D Ü N Y A Y A N İ Y E G E L D İ K
Biz hep ALLAH'tan bir şeyler isteriz, isteklerimiz hiç bitmez. İsteklerimiz olunca seviniriz, olmaz ise " ALLAH'ım ben sana dua ettim, hayır yaptım, şunu bunu yaptım, sen bana isteklerimi vermiyorsun " diye yakarırız. Hiç düşündük mü biz O'ndan hep istiyoruz peki ALLAH'ın bizden istedikleri nelerdir ? bu isteklerini biliyor muyuz ? bilmiyor isek öğrenmek için çaba sarf ediyor muyuz ? Sınıfta olan bir talebeyi düşünün, dersini çalışmazsa öğretmenim not ver diyebilir mi ? bunu demeye hakkı var mıdır ? Dünyaya yeyip içmeye, eğlenmeye, günümüzü gün etmeye mi geldik yoksa burada ALLAH'ımın verdiği imtihanları verip, göç ettiğimizde yani bedenden sıyrılıp esas yurdumuz olan sonsuz hayatımıza kavuştuğumuzda buradaki imtihanlarımızın neticesi olan yerimizi kazanmaya mı geldik.
Birçoğumuz benim kalbim temiz kötülük yapmıyorum mühim olan kalp temizliğidir diyor, peki size soruyoruz : şimdi size bugüne kadar hiç kullanmadığınız bir alet getirsek ve bunu önce kurun sonra da çalıştırın desek bunu yapabilir misiniz ? önce kullanma kılavuz kitabını okur ona göre aletimizi kurup çalıştırırız.Başka bir örnek verelim : Bir olaydan dolayı mahkemeye düştük ve hakimin karşısına çıktık, hakim sordu bu suçu niye işledin ? Hakim bey ben bu kanunu bilmiyordum ve bunun suç olduğunu da bilmiyordum desek hakim bizi serbest bırakır mı ? tabii ki bırakmaz ve cezamızı verir çünkü kanunları bilmek mecburiyetindeyiz. Biz de ALLAH'ın bizden istediklerini öğrenmek ve öğrendiklerimizi uygulamak mecburiyetindeyiz.Her millet Peygamberinin kendisine bildirdiği KİTAB'ı öğrenmek ve öğrendiklerini de uygulamakla yükümlüdür.ALLAH'ım ayetinde, ben size bu KİTAB'ı apaçık anlayasınız diye indirdim diyor.Öyle ise KİTAB'ımızı anladığımız dilde düşünerek okuyup anlamaya ve anladıklarımızı uygulamaya mecburuz.
AL-İ İMRAN suresi 187. ayeti: ALLAH kendilerine kitap verilenlerden, " Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz ", diye söz almıştı. Fakat onlar, onu arkalarına atıp az bir fiyata sattılar.Ne kötü bir alışveriş.
Bu ayetten de anlayacağımız gibi ALLAH KUR'AN'ı öğrenmemizi, öğrendiklerimizi uygulamamızı ve bu öğrendiklerimizi hem halimiz ile hem söz ile etrafımızdakilere öğretmemizi bizden istiyor.
Bizim dünyaya geliş nedenlerimizden biri de , yerden göğe gerçeği bulmaya, kendimizi bilmeye geldik.Sevgimiz ile cümle yaratılanı sardıysak, gelişimize sevinmeliyiz çünkü ALLAH'ım kainatı sevgisinden yarattı, bizim hamurumuz da sevgidir.İnsan ; Bilgisi ile, görgüsü ile, sevgisi ile insandır. İnsan olmak istiyorsak önce kendimizi yargılayabiliyorsak , sorgulayabiliyorsak o zaman insan olabiliriz.Dünyaya işlenmemiş bir maden gibi ham olarak insan müsvettesi olarak geliriz, ALLAH'ın bizden istediklerini yapıp halimize verdikçe insan olmaya başlarız, yapmadığımızda da müsvette olarak kalırız.” O her şeyi insan için yarattım diyor " öyleyse önce insan olmaya çalışmalıyız.
