AN'I YAŞAMAK NEDİR- AN'I NASIL DEĞERLENDİRMELİYİZ.
7.7.2022 Koruyan ve Bağışlayan ALLAH'ın ADIYLA ! RA'D 40: Sana
düşen tebliğ etmek, BİZE düşen hesap sormaktır. MAİDE
44: Doğruyu söylemekten korkmayın. MÜZEMMİL 1: Ey
büyük bir iş yüklenen kişi. ABDÜLKADİR GEYLANİ Hz: Ey insanlar! Büyük
bir iş için yaratıldınız ama çoğunuzun bundan haberi yok. FETİH 9: ALLAH'A ve PEYGAMBER'E YARDIM EDİN. BAKARA 245, MÜZEMMİL
20, HADİD 11, TEĞABUN 17: ALLAH'A BİR BORÇ – ÖDÜNÇ VERİN. ALLAH sunar, kullanıp-kullanmamayı
kuluna bırakır, sonucunu kulun seçimine bırakır. AN: dikkatini bir yöne odaklamanı
sağlar. AN: BİZ size şah damarından da yakınız ayetindeki gibi " SENDE OLAN İLE İRTİBATINI KURMANDIR. Mutlu ve huzurlu olduğun anda şükret
ve bunun devamı için GEREKENLERİ YAP. AN: zamandan çıkıp, zamansızlığa
büründüğün AN'dır. Uyanmayı bilenden olunuz. " Hata var mı, yok mu ?” diye.
Olmuş hatayı düzeltmeye çalışırsanız, o zaman düzene girer; saklamaya çalışırsanız,
ummadığınız günde önünüze çıkar. Onun için her kul, madde yolunda olsun – mana
yolunda olsun, KENDİNİ MÜŞAHÂDE ETMELİ:
HATALARI ÖRTMEYE DEĞİL, DÜZELTMEYE ÇALIŞMALI ! Öyle yaptığın an doğduğun
andır ! Doğuş, varıştır. Elbet her kul, gönül muhasebesine
düştüğü an'da; hem olumlu, hem olumsuz hâlini düşünür, olumlu haline sevinir,
olumsuz halini DÜZELTİRSE insanlık
makamına çıkmaya başlar. Her yaratılanda mevcut olan bilgi, kullandıkça
açılır. Mantık, bilgiyi kullanma yetkisini arttırır. O bilgi bizde… Mevcut
bilgiyi uyarıp ortaya çıkartmaktayız. Yani,
o bilgiyi elde etmiyoruz; idrak ediyoruz, keşfediyoruz. RAHMAN
2,3,4: ALLAH, KURAN'ı öğrenip öğretmeyi öğretti, insanı oluşturdu, ona
hayır ve şerri, iyiyi/kötüyü ayırmayı öğretti. Tefekkür; merhale almanın birinci
basamağıdır. Tefekkür; daha sonra bilgiyi zihinden-kalbe indirir, sonra da o
kulun perdesi açılır. Kalp den murad; gönüldür. Her kulu, BİR'liği tefekkür ile
bulur. YARATAN, düşüncededir! Tefekkür; düşünceyi oldurur, düşündüğünü
buldurur. Düşünce, kulu doğruya götürür; âni karar, yanıltır! Üç düşünün, bir
söyleyin. Zaman, an'a sığar. Bir an içerisinde,
kâinatın kuruluşu ve kıyamet vardır. Çünkü her an, öbür an'ı doğurur. Soğukta giydiğini sıcakta alamazsın, sıcakta
yediğini soğukta bulamazsın! Öğle ise, her an'ında, gelecek an için kendini
hazırla ki; her zerren beslensin, ömrün öyle süslensin. AN; Bedenen zamanda olmana rağmen,
düşünce ve duygularınla zamansızlığa yükseldiğin ve algılarını açabildiğin
an'dır. Geçmiş, geleceğe ayna olur; bilmeyen, elbet kendini yıpratır. TEVEKKÜL NEDİR: İnsanların bazıları
ona yanlış anlamlar yüklemiş ve kavram çoğu kez yanlış anlaşılmış, yanlış
algılanmıştır. TEVEKKÜL; hedefe ulaşmak için gerekli maddi ve manevi sebeplerin
hepsine başvurduktan sonra, ALLAH'a dayanıp güvenmek ve ötesini ALLAH'a
bırakmaktır. Kişinin görevini yapmaması, gerekli olan tedbirleri almaması ve
kendi yapması gereken işleri ALLAH'a havale etmesi demek değildir. İşin sonunu
düşünerek, hesap ederek gerekli gayret
ve çabayı gösterdikten sonra sonucu ALLAH'tan beklemesi ve O'na
güvenmesidir. MÜLK
SURESİ : O ki, hanginizin daha güzel davranacağını SINAMAK İÇİN, ölümü ve hayatı yaratmıştır. YUNUS
