ALLAH'IM " OL " DEDİĞİNDE NASIL OLDURUR.
( 13.06. 2014 )
Koruyan ve bağışlayan ALLAH'ın ADI'yla.
KAİNATIN BÜTÜN SIRRI İNSANDIR. HER BEDEN BİR KAİNATTIR.
HADİS ( Gümüşhanevi 1258 nolu hadis ): ALLAH Azze celle, melekleri, hatta yuvasındaki karıncalar, denizdeki balıklar bile; İNSANLARA İYİYİ – DOĞRUYU ÖĞRETEN KİMSELERE SALAT ( İSTİĞFAR ) EDERLER.
İBRAHİM suresi, ayet 52: BU KUR'AN, BÜTÜN İNSANLIK İÇİN BİR BİLDİRİDİR. Onun amacı, İNSANLARIN UYARILIP kendilerine gelmelerini, ALLAH'IN TEK TANRI olduğunu bilmelerini ve AKIL SAHİPLERİNİN DÜŞÜNÜP İBRET ALMALARINI SAĞLAMAKTIR.
Hz. MUHAMMED: Güneş her doğuşta görülür. Ne yıldızlar, ne ay, ne de güneş kendi sırrını bilir! Kul, KENDİ SIRRINI BİLDİ Mİ ? YARATILIŞ SIRRINI BULDU MU ?
Halbuki, KİTAB'ı eline verildi, " SENİN SIRRIN!...” denildi. OKU…BİLESİN, OKU…GÖRESİN, OKU…ÇİZESİN! Hala ne bilindi, ne çözüldü, ne çizildi.
CUMA suresi, ayet 5: ALLAH, DOĞRUYA ULAŞMAK İSTEYENİ DOĞRUYA İLETİR.
AL-İ İMRAN suresi, ayet 51: Bilin ki, ALLAH benim de RABB'im, sizin de RABB'inizdir. Öyleyse O'nu gerektiği şekilde TANIYIN ve YALNIZ O'NA KULLUK EDİN; işte doğru yol budur.
Can dostlarım!
Bir şeyi okurken onun özüne girmek ve " NASIL " diye araştırmamız gerekir. ALLAH'ım taklidi imanı değil TAHKİKİ İMANI bizden istemektedir. Bununla ilgili Resulümüzün bir sözünü sizlerle paylaşalım.
Hz. MUHAMMED: YARATAN DÜŞÜNCEDEDİR! Tefekkür: DÜŞÜNCEYİ OLDURUR, düşündüğünü BULDURUR. Bulduğum: hem bedeni, hem gönlünü eğlendirir.
SAD suresi, ayet 29: Ya MUHAMMED! Sana çok mübarek bir KİTAP indirdik ki,
AKIL SAHİPLERİ ONUN AYETLERİNİ DÜŞÜNSÜNLER ve İBRET ALSINLAR.
ZUHRUF suresi, ayet 44: Muhakkak ki o KUR'AN hem senin için, hem kavmin için BİR ÖĞÜTTÜR. İLERİDE ONDAN MESUL OLACAKSINIZ ! Umulur ki ÖĞÜT ALSINLAR.
BAKARA suresi, ayet 118: Böylece BİZ, HAKİKATLARI İYİCE BİLMEK İSTEYENLERE AYETLERİMİZİ APAÇIK GÖSTERİRİZ.
Birçoğumuz OL DEDİĞİNDE hemen o esnada olacağını zannederiz, ve nedense ALLAH ile kendimizi iki ayrı varlık zannederek her şeyi TANRI'nın tek başına yapacağını umarak EZELDE O'NA VERDİĞİMİZ SÖZÜ UNUTARAK, bize düşen vazifelerimizi ve sorumluluklarımızı bir yana atarız. Bakın bu hususta ABDÜLKADİR GEYLANİ Hz. Bize neyi hatırlatıyor: Ey insanlar! BÜYÜK BİR İŞ İÇİN YARATILDINIZ AMA ÇOĞUNUZUN BUNDAN HABERİ YOK.
