ALİM :
ALİM : " İlim " özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!
İnsan, doğduğu andan itibaren" kavramaya"," öğrenmeye" başlar. Bu Alim olan yüce ALLAH'ın bir lütfudur.
ENBİYA suresi, ayet 4: ( Peygamber ) dedi ki;" Benim RABB'im, gökteki ve yerdeki her ( söylenen ) sözü bilir, O ( her şeyi ) işitendir. HER YAPILANI GÖRENDİR.
TA-HA suresi, ayet 7: Sözü açıktan söylemiş olsan da, olmasan da fark etmez; şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.
BAKARA suresi, ayet 115: Ve doğu – batı ( her yön ) yalnızca ALLAH'ındır. Öyleyse her nereye yönelirseniz, artık orası ALLAH'ın yüzüdür.Şüphesiz ALLAH, bilgisi ve rahmeti geniş ve sınırsız olandır, en iyi bilendir.
ALLAH'ım bize;" Bana güven kulum, geçmişinden hüzünlenme. Af ve bağışlamam ile kucaklıyorum seni, yeterki bana dön, gelecekten de endişelenme, koruyuculuğum ile sarmalıyorum seni. SEN, BANA İNAN, BANA SARIL ve EMİR'LERİMİ YERİNE GETİR, diyor!
YARATAN, BİLENE DEĞİL, UYANA VERİR.
ALLAH göklerin, yerin, bu ikisi arasında olan tüm canlıların, kainatta işleyen tüm kanunların, her an meydana gelen tüm olayların bilgisine sahiptir. Çünkü tümünün Yaratıcısı O'dur.
HUD suresi, ayet 5: Biliniz ki, onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini çevirirler. Fakat onlar elbiselerine büründükleri zaman da ALLAH onların neyi gizlediklerini ve neyi açığa çıkardıklarını bilir. Hiç şüphesiz O; sinelerin özünü bilendir.
MÜZEMMİL suresi, ayetler 11, 12, 13 – TEKVİR 10, 11, 12 – ZÜMMER 70: Bu surelerde her yaptıklarımızın eksiksiz kaydedildiğini yazıyor.
HADİS: Kişi bir şeyi gizli gizli yapıyorsa, ALLAH MUTLAKA hal ve hareketlerinden onun yansımasını gösterir.
HADİS: Bir adam, hangi topluluğun yaptığını severse, bu sevgi sebebiyle, kıyamet gününde ONLARIN ARASINDA HAŞROLUR ve ONLARIN HESABI İLE HESAB GÖRÜR. ONLARIN YAPTIKLARINI YAPMASA BİLE.
TA – HA suresi, ayet 110: O, onların önceden ne gönderdiklerini ve geriye ne bıraktıklarını bilir, fakat onlar ilmen O'nu ( ne ZAT'ını, ne de yaptıklarını ) kavrayamazlar.
NUR suresi, Yeter 41, 42: Göklerde ve yeryüzünde bulunanların, dizi dizi uçanların ( kuşların, arıların, bulutların, boraların ) ALLAH'ı her türlü noksanlıktan arındırdıklarını görmedin mi / hiç düşünmedin mi? Hepsi kendi arındırmasını ve desteğini / doğaya yapacağı katkıyı kesinlikle bilmektedir. ALLAH da, onların işlemekte olduklarını en iyi bilendir. Göklerin ve yeryüzünün hükümranlığı yalnızca ALLAH'a aittir. Dönüş de ancak ALLAH'adır.
ALLAH'ım ALİM ismiyle herşeyi bilir; peki biz bu sıfatı kendimizde nasıl halleneceğiz? Önce kendimizi bilip, bu et kemik yığını olmadığımızı, bu bedenimizin dünyada kullandığımız bir elbise olduğunu, sonra kendimizde ALLAH'ı bulacağız, dünyaya gelme sebebimiz de budur.
ALLAH her şeyin düzenleyicisidir, O her kulunun; yardımındadır, yanındadır, yurdundadır. Kayguya düşmeyiniz, ne olur? diye ondan bundan deşmeyiniz. Aç yüreğini RABB'ine, sen ne dersen O dinler, senin dediklerini O ünler. Senin gönlündekileri, senden iyi O anlar. ÇÜNKÜ O SANA SENDEN YAKINDIR.
TEK RAHBER KUR'AN VE TEK ÖNDER Hz. MUHAMMED'DİR.
YUNUS suresi, ayet 57: Ey insanlar! İşte size RABB'inizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve İNANANLAR için yol gösterici bir rehber ve rahmet ( olan KUR'AN ) geldi.
Ayetten de anlaşıldığı gibi kendimizi bilmemizin tüm bilgisi KUR'AN'ı KERİM'de mevcuttur.
HADİS: Mevcut olan her bilgi, DİLEYENİN tasarrufuna girer. TANRI'm DİLEDİĞİN yere kadar İZİN verir, DİLEDİĞİN KADAR sözün verir. ( Hz. MUHAMMED )
HER SATIRDA KENDİNİ OKU, HER TEZGAHTA ÖZÜRSÜZ İPEK TOKU.
Senden sana hitap eden O, seni sende yaşatan O, O'nu bilmek kolaymış, O'nu bulmak ZORUNDAYIZ. O, yarattığı ile BÜTÜN'dür…Kainatı YARATAN TEK'tir.
ALLAH AŞK'tır, kainatı sevgisinden yarattı ve sevginin yaşanır hele gelmesini MURAT ETTİ.
Ne mutlu seven ve sevginin yaşanmasını gerçekleştirene. Ne yazık sevgiyi örtene, yaşanmasını engelleyip, YARADAN'A ACI ÇEKTİRENE.
ALLAH'ım kulunu, kendini bilecek halde yaratır. Bilmemek asla yoktur! Ne var ki, kimi kendine dönmez, kimi bildiğini bilmez, kimi kaygudan görmez. Kendinde olan, HAK NUR'udur! Hiç bir kulunun, ne az, ne de çok ayrısı yoktur. Bilenle – bilmeyen vardır. Bilirsen kulusun, bilmezsen hatalısın. KENDİNİ BİLMEYE MECBURSUN! O'ndan geldin, O'na döneceksin; öyle ise sen olanı bileceksin! BİLMEZSEN o'NA NE YÜZLE DÖNECEKSİN?
GÖNÜL ERLİĞİ, HER AN YENİLENME İLE GERÇEKLEŞİR.
BAKARA suresi, ayet 118: Böylece BİZ, hakikatları İYİCE BİLMEK İSTEYENLERE ayetlerimizi apaçık gösteririz.
Bilmeyene bildirmek, bilenin vazifesidir. Bilen bildiğini öğretmezse, bilmeyen kimden öğrenir? Bilip gerçeğe uyananın yapacağı, bilmeyenin elinden tutacağıdır. Her kademeye bilgi ölçüsünde değil, BİLDİĞİNE – UYDUĞUN ölçüde geçilir. BİLEN, BİLMEYENİN SORUMLULUĞUNU DA ALIR. AMMA, UYMAYANIN SORUMLULUĞU KENDİSİNE AİTTİR.
Demeyi, susmaya tercih edelim! Bildiğimiz ile bilmeyene yol gösterelim, yardımcı olalım, HER HAL ile verelim gine verelim.
Bilenle – bilmeyen, bir olur mu? Denir. Bilenle – bilmeyen bir olsa, MELEKLER hizmete mi gelir.
Kendini bilenin; günaha düştüğü, sevaptan kaçtığı görülmez.
„ Can derdine düşmeden yaşa! TANRI'nın evrende kurduğu YASA; Doğdun, bil ki öleceksin. Doğdun, kendini bileceksin, hakikatı KENDİNDE ÇÖZECEKSİN, BAKA'ya öyle döneceksin."
BASİR :
BASİR : Her şeyi gören, her şeyin hakikatini gören, bilen, hiç bir şey Kendisinden saklanamayan, yapılanları tek tek zaptedip muhafaza eden. Kainatta bulunanları bütün incelikleri ile gören. Açığa çıkan Esma ( isimlerinin ) özelliklerini her an seyir ile ONLARDAN ÇIKANLARI DEĞERLENDİRİP, SONUÇLARINI OLUŞTURAN.
MAİDE suresi, ayet 71: Onlar, başlarına bir bela gelmeyeceğini zannederek kör ve sağır kesildiler. Sonra ALLAH onların tevbelerini kabul etti. Fakat daha sonra onlardan pek çoğu yine kör ve sağır kesildiler. ALLAH, onların yaptıklarını çok iyi görendir.
FURKAN suresi, ayet 20: ( Resulüm! ) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. ( Ey insanlar! ) Sizin bir kısmınızı diğer diğer bir kısmınıza imtihan ( vesilesi ) kıldık;( bakalım ) sabredecek misiniz? RABB'in her şeyi hakkıyla görmektedir.
