GARİP SABAHAT ABLA'NIN KALEMİNDEN
1 23.4.2020
KORUYAN ve BAĞIŞLAYAN
ALLAH'ınADIYLA !
Bizleri, darlıktan, zorluktan,
kötülüklerden korumanı diliyoruz. Hatalarımızı affetmeni. Bizi bilenlerle
buluşturmanı diliyoruz. Bizlere açtığın kapılarda, yücelttiğin yapılarda
umutsuzluğa izin verme RABBİM. AMİN
Hz. ALİ gibi düşünüp, genişliği ve
potansiyel gücümüzü kavrayalım: " Sen kendini küçük bir beden sanıyorsun, oysa
tüm evren senin içinde kıvrılmış. Alemde ne varsa, âdemde de o vardır.
Yaratılış sırrını açıklayan çemberi
unutmayalım: O, yaratan; O'ndan olan ise, yaratılandır. Öyleyse O ve O'ndan olan, ayrı birer varlık değillerdir. Nasıl ki keten
bitkisinden keten dokuma yapıldığında, keten gömleğin bitkiden ayrı bir şey
olmadığı, özde ikisinin de selüloz oluşu gibi.
O, O'ndan geliş – üfleniş; O'nunla
yaşayış, O'na göçetmek ve O.
Tefekkür edelim: Tefekkür, Ruhun
zikridir. Öyleyse,” soluk aldığımızı bildiğimiz kadar YÜCE'yi anmayı deneyelim.
Kendi kendimizle barışık olalım;
şüpheci, hummalı, gergin, hırslı, bencil olmak değil, yumuşaklıktır yolun
gereği…
RESULÜ'nün erdemliği ( fazileti )
ile hallenelim; RESULÜ, ahlaksal açıdan insanlık için prototiptir. Birine
yardım, ahlaklılıktır ama, kendine ayırmadan vermek, yüksek ahlaklılık, yani
erdemliliktir.
Teslimiyet ( Tevekkül ) HAK'tan
gelene uyum sahibi olalım:” Sen bilsen- bilmesen, YAZAN'ın hükmü kâinatta ayan
– beyan görülür. UY Kİ göresin.
PENCEREMİZİ
GÜNEŞE AÇIK TUTALIM; GÖLGEYE ( GERÇEKTEN KAÇMAYA ) YÖNELMEYELİM.
Evrene, daima pozitif ( olumlu )
düşünce akımları gönderelim: Kendi özümüzde
O'nun Nuru varsa, nasıl da kalkıp
o Nurun pak dalgalarına negatif (
olumsuz ) tavırlarla mödüle ederiz, şekil veririz ?
Niyaz edelim;” DİLile,BEDEN ile, GÖNÜL ile, AŞK ile niyaz.
DİL
İLE NİYAZ: Kulunun
gönlünü hoş etmektir. BEDEN İLE NİYAZ: Namaz
kılma, beden ile kuluna yardımcı olma. GÖNÜL
İLE NİYAZ: Sevme, her kuluna- her yarattığına aynı sevgiyi verebilme. AŞK: Her şeyin üzerinde… ALLAH'ıma
edilen niyazdır.( İlk üçünü yapmadan aşk ile niyaz'a varamazsın. Sevgide YARATAN ve yaratılan var. AŞK'ta yalnız
O var. Aşk ile niyazda KÂİNAT SENİNLE, SENİN AĞZINLA NİYAZ EDİYOR ).
Salavat getirelim: ALLAH
ümmesalli âlâ MuhammedürResulullah.
YATARKEN:
11 kez YA ALLAH. KALKARKEN: 11 kez HAY ALLAH. HER ÖĞÜN DE: 11 kez ELHAMDÜLİLLAH diyelim.
KUR'AN okuyalım:” Kul kendini bildi mi?
YARATILIŞ SIRRINI buldun mu? Halbuki KİTABI eline verildi,”SENİN SIRRIN "
dendi.” Oku bilesin, oku çözesin, oku çizesin " DENDİ.
KISACA: " kendini çek aradan,
çıkıversin YARATAN ! "
GÖNÜL,
KULA DEĞİL, ALLAH'A AÇIKTIR.
Manayı bilmek, dünya kuluna
ahiretin sırrına ermek hoş gelir. Bilir misiniz ki, ALLAH, lazım geldiği kadar
bildirir! Ne daha öteye götürür, ne gördüğü yerde bırakır; ALLAH'ım DİLEYİNCE, İSTEYİNCE gösterir. ALLAH'ım KENDİ DİLERSE
GÖSTERİR. Kul dileyince değil.
NİYETİNİ
AMELİNLE ( GAYRETİNLE ) BESLE Kİ,HAK ETTİĞİNE ERESİN.
Vakit saat gelende, ALLAH yolu
açanda; dileğin, münasip yol bulanda olur. Dünyanın dönüşüne uyar.
Alemlerin sahibi YÜCE TANRI… MURAT DİLE O'NDAN. SIHHAT DİLE O'NDAN.
YARDIM DİLE O'NDAN.
ALLAH'tan dileyiniz, yalnız
maniniz için olmasın. Eliniz, ALLAH'tan dünya niyeti için kalkmasın. ALLAH'tan
İMAN dileyin. Yolunda ferman dileyin. "ALLAH'ım, dünyanın tamahına kaptırma.
Yuvanın dumanına mümin gönlümü uydurma. Ben senden diledim, yolumu şaşırtma.
SENİN AŞKINDAN beni ayırma!” deyin.