Şimdi düşünelim ALLAH'ım birçok ayette niye bize " ALLAH'IN YARCIMCILARI OLUN " diyor ve bizden O'NA YARDIMCI OLMAMIZI İSTİYOR ?
KAF suresi, ayet 16: Kuşkusuz BİZ insanı yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını biliriz. BİZ ona ŞAH DAMARINDAN DA DAHA YAKINIZ.
TA – HA suresi, ayet 46: ALLAH: Korkmayın, çünkü BEN SİZİNLE BERABERİM: işitirim ve görürüm.
İNCİL – VAHİY ( Va.21; 3 ): İşte, TANRI'nın konutu İNSANLARIN ARASINDADIR.
TANRI onların arasında YAŞAYACAK. Onlar O'nun halkı olacaklar, TANRI'NIN KENDİSİ DE ONLARIN ARASINDA BULUNACAK.
AL-İ İMRAN suresi, ayet 101 de " Resulü aranızda diye tercüme edilmiş, halbuki Arapça da " fiy ": de…anlamındadır, " küm ": siz…anlamındadır; kelimeleri birleştirecek olursak " SİZDE " yani " İÇİMİZDE " olduğunu hem bu ayet, hem yukarıda yazdığımız
KAF 16 – TA-HA 46 ayetleri apaçık yazıyor.
" BİZ " sözünden kasıt YARATAN İLE TEK BİR BEDEN OLDUĞUMUZDUR…yani iki ayrı varlık değiliz. O GÖKYÜZÜNDE biz YERYÜZÜNDE DEĞİLİZ. BİZ O'nun sinir uçlarıyız, her MURAT ETTİĞİNİ – TASARLADIĞINI " BİZİM İLE GERÇEKLEŞTİRİYOR ".
NUR-U MUHAMMED'İ YARATTIĞINDA BİZ nerede idik ? Tabii ki, O NURUN İÇİNDEYDİK. TANRI onun için " BİZ YAPTIK " diyor. BİZ OLARAK " OL " EMRİNİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ. EZELDE bu sözü O'na verdik. " OL " EMRİ'nin gerçekleşmesi için SORUMLULUKLARIMIZI yerine getirip TANRI'nın yardımcıları olacağız.
Hz.MUHAMMED: SEN ALLAH'ım ! CELAL sıfatını YARATTIKLARIN İLE CEMAL'LEŞTİRİYORSUN.
Hz. MUHAMMED: Şekil, maddeden tamamen azade…YÜCE, KENDİ VARLIĞINDA MUHABBETİ BULUYOR: maddesiz iken, GÖRÜNÜR HALE GELİYOR. Bu geçişin ilk anı, SU'dur. Kainatı SU'dan yarattığını SÖYLER. Mananın, maddeye dönüştüğü ilk an.
FURKAN suresi, ayet 73: Onlar kendilerine RABB'LERİNİN AYETLERİ HATIRLATILDIĞI ZAMAN, ONLARA KÖR ve SAĞIR KESİLMEZLER.
Şimdi " OL " emri ile ilgili ayetleri yazalım:
ALLAH'ımın " OL " demesi: TASARLADIĞI ve MURAT ettiği bir şeyin, oluş surecinin ve aşamasının devreye sokulması anlamındadır, yoksa hemen o esnada olacak değildir. Aşağıdaki ayetlerde de okuyacağınız gibi ALLAH'ın zaman kavramı ile bizim zaman kavramı arasında çok büyük farklar vardır. En ufak bir şeye OL dediğinde bazen 4-5 sene sonra o gerçekleşmektedir.
BAKARA suresi, ayet 117: Gökleri ve yeri eşsiz güzellikte yaratan O'dur. O, herhangi bir şeyin OLMASINI DİLERSE ona " OL " DER, o da ( ALLAH'ın koyduğu yasalara uygun olarak belli bir süreçte ) olur.