Bizler bazı durumlarda- özellikle de yalnız kaldığımız zaman – bizi hiç kimsenin göremeyeceğini zannederiz. Gizli bir iş yaparken, saklanırken, etrafımızda hiç kimse yoksa görülmediğimizden emin oluruz. Bu tarz ortamlarda biz insanlar istediklerimiz her şeyi yapabileceğimizi, hiç kimseye karşı sorumlu tutulamayacağımızı, yaptığımız hatalarımız ve günahlarımızın asla karşımıza çıkmayacağını sanırız. Oysa böyle düşünmekle yalnız kendimizi kandırmaktayız. Unuttuğumuz çok önemli bir gerçek var: ALLAH her an herşeyi BÜTÜN DETAYLARI İLE GÖRENDİR. Dünyayı, tüm gezegenleri, uzayı ve onun da ötesindeki boyutları, bedenimizdeki her zerreyi aynı anda görmektedir.
YUNUS suresi, ayet 61: Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında KUR'AN'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona ( iyice ) daldığınızda, BİZ sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey RABB'inden uzakta ( saklı ) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta ( kayıtlı ) olmasın.
ALLAH'ım, bizi „ Esma-i Hüsna'nı ( isimlerini va manalarını ) öğrenip hayatımızda tatbik edenlerden eyle! Amin.
EN'AM suresi, ayet 104 ( Casiye 20 ): İşte, gerçeği görmeniz için RABB'inizden size apaçık iç idrak ışıkları geldi. Artık kim bunlarla KALB GÖZÜNÜ ( gönül gözünü ) AÇAR ve MADDİ GÖZÜNÜ DE ONUN HİZMETİNE VERİRSE, bu, onun lehinedir; fakat kim de körlükte israr ederse, bu da onun aleyhinedir. ( o halde de ki );" Ben, başınızda bir koruyucu ve gözetleyici değilim.
ALLAH'ım, bizleri, gözlerini " kainat" kitabına çevirip seyredenlerden, her yaratılmıştan ibret alıp tefekkür edenlerden eyle. Amin.
Bakmak başka görmek başkadır, herkes bakar ama çok azımız görürüz çünkü görmek ve ibret almak için bakmayız. Mümin ibret almak ve yolunda ilerlemek için bakar.
OLAYLARI GÖRMEK İSTEDİĞİN GİBİ DEĞİL, GÖRMEN GEREKTİĞİN GİBİ GÖR ve ALLAH'IMIN EMİRLERİ DOĞRULTUSUNDA HAREKET ET. SONUNDA MUTLAKA YAPTIKLARINDAN HESABA ÇEKİLECEKSİN.
BERR :
BERR : Kullarına şefkatli olan, iyilik yapan. Fıtratların gereğini kolaylaştırarak oluşmasını sağlayan! Bu konuda vaatlerini yerine getiren. Bütün iyilik ve güzelliklerin sahibi, kullarına karşı bağışı ve ihsanı çok olan, iyiliğin, vefanın, güzelliğin ve ihsanın tek kaynağı.
Berr ( Yıldırım,"berr"mad,DİA..V/468 ):" Verdiği haberde doğru olan, asla yalan söylemeyen" anlamına da gelmektedir. Yalan söylemek ALLAH hakkında muhal olduğu için, sözlerinde ve haberlerinde doğru ( sadık ) kavramına en çok layık olan O'dur.
TUR suresi, ayet 28: Biz gerçekten bundan önce de O'na yalvarıyorduk. Çünkü O, çok iyilik eden ve çok merhamet edendir.
BAKARA suresi, ayet 112: Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü ALLAH'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun RABB'i katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller.
YARADAN'ımız bizleri hep iyiliğe sevkeder. ALLAH'ım! Iyiliklerle, hayırlarla Kendisine ulaşmamız için sebepler yaratıp, imkanlar verir bizlere. Bize düşen, bir iyilik yaptığımızda secdeye varıp, bize hayır kapılarını açan RABB'imize şükretmemizdir. ALLAH bize varlık vermese, zengin kılmasa, yüreğimize" sevgi ve merhamet" koymasa, kimseye yardım edebilir miydik? Parayı harcayacak pek çok yer varken " hayır " yapmak, parayı bir garibin duasını almada kullanmak, ancak ALLAH‘ın rızasını isteyen kullarına verdiği bir lütuf, bir nimet değil midir?
ALLAH, DİLEMESE " DİLEMEYİ " NASİP EDER MİYDİ BİZE HİÇ ?
İyilik yapmayı dileten O. İyilik yollarını açan O. Sonuçta bize sevaplar kazandırıp, huzura erdiren O.
HADİS ( Buhari, Rikak 31; Müslim. İman 207, 259 ): Resulümüz ( s.a.v ) buyurdular: ALLAH Teala İYİLİK ve KÖTÜLÜKLERİ TAKDİR EDİP YAZDIKTAN SONRA BUNLARIN İYİ VE KÖTÜ OLUŞUNU ŞÖYLE AÇIKLADI: Kim bir iyilik yapmak ister de yapmazsa, ALLAH bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonrada onu yaparsa, ALLAH o iyiliği on mislinden başlayıp yediyüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, ALLAH bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder.
Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, ALLAH o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.
Can dostlarım,
Son günlerde Resul'ün hali diye bir şekilcilik aldı gidiyor, Resul'üne şekille uyulmaz, o'nun yaptıklarını yapar hayatımızda uygularsak Resul'üne uymuş oluruz.Resul'ümüzün YAPMADIĞI ve kendisine yapmalarına MÜSADE ETMEDİĞİ şeyleri yapmamız ve kendimize yapmalarına müsade etmemiz ALLAH'a ve Resul'üne karşı gelmek demektir. Hiç bir örf ve adet bunun dışına çıkamaz.
AHZAB suresi, ayet 36: ALLAH ve Resul'ü bir işe hüküm verdiği zaman,bir kadın ve erkeğe o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim ALLAH ve Resulü'ne karşı gelirse bir sapıklığa düşmüş olur.
YUNUS: Hakikat bir denizdir, şeriat onda gemi, ÇOKLAR GEMİDEN ÇIKIP DENİZE DALMADILAR. Çoklar geldi kapıya, şeriyat tutmuş durur. İçeriye girüben ne varın bilmediler.
Dört kitabı şerh eden, hakikatte asiydür. Zira tevsir okuyup manasını bilmediler. Batın gözdür dostu gören, bu zahir göz yabandır. Miskin Yunus bu sözü can içinde söyledi, söyliyen de bihaber.
Her gününü ALLAH ile paylaşanlar, her alanda Resulü ile söyleşenler, elbet diledikleri meydanı bulurlar. Cümlenin niyazına ortak olalım, RABB'İMİN GERÇEK EMİRLERİNE HER BİRİMİZ UYALIM. ( Hz. ALİ )
FETTAH :
FETTAH : İyilik kapılarını açan, mazlumlara yardım edip mü'min kullarını zafere ulaştıran, her müşküle çare bulan, maddi engelleri kaldıran, kuluna manevi kapıları açıp, yüreklerden tasaları, kederleri gideren.
Fettah'tır O!" Fettah " isminin en büyük tecellisi olan " Fatiha " suresi'ni kuluna bir " anahtar" gibi vererek, onunla ebedi saadet kapılarını açtırandır ALLAH. KENDİSİNE İNANAN KULLARINA, Habibi Muhammed Mustafa'nın şahsında Fetih suresi'nde, hayat savaşında dünyevi ve uhrevi fetihler müyesser kılar.
FETİH suresi, Yeter 1, 3 : Doğrusu BİZ sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece ALLAH senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana ALLAH, şanlı bir zaferle yardım eder.
Bütün hayır ve bereketlerin anahtarı ALLAH'ın elindedir. Bize düşen, hayatın hiçbir döneminde ÜMİTSİZLİĞE DÜŞMEMEK, kayguya kapılmamak, dimdik yürümeye devam etmektir.
Kimi zaman maddi kayıplara uğrasak bile, çalışıp, sebeplere sarılarak, mülkü, mülkün gerçek sahibi ALLAH'dan şüphe etmeden, inanaraktan isteyelim.
Manevi imtihanlar karşısında da, ALLAH'ın ve Resulü'müzün ve de koruyucu meleğimizin yanı başımızda olup bize yardım ettiklerini bilip, onlardan güç ve yardım dileyerek, ümitsizliğe kapılmadan imtihanlarımızı vereceğimize inanmalıyız. Zira ALLAH'ın bir değil," BİNBİR " kapısı vardır! Bir kapıyı kapatırsa, bir kapıyı ardına kadar kadar açar, yeter ki israrla ve O'na güvenerek O'ndan dileyelim. O Yüceler Yücesi," marifet " kapılarını mü'min kullarına;" mağfiret " kapılarını da günahlara batmış aciz kullarına açar. Bu kapıları kıyamete kadar açık tutar.
