S E K A R ‘A A T I L M A K
İşleri düzene koyan ALLAH'ın ADI'yla!
AHZAB suresi, ayetler 45, 46: Ey Peygamber! BİZ seni, bir ŞAHİT, bir MÜJDECİ ve UYARICI olarak gönderdik. Ve O'nun izni ile İNSANLARI ALLAH'A ÇAĞIRAN BİR DAVETÇİ ve AYDINLATICI bir kandil olarak gönderdik.
Can Dostlarım!
ALLAH'ımın SELAM'ı üzerinize olsun.
Yazımıza AHZAB suresi 45, 46 cı ayetleriyle başladık çünkü KUR'AN'daki her ayet Resul'ümüz vasıtasıyla bize UYGULAMAMIZ için bildirilmiştir. KUR'AN bizim SORUMLU TUTULACAĞIMIZ ve bundan HESABA ÇEKİLECEĞİMİZ ANA YASAMIZDIR. Kısacası bize nasıl hareket etmemizi AÇIKÇA bildirir. Hepimiz her olayda ŞAHİT tutulacağız, yaptığımız İYİ İŞLERİN karşılığının MÜJDECİSİ olacağız. Yaptığımız ve yapacağımız kötü davranışlarımızdan sonra nasıl CEZALANDIRILACAĞIMIZI bir birimizi UYARARAK, bunlardan vazgeçirip doğruya dönmemiz için birbirimize YARDIMCI OLACAĞIZ.
HADİS ( Gümüşhanevi 905 nolu hadis ): Biriniz ( din ) kardeşinde NASİHATE MUHTAÇ BİR KUSUR GÖRÜRSE ONU HATIRLATSIN ( Eğer hatırlatmazsa ona ihanet etmiş olur. )
HADİS ( Tirmizi,” Fiten ", 9 ): Resul'ümüz ( s.a.v ) buyurdular: Nefsim kudret elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki, YA İYİLİĞİ EMİR ve KÖTÜLÜKTEN MEN EDERSİNİZ, yahut ALLAH Teala size TOLUMSAL KARGAŞA ( AZAP ) VERİR. Sonra kurtulmak için ALLAH'A YALVARIRSINIZ DA DUANIZ KABUL EDİLMEZ.
Hz. ALİ: İYİLİĞİ EMRETMEYİ ve KÖTÜLÜKLERDEN SAKINDIRMAYI TERK ETMEYİN, yoksa başınıza, ARANIZDAKİ KÖTÜLER GEÇER DE, sonra dua edersiniz AMA DUANIZ KABUL EDİLMEZ.
LOKMAN suresi, ayet 17: NAMAZI KIL, DOĞRU ve İYİ OLANI TAVSİYE ET, YANLIŞ ve ÇİRKİN OLANDAN SAKINDIR.
Bütün bunlardan sonra da AHZAB 45, 46 da ALLAH'ımın EMRETTİĞİ GİBİ, İNSANLARI ALLAH'A ÇAĞIRAN BİR DAVETÇİ ve AYDINLATICI bir insan olmak ALLAH'I SEVEN HER KULUN VAZİFESİDİR.
Unutmayalım ki her YAPTIĞIMIZ, her SÖYLEDİĞİMİZ, hatta HER DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ ALLAH tarafından KAYDEDİLMEKTEDİR. Öldüğümüzde bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün kişilerin ve meleklerin önünde bize bunlar GÖSTERİLECEK ve onun karşılığı tas tamam bize verilecektir.
LOKMAN suresi, ayet 16: Yavrucuğum, ( yaptığın ) bir şey, hardal tanesi kadar dahi olsa, sen de göklerde, yerde veya kayaların içinde de ( gizlenmiş ) olsan ALLAH ( MAHŞERDE ) ONU SANA GETİRİR. Şüphesiz ALLAH Latiftir ( en küçük, EN GİZLİ şeyleri dahi BİLİR ), HER ŞEYDENHABERCİ OLUR.
KASAS suresi, ayet 59: RABB'in anakentlerine kendilerine ayetlerimizi okuyan bir Peygamber göndermedikçe asla kentleri yok etmez. BİZ o kentleri halkı zalim olmadıkça asla yok etmeyiz.