AL-İ İMRAN suresi, ayet 47: Meryem de dedi ki; " RABB'im! Elime erkek eli bile değmemişken benim nasıl çocuğum olacak? " ALLAH şöyle cevap verdi: Pekala olur ve ALLAH dilediğini ( dilediği şekilde ) yaratır. O bir şeyi YARATMAYA KARAR VERİNCE ONA " OL " DER ve o da oluverir.
MERYEM suresi, ayet 35: ALLAH'ın bir çocuk edinmesi olacak şey değildir. O, böyle şeylerden münezzehtir, Yücedir. O, bir şeyin OLMASINI İSTEDİĞİ ZAMAN
Ona " OL " DER, o da ( koyduğu yasalara uygun olarak BELLİ BİR SÜREÇTE ) olur.
MÜ'MİN suresi, ayet 68: Yaşatan ve öldüren O'dur. O, bir işin OLMASINI DİLEDİĞİ ZAMAN sadece ona " OL " DER, o da (( koyduğu yasalara uygun olarak BELLİ BİR SÜREÇTE ) olur.
ANKEBUT suresi 19 – NEML 64 : Hiç görmediler mi ALLAH, yaratmayı nasıl başlatıyor. Sonra onu TEKRARLIYOR / YENİBAŞTAN YAPIYOR. Kuşkusuz bu, ALLAH için çok kolaydır.
YARADAN " OL " DER OLDURUR. MÜMİN KULLARINA " BUL " DER
BULDURUR .
Hz. MEVLANA: OLAYLAR BÜTÜNLÜĞE KAVUŞTUKTA NETİCE ALINIR. Bütünlenmemiş her olayda, talaş misali öğüten vardır. Nasıl ki tahtayı yontarsın, yapımsız olan, dökülen talaştır. Mümin olan bilir, OLAY ER – GEÇ DÜZENİ BULUR.
Hz. MUHAMMED: Kainatı hatasız 6 günde ( evrede ) yaratan YÜCE ALLAH'ım, kulunu gözetmekten aciz midir ?
MEARİÇ suresi, ayet 4: O'nun sahip olduğu yüceliklere melekler ve RUH ( Cebrail ) bir günde yükselirler ki, o bir gün ( sizin hesabınıza göre ) elli bin yıl sürebilecek bir zamandır.
Hz. MUHAMMED: Kainat: ALLAH'ımın " OL " DEDİĞİ HER YARATTIĞIDIR. Madde olan her şeyde, gölge mevcuttur; gölgesizlik manaya mahsustur. Çünkü, ALLAH'ımın gölgesi yoktur, O'NUN SADECE NUR'U VARDIR.
YERDE OLAN HER ŞEYİN ASLI GÖKTEDİR.
SECDE suresi, ayet 5: O, ( ALLAH ) gökten yere kadar meydana gelecek bütün işleri
TASARLAYIP düzenler. Bütün olup bitenler bir günde: bir anda O'na ulaşır ki, o bir an, sizin hesabınıza göre bin ( lerce ) yıl sürebilecek bir zamandır.
Can dostlarım! Ayetten de açıkça anlaşıldığı gibi ALLAH bir şeyi yapacağı vakit onu TASARLAR ve oluşun olması için BİZ der, hepimizle birlikte o oluşu gerçekleştiririz. Onun için ayetlerde BANA yardımcı olun der. Daha bedenlenmeden önce Ruhlar aleminde BİZ olarak her şeyi yaptık, şimdi de aynen öyle. Biz ALLAH'ın sinir uçlarıyız. Bakın HALLAC-I MANSUR'un ağzından YÜCE nasıl sesleniyor: İnsan bir kainattır, ancak kainat da insandadır. Tek tek bakarsan çok görürsün, bütün bakarsan tek görürsün. Her zerreden GÖREN, DUYAN, tekten BAKAN, GÖRENDİR. Zerre de O'DUR, tek de O'DUR:
HADİS ( Acluni. Keşfü'l – Hafa. Cilt II. Sayfa 132 ): ALLAH " istedim ki bilineyim " buyurdu. İstedim ki…Ne yaptı? KENDİNDEN " KÜN " ( OL ) emrini verdi, yahut diriltti.