ALLAH, İNSANLARI ZORLUKLARLA DENEMEKTE,ancak hiç kimseye güç yetirebileceğinden fazlasını yüklememektedir. ALLAH, samimi kullarına bir zorluk verdiği zaman, ondan çıkış yolunu da açar; mutlaka zorluğun yanında bir kolaylık da gösterir.
NAHL suresi, ayet 102: Ey Muhammed! De ki; Ruhu'l – Kudüs ( cebrail ), İNANANLARIN inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere KUR'AN'ı RABB'inden hak olarak indirdi.
NEML suresi, ayet 92: KUR'AN'I OKUMAM EMREDİLDİ. Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki;" BEN ANCAK UYARICILARDANIM".
SAD suresi, ayet 29: Bu KUR'AN, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ÖĞÜT ALSINLAR DİYE sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
MUHAMMED suresi, ayet 24: Onlar KUR'AN'I DÜŞÜNMÜYORLAR MI? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?
TANRI'NIN YANINDA OLURSAN BAŞARABİLİRSİN. O'nun karşısında değil. BÜTÜNLE BİRLİKTE OLARAK BAŞARABİLİRSİN. O'na karşı değil.
Biz ALLAH'ımın FETTAH sıfatının bize tecellisini öğrendik, peki biz bu sıfatı başkalarına karşı nasıl kullanacağız?
Etrafımıza bolca iyilik yaparak, mazlumlara karşılık beklemeden yardım ederek, müşkülde olan birine müşkülünü kaldıracak yardımı yaparak, maddi sıkıntıda olana bizim verebileceğimiz kadar para yardımında bulunup, diğer ihtiyacını bulabilmesi için yardım ederek, moralinin düzelmesi için onu teselli edip, TEK yardımcının ALLAH olduğunu ona anlatıp, onun ALLAH'a yönelmesini sağlayarak.
Bu" olma " çabası, bir duvar oluşturuyor. Çünkü sen zaten VARLIĞINI İÇİNDE TAŞIYORSUN. Herhangi bir şey olmak zorunda değilsin. Sadece KİM OLDUĞUNU ANLA yeter. Hepsi bu, sadece İÇİNDEKİ GİZLİ KİMLİĞİN FARKINA VAR.
HAFİZ :
HAFİZ :Sözlükte " koruyan himaye eden, dengede tutan " anlamında olan" Hafiz" kelimesi, terim olarak" herşeyi afat ve beladan koruyan, herşeyi dengede tutan anlamlarına gelir.
Diğer anlamıyla Hafiz: koruyup gözeten, Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının yaptığı işleri BÜTÜN TAVSİLATIYLA BİLEN, kullarının NİYETLERİNİ ve GÖNÜLLERİNDEN GEÇENLERİ BİLEN, Kendisine gaib ve gizli olan hiçbir şey bulunmayan, hadisatı eksiksiz kaydedip hesaba çekmek üzere muhafaza eden, HAS KULLARINI HELAK ve ŞER YERLERİNDEN MUHAFAZA EDEN, kudretiyle, herşeyi dengede tutan.
YUSUF suresi, ayet 64: En hayırlı koruyucu ALLAH'tır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.
Hiç şüphe etmeden bilelim ki; KENDİSİNE İNANAN KULLARINI, şeytanın tuzaklarından, vesveselerinden koruyandır YARATAN'ımız.
NİSA suresi, ayet 175: ALLAH'A İNANIP O'NA SIMSIKI SARILANLARI ( ALLAH ) kendisinden bir rahmet ve lütfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir.
Bizleri her türlü kötülüklerden koruyan, dünyanın bize verdiği çok büyük acı ve sıkıntılarımızda bizi muhafaza eden, yüreklerimizdeki imanımızı korumamıza yardımcı olan, bizi yaratan ALLAH'ımızdır. Bela, musibet ve AĞIR İMTİHANLARIMIZ karşısında Ruhi rtıkbizim dünya imtihanlarımız karşısında KENDİSİNE sığınmamızı sağlayarak, bu zor günlerimizde sarsılmamamızı mümkün kılar.
HUD suresi, ayet 57: Şayet siz kabul etmeyip yüz çevirirseniz kesinlikle ben, size duyurmakla görevli olarak gönderdiğim şeyi size ulaştırdım. RABB'im ( isterse ) sizin yerinize sizden başkasını getirir de siz o'na hiçbir zarar veremezsiniz.Şüphesiz benim RABB'im herşeyi gözetendir.
RA'D suresi, ayet 11: İnsanın önünde ve arkasında kendisini ALLAH'ın emrinden koruyan takipçiler ( melekler ) vardır. Hiçbir toplum KENDİ NEFİSLERİNDE OLANI DEĞİŞTİRMEDİKÇE ALLAH ONLARIN DURUMUNU DEĞİŞTİRMEZ. Şayet ALLAH bir toplum hakkında bir kötülük isterse artık onu geri çevirecek kimse de yoktur. Onlar için ALLAH'tan başka bir koruyucu da yoktur.
ALİ İMRAN suresi, ayet 76,77: Hayır; her kim AHDİNİ YERİNE GETİRİR ve ( ALLAH'ın koyduğu ) YASAKLARI ÇİĞNEMEKTEN SAKINIRSA işte ALLAH o muttakileri sever. Fakat onlar, ALLAH'a verdikleri sözü ve KENDİ YEMİNLERİNİ birkaç paraya satanlar, işte onların ahirette hiç nasibi yoktur. ALLAH kıyamet günü ONLARLA KONUŞMAYACAK, ONLARA BAKMAYACAK ve ONLARI TEMİZE ÇIKARMAYACAKTIR. Onların hakkı acı bir azaptır.
MÜ'MİN suresi, ayet 7: Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar ( melekler ) RAB'lerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve İNANANLAR İÇİN ( şöyle diyerek ) bağışlanma dilerler. Ey RABB'imiz! SENİN rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde TÖVBE EDEN ve SENİN YOLUNA UYANLARI BAĞIŞLA ve onları cehennem azabından koru.
YÜCE ALLAH'ımın bize HAFİZ ismiyle nasıl tecelli ettiğini öğrendik, şimdi bizim HAFİZ ismini kendimizde nasıl hale vereceğimizi öğrenelim:
Dünyaya kendimiz için yaşamağa ve hiçbir şeye karışmadan" BANA NE " demeye gelmedik. Birçok sorumluluklar alıp ALLAH'a verdiğimiz sözleri yerine getirmeye ve Resulü'müzün yaşadığı gibi yaşayacağımıza dair söz verip geldik. Hepimiz KUR'AN'ı Türkçe anlayarak okuyup. ALLAH'ın bizden yapmamızı istediklerini ve yasaklarını öğrenip, ÖNCE KENDİMİZ UYGULAYIP, SONRA DA BU EMİRLERİNİ CÜMLEYE ANLATMAKLA YÜKÜMLÜ ve SORUMLUYUZ. Bunu yapmadığımızda ezelde, daha dünyaya gelmeden önce ALLAH'a verdiğimiz SÖZ'ümüzün bu kısmını yerine getirmemiş oluruz.
FATIR suresi, ayet: ( Resul'den sonra ) Kitabı, kullarımız içinden seçtiğimiz bazılarına miras olarak bıraktık ( ki, onu korusun, öğretsin, ve günlük hayatta hem uygulayıp hem de uygulatsınlar ) Ama bu kullarımız içinde ( bu veraset misyonunu hakkıyla yerine getirmeyerek ve günahlara girerek ) kendi öz canlarına zulmeden vardır: onların içinde ancak orta bir yol izleyenler vardır; onların içinde ALLAH'ın izniyle muvaffak oldukları hayırlı işler sebebiyle en önde koşanlar vardır. İşte büyük lütuf, ( Kitaba olan ) bu ( veraset )tir.
Gümüşhanevi 905 nolu hadis: Biriniz ( din ) kardeşinde nasihate muhtaç bir kusur görürse, onu hatırlatsın. ( eğer hatırlatmazsa ona ihanet etmiş olur )
KORUMAK VE KORUNMAK KULLUĞUN VE YARATILMIŞLIĞIN ASIL
GÖREVİDİR.
Biz KENDİMİZİ KORUMAKLA SORUMLU TUTULDUĞUMUZ GİBİ, karşımızda olan insanları da korumakla sorumluyuz. Dünyadaki her şey bize hizmet etmek için yaratılmış olup ( Bakara 29 ) bize emenet olduğu için, onları da onları da korumak mecburiyetindeyiz. Hayvanı, bitkiyi, taşı toprağı da korumak mecburiyetindeyiz.
ALİ İMRAN suresi, ayet 104: İçinizden hayra çağıran , güzeli emreden, kötülük ve çirkinden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere eren işte onlardır.
Gümüşhanevi 1258 nolu hadis: ALLAH Azze Celle, melekleri, hatta yuvasındaki karıncalar, denizdeki balıklar bile, insanlara iyiyi ( doğruyu ) öğreten kimselere salat ( istiğfar ) ederler.