Kendimizi bilmemiz ve ALLAH'ı bulabilmemiz için türlü türlü hallerde çeşitli imtihanlar geçireceğiz ve her halde RABB'imin AD'ını anacağız.Kimi ağaç dalına kuş misali konacağız, kimi zaman odun olup ocağa girip yanacağız,bazen de karlara dalıp buz misali donacağız. ALLAH dediğimiz an kendimize döneceğiz. Bu dönüşte, gerçeğin aynasında varlığımızı göreceğiz, birliğimizi göreceğiz ve cümle alem içinde sevgimizi gönüllere sereceğiz. ( İnşikak suresi 19. ayeti lütfen okuyunuz )
RA'D suresi 22,23,24. ayetleri : Onlar, RABB'lerinin yüzünü arzulayarak sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine sunduğumuz rızıklardan gizli ve açık dağıtırlar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte bunlar içindir ölümsüz yurt. And cennetleri bunlar içindir. Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa hizmet etmiş olanlarla birlikte girerler oraya. Melekler se her kapıdan yanlarına sokulurlar : " selam size, sabrettiğiniz için. Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu ! " derler. ( Yusuf suresi 90.ayeti, Bakara suresi 156,157. ayetleri lütfen okuyunuz. )
ÖNCE KENDİNİ BİLECEKSİN, KENDİNDE ALLAH'I BULACAKSIN,
CÜMLEYİ O'NDAN DİYE SEVECEKSİN.
Şunu şüphesiz bilelim ki, biz yaratılan her zerreyi ne halde olursa olsun karşılık beklemeden sevdiğimiz an ; ALLAH ile BİR olmuş oluyoruz, O'nun ile kainatı sarıyoruz.
Yukarıda bazı imtihanlardan geçeceğimizi yazdık, bununla ilgili bir ayeti yazalım.
BAKARA suresi 214. ayeti : Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler gibisi sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz, onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar, " ALLAH'ın yardımı ne zaman,” dediler. İyi bilin ki ALLAH'ın yardımı yakındır.
Bu ayetten de anlayacağımız gibi dünya bir imtihan yeridir ve burada imtihanlarımızı ne kadar iyi verirsek, göçümüzde de o kadar güzel yere varacağız.ALLAH bizleri ne ile imtihan edeceğini KUR'AN da birçok ayette bildiriyor. Ne ile imtihan olacağımızı bilmemiz için ve imtihanlarımızı nasıl kolay bir şekilde verebileceğimizi öğrenmemiz için muhakkak KUR'ANI anladığımız dilde okumamız gerekir.
Hiçbir zaman umutsuz olmayalım ve olayları gözümüzde büyütmeyelim. Şüphesiz bilelim ki, ALLAH'ım kuluna kaldıramayacağı yükü vermez. Olmuyor dediğimiz her olay olumsuzluğa gider, onun için bu günümüze şükür edelim daha beterini ve bizden daha düşkün durumda olanları görüp halimizden şikayet etmeyelim, günümüz ne güzel diyelim yarınımızın daha güzel olacağına inanalım. Biliniz ki her yağmurdan sonra bir güneş doğar, yağmur olmasa her yer kurak olur.Bakın ALLAH'ım ayetinde bize umutsuz olmamamızı ve her şeyi başarabileceğimizi nasıl bildirmiş.
AL-İ İMRAN suresi 139. ayeti : Gevşemeyin, üzülmeyin ; inanıyorsanız üstün sizsiniz.
Hiçbir kul, YARDIMCISIZ yol alamaz. Yardımcıyı dünyadan değil ALLAH'tan dilememiz lazım. Hepimizin koruyucu bir meleği var, bir şey yaparken meleğinizi yardıma çağırın veyahut RESULÜMÜZ'ü yardıma çağırın. Bilelim ki ALLAH'ın yardımı olmadan parmağımızı dahi oynatamayız. Her işe başlarken ALLAH'ımın ADI ile başlarsak yanlış yapmayız, her işimize Besmele ile başlayalım ve Besmelenin gereklerini yerine getirerek işimizi yapalım.RESULÜMÜZ dahi her işinde ALLAHTAN yardım dilemiştir.Bunu bize bildiren ayeti yazıyoruz.
ISRA suresi 80. ayeti : Şöyle yakar :” RABB'im ! Beni, gireceğim yere doğruluk – dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk – dürüstlükle çıkar.Katından bana yardımcı bir güç / kanıt ver ".