O " KÜN " emri, yani " OL " emri Lam'dır. Lam, Cebrail'dir. Kimi diriltti? Hz. MUHAMMED'i diriltti. Mim, MUHAMMED'dir. Yani, ALLAH " OL " dedi, Hz. MUHAMMED oldu. Başkası olmadı. Sadece o oldu. " Kun fe yekun. " ( ol dedi oldu ) ve diğer hepimiz ONUN VARLIĞINDA OLDUK.
FUSSİLET suresi, ayetler 9, 10, 11, 12: ( Onlara ) De ki; " Sahi sizler mi iki günde yeryüzünü yaratan ALLAH'ı mutlak olarak inkar edip O'na ortaklar koşuyorsunuz ? Oysa O, bütün alemlerin RABB'idir. ALLAH yeryüzünün üstünde ağır baskılar ( dağlar ) yarattı. Onda ( altında ve üstünde ) her türlü bereketi yarattı. RIZKINI ARAYAN herkesin muhtaç olduğu kaynakları da dört gün ( mevsim ) içinde takdir edip düzenledi. Sonra da ( iradesi ) bir duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yere dedi ki: " isteyerek veya istemeyerek her ikiniz de gelin! " İkisi de: " Biz, itaat ediciler olarak geldik " dediler. Böylece O, onları YEDİ KAT GÖKLER OLARAK iki günde bitirdi ve her gök katına, o kata ait emrini vahyetti. BİZ dünya semasını da yıldızlarla korumalı bir şekilde süsledik. İşte bütün bunlar, mutlak galip ve her şeyi bilici olanın takdiridir.
HADİD suresi, ayet 4: O, gökleri ve yeri ALTI GÜNDE ( EVREDE ) YARATMIŞ, sonra da yarattığı her şeyin KANUNUNU KOYMUŞ ve onlar üzerinde egemenlik kurmuştur. O, toprağa giren ve oradan çıkan, gökten inen ve göğe yükselen ne varsa hepsini bilir. Nerede olursanız olun O SİZİNLE BERABERDİR. ALLAH BÜTÜN YAPIP ETTİKLERİNİZİ GÖRÜR.
NAHL suresi, ayet 40: Çünkü BİZ, ne zaman bir şeyin MEYDANA GELMESİNİ DİLERSEK ona sadece " OL " deriz, o da derhal oluverir. ( Derhal oluverirden kasıt Ruhlar aleminde takdir edilir orada zaman yok an vardır. Dünyada zaman olduğu için o " OL " emri zaman içinde dünyada gerçekleşir. )
Hz. MUHAMMED: İki yol olur her kulun önünde; HAK YOLU ve ONUN KARŞITI…
Kulun kaderi HER İKİ YOLDA YAZILIR. SEÇİM SENİN HAKKINDIR. " Şeytan'a uydum!..” denen, odur. ALLAH'ım: binlerce MELEĞİ'ni, her kuluna – DOĞRUYU GÖSTERSİN DİYE – gönderir. Gine de hatayı kendine vazife edinen, YOLUNU SEÇMİŞ OLUR. Kaide bozulmaz, dışına çıkılmaz! Yolların görüntüsü, KULLARIN AKİBETLERİ İLE GÖSTERİLİR. Doğru yolu Seçen kul, huzur bulur; yolun eğrisine giden, daima huzursuz olur. Birçok meşakkat içinde huzura varmış olan kul, doğruyu bulmuş olan kuldur. Her türlü dünya nimetinin içinde huzursuz olan kul, eğri yola giren kuldur. Onun için, içinde olduğun hale şükret ki; HAK YOLUNDA OLASIN, kainata – cennete varasın.
Hz. ALİ: Yazılan, dünün, günün eseri değildir. Her vakit, her saat, her dakika, RABB'İMDEN TASARIDIR. Doğaya o yön verir, O'nun verdiği yönü insanoğlu görür. Gölgeleri sileceğiz, RABB'imin izniyle güleceğiz.