Dünyadaki herşey bize verilmiş bir emanettir, öyleyse ailemizi, vatanımızı, bayrağımızı, dinimizi ve imanımızı da korumakta sorumluyuz. Kendimizi korurken en önemlisi; ŞEREFİMİZİ ve NAMUSUMUZU korumaktır. Hem bu değerlerimizi kaybedecek şeyleri biz yapmayacağız, hem de bu şerefsiz hareketleri bizlere yapmalarına fırsat vermeyip, böyle davrananlara DAHA İŞİN BAŞINDA çok sert davranıp onları yanımızdan uzaklaştıracağız.
Hz. ALİ: Haksızlık karşısında eğilmeyin. Eğer eğilirseniz, hakkınızla beraber HAYSİYET ve ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.
TEVBE suresi, ayet 123: Ey iman edenler! Kafirlerden ( öncelikle ) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizden bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, ALLAH kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.
ALİ İMRAN suresi, ayet 28: İnananlar, inananları bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Her kim bunu yaparsa, ALLAH'TAN İLİŞİĞİ KESİLMİŞ OLUR.
MAİDE suresi, Yeter 79, 80, 2 : İşledikleri kötülükten birbirlerini vazgeçirmiyorlardı. Ne kötü şeydi yapmayı sürdürdükleri. Onların birçoğunun küfre sapanlarla DOSTLUK KURDUKLARINI görürsün. Öz benliklerinin ( nefislerinin ) onlar için hazırlayıp sunduğu şey gerçekten çok kötüdür! ALLAH ÜZERLERİNE GAZAP İNDİRMİŞTİR. AZAP İÇİNDE DE ONLAR SÜREKLİ KALACAKLARDIR.
Kendinizi koruyunuz ki korunasınız. RABB'İME GÜVENİN Kİ; GÜVENDE OLASINIZ. Hatanı bilirsen, MEZİYET ÖRTMEKTİR. Hatasını bilip de" Ben böyleyim " diyen, söküğünü büyütendir. Gün gelir öyle büyür ki, örtecek yama bulamazsın. ALLAH'ın kullarının ölçüleri hepsi bir olmaz.
ALLAH'IM KULUNA SEVAP KAPISI AÇAR, NE VAR Kİ O KUL O KAPIDAN
GEÇERSE
MERYEM suresi, ayet 72: Sonra biz KORUNUP SAKINANLARI KURTARACAĞIZ, ZALİMLERİ de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.
HADİS: Hz. İbn-i Abbas ( r.a )‘tan rivayetle Efendimiz ( s.a.v ) buyurdular ki: ALLAH ( c.c ) buyurur: BEN, izzetim ve Celalim kakkı için zulmedenden ER VEYA GEÇ İNTİKAMIMI ALACAĞIM. VE MAZLUMU GÖRÜP DE YARDIMA GÜCÜ YETTİĞİ HALDE YARDIM ETMEYENDEN DE BUNUN HESABINI SORACAĞIM. ( Haraiti )
Neden korkarsın ki. Korkman gereken sadece ALLAH, bunu bilmezmisin. Herşeyi elinde tutan, herşeye hükmeden O. Afetler ve tüm kötülüklerden O'na sığın. ALLAH nasip etmedikçe sana hiçbirisi zarar veremez. Öyleyse söküp at içinden dünyalık korkuları. Yalnızca ALLAH'a sığın. Şuna yürekten inan: HAKİKİ ve MUTLAK KORUYUCU; herşeyi belli vaktine kadar afat ve belalardan saklayan, kainatı, bütün yaratılmışları tayin ettiği ömürleri tamamlanıncaya kadar herşeyden koruyan, herşeyden muhafaza eden HAFİZ'dır.
HAKEM :
HAKEM: Hükmeden ve hükmü KESİNLİKLE yerine getiren. Hüküm, Kendisine ait olan, hüküm yetkisini elinde tutan, son hükmü verecek olan, hükmeden, hakkı yerine getiren, ilmi, sözü, işi tam ve doğru olan.
ALLAH öyle bir hükümdardır ki," hak " ile " batıl‘ı " bir birinden ancak hak ile O ayırır!
ALLAH, hikmet sahibi bir Hakim olduğundan, hikmetini mutlaka icra eder.
Dolayısıyla da EMRİNE İTAAT EDENİ mükafatlandırır, KARŞI GELENİ cezalandırır.
KUR'AN'ı Kerim, insanın karşılaşacağı her olayda kesin çözüm bulmak, doğruya ulaşmak için başvuracağı TEK kaynaktır. ALLAH KUR'AN'ı ve içindeki hükümleri kıyamete kadar koruyacağını vaat etmiştir.
TEK REHBER KUR'AN ve TEK ÖNDER Hz. MUHAMMED ( s.a.v ) EFENDİMİZDİR.
HİCR suresi, ayet 9: Hiç şüphe yok ki, KUR'AN'ı BİZ indirdik, BİZ. Elbette onu koruyucuları da BİZİZ.
EN'AM suresi, ayet 114: De ki:" Şimdi ALLAH size herşeyi inceden inceye açıklayan KİTAP ( KUR'AN ) indirmiş iken ben ALLAH'tan başkasını mı hakem isteyeceğim? Kendilerine kitap verdiklerimiz de bilirler ki o tamamıyla hak olarak senin RABB'inden indirilmiştir. Sakın şüphelenenlerden olma.
İBRAHİM suresi, Yeter 1, 2: Elif Lam Ra. Bu KUR'AN, RAB'lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık, göklerdeki ve yerdeki her şey Kendisine ait olan ALLAH'IN YOLUNA ÇIKMAN İÇİN sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kafirlerin haline.
Biz ALLAH'ımın HAKEM vasfını kendimizde nasıl uygulayıp etrafımızda uygulayacağız?
En önemlisi her an ADİL olacağız, doğrudan şaşmayacağız. ALLAH dünyada ve ahirette kulları arasında adaletle hükmedendir. O, hiç kimseye başkasının günahını yüklemez ve kimseye zerre miktarı haksızlık yapmaz. Bütün işlerinde adaletle hükmeder. Öyleyse biz de hayatımızın her anında ADALETLİ davranmak mecburiyetindeyiz.
SAFF suresi, ayet 4 : Şüphesiz ALLAH KENDİ YOLUNDA, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak MÜCADELE EDENLERİ sever.
BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN ?
TEVBE suresi, ayet 119: Ey inananlar, ALLAH'a karşı SORUMLULUĞUNUZU YERİNE GETİRİN ve DOĞRU OLANLARLA BİRLİKTE OLUN.
CUMA suresi,ayet 5: ALLAH DOĞRUYA ULAŞMAK İSTEYENİ DOĞRUYA İLETİR.
Gönüllerinizi açık tutun, hayır olmadığını gördüğünüz şeye kapınızı kapatınız çünkü o RABB'İMDEN GELEMEZ, ÇÜNKÜ ALLAH HAYIRDA OLMAYANI SEVMEZ.
YUNUS suresi, ayet 100: Akıllarını çalıştırmayanların üzerine pislik yağdıracağım.
NİSA suresi, ayet 135: Ey inananlar, adaleti hakkıyla yerine getirin KENDİ ALEYHİNİZE, zengin olsun fakir olsun – anne, babanızın yahut akrabalarınızın – ALEYHİNE OLSA BİLE ALLAH için adil şahitler olun ve ALLAH onlara sizden daha yakındır. ARZULARINIZA UYUP DA ADALETSİZLİK YAPMAYIN. Eğer bildiğinizi değiştirir ya da şahitlikten vazgeçerseniz. ALLAH BÜTÜN YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR.
Aynı zamanda HAKEM isminin gereklerini gerçekleştirmek için ıslah etmek amacıyla zulme, fesada ve şerre engel olmak, bunu sağlamak için söz ve fiil ile müdahale etmemiz gerekir. ( bunun ile ilgili ayetleri ve hadisleri okuyunuz lütfen )
ZÜMER suresi, ayet 69: Yeryüzü, RABB'inin Nuru ile aydınlanacak, Kitap ( herkesin amel defteri ) ortaya konacak, Peygamberler ve şahitler huzura getirilecek ve aralarında Hakla ve adaletle hükmedilecektir. Onlara haksızlık yapılmayacaktır.
YUNUS suresi, ayet 10: O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.
RABB'im doğruda olanı bilir, doğruda olanı görür…Öyle kulun eli RABB'in elidir, RABB'in dilidir, RABB'in gözüdür…
Doğru olanlar Resulü'nün yolundadır…Doğruda olanlar, Resulü'nün gönlündedir…Hem Resulü'nün yanında, hem canındadır.
ALLAH tek yol göstermiştir : İyi ahlak… Tek düzen kurmuştur : İslam…Tek vücut yaratmıştır : İnsan…Bunu böyle bilenler, bu doğruda gidenler : kendilerini her zaman selamette bulurlar, selamette kalırlar. Adımız bu doğruda oloduğu için, olacağı için öyle verilmiştir :" İNSAN. DİN. İMAN"…Din :Dostluk ile tarif edilir…İman : emin olanların, emanete layık olanların tarifidir.