Mümin olan, yolunu bilen: ALLAH'ım
imanım tazelensin, dünya gailesinden gönlüm temizlensin der, duacı olur.
DİLE:
yalnız
ALLAH'tan ! Hayır dile, ALLAH, hayır dileğinin, hayır olanını verir.
ALLAH'ın mucizesine lâyık olmak,
kulun yolunda gitmesi gerek.
Umut, dünyayı müsterih yaşamanın
en büyük anahtarıdır. Elbet!... Umut kimdedir? Kuldan umut eden, daima yanılır.
Kul, huzuru kendi yaratır ve yaşatır.
İnsan beyni alıcıdır: güzeli aldığı
gibi, çirkini de alır, çirkin düşünenden. Onun için gönlüne yük veren insandan
UZAK DUR.
Sevgin ne kadar çok olursa, yükün o
kadar hafif olur. Sevgisi çok olanın, gönlünde dumana yer kalmaz da ondan.
ALLAH'ım; anamı, babamı, yavrumu,
canımı, eşimi SANA emanet ettim; ettiğim anda unuttum. Önüme serilen nasip
sergime göz attım, SEN bilirsin ALLAH'ım… Ötesini düşünme! ALLAH'ım kulundan
geçmez, O'na havale edileni bırakmaz. Yüzlerce melekleriyle korur. Her olaya
sebep yaratır.
Hastalık, dualarla kapana tıkanır.
Demeyin " Eski yol! Dua ile mi geçer? İlacı bol!... Ya ilacı yerinde
verilmezse? Hastalık teşhis edilmezse? Bul ilacını da ver!... Dualara yer
verelim. ALLAH'ıma havale edilsin. Okunsun, AYETEL KÜRSİ… Duanın şartı olmaz,
çerçeveye girmez. Okunsun candan, gönülden dilensin.
ALLAH'ımın mümin kulları, duadan
alındı nasipleri. Her dua eden kul, duasının karşılığını aldı. Gidene ( ölene )
duacı olanlar, Yasin okuyup üfleyenler, başında el açanlar… elleri boş dönmedi.
Aya yayan gidilmez; göç, duasız varılmaz. Alanlar, verenler, helâl suyu
içenler, ettikleri dualar kadar sevaba sahip oldular.
Yalan dünya demeyin, gününüzü
yaşayın. ALLAH yarattı, sizlere verdi. Nasibinizi alın, yalnız şükretmesini bilin.
Mertebesini veren ALLAH.Ahirette; gönül
yolu uyanlar, mertebesi bir olanlar buluşur.
OKUYUN, ALLAH'tan DİLEYİN. " Yazı
bozulmaz!” Yazıyı sen bozamazsın. Yeniden yazamazsın. Amma yazan bozar da,
çizer de … Yeter ki, ALLAH'ına yönelesin. Dilemesini bilesin. Amin. Yunusum der
ki; bilene, yolunu seçene, cümlemiz duacıyız. Yoluna yardımcıyız. Niyazını et,
münasip yol dile! ALLAH'ım sebep halkeder. Sen bilmeden önüne koyar. Tesadüf
deme, ALLAH'ından bil! Mezardan geçerken okunur. Ruhlar etrafa toplanır, senin
koruyucun olur. Sudan geçerken oku, sana yol verir. Dağdan geçerken oku..oku
kötüyü çevirir.
ALLAH'IN
KÖTÜ DEDİĞİNDEN KAÇARIZ. MÜMİN KUL BİLİR, EMRİNE UYAR.
Niyazın ( Duanın ), mümin kula
yol verdiği bilinir. Yolun uygunu verilir.
Dünyadan gelmek kolay,
nefes işi… Nefesi veren kişi, dumana yol vermişse,
Duasını etmişse, ALLAH'ını
bilmişse, kul gönlü etmişse, sanmayın hesap verir; yolu dirhemle sayılır!
Maniyi kaldıran, nefsini öldüren, rahatı bulur. Dünyada bulur, ahireti kazanır.
Gönüller kasadır kilitli. Anahtarı ALLAH'ımda. Niyetini ALLAH bilir. Diyetini
ALLAH verir.
ALLAH'IM, VARAN KULLARINA ERDİR BİZİ:
NURUNLA PAKLANDIR BİZİ.
Çalışmak, her mümin kulun en
birinci ödevi. Çalışırsan alırsın. Yolunu ALLAH'ıma açar, kötü senden kaçar.
Kulu, yumuşak söz, yumuşak öz eğitir.
Yolunu buldurur.
Olmayana kul meyleder. Kendinde
olana sarılmak değil, olmayanda saadetin olduğunu sanır. Asıl olan, olduğunla
yetinmektir.
Ummak güzel, bulmak güzel, sabır
hepsinden güzel. Sabır her yerde gerek.
Yumağını sarana, HAK YOLUNDA gidene, "
ALLAH'ım var…” diyene, mertebesi verilir, ahiretin kapısı açılır.
Umut verin yavrularınıza. Kötü misal
değil. ALLAH'ın varlığını bildirin, kendi büyüklüğünüzü değil.
Mümin olunca günler yaşanır. ALLAH'ım
ne güzel vermiş! Kulun dünyasını süslemiş. Görüp bulana,” Yarattın, şükür!..”
diyene, ne mutlu!
NASİHAT: kula yol verir amma tutana.
Söz, denildiği yerde kalmamalı. Kendini seç, alnını aç! Yalandan kaç. Bu üçünü
yaptığın an, nasihate ne hacet?