100: Ve O, AKLINI KULLANMAYANLARI, pisliğe-küfre
ve her türlü belaya düçar eder. ALLAH'ım! Kuluna aklını vermiş, kendini
bulsun demiş. Düşünerek bulamazsan, okuyarak ARA ! Okuyarak bulamazsan, gezerek ARA ! Ya akıl ile, ya fikir ile, yahut da göz ile bulunur. Akıl,
yön verendir. Mantık, aklın verdiğini eleyen, büyük geleni ufalayan… Güçlük; ne
elemek, ne ufalamaktır. Ölçme yeteneği
yoksa, ölçebilene danış. Kul mantığını harcarsa, tozlu yolda kalır. Yarım gün kendin için çalıştı isen,
yarım gün cümleye çalışacaksın! Beden vermezse, dil ile… Dil
vermezse, yol ile… Yol vermezse, hâl ile… Sevgi bulaşıcıdır, yayılır
yayılır… Beraberce bunu yapmalıyız. ALLAH'ım, yarattığı her varlığı, birbirine
hizmet ile görevlendirmiştir. Hizmet,
kulun-kulluk görevidir, sen bunu yapmazsan öldüğünde hangi yüzle ALLAH'ın
huzuruna çıkacaksın??? Hiç mi utanmayacaksın?. KORUMAK: KULLUĞUN ve YARATILMIŞLIĞIN ASIL GÖREVİDİR. Vazife her kula verilir, ne var
ki her kul vazifeli değildir..” Neden?”. Çünkü, kul vazifeyi kendine mâletmez.
Kendine mâletmeyen, sana ait olmaz; ben ne kadar,” Senindir!..” desem de…
Vazifenin küçüğü-büyüğü değil, yapılışıdır önemli olan. Her kul vazifesini
yapsa, ne fakir kalır ne acılı. Kul, dilediği merhâlede dilediğini
değil, HAK ETTİĞİNİ BULUR. Dilemek
niyettedir, HAK ETMEK EMEKTEDİR.
NİYETİNİ EMEĞİN İLE BESLE Kİ, HAK ETTİĞİNCE ERESİN. Düzen senden hizmet
bekliyor ise, gücünü esirgemediğin müddetçe asla yardımsız kalmazsın! ALLAH'ım,
hizmetine karşılık himmetini esirgemez. ÖZ'ünü bulman için, KULLUK GÖREVİNİ BİTİRMEN GEREKİR! Hizmette
kusur eden, BÜTÜN'ü bölümde bırakandır. YÜCE ALLAH'ım, " KUL HAKKI İLE GELME !” DER. BÜTÜN'ü tamamlamakta geç kalırsan,
kulluk hakkı seni ezer! Çünkü, cümle yaratılmışlığın tek gayesi vardır;
BÜTÜN'de BİR'liği bulmak, O'na varmak! Noksan isen,” Yapıya hizmetten uzaksın
!” derim. Hizmette gâye; birbirine ışık vermektir.,ışığı BÜTÜN'lemektir! Tek
başına yanan kandil, dehlize konan muma benzer; ne gelene, ne geçene ışık
tutar, kendi-kendine yanar biter. Menfaat kalktığı gün, elbet huzur
gelir. Amma, kulun iradesi sağlam olmalı. "Asâyiş düzgün olsun, her kulu huzur
bulsun !” demek için, senin de katkıda bulunman gereklidir !”.” Saşırmış!..”
dediğin kulun,elinden tutmak gereklidir!”” Neme lâzım!” diyen, kendi de
eğridedir. Ne var ki, el verirken, ağaca yapılan oyma misali… MÜMİN kulun niyazı gönülden alınır,
ALLAH'ıma iletilir. Olayı ALLAH'ım hazırlar, kulun önüne serer. Gücünü niyetine
değil, niyazına harca. ALLAH'ım vereceğine kefil olmuştur. Ve senin istediğin
zamanda değil, KENDİ İSTEDİĞİ ZAMANDA
VERİR. Kulun dünya ile kâinat arasındaki irtibatı,
çeşitli AKIMLARLA YÖNETİLİR. Akım
günden güne elbet değişir. Akım yolu ile beslenen fikirler, beden yapısında
yerini bulur. Her şeyi YANSITANSIN, her
şeyin KALBİ SENSİN, her şey SENDEN ÇIKAR ve YİNE SANA DÖNER. TA-HA 46: ALLAH, " Hiç korkmayın !” dedi.” Çünkü BEN daima sizinle
beraberim, KONUŞTUKLARINIZI İŞİTİYOR,
OLUP BİTENLERİ GÖRÜYORUM. BAKARA 118: Böylece BİZ; HAKİKATLERİ İYİCE BİLMEK İSTEYENLERE ayetlerimizi apaçık
gösteririz. Hz.