ALLAH'ım İMAN EDEN kullarının her an yanındadır; ELİNİ O'NA AÇMIŞ İSEN, O'ndan DİLEMİŞ İSEN, doğrudan AYRILMAMIŞ İSEN.
ALLAH, Peygamberleri, Evliyaları ve melekleri DOĞRUYU BULANLARIN: çevresinde ve yanındadır.
Harama el sürme! Harama göz süzme! Haram yere minder serme! Kötü söz deme! Arkandan gelenler için doğru iz bırak…
Resulü'nün sözünü HAK KELAMI biliriz, doğru yolu öylece buluruz.
HAKİM :
HAKİM : İlminin kudretiyle açığa çıkmasını sebepler zincirine bağlayarak, nedenselliği oluşturan ve böylece kesret ( çokluk alemi ) algılamasını oluşturan. Bütün işleri yerli yerince ve eksiksiz olan, hüküm ve hikmet sahibi, eşyanın, işlerin ve her şeyin hakikatini bilen. DOĞRUDAN BAŞKA BİR ŞEY SÖYLEMEYEN ve YAPMAYAN.
Bizler unutmamalıyız ki, bize verilen bunca nimet karşısında, herşeyin belli bir yaratılış amacı ve hikmeti vardır. Biz aciz kullar hemen anlayamayıp ancak o işi yaşadıktan sonra nedenini anlarız.
" olan " her şeyin," yaradılan " her şeyin, ALLAH'ın YASAKLADIĞI her şeyin," şunları yapmayın "," şunlardan uzak durun " dediği her şeyin, bizim bilmediğimiz birçok hikmeti var.
YUNUS suresi, ayet 109: Ve sen sana vahyolunan şeye uy! Ve ALLAH hükmünü verinceye kadar sabret. Ve ALLAH, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
ŞURA suresi, Yeter 3, 6: O aziz ve hakim olan ALLAH, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder. Gökte ve yerde ne varsa hepsi O'nundur, O çok yücedir, çok büyüktür. Nerede ise gökler ALLAH'ın azametinden dolayı üzerlerinden çatlayacak hale geldiler. Melekler de, RAB'lerini överek O'nu noksanlıklardan uzak tutarlar ve yerde olanlar için ( ALLAH'tan ) bağışlanma dilerler.
Bilesiniz ki, ALLAH çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. O'nun dışında veliler edinenleri de ALLAH gözetlemektedir. Sen de onlar üzerine bir vekil değilsin.
EN'AM suresi, Yeter 15, 16, 17, 18: De ki:" Ben kesinlikle, eğer RABB'ime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım." Kim ki ortak koşmaktan döndürülürse, kuşkusuz ALLAH o gün, ona rahmet etmiştir. Ve işte bu, apaçık kurtuluştur.
DUHA suresi, ayet 11: Ve RABB'inin nimetini SÖZ ve FİİLLERİNLE ORTAYA KOY.
Biz kendimizde HAKİM sıfatını nasıl yaşanır hale getirmeliyiz?
ALLAH'ım Hakim isminin tecellilerini bahşettiği kuluna " HİKMET " verir. Yani, işlerin başını – sonunu görme kabiliyetini verir, DİLEDİĞİ ve LAYIK GÖRDÜĞÜ KULUNA. Hikmetin başı; ALLAH'ı bilmek, O'nun birliğine iman edip EMİR ve YASAKLARINA UYMAKTIR. Hikmet sahibi kul, yüksek düşünür. Hikmet sahibi kulun idrak ve kavrama kabiliyeti ve bunların neticesi olan hayra ulaşma akıbeti, diğer insanlardan çok daha üstündür.
HADİS ( Buhari, İlim, 10, İ'tisam, 10; Müslim, İmare,175, Zekat, 98; Tirmizi, İlim, 4; İbn Mace, Mukaddime, 17 ): Peygamber efendimiz ( s.a.v ) şöyle buyurdular: ALLAH, hakkında hayır dilediği kimseye, din hususunda büyük bir anlayış verir.
Gözünün gördüğü, aklının alabildiği herşey ALLAH'ın sonsuz bilgisinin eseri. Etrafına bak ve düşün bu nizamı bu intizamı. Çünkü ALLAH, herşeyi inceliğiyle bilen, bu bilgisine göre emir ve yasakları vazeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olandır.
HALİM :
HALİM : Yumuşak davranan. Açığa çıkan bir olaya ani ve fevri tepki vermeyip, açığa çıkış amacı doğrultusunda değerlendirmeye alan. İnsanların isyanlarına rağmen onları cezalandırmada aceleci davranmayan, af ve sabır sahibi.
TEĞABUN suresi, Yeter 17, 18: EĞER ALLAH'A GÜZEL BİR ÖDÜNÇ VERİRSENİZ.
O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve ALLAH, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, GÖRÜLENİ ve GÖRÜLMEYENİ BİLENDİR, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlup edilmesi mümkün olmayan / mutlak galip olandır en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen / sağlam yapandır.
HADİS ( Gümüşhanevi 4172 nolu hadis ): Halim ( selim olan ) peygamber olmaya yakın bir derecedir.
HADİS ( Buhari, İlim, 11; Müslim, Cıhad, 6-7 ): Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!
ŞUARA suresi, Yeter 83, 84, 85 : RABB'im! Bana" hüküm" ver ve beni İYİLERE KAT! Ve beni, sonra gelecekler için doğrulukla anılanlardan kıl! Ve beni nimeti bol cennetin mirasçılarından kıl.
ALLAH'ım bizi, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkartacak olan, bize dosdoğru yolu gösteren KUR'N'ı göndermiştir. KUR'AN'ın içinde bizlere neler yapmamız gerektiğini AÇIK AÇIK belirtmiştir; kesin uymamız gereken EMİRLERİ, kesin skınmamız gereken YASAKLARI bildirmiştir. Bu yüce KİTAP'taki EMİRLERE UYARAK hayatımızı ALLAH'ın rızasını kazanmak için çalışarak geçirdiğimizde, sonsuza kadar cennette kalacağımızı ALLAH'ım bize müjdelemiştir. Uymayanların ise – ALLAH'ın dilemesi dışında – sonsuza kadar içinde kalacakları cehennemi ve onun içindeki azapları tüm ayrıntılarıyla anlatmıştır.
ALLAH'ım KUR'AN'da bizlere bilmemiz gereken herşeyi anlatmıştır. İnsanların bir çoğu hak Kitabın geldiğini bilmelerine rağmen onu okumaya TENEZZÜL ETMİYORLAR, hatta büyük bir çoğunluk hayatları boyunca ALLAH'ın gönderdiği bu kitabı ELLERİNE BİLE ALMIYORLAR.
NECM suresi, ayet 29 – ZÜMER suresi, ayet 59: O halde, BİZİ anmaya ve Kitabımıza sırt dönen ve DÜNYA HAYATINI yegane gaye edinenleri SEN DE BİR TARAFA BIRAK.
ZÜMER suresi, ayet 3 : ALLAH, yalancı ve alabildiğine nankör hiç kimseye hidayet nasip etmez.
KEHF suresi, ayet 104: Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, KENDİLERİNİ GERÇEKTE GÜZEL İŞ YAPMAKTA SANIYORLAR.
RA'D suresi, ayet 1: Doğrusu o ( KUR'AN ) RABB'inden bir gerçektir! Fakat İNSANLARIN ÇOĞU İNANMAZLAR.
ALLAH'ın ayetlerini göz ardı ederek dünya hayatının zevkine ve eğlencesine dalıyorlar. Ölümlerinden sonra karşılaşacakları hesabı ve ahiret hayatını ise hiç düşünmüyorlar. ALLAH'IN YASAKLARINA UYMADIKLARI GİBİ, İNSANLARA EMRETTİĞİ GÜZEL AHLAKI DA YAŞAMIYORLAR. Mallarını, mülklerini kimseyle paylaşmıyorlar ve zorda olanlara yardım etmiyorlar, onlar BEN, BENİM diye BENLİK hastalığına kapılıp kendilerini ALLAH'tan uzaklaştırıyorlar. Üstelik kendilerine iman etmeleri söylendiğinde " Biz yaptığımızı biliyoruz, bizi uyarmanıza gerek yok, siz kendinize bakın " diye karşılık veriyorlar. İçlerinden ÇOK AZI ALLAH'a gereği gibi iman edip O'nun hükümlerini eksiksiz uyguluyor.
EN'AM suresi, ayet 116: Eğer yeryüzündeki insanların ekserisine uyarsan, SENİ ONLAR ALLAH YOLUNDAN SAPTIRIRLAR. Onlar, ancak zan ardından yürürler ve sadece yalan uydururlar.
FURKAN suresi, ayet 44: Yoksa sen onların çoğunun ( söz ) işittiklerini veya düşündüklerini mi zannediyorsun? ONLAR ANCAK HAYVANLAR GİBİDİRLER. Hayır, onlar yolca HAYVANLARDAN DA DAHA SAPIKTIRLAR.