Hz. FATIMA: İnsan Yaratanı bilmezse, yarattığını sevmezse düzen bozulur, KADER YENİDEN YAZILIR, selamet öyle gelişir, insanoğlu sadece RABB'i için çalışır.
HADİS ( Gümüşhanevi 4694 nolu hadis ): Ölen her kesin SÖZÜ ve AMELİ TARTILACAK: eğer sözü amelinden ağır gelirse, AMELİ KABUL EDİLMEZ, eğer ameli ( uygulamaları ) sözünden ağır basarsa AMELİ KABUL EDİLİR.
NİSA suresi, ayet 85: Kim GÜZEL BİR İŞE ARACI OLURSA ondan ona bir pay vardır. KİM KÖTÜ BİR ŞEYE ARACI OLURSA ondan da ona bir pay vardır.
TEVBE suresi, ayet 119: Ey insanlar! ALLAH'a karşı SORUMLULUĞUNUZU YERİNE GETİRİN ve DOĞRU OLANLARLA BİRLİKTE OLUN.
Hz. MUHAMMED: O, bize, KENDİNDEN ÜFLEDİYSE; O'nu ( ALLAH'ı ) bulmak, O'na uymak: İNSANIN EN KUTSAL GÖREVİDİR.
BAKARA suresi, ayet 245: ALLAH'a GÜZEL BİR BORÇ VERİP de karşılığını kat kat ilave edilmiş olarak geri almayan kimdir ? ALLAH ( rızkı ) hem genişletir ve de daraltır ( neticede ) O'NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.
HAC suresi, ayet 40: ALLAH, KENDİSİNE YARDIM EDENE YARDIM EDER. Muhakkak ki, ALLAH en kuvvetlidir, yenilmez galiptir.
SAF suresi, ayet 14: Ey iman edenler ! ALLAH'IN YARDIMCILARI OLUN.
MUHAMMED suresi, ayetler 7, 11: Ey iman edenler ! EĞER SİZ ALLAH'A YARDIM EDERSENİZ, ALLAH da size yardım eder ve ayaklarınızı ( sırat-ı müstakimde ) sabit kılar. Öyle, çünkü ALLAH, İMAN EDENLERİN MEVLASIDIR, ( İMAN: ALLAH'IN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRİP HALİNE VERMEKTİR ) kafirlere gelince ONLAR İÇİN MEVLA YOKTUR. ( KAFİR: Bir şeyi ÖRTMEK, PERDELEMEK, GİZLEMEK, UZAK DURMAK ve NANKÖRLÜK ETMEK. ( Diyanet işleri dini kavramlar sözlüğü sayfa 357 )
HADİD suresi, ayet 11: ALLAH'A KİM GÜZEL BİR BORÇ VERECEK Kİ , O, onun verdiğini kat kat artırsın. Böyle birisi için onur verici bir ödül de vardır.
MÜZEMMİL suresi, ayet 20: Namaz kılın, zekatı verin. Güzel bir ödünçle ALLAH'A ÖDÜNÇ VERİN.
Hz. ABDÜLKADİR GEYLANİ: Ey insanlar ! BÜYÜK BİR İŞ İÇİN YARATILDINIZ ama çoğunuzun bundan haberi yok.
Can dostlarım ! Ayetlerden de açıkça anladığınız gibi YÜCE YARADAN bizden KENDİSİNE her hususta yardımcı olmamızı EMREDİYOR. Hem " OL " emrinin yerine getirilmesinde, hem de TASARLADIĞI dünyevi işlerin oluşmasında bize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmemizi istiyor. Bana ne demek hakkımız yok, bu en büyük kul hakkıdır. Önce kendimizdeki kötü hallerimizi, sonra da etrafımızda gördüğümüz kötülükleri ortadan kaldırmak için bütün gücümüzle gayret etmemizi EMREDİYOR. www.franzinsayfasi.com internet sayfamızdan " ALLAH'A YARDIM ETMEK " yazımızı dikkatlice okuyunuz lütfen.