ALLAH'ım korur derseniz: önce kul
sakınmalı. Ateşe gidersen,” ALLAH beni korur” dersen yanılırsın. Mucize bir
maksat üzere olur. Gösteriye yol vermez.
Sen adaleti yolundan ayırma!
Adaletsiz diye kahır edinme! Er geç yerini bulur; ALLAH'ımın adaleti şaşmaz.
Ömür kulun defteri, yazı kulun
terazisi… Ağırlığa iyilik koy ki, defterin iyi dürülsün. Dünyada kul hayırla
anılsın. Ağzın yolu gümüşse, söz de öyle çıkar. Yumuşak söz, altın gönülden
çıkar.
Adaleti vicdanında ara. Korku
verirse kaç! Kul korkusu değil, ALLAH korkusu. Sığındığın ALLAH seni korur.
Yolun, yakına gelir. Kuldan bekleme, ALLAH'tan dile! Dileğin olur.
Dertli gördüm, ortak oldum
hafiflettim, ben de rahatladım. Hastaya el uzattım.
ALLAH'INA BAĞLAN. O'NDAN CAN'U GÖNÜLDEN DİLE.
DİLEĞİNİ GÖNLÜNCE VERİR.
Mantık sende. Kötü olduğunu bilerek yaptın.
Gönlünün bahçenin dikenli olduğunu gösterdin. Amma ahlâk sende! " Benim alın
yazım bu!” asla! ALLAH'ım dünyaya gönderir, ahlâkını değil; ahlâkını sen
alırsın. ALLAH'ım Peygamberleri, evliyaları niye gönderdi? Kötüyü UYARMAK
İÇİN.” Kaderim " dersin, yanlış yaptığın işini, ALLAH'ım mı yaptırır? Her işe
başlarken ALLAH'ımınADI'yla başlarsan, yanlıştan dönersin.
İbadet, ALLAH'a yönelmenin
yardımcısıdır. Gönlün O'na varsın da, ne yönde olsa olur. Deriz: kul gönlü
almak, Kâbe ziyaretidir. Demek ki, ziyarete uyan sevabı da alır.
ALLAH'ımın varlığını ispat, kula
düşmez. O kendini bildirir. Kulun vazifesi, O'na lâyık olmaktır. İdrak edenin
vazifesi, uyuyanı uyandırmaktır.
ALLAH'tan başka yardımcı olmaz.
Kul kula, sözden başka bir şey vermez.
" ALLAH'ım!” desin; Yuvam, canım,
eşim sana emanet! SENDEN gelene selamet dilerim ALLAH'ım. Gelen gitsin, gidici
olsun. Yuvam cümleye çık kalsın, SENDEN dilerim, hayır beklerim ALLAH'ım!
Çaresiz hiçbir olay yoktur, sabretmesini bilene.
Ölüm yok, göç var! Ahirette olan arandığı
yere elbet gelir. Çünkü ALLAH'ına varan, dünyadan göçen; anıldığı, arandığı
yere gelir. Her olaya şahit olur. Olaylara üzüntüleri şöyle olur: Dünya derdine
kapılıp ahireti unutan yakınlarına üzülürler.
Burayı unutmayın, dünyayı baki
sanmayın. Yanılmak yolunuzu keser. Olmuşa dert etmeyin.
ALLAH'ımdan dileyen bulur. "
Yarın..?” der, dert eder. Yarın da ALLAH'ımın malı, O'na havale et. Doğruyu
buldurur, hayır güne çıkarır.
OLGUN KULUN, ERGİN GÖNÜLÜN SÖZÜ DE
ZENGİN OLUR.
Sözünü demeden ; üç yut, bir de!
Demeden bir daha düşün. Sözünün değeri gönüle uysun. Altın değerinde olsun.
Sevginin, ALLAH'ıma ibadete eş
olduğunu bilseniz, sevgiyle taşarsınız. Bir ömür yaşarsınız. Ömür belli:
yaşamak, ömür kadar; ama Aşkla yaşanan ömür, ahirete götürür. Aşkın yeri;
gönülde… Gönlün yeri ALLAH'ta… " Yandım!” desen yanamazsın. Yaşamaktan
bıkmazsın. Ölümden hiç korkmazsın.Yolun müsait olduğun gün, bulursun; bulduğunu
bilirsin. Nurunu görürsün.
Anmak değil, yanmak gerek. Yanmak
için, sevmek gerek. SEVGİYİ İÇİNDE ARA, etrafta değil… Sen sev ki sevilesin,
sevginle ölçülesin.
Kul hatasız olmaz. Gönül kırmazsan,
doğrudan şaşmazsan, affedilirsin.
Engel yok kulun ALLAH'ımı bilmesine,
O'nu gönülden anmasına… Yürekten dileyin,” ALLAH'ım!” deyin.” Doldur, yarıda
bırakma; taşır, döktürme. Danıştım, şaşırtma. Diledim, duamı çevirme. DİLEYENE
verirsin, DANIŞANI görürsün. Dumanım yok, imanım çok. Daraltma, bunaltma.”
Her fakir evliya mıdır? Her evliya
fakir midir? Evliya olmak için, fakirlik değil, AŞK gerek.
Sanmayın ki ulu kul kendi için
kulları yoluna çağırır! Kulunu ALLAH'ına götürmeye, yanlışını düzeltmeye
çalışır. Bilmez ki ALLAH'ım gönülü görür. Ulunun ikazına uymaz ve kendi
yanlışını düzeltmezse, o kul, kendi kendini aldatır.