Resul'ümüzden sonra hiçbir Peygamberin dünyaya gelmeyeceğini biliyoruz. Peki ALLAH nasıl bizleri ikaz edecek? Tabiat olayları ile, başımıza gelen olaylar ile, camilerde verilen vaazlar ile, Televizyonlardan, KİŞİLERİN GERÇEK YÜZLERİNİ MEYDANA ÇIKARTARAK ve ALLAH'ın yapılmasını YASAK ETTİĞİ şeylerin UMURSAMADAN ALLAH'dan korkmadan yapılarak ikaz gelecektir.
Görülüyor ki, insanlarda ALLAH İNANCI, ALLAH KORKUSU kalmadığı gibi, İNSANİ DEĞERLERİMİZİ TAMAMEN KAYBETTİK. VEFA tamamen bitti, senelerce yaşanan güzellikler, SEVGİLER ve AŞK'lar, dünya menfaatlerine karşı hemen silinip bir köşeye atılıyor, sanki o güzellikler hiç yaşanmamış gibi. ALLAH ADI'NA KİŞİLERE VERİLEN SÖZLER, o kişileri BİR KÖPEK YERİNE KOYARAK ve hayatlarını maf ederek , GÖNÜL KABELERİNİ YIKARAK ( ALLAH : BEN mümin kulumun gönlündeyim diyor, bu kişiler o gönülde KİMİ kırdıklarının dahi farkında değiller ) ALLAH'tan hiç korkmadan sözler yerine getirilmiyor. Ticarette de, değil söz, evrak üzerinde yapılan antlaşmalar bile yerine getirilmiyor. Namus TAMAMEN BİTTİ. İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, tabiat sevgisi ise ARTIK HİÇ YOK. İnsanlara, hayvanlara ve tabiata yapılan ZULÜM on raddeye geldi.
A'RAF suresi, ayet 102: Onların ÇOĞUNUN SÖZÜNDE DURDUĞUNU GÖRMEDİK, oysa BİZ onların ÇOĞUNUN YOLDAN ÇIKTIĞINI GÖRDÜK.
Kıyamet alametlerini inceleyecek olursanız % 98 i çıktı. Kıyamet deyince top yekun yok olmak değil, ALLAH'ımın EMİRLERİ dışında kötü amel yapanların ÇOĞUNUN ortadan kalkması ve diğerlerinin çekecekleri acılardan sonra, doğruluğa getirilip, iyi insanlar ile beraber yeni bir ALTIN ÇAĞIN yaşanmasıdır.
Bu ikaz nasıl başladı: İlk Irak ve diğer ülkelerdeki kargaşalarla, sonra yurdumuzda yaşanan kargaşalarla, şimdi de BÜTÜN DÜNYADA yaşanan kargaşalarla.
Yazımızın başında ( Tirmizi,” Fiten ", 9 ) Hadisinde belirtildiği gibi herkes BANA NE dedi NE KENDİSİNİ DÜZELTTİ ne de etrafında gördüğü OLUMSUZLUKLARA müdahale etmedi, bunun üzerine ALLAH'IMIN VAADİ YERİNE GELMEYE BAŞLADI. ALLAH HELAK İÇİN " OL " EMRİNİ VERDİ, ARTIK GERİ DÖNÜŞÜ YOK, ÖNÜMÜZDE ÇOK ACI ÇEKECEĞİMİZ GÜNLER VAR.