ALLAH " murat ettim yani TASARLADIM " diyor, şimdi bu kelimelerin anlamlarına bakalım. MURAT: İstek, dilek, amaç, gaye, dilek, arzu, amaç, maksat anlamlarına geliyor. İSTEK: Yerine getirilmesi BAŞKASINDAN İSTENİLEN ŞEY, TALEP. İstek ve niyet kavramı veren isteme kipi. İRADE: Açığa vurması. ( Diyanet işleri dini kavramlar sözlüğü ).
RAHMAN suresi, ayet 29: Göklerdeki ve yerdeki varlıkların hepsi ihtiyaçlarını O'na arz ederler. VE O, HER AN YENİ BİR İŞ ve OLUŞTADIR. ( Hep YARATMA ve TECELLİ HALİNDEDİR )
Hz. MUHAMMED: Okuyalım,ALLAH'TAN DİLEYELİM ! Demeyelim, " yazı bozulmaz !...” Yazı'yı sen bozamazsın, yeniden yazamazsın amma YAZAN, BOZAR DA, ÇİZER DE… Yeter ki, ALLAH'ımıza yönelelim, DİLEMESİNİ BİLELİM.
A'RAF suresi, ayet 205: RABB'ini sabah ve akşam İÇTEN İÇE YALVARARAK, ÜRPEREREK, yüksek olmayan bir sesle zikret ve sakın gafillerden olma.
HADİS: KUR'AN okuyunuz ve KUR'AN'ın feyzi ile HACETLERİNİZİ ALLAH'TAN DİLEYİNİZ. ALLAH, duada İKDAM ve İBRAM eden kullarına muhabbet eder. ALLAH duada İLHAH edenleri sever.
( İKDAM: İlerleme, ilerlemeye çalışma. SÜREKLİ ÇALIŞMA.
İBRAM: USANINCAYA KADAR ÜSTÜNE DÜŞME, ZORLAMA.
İLHAH: Bir şeyin kabulü için SON DERECE DİRENME, ÜSTE DÜŞME. )
Hz. MUHAMMED: Kul gönlünden anarsa, ALLAH'IMDAN DİLERSE, muradı olur, hayrı bulur. Kulun niyazını ALLAH'ım bilir FİKRİNDE OLANI ALIR, neden yaratır, yolunu buldurur. ALLAH'ım, YAKARAN KULUNUN yanında olur. ALLAH'ım, dileğini görür, DİLEDİĞİNİ VERİR.
FETİH suresi, ayet 29: Onları, rüku ve secde eder halde ALLAH'DAN SEVAP ve RIZIK İSTEDİKLERİNİ GÖRÜRSÜN.
Hz. MUHAMMED: Yüce RABB'imin Rahmetine sığınınız, dualarınızı ediniz. İSTEYENLERDEN OLUNUZ. O, GÖRENDİR. O, BİLENDİR. O, DİLEDİĞİMİZİ VERENDİR. O, senden kelam alır, O, HER AN KALEMDEDİR.
ALLAH'IM KERİM'DİR, KULUNA HAZİNESİNDEN VERMEK İÇİN,
KULUNU BEKLEYENDİR O.
YA VEDUD: DİLEDİĞİ kulunu ÇOK SEVEN, iyi kulunu, AŞKI ile yanan kullarını, Salih kullarını sevip onları RAHMET ve RIZASINA ULAŞTIRAN ve sevilmeye en çok layık olan.
Hz. MEVLANA: Gücün HAK'ta olduğu bilinsin: " Güçlüyüm !...” diyen kulun gecesi yakındır, görürsün ! DAYANDIĞIM ALLAH'IM ! deyiniz. YERDEN / GÖKTEN YARDIM DİLEYİNİZ.
Hz. MUHAMMED: Dileyen niyaz eder, NİYAZ EDEN CEVAP ALIR…Gayenin oluşu, niyazın edilişine göredir… Denilmesin: " niyaza ne hacet, ALLAH'ım görsün ? " görür elbet ! ALLAH'IM, DİLEYENE VERİR. Dilemeyene, danışıp da sorana; sorulsun, yolu öğrenilsin diye VERİR / ALIR.