Neymiş gelmiş dünyaya? Niye durmuş
yuvaya? Ana-baba dünyada vazifeli… Sevabını günahını önce yavrularından alır.
Kundak sarmak, mama vermekle analık bitse… mama almakla, elinden tutup
yürütmekle babalık bitse… kolay olurdu. Yolun gidişine çekmek, gönül yolunu
açmak zorludur. Analığını, babalığını layıkiyle yapman gerek.
Yaraşan kuluna, doğruluk yoluna
gitmesidir. Okuduk, çalıştık. Hatalı olursanız ceza alırsınız. Benden değil,
YÜCE'den. Hikmetinden sual edilmez. Omar der ki: Suali Yüce'ye değil, kendine
sor. Hatayı ara bul ki, bir daha işlemeyesiniz. Bir birinizi ikaz edin.
Daha erken günüm var. Sözü aldım,
yönüm var demeyin, yol alın. Durmayın, boş vakit geçirmeyin. Boş söze yer
vermeyin.
Tövbekar ol ki, muradına eresin.”
Bilerek, bilmeyerek, duyarak, yanılarak, kendimi hırsa verdim, canıma cefa
ettim. Güzel bildim yanıldım. Doğruyu öğrendim ayıldım. Affına varmak için,
yüce katını diledim. Acizane yalvardım. Büyüklüğüne güvendim. Çevirmezsin,
inandım ALLAH'ım de, gece ve sabah üç kere oku, duacı ol. Göreceksin,
duyacaksın. Dünya hırsından sıyrılacaksın.
Gittiğin yerde güzellikten yana nasip
almaya çalış. Gününü gelişigüzel yaşamaktan uzaklaş, kendini hayatın hazırlık
basamağına adım atmaya alıştır. Gözün kapalı gidersen düşersin. Çocukluk bitti.
Avarelik yetti. Kalbini yokla, nurundan nasibini görürsün. Gönlünü yokla çiçeği
kokla, göreceğin seni erginliğe götürür.
Namazda niyazda sesli mi okumak
gerek? Ağızın değil, duyacağın kadar sesin olmalı. Namaz gönülle değil, bedenle
kılınır. Ağızda sesin duyulur. Her azanın vazifesini yapması gereklidir.
Gönülle namaz kılınmaz, ALLAH'a varılır. Namazı kılarsın, gönülle de ALLAH'ına
varırsın. Kendi dileğin olanı gönülden dersin, duanı edersin. ALLAH'ına varmak
için, yaptığını diyeceksin, duyacaksın.
Yazmak değil, yazılanı okumak gerek.
Yoluna UYMAK GEREK. Okuyup geçmek, su dökünmeye benzer: anda ferahlık verir,
geçici olur.
Dünyaya gelip, yalnız ahireti bilmek
yetmez. İkisini de sevmek, tanıyıp bilmek gerek.” Dünyayı bilirsen, ahirete
giremezsin!” diyene sözüm: ALLAH'ımın verdiğini görmeyince, ahireti neyleyim?
ALLAH'ımın varlığını bilmeyince, ahirette ne edeyim? ALLAH'ımı göreyim,
verdiğini bileyim, her şeyiyle seveyim ki, Nuruna ereyim.
Doğru bilinen, VİCDANINA YÜK OLMAYAN
hiçbir iş günah değildir. Kul için değil, yaptığını ALLAH'ım için yapmalısın.
Kuldan korku niye? Cemiyetin baskısını Peygamber dahi bastıramamış, yaptığını "
ALLAH'ımın emri…” demiş. Meydana çıkmış, korkuyu gönüle koymamış. ALLAH'ına
sığınıp yaptığın işten korku duyma! Zaten hayır olmayan işi, kendine sığınan
kuldan uzak tutar. Onun için sizce, en basit iş için dahi ALLAH'ınıza sığının.
BAŞARI, ALLAH'IMIN DİLEDİĞİ KADAR
OLUR.
Kimseye güvenme, ALLAH'tan başka.
Kuldan bekleme, selamdan başka.
Mümin olmak, namazla değil,
niyazladır. Niyaz; ALLAH'ımın ADI'na söz etmemektir. SÖZÜNDEN ÇIKMAMAKTIR.
Duaların en güzeli: Ya ALLAH,
Ya
MUHAMMET, şefaat Ya RESULULLAH.
Yavrunu aydınlatmazsan, sıcaklık
vermezsen, hep gece gösterirsen, ondan ne beklersin? Evet. Yavrularına aynanın
parlak yüzünü tutun. Ben bakayım, sen geri dur, demeyin; yanınıza alın, beraber
bakın. Sen yalnız bakarsan, yavruya kara yüzüne bakmak düşer. Açık derim. Yavru
eğitilirse, alır. Yavrunun verimi, eğitimindedir. Ne verirsen, onu alırsın. Gün
gelince verişine sevinirsin, verdiğin sevindirici ise.
Öğreten, yüz
kişiye gösterir, bir kişi öğrenir.
Umut edilenin olması, kulun
mucize beklemesi. Zayıflık değildir, yerinmesin. ALLAH'a olan imanın yüceliğini
gösterir. Yalnız O'ndan beklediğini bildirir. Sen yine duacı ol. Duanı eksik
etme. İnancını bozma. ULU'nu yardıma çağır.
