecek , kanının son damlasına kadar, bütün zorluklarda onu koruyarak yanında olabiliyorsan GERÇEK SEVGİYİ yaşıyor ve yaşatıyor olursunuz. Yoksa seviyorum sözünü ağzınıza alma hakkınız olmaz. Hele hele SANA AŞIKIM diyorsanız, ÖLESİYE her güçlükte onun yanında olup bırakmamanız gerekir. Resmi nikahtan önce iki kişi kendi aralarında evlenmeye niyet edip aralarında birbirlerine söz verdikleri an, ALLAH huzurunda birbirlerine emanet edilmiş olup, birbirlerinden sorumlu olmuş olurlar. Şimdi Resulümüz ile Hz. Hatice annemizin kutsal evliliklerinden bazı örnekler verelim. Ne mutlu bu örneklere uyup da ALLAH'ımın istediği gerçek sevgiye dayalı beraberlikleri sürdürebilenlere.
Sevgilisinin okuduğu mektubun ismi: KUR'AN'dı…: Toplayan, toparlayan, birleştiren.
Hz. Hatice tıpkı vahiy gibi, Resulümüz'e verilen, sunulan, nasip kılınan bir nimetti.
Hz. Hatice, tekvin kokusuydu. Son Elçi ki insanı kamil'dir, onu kuşatıp saracak, merhametle bağrına basacak eller onundu. Hem anne, hem dişiydi Hz. Hatice annemiz. Çevresinde iyiliğe dair her ne var ise doğurmuş, gayretli bir kişiydi. ALLAH'ın kendi sevgilisi Hz. Muhammed'i ellerine emanet ettiği bir büyüteçti Hz. Hatice.
Sığınaktı Hz. Hatice sevgilisi Hz. Muhammed'e, onun güvenli limanıydı.
Hz. Hatice, Aşkın hem imkanı, hem de mekanı olacaktı ALLAH'ımın Elçisi için.
Hz.Hatice , sevgili Peygamberimizi yatıştırıp üstünü örtendi. Peygamberimizi yatıştıran ve destekleyen Hz. Hatice annemiz. Resulümüzün Eşi, Evi, Sığınağı idi.
Hz. Hatice, Alınteri, sabır, aşk, ve gayret idi.
ALLAH'ımın sevgilisi Peygamberimiz için, dünyada var kıldığı cennet idi.
HZ. HATİCE YERYÜZÜNDE AŞKIN MİHRAKI İDİ.
Allah'ın SEVGİLİSİ Peygamberimize yar kıldığı sevgiliydi Hz. Hatice.
Resulümüz diyor ki: ALLAH bana Hatice'den daha hayırlı bir kadın vermemiştir. İnsanlar bana inanmazken, o inanmıştı…..Herkes beni yalanlarken, o beni kabul etmişti….. İnsanlar benden kaçarken, o beni varı yoğu ile desteklemişti.
Resulümüz ile Hz. Hatice'nin attıkları her adım, BÜYÜK SINAVLARINDA birer merhale olup, onları tarihe yüce kişiler olarak kazıyacaktı.
CESARET; KORKMAMAK DEĞİLDİR. CESARET, KORKTUĞU HALDE BİLE YERİNDE SABIRLA DURMAYA DEVAM ETMEKTİR.
Onlar güzel ahlak üzere, tertemiz cesaretleri, VERDİKLERİ SÖZE SADAKATLERİYLE namlıydılar.
Hz. Hatice, sabaha yakın saatlerde gördüğü rüyaların sözüne, çocukluğundan beri inanırdı.
Her cevap, bir kapıya benzer. Kapılar ve cevaplar, bazı şeyleri açsa da, bazı şeyleri muhakkak içerde saklı tutar. Kapı, hem açan hem de örtendir aynı anda.
Hz. Hatice, Aklıyla, dirayetiyle, güçlü kişiliği, saygın karakteri, her zorun altından muvaffakıyetle çıkmayı başarmasıyla tanınan, bilinen biriydi.
Hz. Hatice Resulümüze diyor: Kendin hakkında kötü şeyler düşünme, sevin! Yemin ederim ki ALLAH seni hiçbir zaman utandırmaz! Çünkü sen sözün doğrusunu söylersin. İşini görmekten aciz olanların yardımına koşarsın. Yoksullara destek olup onlara yardım edersin.
Varaka Resulüne der: Keşke kavminin seni Mekke'den çıkaracakları gün, hayatta ve desteğin olarak yanında bulunabilsem. Bu iş bütün diğer Peygamberlerin de yaşadığı bir imtihandır. Hakkı söyleyen diller, batıl güçlerce hep dışlanmak ve susturulmak istenirler. Şimdi zorlu günler başlıyor her ikiniz için de ( Resulü ve Hz. Hatice'ye ). Senin getirdiğin şeyi getirip de sıkıntı ve işkencelere uğramamış hiç kimse yoktur. DAYANIN ve SABIRLI OLUN.