Bakın yaşanan tabiat olaylarına: İlk JAPONYA'da yaşanan olay korkunçtu. Bir ay önce gene başka bir ülkede aynısı yaşandı Televizyonlar günlerce bu görüntüleri verdiler, BİNLERCE ÖLÜ ve her şey YERLE BİR OLDU. İki ay önce Amerikada NEW YORK ve etrafından 350.000 kişi boşaltıldı, gelen sel ve hortumdan dolayı. Aylar önce VEZÜV YANARDAĞI faaliyete geçti, külleri atmosfere yerleşiyor, Lütfen DUHAN suresini okuyun, o küllerin ALLAH tarafından nasıl alev parçası olarak DÜNYAYA DÜŞÜRÜLECEĞİNİ. Şimdi de Amerikadaki ve İspanyadaki yanardağların faaliyete geçmek üzere olduğunu haber bültenleri defalarca verdi. Kutuplardaki buzullar her gün korkunç bir vaziyette eriyor ( o sular kıyamet günü kullanılmak üzere ALLAH'ım nerede depoluyor? ).Sürekli depremleri izleyin, sel baskınları şehirleri yok ediyor. Her tarafı hastalık sardı, binlerce kişi topluca ölüyor. Açlık bütün dünyada yayılıyor. Hatırlayın geçen sene BİNLERCE KUŞ gökyüzünden bir anda ölmüş olarak düşmüştü, geçen ay YÜZBİNLERCE KUŞ BİR GÜNDE ÖLÜ OLARAK GÖKTEN DÜNYAMIZA DÜŞTÜ. Birkaç ay önce denizden YÜZBİNLERCE büyüklü ufaklı balılar ölü olarak karaya vurdu. Dün ilk defa bu güne kadar hiç kar yağmayan CEZAYİR ÇÖLÜNE KAR YAĞDI. Bu günlerde dünyadaki anormal soğuklara ve yağmurların getirdiği felaketleri izleyin. Televizyonlarda sık sık hortumların ALEV ALEV YANARAK ŞEHİRLERİ YERLE BİR ETTİĞİNİ canlı canlı gösteriyorlar. Dünyanın manyetik alanının değiştiğini bundan dolayı büyük felaketlerin yaşanacağını bütün haber ajansları veriyor. Hayret edilecek derecede camilerde CUMA VAAZLARINDA KIYAMETİN YAKLAŞTIĞINI, insanların kendilerini düzeltmeleri gerektiğini Ayet ve Hadislerle uyarıyorlar.
LÜTFEN internetten NASA'nın internet sayfasına girip KENDİNİZ OKUYUN ve GÖRÜN. Aylar önce Nasa teleskopları uzayda BİR KIRMIZI GÜL RESMİNİN OLUŞTUĞUNU çekilen resimleriyle birlikte yayınladı, bu kıyamet alametlerinde APAÇIK YAZILI OLUP. RAHMAN suresi, ayet 37 de: GÖKLER YARILIP DA ERİMİŞ YAĞ KIRMIZILIĞINDAKİ BİR GÜL OLUNCA, diyor. ( Mektup ile yazılarımızı yolladığımız kişilere bu fotoğrafı yolladık, inanmayanlara: bize adreslerini bildirirlerse aynı uzay resmini HEMEN YOLLUYABİLİRİZ )
Gene geçen ay NASA, uzaydan dünyamıza KORKUNÇ BİR ÇIĞLIK ŞEKLİNDEKİ SESİN YAKLAŞTIĞINI ve bu sesin insan zerrelerini tahrip edip korkunç felaketlere yol açacağını GÜNLERCE BİLDİRDİ, bütün dünya bundan nasıl korunulması gerektiğini araştırırken, bizler " GAYBI ALLAH BİLİR " deyip ayni kötü hareketlerimizi yapmaya devam ediyoruz.
KAMER suresi, ayet 31: BİZ ONLARIN ÜZERİNE TEK BİR ÇIĞLIK GÖNDERDİK de koyun ağılının etrafını çevirmek için toplanan kurumuş çalıya döndüler. ( Tek bir çığlık da KUPKURU OLUVERDİLER ) ( LÜTFEN: TARIK – KARİA – ZİLZAL ve MEARİÇ surelerini DİKKATLİCE OKUYUN..yakında ne olacağı APAÇIK yazılıdır.)
ONLARIN YAPTIKLARININ TAMAMI KİTAPLARDA MEVCUTTUR.