Yukarıda anlatılanları biraz düşündüğümüzde, ALLAH'ın insanlar üzerindeki sonsuz merhameti ve şefkati açıkça görülüyor. İnkar edenler, bile bile hak din AHLAKINDAN yüz çevirmelerine ve ALLAH'ın yasaklarını çiğnemelerine rağmen ALLAH onları hemen cezalandırmıyor. Hatta onları dünya hayatında refah içinde yaşatıyor, her türlü nimeti veriyor. ONLARA İMAN ETMELERİ ve HAK DİNE DÖNMELERİ İÇİN SÜRE TANIYOR. Bütün bu örnekler ALLAH'ın sonsuz merhametini ve şefkatini, inkar eden insanların ise NANKÖRLÜĞÜNÜ anlamak için yeterlidir.
Ama bizim unutmamamız gereken çok önemli bir nokta daha var. ALLAH, aynı zamanda sonsuz adalet sahibidir. Dünyada da, ahirette de İNSANLARIN YAPTIKLARININ KARŞILIĞINI EKSİKSİZ OLARAK VERECEKTİR.
Şunu iyice bilmeliyiz ki, HALİM olmak ( yumuşak olmak ) demek, başkalarına hakkımızı yedirmek değildir, bizi kullanmalarına müsaade etmek değildir. Bize yapılan edep dışı hareketlere müsade etmek ve buna sessiz kalıp tepki göstermemek bunu resmen kabullenmek demektir ki, ALLAH'ımın lanetine hak kazanmış oluruz. ALLAH'ımın EMİRLERİNİ YERİNE GETİRMEMEK ise hiç değildir. Sorumluluklarımızı yerine getirmeyip ALLAH'a havale ettim, ALLAH isterse deyip köşeye çekilmek hiç değildir. Olumsuzluk ve kötü davranışlar karşısında Resulü'müz öyle öfkelenirdi ki, Hz.Aişe annemiz şakaklarını ovar öfkesinin hafiflemesine yardım ederdi ve öfkeliyken Resulü'müzün yanına yalnız Hz. ALİ girebilirdi.
Öyleyse hepimiz en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlup edilmesi mümkün olmayan / mutlak galip olan kişiler olmak MECBURİYETİNDEYİZ.
KENDİNİ KORUMAK ALLAH'IMIN EMRİDİR.
KASAS suresi, ayet 55: Onlar, çirkin söz işittikleri zaman ondan yüz çevirir ve " Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size, selam sizin üzerinize olsun, biz, CAHİLLERLE BİR ARADA SOHBETİ İSTEMEYİZ " derler.
HADİS ( Gümüşhanevi 5997 nolu hadis ): Cehaletten daha kötü fakirlik olmaz; akıllı olmak gibi zenginlik yoktur. Tefekkür gibi de ibadet olmaz.
HUD suresi, ayet 113: Zalimlere asla meyil etmeyin ( onları sevip özenmeyin ) yoksa size ateş dokunur. Zaten sizin için ALAH'ın dışında veliler yoktur.( onları veli edinirseniz ) sonra ( ALLAH tarafından ) yardım olunmazsınız.
HADİS ( Gümüşhanevi 15 nolu hadis ): Resulü'müz buyurdular; Ben, kulun yediği gibi yerim. Nefsimi ( canımı ) kudreti elinde bulunduran ALLAH'a yemin ederim ki, ALLAH katında dünyanın sivrisinek kanadı kadar bir kıymeti bulunsaydı ondan kafire bir bardak su bile içirmezdi.
ALİ İMRAN suresi, ayetler 120, 146, 148 - MAİDE suresi, ayet 105: Eğer size bir iyilik gelse, bu onları üzer, Bir kötülük gelirse buna sevinirler. SABREDER ve KORUNURSANIZ ONLARIN TUZAKLARI SİZE HİÇ BİR ZARAR VERMEZ. Kuşkusuz ALLAH onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.
HADİS ( Gümüşhanevi 5998 nolu hadis ): Manasını düşünmeden okumak olmaz! Anlamadan yapılan ibadetin de pek kıymeti yoktur. Fıkıh meclisi, atmış yıllık ibadetten hayırlıdır.
H A Y Y :
H A Y Y : Daim diri, canlı. Esma aleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikatı. Hayy! hayatı, ezeli ve ebedi olarak sarmalayan, bütün hayatların kaynağı olan, ezeli ve ebedi olarak ölmeyen, diri olan.
HAYY: Diri. Sağ. Canlı. TANRI sıfatlarındandır.
MÜMİN suresi, ayet 65: HAYY, ancak O!..O'ndan başka tapılacak yok! Onun için, dini halis tutarak O'na hep yalvarın…Hamd ALLAH'ın, O RABBÜLALEM'in!
( HALİS: Karışık olmayan, katkısız. Temiz, arı. Duru. Gerçek. )
HAY: ALLAH'ımın İSM-İ CELİL'i, ALLAH'ımın ADI'na kainatın sabahı. HAY: İnsanın KALEM'idir." YA ALLAH" dedik, HAY VASFI'nı seçtik, aradığımız yola öylece düştük.
ALLAH'ım! HAY SIFAT'ını kulunun içinde sargılıyorsun, her zerreyi birbirine sorguluyorsun, sonra karşılıyorsun, sen / ben / o zincirini kurduruyorsun ve SEN ALLAH'ım, CELAL SIFATI'nı yarattıkların ile CEMAL'leştiriyorsun…
Diri kaldık SÖZÜ'ne, selam verdik ÖZ'üne; yerden aldık, olur dedik tozuna…Dağlar şahit olsunlar, ovalar varolduğumu görsünler, sular bildiğim yere götürsünler…dersem; kendimi diri tutmalıyım, ÖZ'ümde OLAN'ı DOST'luğa katmalıyım…HAY, O'dur. " HAY " dedik, diri kaldık " HAY" dediysem, diriden düşünürüm. " HAY " diyelim, öyle sözü alalım, HAY'da doğduğumuzu bilelim! " HAY " diyelim, HAK ile diri kalalım…
Kul için değil, yaptığını ALLAH'ım için yapmalısın! ALLAH'ıma sığınıp, yaptığın işten korku duyma. Zaten hayır olmayan işi KENDİNE SIĞINAN kuldan uzak tutar. Onun için, sizce en basit iş için dahi ALLAH'ınıza sığının.
HADİS ( Buhari, Cuma, 11 ): Hepiniz çobansınız ve hepiniz SORUMLULUĞUNUZ ALTINDAKİNDEN MESULSUNUZ.
Kul, dilediği merhalede, dilediğini değil, HAK ETTİĞİNİ bulur! Dilemek niyettedir, hak etmek emektedir! NİYETİNİ EMEĞİN İLE BESLE Kİ, HAK ETTİĞİNE ERESİN.
Dün ile bu günü birleme, ne olacak diye terleme; olayın güzelini bekle, parlama.
Kul, niyeti ile bulur. Yumuşak olan HER KULUN OKUMASI, ALLAH'IMIN EMRİDİR.
Her yolu gidişe götüren, her kapıyı açan; NİYAZDIR, UNUTMAYINIZ.
Kapı, kul niyeti kurduğu, HALİ İLE UYDUĞU ANDA AÇILIR. Halin ile vermedikçe, niyetini haline uydurmadıkça, HAK KAPISI ASLA AÇILMAZ; açılmadığı halde de EŞİKTEN GEÇİLMEZ. HAK kapısının kilidi NİYAZDIR; ne var ki, GÖNÜL İLE, HAL İLE UYDUĞUN NİYAZ.
ÖRNEK OLUN, YOLDAN ÇIKANI GÖRÜN, YOLUNU GÖSTERİN KIRMADAN.
Sevdiğini sevmediğini, kendinden kendine danışırsan. RABB'in ile şüphesizce konuşursan,
YANILMAYACAĞIN CEVABI ALIRSIN, her konuda kendini doğruda bulursun. Darda olduğun an; SADECE O'NUNLA KONUŞ, O'NUNLA DERTLEŞ! Dermanı verecek O'dur! Kul – kulun derdine, sadece söz ile ortak olur, ana – baba dahi olsa. Dert denen her olay saadet kapısını açar.
İNANDIĞINA; DAĞLAR OLSA ÖNÜNDE SAHİP ÇIK.
HAY, ALLAH'ımın SIFATI'dır; ne var ki, BİLİP UYAN, UYANIP GÖRENE! " ALLAH'ım dirlik gönlümde olsun, ölüyü benden alsın!..." diyene kadar.
HAY VASFI'nda: kulunun gönlünü / bedeninden sıyırmayı anlıyalım…" Nasıl sıyrılır ? " derseniz; bedene tabi olan can, mana‘dan nasipsiz kalır!... Beden ile Ruhu birbirinden sıyırmak, yani Ruhu canlı tutmak.