Olgunluk, Yolunu şaşana elini vermek,
önünden taşı almaktır. Bırak gitsin, ne hali varsa görsün denirse, taşa çarpar
düşer. Senin yolunu da kapar. Müyesser kulun müyesser niyazı olur. ALLAH'ım
niyazları görür. Söze söz katılmasın, madde sözü edilmesin. Benim yolum bu
derse, eyvallah densin. Sevip okşayıp tatlı sözle çevrilsin. Hata aranırsa,
hatasız kul olmaz. Ne var ki dürüst olan kötü hataya düşmez.
Niyazın yolunu açar. Seni her gün bir
adım öteye iter.. Ne var ki, niyaz okursun. ALLAH,ALLAH,ALLAH şefaat Ya RESULULLAH! Diyesin. ALLAH'ımın
yüceliğine niyaz ile varasın. Yalnız dualarınızı yarın ölecek gibi edin.
Tövbelerinizi sona bırakmayın. Neydim? Neyim? Ne olacağım de, yeter! Yalnız
vazife olarak değil, gönülden gelerek yapılan duadır makbul olan.
"Namaz kılmadım, layık olmadım.”
Demeyin. Namazın yeri başka, layık olmak başka. Namaz ayrı, niyaz ayrı.
ALLAH'ıma Aşktan başka bir şey ile varılmaz. Aşksız kıldığın bin namaz, Aşkla
kıldığım bir namaza eşit olmaz. Elbet olmaz. Benim Aşkla kıldığım bir namaz,
beni Yüce'ye götürür. Onun kıldığı Aşksız bin namaz, olduğu yerde bırakır.
Yalnız, Aşkınıza siz ölçü vurmayın!” Ben senden aşıkım” demeyin. Ölçü ne sende
ne bende, yalnız Yüce'de.
Dualar çerçeveye girmez. Bir
ölçüde kalmaz. Gün gelir kul, duadan kendini alamaz. Gün gelir, gönlünü bir
yana çeviremez. Peki, nasıl çerçeve vurursun? Dua zamanım diye, hocanın önüne
mi oturursun? " Her gün vazifem bu duayı, şu duayı okurum.” dersiniz; neye
çerçevelersiniz?
Yolunu öğretmek vazifen! Olgunluk
vazifendir. ALLAH'ım cümleyi affetsin! Amin
Aldatmak, kulun kuruntusudur.”
Aldattım!” der, sevinir: ON DEFA ALDANDIĞINI UNUTUR! Sakın " Beni aldattılar!”
deyip üzüntü etmeyin. Çünkü ALLAH'ım, " Aldattım!” diyenden on katını alır, bir
vesile ile, aldanıp " ALLAH kerim…” diyene verir.
Yolun gidişi yokuş olsa da, çıkışta
kul yorulsa da, düzlüğe varanda, etrafa bakanda, güzellikleri bütün gücü ile
görür, değerini verir. Elbet varılır. Her yokuşun bir duruşu olur. Olgunluk,
duruşa vardırır.
Mesnevi der ki:” En tesirli nasihat,
mümin olduğunu, ALLAH'ımın kendisini sevdiğini bildirdikten sonra edilen
nasihattir”.
Almak güzel, vermek de güzel, vermeyi
bilene. Almayı herkes sever, vermeyi sevendir makbul olan.
Olumsuz olan her şeyden sakınmayı
bilmeli UZAĞINDA DURMALI.”Elde mi?” dersen, elbet eldedir.
Dünya adı geçici, kul dünyada göçücü.
Olgunluktur beraber seninle gelici.
Eğer ALLAH'ıma varmak dilerseniz,
kendinizi yüksekte görmeyin. "Ben!” denilmesin.” Ben!” diyen yanılır. Dünya ve
ahrette yalnız kalır. Gönül almak bir sevap. Gönül kırmak, bin sevabı götürür.
Düşünce, kulu doğruya götürür. Ani
karar yanıltır. Derim: Üç düşünün, bir söyleyin. ALLAH'ımı anacaksın, yardımını
dileyeceksin, yardımcı isteyeceksin.
Senden bir şeyler bekleyenlerin var
ise, o senin mukaddes görevindir. Onu yaptığın an, ALLAH'ımın yoluna girmiş
olursun. İbadetin kalmasın, doğruluktan şaşılmasın. Ermek, görmek,
mesuliyetinin bittiği yerde başlasın. Üzerinde bir kedinin dahi mesuliyeti var
ise, ihmal etmemelisin.
Ayırandan uzak durun; kayırandan uzak
durun. Günde onu ayıran, seni kayıran, gelende seni de ayırır, başkasını
kayırır. Güvenilecek tek kapı, ALLAH'ımın kapısıdır. ALLAH'ıma gidecek tek yol,
gönül yapısıdır. Gönül yapın altın olsun. Kul dünyada yatırım yapsın.
Yerini bilmeyenden sual açılmaz!
YOLUNU BİLMEYENLE YÜRÜNMEZ! Kendini bilmeyene danışılmaz! Kendini bilmez ki,
sana ne versin. YANLIŞ YOL SEÇTİLER,ayrılığa düştüler.” Düzelsin " diyelim,
duacı olalım. Hep duacı olalım, doğruluğa yön verelim, OLAN OLUR, OLMAYAN
DÖKÜLÜR.
Neydim?... Ne oldum?... Ne
olacağım?... diyen, ALLAH'ı bilendir! Dama taşı OLAMA. ELE GELME: damayı sen
oyna!
" Münasip midir?” deme! Kula sorma!
Münasibi kul ne bilir? Alınyazını kim okur senin için? Kul, kulun ne nasibini,
ne geleceğini bilmez. Bilirim diyene inanma!