( KAMER suresi, ayet 52 )
Gaflet içinde olan kardeşlerim! ALLAH sizleri apaçık gelen felakete karşı HER YÖNDEN UYARIYOR, daha ne kadar VURDUM DURMAZ OLUP yaptığınız kötülüklere devam edeceksiniz? ALLAH'ımın tövbe kapısı ŞİMDİLİK AÇIK ( Felaket geldikten sonra tövbelerinizin kabul edilmeyeceği Ayetlerde bildirilmiştir.) Yaptıklarınıza pişman olup, ALLAH'ımdan özür dileyip, kul hakkından kurtulmak için ( gölünü kırdığınız kişi SİZİ AFFETMEYİNCE BEN AFFETMEM, kul hakkını, O KİŞİ SİZİ AFFEDİNCE ancak BEN AFFEDERİM, BEN ancak BANA karşı yaptığınız günahları EĞER TÖVBE EDER, tekrar yapmazsanız affederim diyor ALLAH'ım. Lütfen bununla ilgili ayetleri okuyun ) gönlünü kırdığınız kişilerden özür dileyip, sizi affetmesini isteyip, onlardan HELALLİK ALMAYI niye denemiyorsunuz? Bu nefsinize ağır gelir ve size yaptırmaz. Ancak BENLİKTEN SIYRILMIŞ HALA ŞEREFİNİ KAYBETMEMİŞ KİŞİLER BUNU YAPABİLİR.
KIYAMET suresi, 20 den 25 inci ayete kadar: Hayır aksine siz ÇABUK GEÇENİ
( DÜNYAYI ) SEVİYORSUNUZ, ahireti TERKEDİYORSUNUZ. Nice yüzler o gün ışılar parlar, RABB'ine bakarlar. Nice yüzler o gün EKŞİR – PUSARIR. Kendisine OMURGASINI KIRACAK BİR AZABIN YAPILACAĞINI ANLAR.
ENBİYA suresi ayetler 1, 2, 4, 11, 39, 40, 42, 45: İnsanlar için HESAPLARININ ZAMANI YAKLAŞTI, fakat onlar hala bir ALDIRMAZLIK İÇİNDE yüz çeviriyorlar. RAB'lerinden kendilerine gelen HER YENİ İKAZI mutlaka alaya alarak dinliyorlar.
( Peygamber ) Dedi ki: Benim RABB'im gökteki ve yerdeki her ( söylenen ) sözü bilir, O
( her şeyi ) İŞİTENDİR, HER YAPILANI GÖRENDİR. BİZ halkı HAKSIZLIK YAPAN nice kentleri KIRIP GEÇİRDİK ve onlardan sonra YERLERİNE BAŞKA TOPLUMLAR GETİRDİK. O inkar edenler NE YÜZLERİNDEN, NE DE SIRTLARINDAN ATEŞİ SAVAMAYACAKLARI ve HİÇBİR TARAFTAN YARDIM GÖREMEYECEKLERİ ZAMANI BİR BİLSELER. Aksine , o ( azap ) ONLARA ANSIZIN GELECEK ve ONLARI ŞAŞKINA ÇEVİRECEKTİR. Onlar onu kendilerinden UZAKLAŞTIRAMAYACAKLAR ve onlara SÜRE DE VERİLMEYECEKTİR. De ki: gece ve gündüz sizi Rahman'ın azabından kim koruyacak?
( O'nun azabı hem gece, hem gündüz gelebilir ) BUNA RAĞMEN ONLAR RAB'LERİNİN İSMİNİ ANMAKTAN DA YÜZ ÇEVİRİCİDİRLER. De ki: Ben sizi ancak vahiyle UYARIYORUM. Fakat sağırlar UYARILDIKLARI ZAMAN DA ÇAĞRIYA KULAK VERMEZLER.
ENBİYA suresi, ayetler 12, 13, 14, 15 : Onlar bizim azabımızı hissettiklerinde, oradan kaçmaya başladılar. Kendilerine:” KAÇMAYIN, LÜKS YAŞANTINIZ ve EVLERİNİZE DÖNÜN. Belki sizden bir şeyler istenir!” denildi. Onlar:” VAY HALİMİZE! Kuşkusuz biz KENDİMİZE YAZIK ETTİK " dediler. Onlar BİÇİLMİŞ EKİN GİBİ CANSIZ KALINCAYA KADAR bu sözlerini tekrarlayıp durdular.