HAY: gönlünün andı olsun, dilinin tesbihi." HAY " dediğimiz her an," HAY " diye diye her yan: benden / sana gelişir, her zerrem O'nun için çalışır. Bilgi, alışa / verişe gelişir; her zerren, VERDİĞİN HALDE " HAY " DİYE SÖYLEŞİR.
Bedendeki abdest sui le başlar, sui le biter…Zerrendeki abdest " HAY " ile başlar," HAY " ile devam eder gider. SONSUZ'a varlığını güder.
Gününü cümle ile paylaşırsan, cümle ile HAY'laşırsın…Her kulu ile paylaşırsan; yoğun geleni bilirsin, " HAY ALLAH " der, kendinde OLAN ile kalırsın." HAY " diyelim kendimizi bulalım,
" Diri olan bilir! " diyelim…" YAR " diyelim cümleyi saralım, BİR'liği kuralım…HAY: BİR KELAM, BİN KELAM'ın önüdür, insanlık; ADEM'in hem dünü, hem günüdür…Hal: insanın yapısıdır," HAY " dediği günde dilediği kapısıdır. Yumuşak yol dileyen," HAY ALLAH'ım…" diyendir:" Cezadan uzak tut ALLAH'ım!..." demektir.
Her yumağın ( ömrün ) vergisini düğümsüz sarmayı huy edinen:" HAY " diye diye kendi kendine dönendir, gölgeden çıkıp ateşi ile yanandır…" HAY ALLAH'IM HAY " diyelim KEVSER ŞARABI içip sarhoş olalım. HAY ADI'NI DİLDEN DÜŞÜRMEYELİM !
Sabah vakti ERENLER kapılarımızda bekler, her biri RABB'imin sırlarını saklar…
" HAY HAK " diyelim bir vakit, ADI'nı dilden söyleyelim her vakit!...
KERİM :
KERİM : Keremi, yardımı ve ikramı sonsuz olan, hiçbir karşılık beklemeden veren, ihsan eden, cömertlikte, eli açıklıkta tek olan, her türlü iyiliğin, faziletin sahibi olan. Öylesine cömert ki, kendisini inkar ile açığa çıkanlara dahi sayısız nimetlerini bağışlamaktadır.
ALLAH'A YAKLAŞMAK O'NA YALVARMAKLA OLUR. İNSANLARA YAKLAŞMAK
İSE, ONLARDAN HİÇBİR ŞEY İSTEMEMEKLE OLUR.
NEML suresi, ayet 40: Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse
Gerçekten benim RABB'im Gani ( hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan ) dır, KERİM olandır.
Evreni en ince ayrıntısına kadar ALLAH yaratmış ve Kendi SIFATLARIYLA şekillendirmiştir. Var olan herşey O'NDANDIR, ALLAH " MÜRİYD " ismiyle," İRADE " sıfatıyla isteklerini tahakkuk ettirir. Dolayısıyladır ki bizler, KENDİ VARLIĞIMIZDA MEVCUT OLAN bu isimlerin manalarını ortaya çıkarabildiğimiz ölçüde ve bunları yaşar hale geldiğimiz nipette, arzularımıza kavuşur ve korktuğumuzdan emin oluruz.
İman, ibadet, ALLAH'a ve EMİR'lerine İTAAT, ahlak ve dualarımızı; insanların övme ve beğenmelerini, bunları yaptığımızdan dolayı yermelerine, kınamalarını düşünmeksizin ve aldırış etmeden, yalnız ALLAH için halis bir niyetle yapıyorsak. Şirk, nifak, gösteriş, nankörlük gibi olumsuzluklardan uzak duruyorsak. Söz ve davranışlarımızda samimi ve DOSDOĞRU oluyorsak, ALLAH'ın istediği gibi bir insan olmaya BAŞLIYORUZ demektir. ( Biz dünyaya insan namzeti olarak geliriz, kimimiz insan oluruz, kimimiz namzet kalarak ölür )
ANKEBUT suresi, ayet 61: Andolsun, onlara;" Gökleri ve yeri kim yarattı, GÜNEŞ'i ve AY'ı emre amade kıldı? diye soracak olursan, şüphesiz:" ALLAH " diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?
HADİS ( Buhari, Teheccüd, 14; Müslim, Müsafirin 168 ); RABB'imiz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına RAHMETİYLE İNER de; BANA KİM DUA EDER Kİ onun duasına icabet edeyim! BENDEN kim İSTEYECEK ki ona DİLEĞİNİ VEREYİM! BEN'den kim mağfiret diler ki onu mağfiret edeyim.
ALLAH'IM KERİM'DİR, KULUNA HAZİNESİNDEN VERMEK İÇİN, KULUNU
BEKLEYENDİR O!
Biz nasıl KERİM olabiliriz? Bu vasfı nasıl yaşatabiliriz kendimizde?
KENDİNİ BİLMEDEN HAKİKATİ BULAMAZSIN, ZERRELERİ BÖLEMEZSİN,
NEFİS SENDEN KORKTUĞU ANDA ANAHTAR ELİNDEDİR.
ADALETİ VİCDANIMIZDA ARAYALIM, korku verirse kaçalım, kul korkusu değil, ALLAH korkusu. Her yaptığımızı ALLAH'ımın EMİR'leri doğrultusunda yapalım. ALLAH'ımıza sığınıp DOĞRU yaptığımız işten, korku duymayalım, ALLAH'ım O'NA SIĞINIP YAPTIĞIMIZ işten bizi daima galip çıkartıp bizi korur. Kimseye güvenmeyelim ALLAH'tan başka, kuldan beklemeyelim selamdan başka.
Mümin olmak, el bağlamakla değil, ALLAH'ıma gönül kapını açmakladır. Eğer ALLAH'ıma varmak dilerseniz, kendinizi yüksekte görmeyiniz. ALLAH'ım kulunu ŞEKLEN DEĞİL, RUH'en sever. HAK yolunda giden tehlikeden korkarsa, YOLUNDAN ŞÜPHE EDİLİR. Bilelim ki, DÜNYA İLE AHİRETİ BİR YÜRÜTMEK, kerametin en yüksek mertebesini bulmaktır.
Yardıma muhtaç birini gördüğümüzde ( para veya moralman ) karşılık beklemeden ALLAH rizası için ona yardım edelim, nasihate ihtiyaç bir hali varsa nasihat edelim, doğru yoldan sapmak üzere ise onu doğru yola getirmek için gayret edelim ( Bilen bilmeyenden sorumludur, ama UYMAYANDAN SORUMLU DEĞİLDİR. ) AMA KENDİMİZİ KULLANDIRMAYALIM,
KENDİMİZİ KORUYALIM, KENDİMİZİ KORUMAK ALLAH'IMIN KESİN EMİRİDİR.
KESİNLİKLE ALLAH'IMIN UZAK DUR DEDİĞİ ORTAMLARDAN VE KİŞİLERDEN UZAK DURALIM. ( KUR'AN ayetlerinde kimlerden KESİN OLARK uzak durmamız gerektiği apaçık yazılmıştır, ALLAH'ımın Emirlerine ve uyarılarına uymayanların hali YAZIMIZDA bunları yazdık LÜTFEN okuyunuz )
Resulümüz kötü söz duyacağı kişinin yanına sokulmazdı, bunun ile ilgili iki çok düşünerek okuyalım.
KASAS suresi, ayet 55 – A'RAF 199: Onlar, çirkin söz işittikleri zaman ondan YÜZ ÇEVİRİRLER ve" Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size, selam sizin üzerinize olsun, biz,
CAHİLLERLE BİR ARADA SOHBETİ İSTEMEYİZ" derler.
ALİ İMRAN suresi, Yeter 120, 146, 148 – MAİDE 105 : Eğer size bir iyilik gelirse, bu onları üzer. Bir kötülük gelirse buna sevinirler. SABREDER VE KORUNURSANIZ ONLARIN TUZAKLARI SİZE HİÇBİR ZARAR VERMEZ. Kuşkusuz ALLAH onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.
ABESE suresi, ayet 17: KENDİNİ HAHVEDEN İNSAN NE NANKÖRDÜR.
Hz. ALİ : Haksızlık karşısında eğilmeyin. Eğer eğilirseniz hakkınızla beraber HAYSİYET ve ŞEREFİNİZİ de kaybedersiniz.
KASAS suresi, ayet 86 – NİSA 105 : Şu halde SAKIN İNKARCILARA YARDIMCI OLMA.
SAD suresi, ayet 29: Bu çok mübarek KİTAB'ı sana ÖZÜ TEMİZLER AYETLERİNİ DÜŞÜNSÜNLER ve İBRET ALSINLAR DİYE İNDİRDİK.
ÖZÜ – SÖZÜ – EYLEMİ BİR OLMAYANLAR MÜNAFIKTIR.
MÜLK suresi, ayet 10: Ve yine derler ki; " Eğer kulak vermiş olsaydık veya akıl etmiş olsaydık, sair / CEHENNEM HALKI ARASINDA OLMAZDIK.