Aslında huzur, ne zenginlikte, ne
fakirlikte; ne gençlikte, ne yaşlılıkta. Olsa olsa gönüldedir. Onu da kul kendi
yaratır, yaşatır.
Olayı beğenmezsin,” Hayırsız "
dersin. Hayırsız dediğin olay, bil ki hayıra açılan kapıdır. Daha ağır gelecek
şerri örter. " usandım " demeyin!...”, şikâyetçi olmayın. Şikâyet, kulu daha
kötüye götürür.
Yanlış yoldan DÖNENİ, ALLAH'ımın emri
ile görürüm, şefaatçısı olurum. Tasa edilmesin, korkuya düşülmesin: Ne cehennem
ateşi, ne zebani sopası kulunu korkutmasın. Kulunun kolu, HARAMA KATILMASIN.
Kulun kuldan korkusu, dünyada görülmesin.
Derya'ya ÖZLE varın. Dünya yükü almayın ki,
ağır gelmesin, dibe çekmesin.
ALLAH'ımı anmanın ölçüsü, çerçevesi
olmaz. Gönlün ne diler? Sabaha kadar ibadet mi? Yap!... seni kim tutar? Yok,
gezip görmek, yarattığını sevmek mi? Gez, gör. Deme " İbadetim kalır!...”
Elbet. YARATAN KİM? ALLAH'ım! İbadet nedir? ALLAH'ımı anmak değil mi? Angarya
yapılan iş… yapılmaması daha hayırlıdır. Namazı ölçü verelim: Vakit deyip
gideceğin yeri düşünerek kıldığın acele namaz,
angaryadır.
Duanı yaptığın, niyaza
durduğun zaman, şüpheyi içinden sil.” Acaba olur mu?...” deme! "Olacak,
ALLAH'ım verecek!” deyin. Vermeyeceği şeyin duasını ettirmez ALLAH'ım. Geç
olabilir; ama olur! Üzüntüler boşa gelir. Onun için, ne sen üzül, ne etrafı üz.”
ALLAH'ım!” de, " Verdiğin güzel, bana
dar da gelse. Sebebini sen bilirsin. Düğümü sen çözersin.” LA HAVLE duasını çok
oku.
NASİHAT: Kanından veya canından
olanadır. YOL GÖSTERMEK: Yolundan olanadır.
ALLAH'ım kulunu şeklen değil, Ruhen
sever. Yarattığı, sevgisinin çokluğundandır. Kulunu sevmeye doyamaz. Elbet O'nu
seven kulunun yeri de ayrıdır. Denir ki,” Her kul ALLAH'ımı bilir.” Ne var ki,
emirlerine uymaktan çok, dünya nimetlerine yönelir. Düşünse ki, dünya
nimetlerini veren kim?
"Kulun kaderi yazılı mıdır?” denir;
bizden sorulur: Planı çizilir, arasındaki boşluğu kul doldurur. ALLAH'ım
dünyayı yarattı, toprağı suyu verdi. Yağmuru yağdırdı, rüzgârı sürdürdü.
Bunlar, plâna dahil olaylar… Ne toprak bakılmazsa dilenen vergi olur, ne bağ
budanmazsa istenen sergi olur. Kul toprağa bakar, geleceği toplar. Toprağın
suyunun verilişi plânın oluşudur; bakımı kulun işidir. Beden de öyle… ALLAH'ım
bedeni bir plân dahilinde yaratır. Aradaki boşluğu kul, mantığı ile kapatır.”
Kaderin değişmesi mümkün mü?” dersiniz: Bir başkasının planını bozacak kader,
değişmez! Nasıl ki toprağın plânını genişletmeye çalışırsan, bir başkasının
toprağına girmiş, hakkını yemiş olursun.
Gönül pak olmayan kulun, imanı hak
olmaz. İman, gönülün yıkanmış şeklidir.
" ALLAH'ım, sana varayım " diye,”
Dünyayı sildim!” diyen yanılır. Çünkü dünyayı silmekle değil, sevmekle
ALLAH'ıma varılır.
" Beş emir” nedir bilir misin? 1-
Vermek. 2- Şüpheyi silmek. 3- Amade olduğunu bilmek. 4- Layık olmaya çalışmak.
5- Sevmek, sevmek, sevmek.
"ALLAH'ımın hayır vereceğinden
şüphe edilmesin!” Hayır ummayan kul, yanılmasın. ALLAH'ım şüphe eden kulunu
yanıltmaz. Açayım: Her kul, olayın iyiye varacağını beklemeli ki, iyiyi bulsun.
Renklerin anlamı: Mavi neyi bildirir?
Evet, ALLAH'ımın deryası. Maddi-manevi renk adı, mavidir. Olgunluğu bildiren
renk, kırmızıdır. Yeşil: olacak muradın müjdecisi. ALLAH'ım, kuluna renklerle
olacağı gösterir. Olumsuzluk bunu siler; onun için olumsuzluk yapmayın! Beyaz;
bütün renkleri içine alır. Beyazda hepsi tefsir edilir.
Almayı dilediğini almak, ALLAH'IMDAN
DİLEMEKLE OLUR. ALLAH'ıma varmak; YOLU YÜRÜMEKLE, EMİRLERİNİ YERİNE GETİRMEKLE
OLUR. Hiçbir kul, ALLAH'ımın yolunda yürüyüp de varmadığı görülmemiştir. Demek
ki, ALLAH'ıma varmak, kulun isteğiyle olur. Kuluna vermek, ALLAH'ımın dileğiyle
olur. OKU, ÖĞREN, UY, ÖĞRET.