KAMER suresi, ayetler 16, 17 : ( İman etmeyenlere ) BENİM AZABIM ve UYARILARIM NASIL OLMUŞ? ANDOLSUN ki, BİZ KUR'AN'I ( İnsanlara ) öğüt
( almak ) için kolaylaştırdık, ÖĞÜT ALAN VARMIDIR? ( LÜTFEN; LÜTFEN yakında dünyamızın nasıl bir UYARI ALACAĞINI ve SİZİN DE YAKINDA YAŞAYACAKLARINIZI ÖĞRENMENİZ İÇİN KAMER suresi, 11, 12, 19, 20, 31, 34, 38, 48 ayetlerini DİKKATLİCE okuyunuz ve BUNLARI YAŞAMAK İSTEMİYORSANIZ, yaptıklarınıza TÖVBE EDİP kendinizi DÜZELTİN ve ALLAH'IMDAN RAHMET, RESULÜMÜZDEN ŞEFAAT DİLEYİNİZ. AYETLERİ OKUMAMANIZ SİZİ BU AZAPLARDAN KURTARMAZ ).
MUHAMMED suresi, ayetler 10, 11: Onlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin SONLARININ NASIL OLDUĞUNA BAKMAZLAR MI? ALLAH ONLARI YERLE BİR ETMİŞTİR. Bu inkarcılara da BENZERLERİNİ YAPACAKTIR. Çünkü ALLAH İNANANLARIN DOSTUDUR. İnkarcıların ise DOSTLARI YOKTUR.
Bütün bu ikazlara rağmen KENDİLERİNİ DÜZELTMEYENLERİ SEKAR'A ATACAĞIM diyor ALLAH'ım, şimdi SEKAR neymiş ayetlerden öğrenelim.
MÜDDESİR suresi, ayetler 26, 27, 28, 29: BEN onu SAKAR'a ( cehenneme ) sokacağım. Hem bilir misin Sakar nedir? O ( Kendisine girmekle cezalandırılanı ) asla terk etmez. İçine alır ( içine aldığından da ) geriye bir kalıntı bırakmaz. ŞİDDETLE DERİLERİ KAVURUR, KARARTIR ve YAKAR.
S E K A R
SEKAR:
Sekar'ın kök anlamı "Sıcaklık beyne acı verdi" demektir. Nitekim Araplar aşırı sıcaklarda سقرته الشّمس- sekarethü'ş-şemsü = Güneş onu şiddetle yaktı derler. Ayrıca "aşırı sıcak bir gün" anlamına gelen يوم مسمقر - yevmün müsemkırun deyiminde de aynı fiilden türetilen müsemkırun sözcüğü kullanılır. Sekar taşıdığı bu anlamlardan dolayı cehennemin özel isimlerinden birisi olmuştur. Bu nedenle dişil ve özel bir isimdir. [4-01
b. Levh sözcüğü ayrıca "şimşek çakması, parlamak, uzaktan görünme, yakıp kavurma, deriyi siyahlaştırma, susamışlık" anlamlarına da gelmektedir. [4–03] el-Müfredât ve Lisânül Arab; "Levh" maddeleri.) El Müfredât ve Lisânü'l-Arab; Levh maddeleri.
Bu açıklamalar doğrultusunda pasajın 26–30. Âyetlerin meali şöyle olmaktadır:
A)Onu "Kur'ân beşer sözüdür" diyeni yakında Sekar'a [cehenneme] yaslayacağım. Bilir misin, nedir? Sekar [cehennem] O (Sekar/cehennem) bırakmaz (baki kılmaz) ve de terk etmez (yok etmez) O, [sekar/ cehennem] deriler için yakıp kavurandır. Onun [Sekar'ın/cehennemin] üzerinedir on dokuz.
Bu ifadeler cehennemi ve cehennemdeki azabı anlatmaktadır. Buna benzer cehennem tasvirleri aşağıdaki Âyetlerde de görülmektedir:
(A'lâ: 11–13) En bedbaht olan da ondan kaçınacaktır. O ki, en büyük ateşe yaslanacaktır. Sonra o en büyük ateşin içinde ne ölecek, ne de hayat bulacaktır.