FURKAN suresi, ayet 28: Eyvah! KEŞKE FALANCAYI DOST EDİNMESEYDİM.
Ne istersin, derdin mi var, yoksa sıkıntın mı? Sen YÜREKTEN dua et, İNANARAK dua et, bil ki ALLAH MUTLAKA KABUL EDECEKTİR. ŞÜPHE DUYMA SAKIN, EMİN OL. En derinden emin ol. ALLAH sana ŞAH DAMARINDAN DA DAHA YAKIN. O, tüm sıkıntılarını ve yakarışlarını duyar. Elbette tüm MÜMİN kullarına karşılık verir. Hele hele bir de damlıyorsa gözlerinden yaşlar, ALLAH acır, merhamet eder YALNIZ KENDİSİNDEN İSTEYEN kullarına. Çünkü ALLAH: Keremi nihayetsiz derecede bol; kula istemeden ve karşılıksız olarak veren. Kulları hakkında vaadini yerine getiren lütuf ve kerem sahibi, yücelik ve Ululuk sahibi KERİM'dir O.
KUDDUS :
KUDDUS : Her türlü kötülük ve eksiklikten uzak, temiz, kutsal, yüce ve saygın olan. Yaratılmışlarda açığa çıkan özellik ve kavramlarda tanımlanmaktan, kayıtlanmaktan ve sınırlanmaktan beri! Tüm alemleri Esma'sıyla yoktan " var " kılarken; onlarda açığa çıkan özelliklerle tanımlanıp sınırlanmaktan dahi beri.
HAŞR suresi, ayet 23: " O, ALLAH ki, O'ndan başka ilah yoktur. MELİK'tir,( mülkünde istediği gibi tasarruf eden ), KUDDUS'tür, ( her noksanlıktan münezzeh olan ) SELAM'dır, ( her kusurdan ve afetten salim olan ), MÜHEYMİN'dir, ( her zaman gözetip, koruyan ), AZİZ'dir, ( kudreti daima üstün gelen ), CEBBAR'dır, ( dilediğini yaptıran ), MÜTEKEBBİR'dir, ( büyüklük ve yücelik kendisine mahsus olan ). ALLAH, müşriklerin şirk koştuklarından münezzehtir.
Her iki alemde ( Makro ve mikro alem, insanda alemlerde olan herşey mevcuttur ) görebildiğimiz ve göremediğimiz her şeyin yaratıcısı olan YÜCE ALLAH'ım, kainatı akıllarımızın çözemeyeceği bir intizam ile yaratmıştır. İlim sahibi her insan, bu muhteşem nizam ile alemin sürekliliğini hayranlıkla seyreder. Her olay, bir kanun ve bir " KAİDELER ZİNCİRİ " çerçevesinde cereyan ederek, SEBEP – SONUÇ ilişkileri ile bize bu kainatın sahibi TANRI'yı anlatır. Bu muteşem düzen, KUDDUS isminin tecellileriyle olur. ALLAH'ın KUDDUS ismini TEFEKKÜR eden her insan, secdeye kapanır ve EZEL'de ALLAH'a verdiği sözü, dünyada da ALLAH'ı şahit tutarak kuluna verdiği sözü yerine getirmek için her zerresi ile gayret eder. Sözünde durmayan NAMUSUNU, ŞEREFİNİ, HAYSİYETİNİ ve İNSANLIĞINI kaybetmiş bir ZAVALLIDIR.
Hz. ALİ : Haksızlık karşısında EĞİLMEYİN. Eğer eğilirseniz, hakkınızla beraber HAYSİYET ve ŞEREFİNİZİ de kaybedersiniz.
EY CAN, ÖLÜMDEN KORKAR KAÇARSIN YA! DOĞRUSUNU İSTERSEN,
SEN KENDİNDEN KORKMAKTASIN. ( Hz. MEVLANA )
HADİS: Müslüman olanın, kardeşi için ardından ettiği dua KABUL OLUNUR. Başının üzerinde bir MELEK vardır ki, o kardeşine hayır dua ettikçe: AMİN, istediğin gibisi, senin için de olsun! der.
HADİS: ALLAH RAHİM'dir / KERİM'dir, " haya'yı "( edeb'i ) çok sever; kulu tarafından KENDİ'sine kaldırılan ellere bir şey koymadan geri çevirmekten " haya " eder…ALLAH'ın lutfundan, ihsanından İSTEYİNİZ ! Çünkü, İSTENİLMESİNDEN HOŞLANIR. ALLAH
DİLEYENE VERİCİDİR. Nalın tasması gibi en adi bir şeye bile muhtaç olduğunuzda, onu ALLAH'TAN İSTEYİN.
Peki KUDDUS sıfatını halimize nasıl vereceğiz?
Her türlü KÖTÜLÜKLERDEN uzak durarak; hem biz kötülük YAPMAYACAĞIZ, hem de bizi KULLANMALARINA ve bize KÖTÜLÜK YAPMALARINA KESİNLİKLE müsade etmeyeceğiz.
A'RAF suresi, ayet 28: Bir edepsizlik ettikleri zaman;" atalarımızı böyle bulduk; bize bunu ALLAH emretti " derler. Sen de ki," ALLAH EDEPSİZLİĞİ EMRETMEZ. Bilmediğiniz şeyleri ALLAH'ın üzerine mi atarsınız ?"
ISRA 58 – TEVBE 15, 115 – EN'AM 35 – NAHL 93 – TALAK 2: MUHAKKAK suretle hepiniz, BÜTÜN YAPTIKLARINIZDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ. Her kim de ALLAH'tan korkarsa, ALLAH ona bir çıkış yolu gösterir. Hem ALLAH, dilediğine tevbe de nasip eder.
ŞEMS suresi, ayetler 7, 8, 9, 10 – A'LA suresi, ayet 14: Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Ardından da ona BOZUKLUĞUNU ve TAKVASINI ilham edene and olsun ki,
BENLİĞİNİ TEMİZLEYİP ARINDIRAN KURTULMUŞTUR. ONU KİRLETİP ÖRTENSE KAYBA UĞRAMIŞTIR.
KAMER suresi, ayetler 52, 53: Yaptıkları her şey kitaplarda ( amel defterlerinde ) mevcuttur. Küçük büyük herşey satır satır yazılmıştır.
Kulun yaptığı, ALLAH'ımın " YAP " dediğidir. Suç, KULUN NİYETİDİR. Heybesine iyi niyet koyan kuluna, ALLAH'IM " YAP " DEMEZ: onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan niyetinin onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir. Her olay karşıtı iledir, iyi – kötü,
beyaz – siyah, cennet – cehennem, SENİN SEÇME HAKKIN VARDIR. İki yol olur her kulun önünde, HAK yolu ve onun karşıtı, KULUN KADERİ HER İKİ YOLDA YAZILIR, SEÇİM SENİN HAKKINDIR.
KENDİNİZİ KORUYUNUZ Kİ KORUNASINIZ, RABB'ime güvenin ki güvende olasınız. Hatanı bilirsen, meziyet örtmektir. Hatasını bilip te " BEN BÖYLEYİM " diyen, söküğünü büyütendir. Gün gelir öyle büyür ki, örtecek yama bulamazsın. ALLAH'ın kullarının ölçüleri hepsi bir olmaz. ALLAH'IM KULUNA SEVAP KAPISI AÇAR, NE VAR Kİ O KUL O KAPIDAN GEÇERSE.
TEVBE suresi, ayet 123: Ey inananlar, çevrenizdeki bu inkarcılarla savaşınız. Onlar sizde bir SERTLİK görsünler. Biliniz ki ALLAH KESİNLİKLE SAKINANLARLA BERABERDİR.
NAHL suresi, ayet 128: Kuşkusuz ALLAH EMİRLERİNE karşı gelmekten SAKINANLAR ve İYİ İŞLER yapanlarla beraberdir.
ZÜMMER suresi, ayet 61: ALLAH, SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRENLERİ bu başarılarından dolayı kurtarır. Onlara hiçbir kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.
TEVBE suresi, ayet 126: Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hala ne tövbeye yelteniyorlar ne de ÖĞÜT ALIYORLAR.
Hepimizin EKSİK ve YANLIŞ taraflarımız vardır, başkalarında gördüğümüz yanlışları
" ACABA BEN DE BUNU YAPIYOR MUYUM? " diye kendimize dönüp kontrol edeceğiz ve eksik, yanlış taraflarımızı en kısa zamanda düzeltmek için gayret sarfedeceğiz. Bunun en güzel yolu
Esma-i Hüsna'yı ( ALLAH'ımın isimlerini – vasıflarını ) sık sık okuyup öğrenmek ve hangilerini yapamıyorsak, onları yapmaya ve halimize vermeye gayret etmeliyiz. Daime sayılan ve sevilen bir kişi olmalıyız, bize bakan, bizde ALLAH'ın sıfatlarının ve vasıflarının yaşanır halini görmelidir.
|