Sevmek sevilmek; ALLAH'IMIN EN
SEVDİĞİ… NURUNU VERDİĞİ KULLARA NASİPTİR. Ne yolunu çevir, ne gönlünü devir.
Bulduğun yolun, seni selamete götürür.
Kolun uyuştu mu, oku! Peygamberimize
ve cümle ümmetinin Ruhuna; Dua dileyen gelip, GÖNÜL KAPISI AÇIK OLANA İŞARET
VERİR. Kolun uyuşması, başın ağrıması, kulak çınlaması… hep bunların
işaretidir. Göz seyirmesi… işaretini alan okusun.” ALLAH'ımın cümle kullarına "
desin. Dünyasını ve ahiretini aydınlatır.
Dünya kulu kadar, ahrette
olanları da düşünürsen: iki alemin bayrağına bürünürsün, Peygamberinin ümmetine
sığınırsın.
Müslümanlığı isimde aramayın, gönülde
arayın. Meryem hazretleri, namaz'a mı durdu? ALLAH'ını bildi, O'na UYDU.
Kaderine ALLAH'ı adına razı oldu. ALLAH'ımın O'na dönük her kulu sevgilidir.
ALLAH'ım kulunu ismiyle değil, GÖNLÜYLE ÇAĞIRIR. Müslümanlığın tarifi nedir?
Geldim, gördüm, sevdim, dönüşe candan katıldım. Dönüşün SANA varış olduğunu
biliş, huzura varıştır.
" Evet. ALLAH'a niyaz, çerçeve
içine girmez.” Bilmem, okuyamam…” dersen, bildiğince oku! Yeter ki varışım,
huzurum; verdiğini bilmek, geldiğime uymak olsun.
Şüphe etme. Kendin, kararını KENDİN
VER. Gönüle yatmayan, doğruluktan uzaktır! Ne sağa dön, ne sola bak; gönüle
yatanı seç.” Eh…” denilen, gönüle yatan mıdır? Kararsızlık yok, seçimi zorlar.
Maniyi kaldırmak, elinde. Gelecek,” niyetim olacak, kararım kati…” dersen-
ELİNİ VERECEK. Olgunluğu üzerine al.” Kararımdan dönmem!” de. Kararını kendin
ver. Kim ne derse desin, karar kendinde kalsın.
Cümlenizin bir yolu, hepinizin bir "
Pir'i " vardır! Ne şaşılır ne kaçılır.
"Ulu”sunu ( koruyucu meleğini ) bilmek, neden İslâmiyete aykırı gelsin?
Yolda ışık olmazsa ne ile bulursun, yolunu nasıl görürsün? Bilmediğin yolda
rehber aramaz mısın? Sana verilen, rehberindir. ALLAH'ım kulundan geçmez! Her
kulun doğruyu bulmasına, yardımcı olmasına bir ULU gönderir. Kulun gönül yolu,
ulusuna uyar. Her kul sevdiği nisbette yücelir, sevdiği kadar bulur, öyle
mertebesini alır.
Olum, adım adımdır. Yürüyüşe geçen,
GERİ DÖNMEZ… BU YOLDA DÖNÜŞ OLMAZ. ALLAH'ım DİLEYENE gösterir.” Ya ALLAH!”
dedin yürüdün, olmasını dilediğini niyazınla oldurdun.
" Gönüle yatmayanı çıkar!” Günahı kısadan
çevirmek de sevabı getirir. Yatmayanı, anda uzak tutmalı. Vazgeçmek, evlenmeden
sonra bile mevcut bir kaidedir! Sözün dönüşü, kısa yolla olmalı. Gönüle
yatmayandan UZAK DUR.
Dünyadaki hali, ahiretteki
mertebesidir. Ne kadar severse, o kadar sevilir. Sevildiği kadar dua alır.
Aldığı dualar onu yüceltir. Nasıl ki rüzgâr bulutu yürütür, dualar da kulu
yüceltir.
Dileyen kim olursa olsun, ne dilerse
dilesin. İster mümin olsun, ister Hıristiyan… Gönüller yola açılır. ALLAH'ımın
kapısı, bütün dileyene açıktır. ALLAH'ımın ayırmadığını sen nasıl ayırırsın?
Ne kul kulun ömrünü kısaltır, ne
ölümüne sebep olur; eceli gelen ölür. Ölüm, beklenince gelmez, yazılanda gelir.
Tarikata girip kula kul olursan,
günaha girersin. Tarikat kurulmasından maksat, ALLAH'ımın yolunu anmak, sohbete
dalmaktır, KULA KUL OLMAK DEĞİL… Kul, kuldan üstün olamaz.
Nasibini ALLAH'ım verir. ALMAYI
BİLENE, ALLAH'ım yol açar. UYARSAN, alırsın; UYMAZSAN, kalırsın. Kulun HAKK'a
yönelmiş olanı, ALLAH'ına el açar. En katı kul dahi, dara gelince,” ALLAH'ım!”
der. ALLAH'ım, dara gelende değil, her an aklımızda olsun, gönülden çıkmasın.
AMİN
Acıma gidene, acınırsın. Sarfından
kaçındığın, sende kalır, gelen az olur. Sarfettiğin, üstüne koyar, sana döner.
Ne ekersen, onu biçersin.
Mümin olmak,” Müslüman doğdum!”
demekle değildir! Hıristiyan olan, ALLAH'ımın kulu değil midir? UYARSA, gönlünü
duyarsa, " Doğru olan,budur!” derse, ona " Mümin” denir… Müslümanlık,
gönüldedir!