HADİS: Kişi MUHAMMED'e salat ve selam getirmedikçe DUASI ALLAH'A VASIL OLMAZ ! Duanın kabul edilmesi için, onu AMİN diye bitir.
Hz. MUHAMMED: Almayı dilediğini almak, ALLAH'IMDAN DİLEMEKLE OLUR. Olmasını dilediğini; NİYAZIN İLE OLDUR.
Hz. ÖMER şöyle demiştir ( Şerhu Ayni-l-ilim, cilt 1, sayfa 182 ):
Hiç biriniz rızkını aramaktan vazgeçip " ALLAH'ım bana rızık ver " demesin, biliyorsun ki,
GÖKTEN NE ALTIN YAĞAR, NE DE GÜMÜŞ. Dilemek niyettir, hak etmek EMEKTİR. Niyetini EMEĞİN İLE BESLE Kİ, HAK ETTİĞİNE ERESİN.
Can dostlarım ! Bütün bu okuduğumuz ayetler ve Hadisler bize öğretiyor ki dileklerimizin olabilmesi için muhakkak ALLAH'tan dilememiz ve bunun gerçekleşmesi için bize düşen gayreti gösterdikten sonra, olacağından şüphe etmeden sonucu beklememiz gerekiyor. Yoksa birçok insanın yaptığı gibi, işin başında hiçbir gayret etmeden " ben ALLAH'a havale ettim O yapar " deyip köşede miskin miskin oturup beklemek değildir. Şunu da unutmayalım ki " ALLAH'IM, SEVDİĞİ KULUNA " dileğini geç verir. Dünya bir imtihan yeridir, ne kadar ALLAH'a yakınlaşırsanız imtihanlarınız her yönden daha ağır geçer. Peygamberimizin, diğer Peygamberlerin, Veli kulların ve HAK Aşıklarının imtihanlarına bir bakın. Hele ALLAH'ım bir kulunu " AŞK MAKAMINA ÇIKARACAKSA " ONU İNLETİR.
Can dostlarım ! ALLAH'ım her yaratılmış olanın amacına uygun ( NİYETİNE GÖRE ) işlevini yapmasını bekleyip, O İŞLEVİNİ TAMAMLADIKTAN SONRA SONUÇLARINI YAŞATIR. ALLAH'IN, ZALİMİN ZULMÜNE MÜSAADE ETMESİ, hem zalimin hem mazlumun yönünden yaşanacak işlevin tam hakkıyla yaşanması ve daha sonra sonuçlarının oluşması içindir. Cezanın oluşması için, yapılanlar Melekler tarafından KAYDEDİLİR ve bunun sonucunda KİŞİYE CEZA VERİLİR. Beden DÜNYADA, Ruh öte alemde CEZASINI EKSİKSİZ ÇEKER.
NAHL suresi, ayet 61: Şayet ALLAH insanları zulümleri ile hemen Cezalandırsaydı, yeryüzünde bir tek deprenen canlı bırakmazdı, fakat onları BELİRLİ BİR SUREYE KADAR ERTELER. Sure sonu geldiğinde ise ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
BÜRUÇ suresi, ayetler 10, 12, 14, 19: İnanan erkek ve kadınlara İŞKENCE EDEN, ( FİİLİ VE SÖZLERLE ); sonra tevbe de etmeyen kimseleri cehennem azabı beklemektedir. Evet, onlar için YAKICI BİR AZAB VARDIR. Şüphesiz RABB'İNİN CEZALANDIRMASI ÇOK ŞİDDETLİDİR. O, Gafur'dur: TEVBE EDENLERİ BAĞIŞLAR. Vedud'dur: kullarını çok sever. Doğrusu KÜFÜRDE DİRENEN BU KİMSELER ( daha öncekilerin başlarına gelenleri bildikleri halde ) BİR İNKAR BATAĞINA SAPLANMIŞLARDIR. ( İNKAR: ALLAH'ın EMİRLERİ DOĞRULTUSUNDA YAŞAMAMAK ).