Hz. Hatice, sadece onun vazedeceği, bildireceği hakikatlere inanmakla kalmayacak, Resulümüzün dünyalık işlerinde de her zaman sadık bir yardımcı, kolaylaştırıcı, yatıştırıcı, derleyip toparlayıcı olacaktı.
Hz. HATİCE EŞİNİN ve RESULÜNÜN HER ZAMAN YANINDA OLMALIYDI.
SOYLULUK LİSANLA DEĞİL, YÜREK VE AHLAKLA İLGİLİDİR.
Hz. Hatice diyor: kalbim sıkıştığında Beyt'e varıp, yüreğimi SAHİBİNE açarım ve yolumu hayırla çizmesini niyaz ederim.
Resulümüz ile Hz. Hatice, gülümseyerek bakarlardı birbirlerine…… suda kendi yüzlerini görüyormuşçasına bakarlardı birbirlerine. Hz. Hatice annemiz, abdestin her rüknünde, bir kere daha AŞIK olurcasına hayranlıkla seyrediyordu eşini…. Bir aşk ve sadakat yemini gibi, gözlerini eşinden ve sudan ayırmıyordu.
Su; takibi, su; gayreti, su; tanışması, su; ahdi, su; vefası…
Yüce ALLAH Resulüne Sevgilim dedi…Hz. Hatice de Sevgilinin sevgilisi oldu.
ALLAH İÇİN BİRBİRİNİ SEVEN İKİ KİŞİNİN ÜÇÜNCÜSÜ İSE
ELBETTE RAHMAN'DIR.
Hz. Hatice hayat arkadaşıydı o…bırakmayan, vazgeçmeyen, tutan ve saran.
Resulullah diyor: Eğer durumunuzu düzeltmezseniz, ben sizi kurtaramam. Malımdan isteyin, vereyim. Fakat kıyamet gününde akraba oluşumuza dayanırsanız yanılırsınız. O gün insanlar amelleriyle gelecekler.
Elbette böylesi İMTİHANLARLA karşılaşacaktı. Güçlü olmalı, kendilerinden umut bekleyen herkesi düşünerek güçlü olmalıydı. Eşinin zor günlerinde, sadece sabır değil..Üzerlerine sabır yağmasını diliyordu. Sabır değil, sabır yağmurunu talep ediyordu.
Bu nasıl bir imtihandı? En yakınlarındaki insanlar…Düne kadar oylumlu şereflerini ve ortak asaletlerini beraberce omuzladıkları kişiler, bugün sanki onları hiç tanımıyormuşçasına hareket etmekteydiler. Düne kadar sofralarından eksik olmayan kişiler, bugün karşılarına geçmişti… Doğumlarından ölümlerine sevinci ve yası paylaştıkları bu insanlara ne olmuştu böyle? ALLAH bir dedikleri için miydi her şey ? Müslümanız dedikleri için miydi yaşadıkları bunca eziyet? Selamı sabahı kesen eski dostlar, onlar yoldan geçerken mahsusen kapı ve pencerelerini yüzlerine çarpıyor, sırtlarını dönüyorlardı görür görmez…. Evlerinin iki yakın komşusu Ebu Leheb ve Ukbe bin Ebu Muayt, olmadık eziyetler çıkarıyorlardı çoktan beridir…Topladıkları diken ve çalıları, yollarına atıyor, çöplerini ve iğrenilecek türlü kötü nesneyi kapılarına döküyorlardı. Hz. Hatice de, Resulümüz de en fazla şunu söylüyorlardı bu şaşırtıcı tavra karşı: komşuluğunuz bu mu?
KUR'AN, aslen FURKAN'dı ( Doğruyu yanlıştan ayırt eden ) O konuşmaya başladığında FARKLAR ÇIKIYORDU ORTAYA. Herkes kendi menşeini, KENDİ CEVHERİNİ GÖRÜYORDU BU AYNADA.
Ölüme kadar varan tehditlere rağmen Hz. Hatice, eşiyle beraber KABE'ye gidip namaz kılmaktan bir kere olsun geri durmamıştı. Ölüm tehdidi altında olsalar bile vakarlı ve cesur iradesini, EŞİNİN YANINDAN BİR SANİYE OLSUN GERİ ÇEKMEMİŞTİ.
Hz. Hatice, yapayalnızlıkla imtihan edildikleri bu dönemde Resulümüzün baş dayanağı, tek tesellisiydi. Resulümüzün gözlerinin tam içine bakarak konuşurdu.
Resulümüz Hz. Hatice yi o kadar çook seviyordu ki, Hz.Hatice öldükten sonra Resulümüz o kadar üzüldü ki, o seneye;” Senetü'l Hazen”dediler. Hüzünlü yıl.
|