KUR'AN'ın yazdığı, kulca tam açılmaz.
Çünkü, doksan dokuzu ahirete, biri dünyayadır. Onun için ölüye doksan dokuzu
okunur.” Yâsin”, doksanı içine alır; onun için ölünün dileği " Yâsin” dir.
Ruhun varlığı kâinatta darlık bilmez; dilediği yere, dilendiği-veya dilediği
an… ALLAH'ımdan izin aldığında gelir… Cumayı dünya kulu ile beraber geçirir.
Evet. Gelmiş göçmüş cümle Ruhlar, cumayı dünya kulu ile beraber geçirir.
Cumanın " Bayram " dendiği, bundandır. O aleme göç edene ne ikram edilir? Elbet
" Yasin ".
" ÇOK BİLİRİM " DİYEN, CEHALETİN
PENÇESİNDEDİR.
Fahr-i Âlem ne demektir? Alemin
gönül sözcüsü… Gönül sözcüsü ne demektir?
Kulun gönlünü, yolunu ALLAH'ıma
bağlamaktır. Bu vazife de yalnız Fahr-i âlem Efendimiz'e verilmiştir. Her
Peygamber bir yolu gösterir. Fahr-i Âlem Efendimiz, bütün yolları bağlar. Bütün
yollar aynı deryayı bulur. Her Peygamber, kendi ümmetini peşine alır; Hazreti
MUHAMMED Aleyhivesselâm Efendimiz'in huzurunda yerini alır. Onun " Ümmetim.”
Dediği odur! Efendimiz, bütün insanlık alemi için " Ümmetim " diyor.
Uyumayın dünyada! AÇIN GÖZLERİNİZİ.
Demeyin " Elde mi ? " Elbet eldedir, niyetin var ise, ALLAH'ım gönüldedir!
Derde düşende " ALLAH'ım!..” dersen, öyle yücedir ki, yardımındadır. Demez "
Kulum, derde düşende anar beni, derdi olanda sorar adımı!..”
Kul İSTEMESİNİ BİLMELİ DİLEDİĞİNİ.
Bilgi dediğin, aradığın yerde bulunur; sana ayağına gelmez! Arayan bulur.
Aslında her şey Ruhta toplanır… alıcı ve bedene maledici… Ruhtan alır beyin…
Kendini ALLAH'ıma adıyan,” Kuluna
hizmetim olsun.” Diyen her kul, ister Hıristiyan, ister Budist olsun-
mertebesini alır.
Merdane yol almak, mert kulun
gücüdür. Mertlikten ayrılanın korkusu, göçüdür ( ölümüdür). Ölümden korkanın
mertlik iddiası, gönlünün hayalidir. Kulunun imtihanıdır. Her Perşembe gecesi
kul imtihan verir, gelen Ruhların arasına öyle karışır. Bir merdiven çıktı ise,
o kattaki Ruhların seviyesini bulur. Verilen imtihan çeşit çeşittir. Gelen
Ruhlara hürmet, ALLAH'ıma verilen kıymettir. ALLAH'ıma ibadet, kulunun
borcudur.
ALLAH'ıma havale edilen olayda, kulu
aracı koyma: aracıyı koyan sen olma! Olayda herkes, kendine düşen dersi alır.
Sebebi hayırdır. ALLAH'ım görür: Hak sözüne uyanı, Hak yolundan gideni korur.
Hak yolu, tehlikeden uzaktır. Hak yolunda giden tehlikeden korkarsa, yolundan
şüphe edilir.
Gül bahçesi SEHERDE, TANRI'sını anar,
RAHMETİNE ERER. Sabahı unutmayın, Perşembe gecelerini geçirmeyin, ibadete yer
verin, dünya gailesini silin. Yol arayana…. Veririm, sorana… söylerim.
Yolda giden, güneşin altında yürüyen
ne arar? Elbet ağaç… ağacın gölgesini.
Peki; neden iki karış toprak
için, bir günlük aş için koca ağacı devirirsin? O seni korumazsa, güneşte nasıl
yürürsün; seni koruyanı nasıl vurursun? Aslında vurulan, kendidir! AĞACA BALTA
VURAN, KUR'AN'I İNKÂR EDENDİR!!! Cümleye zarar vereni, zümreden ayırın,” Bana
ne…” demeyin!
Dualar anında ALLAH'ıma, ALLAH'ımdan
ULU'nun ( koruyucu meleğinin ) makamına gider.
Okuyun, alışın. Yasin okuyan, dünya
ve ahretin selametini bulur: yumağını aşk ile doldurur; kaideye oturur, yerini
bulur. Kaideye oturan, sarsılmaz.
Adem'den ÖMÜR; Meryem'den SABIR;
Omar'dan ADALET; Ebubekir'den SAHAVET dileyin.
ALLAH'IMIN ADI'NI TİCARET YAPMAYA
ÇALIŞANA, ALLAH'IM YARDIMCI MI OLUR?
Selama selâm veren, her kişidir;
selama bel büken, er kişidir. Ne var ki, selamına arkasını dönene SELAM
GEREKMEZ. Alçalmak değil; selam, ALLAH'ımın ADI'nadır. Arkasını dönene SELAM
VERİLMEZ.
" MUHAMMEDEN RESULULLAH”:
ALLAH'ımdan,RESULÜ'ndendilendiğinde söylenir. " MUHAMMEDUR
RESULULLAH”:”ALLAH'ımın RESULÜ'dür”demektir.
|