(Nisâ: 56) Evet, Âyetlerimizi inkâr edenleri, kesin, ateşe atacağız. Derilerinin her yanışında, cezayı tatmaları için, derilerini başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
Şüphesiz ki şu, Âyetlerimizi inkâr etmiş kişileri Biz yakında ateşe atacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini başka deriler ile değiştireceğiz. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, en iyi yasa koyandır. NİSA 56.
A'LA suresi, ayetler 9, 10:
9. Bundan dolayı hemen öğüt ver, eğer öğüt fayda veriyorsa/ verecekse,
10. saygısı olan öğüt alacaktır.
MAİDE suresi, ayet 105: Ey İman edenler! Siz KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN.
Siz, DOĞRU YOLDA OLDUKÇA, sapmış olan size zarar veremez. TÜMÜNÜZÜN DÖNÜŞÜ ALLAH'ADIR. O SİZE NELER YAPYOR OLDUĞUNUZU HABER VERECEKTİR.
RUM suresi, ayet 60: Sen sabret, ALLAH'IN VAADİ MUTLAKA GERÇEKLEŞECEKTİR. İman etmeyenler ( in davranışı ) sakın seni gevşekliğe ve bunalıma düşürmesin.
İLİ : MUĞLA
AY-YIL : EYLÜL-2011
TARİH : 09.09.2011 (2.HAFTA)
بِسْــــــــمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَكُلَّ إِنسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَائِرَهُ فِي عُنُقِهِ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَابًا يَلْقَاهُ مَنشُورًا اقْرَأْ كِتَابَكَ كَفَى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيبًا
İsra, 17/13-14
AHİRET HAYATINA HAZIRLIK
Aziz Müslümanlar!
Hayatta hep yüz yüze olduğumuz halde, bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçek vardır. Ölüm ve ötesi…
Şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda görüyoruz ki, zengin-fakir, genç-yaşlı, iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Birçoğunun yerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için, her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz. Şurası bir gerçektir ki, bugüne kadar ölümden yakasını kurtaran hiçbir insan yoktur. Her geçen gün yıpranan bedene, ağaran saça dur demek mümkün değildir. İstesek te istemesek te doğumla geldiğimiz dünyadan ölümle çıkıp gideceğiz. Öyle ise şu soruyu kendimize sormalıyız. "Bu dünyada niçin varız”? bu sorunun cevabını yüce Allah Kur'an-ı Kerimde şöyle bildiriyor: "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(1)
Muhterem Müslümanlar!
İmanın altı esasından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret yurdu, bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını bulacağımız, halimize göre mükâfat ya da azap göreceğimiz yerdir. Öyle ki; artık dünyaya geri dönüş yok, herkes bu dünyadaki amelinin karşılığını eksiksiz görecektir. Kimseye haksızlık da yapılmayacaktır.
Yüce Allah bu hakikati şöyle dile getirmiştir: "Her kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca kötülük işlerse onun cezasını görecektir.”(2)
Hesap gününde hiçbir şeye itiraz etme hakkımız olmayacaktır. Zira karşımıza çıkan kendi işlediklerimizden başkası değildir. Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor: "Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. Oku kitabını, bu gün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter”(3) denilecektir. O günün manzarasını yine Cenab-ı Hakkın kelamından dinleyelim: "Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün bir takım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, gülerler sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki toz toprak içindedirler. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar kâfirlerdir, günaha dalanlardır.”(4)
Muhterem Kardeşlerim!
Dünya pazarında hiçbir şey karşılıksız verilmezken, ebedi âlemde vaat edilen nimetler çalışmadan, hazırlanmadan kazanılır mı? Mademki ölüm var, ahiret var, hesap var, mizan var, sırat var, cennet var, cehennem var öyle ise hazır olalım. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim.
Kendimizi hesaba çekmemizi hatırlatan bir hadisi şerifle hutbemi bitiriyorum.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)şöyle buyuruyor: "Âhirette insan şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allah'ın huzurundan ayrılamaz; ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, malını (servetini) nereden kazanıp nerelere harcadığından ve bildikleriyle amel edip etmediğinden”(5)
Dipnotlar :
(1) Mülk, 2.
(2) Zilzal, 7-8.
(3) İsra, 13-14.
(4) Abese, 33-42
(5) Tirmizî, Kıyamet 1, (3531).
|