EN'AM suresi, ayet 104: RABB'inizden size GERÇEKLERİ GÖSTEREN DELİLLER GELDİ. ARTIK KİM GÖZÜNÜ AÇAR HAKKI İDRAK EDERSE KENDİ YARARINA, KİM DE ( HAKK'IN KARŞISINDA ) KÖTÜLÜK EDERSE, KENDİ ZARARINADIR.
HUD suresi, ayet 90: RABB'inizden BAĞIŞLANMA DİLEYİN, SONRA O'NA TEVBE EDİN. Şüphesiz ki, benim RABB'im çok merhametlidir, çok sevendir.
FETİH suresi, ayet 11: De ki, şimdi ALLAH size bir zarar murat edecek olursa, O'nun sizin için dilediğine kim mani olabilir ! Hayır ! ALLAH, BÜTÜN YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR.
ALLAH'ımın RAHMETİ ve NUR'u herkese eşit verilir ama bu akım MÜMİN'e NUR olarak, kötü kişilere NAR olarak tecelli eder. Misal verecek olursak: yağmur damlası istiridyede İNCİ OLUR, aynı yağmur damlası yılanda ZEHİRE DÖNÜŞÜR. Demek ki, Yüceden verilen NUR, kişinin niyetine ve ameline göre negatif veya pozitif'e çevriliyor.
AL-İ İMRAN suresi, ayet 178: İnkar edenler, KENDİLERİNE VERMİŞ OLDUĞUMUZ MÜHLETİN, SAKIN KENDİLERİ İÇİN HAYIRLI OLDUĞUNU SANMASINLAR. BİZ ONLARA ANCAK GÜNAHLARI ARTSIN DİYE MÜHLET VERİYORUZ. ONLAR İÇİN ALÇALTICI BİR AZAP VARDIR. ( İNKAR: ALLAH'ımın emirleri dışında hareket eden ).
AHKAF suresi, ayet 19: Herkesin YAPTIKLARINA GÖRE DERECELERİ VARDIR. ALLAH ONLARA YAPTIKLARININ KARŞILIĞINI VERİR. Asla kendilerine haksızlık edilmez.
HADİS ( Gümüşhanevi 1359 nolu hadis ): Kişi ORUÇ TUTAR, NAMAZ KILAR, HACCA GİDER, ÜMRE YAPAR da kıyamet günü olunca ona ancak AKLI ve GÜZEL HUYU KADAR SEVAP VERİLİR.
MÜMİNUN suresi, ayetler 1, 2, 3, 4, 5, 8, 10: Şüphesiz o müminler KURTULUŞA ERMİŞTİR. İbadetini huşu içinde yerine getirirler, boş ve yararsız işlerden uzak dururlar, her türlü kötülükten arınmak için ÇABA HARÇARLAR, iffetlerini korurlar, her türlü aşırılıklardan kaçınırlar, verdikleri sözlere ve emanetlerine riayet eden kimselerdir. İLAHİ NİMETLERE ERİŞECEK OLANLAR İŞTE BUNLARDIR.
HADİS: Mümin kimse temiz sahibidir. ( iyiyi – yanlışı doğrudan ayırandır )
HADİS: Mümin bir kere iğne deliğinden geçer. ( Bir kere aldanabilir, ikinci aldanışı kendisinin gafleti ve yanlışıdır ).
İNCİL – ELÇİLERİN İŞLERİ ( Elç, 10: 34, 35 ): TANRI'nın insanlar arasında ayırım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve DOĞRU OLANI YAPAN KİŞİYİ, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum.
İNCİL – MATTA ( Mat. 19: 17 ): İsa, " Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun”? dedi. İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O'nun ( ALLAH'ın ) BUYRUKLARINI YERİNE GETİR.
HADİD suresi, ayet 9: SİZİ KARANLIKLARDAN NUR'A ÇIKARMAK İÇİN kuluna APAÇIK AYETLER indiren O'dur. Şüphesiz ALLAH size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.
ALLAH HU LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUR RESULULLAH.
|