MUHAMMED: Kulun vazifesi: O'na layık olmaktır. İdrak edenin vazifesi: UYUYANI UYANDIRMAKTIR. HADİS
( Beyhaki, Şuabü'l İman ): Hz. MUHAMMED Efendimiz buyurdular. İSTEDİĞİNİ YAP, SONUNDA ONUNLA
YÜZLEŞECEKSİN. A'RAF 174: Ve işte BİZ, DOĞRU YOLA DÖNMELERİ İÇİN AYETLERİ BÖYLE AÇIKLIYORUZ. EN'AM 126: İşte RABB'inin gösterdiği doğru
yol budur. BİZ ayetlerimizi açık bir şekilde anlatıyoruz; fakat bunu anlayacak
olanlar, DÜŞÜNÜP, İBRET ALMAK İSTEYEN
KİMSELERDİR. Hz. ALİ: Bizler, tabii ki sizler: ALLAH'IN SEVMEDİKLERİNİ SEVMEYİNİNİZ, SEVDİKLERİNİ SEVİNİZ. RESULÜMÜZ BUYURDU:
Saadetli o
kişidir ki, BAŞKALARININ HALİNDEN
NASİHAT ALIR. Hz. ALİ: Haksızlık karşısında eğilmeyin.
Eğer eğilirseniz, haklarınızla beraber HAYSİYET
ve ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ. Hz. MERYEM: Gayret
senden gelecek, ALLAH'ım yüzüne gülecek. Çözüm ARAYANA VERİLİR, her an düşüncelerimizi neşrediyoruz ve bu
düşüncelerimiz ULULAR TARAFINDAN ANINDA
ALINIP BİLİNİYOR. DOĞUMDAN ÖLENE KADAR, KUL KENDİ YOLUNU KENDİ SEÇER. Ateşten geçmek için üstünden
atlamak gerekir. SEN KENDİNİ KORUMAYI
BİLMEZSEN, SEN SANA VERİLEN AKLI KULLANMAZSAN; ne derdine derman bulursun,
ne dertlere derman olursun. İnsanın hakkının gasp edilmesi ve
zulüm ile karşılaştığı bir olumsuzluğu, itiraz etmeden ve hakkını aramak üzere
çaba göstermeden kabullenmek, ALLAH'ın kabul etmediği bir tevekkül şeklidir. YUNUS
101: Ey Peygamber! İnsanlara de ki: " Göklerde ve yerde ne varsa İBRETLE BAKIP ARAŞTIRIN. Buna rağmen,
inanmak niyeti olmayan bir topluma, ALLAH'ın varlığına işaret eden bu deliller
ve uyarıcı Peygamberler hiçbir fayda vermez. İnsan KENDİ İLE KENDİNİ EĞİTİRSE, akıl ve mantık değirmeninde öğütürse,
öğlece gönlüne aktarırsa, her vardığı kapı, günü geldiğince açılır. HADİS
( Müslim, İman 78; Ebu Davut, Salat 248 ): Resulümüz buyurdular ki: kim
kötü ve çirkin bir iş görürse, onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa,
diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en
zayıf derecesidir. HADİS
( Gümüşhanevi 2107 ): Bir topluluk şayet aralarında yapılan kötülüğü
çoğunluk olup, güçleri yettiği halde önlemezlerse, ALLAH CEZASINI HEPSİNE TEŞMİL EDER. HADİS ( Hatib-
Tarih ): Bir kişi
hangi topluluğun yaptığını severse, bu sevgi sebebiyle, kıyamet gününde onların
arasında haşrolur ve onların hesabı ile hesap görür. ONLARIN YAPTIKLARINI YAPMASA BİLE. HADİS (
Gümüşhanevi 905 ): Biriniz (
din ) kardeşinde nasihate muhtaç bir kusur görürse, onu hatırlatsın ( eğer
hatırlatmazsa ona ihanet etmiş olur ).
ALLAH'ım, bize bu ilahi bilgileri
pay etmeyi nasip ettiğin için SANA HAMD EDERİM.
|