Darda olduğumuz an sadece ALLAH ile konuşalım, O'nun ile dertleşelim ! ALLAH bizde – içimizde, O'nu uzakta arama.Bize derman verecek O'dur ! Kul kulun derdine sadece söz ile ortak olur,ana baba dahi olsa.
BİLELİM Kİ, HER BİR KUL DÜNYADAN DA KAİNATTAN DA YÜCEDİR.
ÇÜNKÜ, KAİNATI GÖNLÜNE SIĞDIRABİLİR.
Bizim dünyaya gelişimizin bir nedeni de, CELAL – CEMAL ( zıtlar kanunu ) vasfı ( özellikleri ) ile hemhal ( onun ile yoğrulmak ) ve bunları bedenli iken yaşamamızdır.
Şimdi size hepimizin düşünüp düşünüp tekrar tekrar okumamız gereken çok önemli bir ayeti yazıyoruz, bu ayet bizim hayatımızı değiştirecek ve kendimizi bilmemize yardımcı olacak çok önemli bir ayettir.
VAKIA suresi 62. ayeti : Andolsun, ilk yaratışı / yaratılışı bildiniz.Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı ?
Ayette de apaçık yazıldığı gibi ilk yaratılışı hepimiz biliyorduk ama bedenlenince o bilinç bizde perdelendi. Şimdi yapmamız gereken ALLAH'tan yardım dileyip o perdemizi dünyada iken açmak ve gerçeğimizi bulmak. Biz o kadar geçici dünya hayatına bağlanmışız ki, dünyaya niçin geldiğimizi ve ne yapmamız gerektiğini unutmuşuz. İşin üzücü tarafı da, aslımızı bilmek için gayret etmiyoruz.Dünya ile ahireti ayıran çoktur. Ne var ki, dünya ile ahireti beraber yürütmek, kerametin en yüksek mertebesini bulmaktır.Hepimiz dünyayı sildiğimiz zaman ALLAH AŞKI gönlümüzde yeşerir. Şunu bilelim ki ALLAH'ımın verdiği nimetindendir, bizim hayrımıza olduğu içindir, verdiğinle şımarmamalıyız.Vermediği ise Rahmetindendir bizi koruduğundandır, bizden aldıkları için üzülmemeliyiz.Bize verdiği bazı şeyleri geri alıyorsa onu gerektiği gibi paylaşmadığımızdan dolayıdır. Verilene şükür etmek ALLAH'ını sevmektir. Amade olmak : niyaza durmakla değil, yolunda gitmek, kötüden uzak durmaktır. Dünyaya bağlanmayalım, verdiklerini gerektiği gibi kullanalım, burada misafir olduğumuzu unutmayalım. Dünyaya bağlandıkça ALLAH'tan uzak kalırız.
Bizim RABB'imiz ile söyleşme özgürlüğümüz vardır. ALLAH'ım insandan insana sözcü istememiştir.O insan için insanı kırmamıştır, kıranı sevmez. ALLAH'ım insanı insana üstün görmemiştir, göreni sevmez. Unutmayalım ki, ALLAH ADI'na tuttuğumuz her el ; bize de el olur, enerji ile yükselir. Enerji ve sevgi yükseldikçe, Rahmet çoğalır.
GÖREVİN ; AZI – ÇOĞU DEĞİL, YAPILANI ÖNEMLİDİR.HER BİLEN BİMİYENİN YARDIMCISI OLSUN, HER YAPTIĞIN YARDIM KENDİNE DE YAPTIĞIN YARDIMDIR. VERDİKÇE YENİSİNİ ALIRSIN.
Bütün bunları okuduktan sonra dünyaya gelişimizin esas nedenini yazalım. Bu yazacaklarımı hepiniz biliyorsunuz ama unuttunuz ( VAKIA suresi 62. ayeti hatırlayın )
Şimdi yazacaklarımızı düşünerek okuyun, artık kendimize dönme ve ALLAH ile yaptığımız sözleşmemizi hatırlama vaktidir.Bu sözleşmeyi biz bedenlenmeden önce yaptık, gereğini yapmak için dünyaya geldik, eğer bu sözleşmemizi hatırlamaz ve gereğini yapmaz isek, vakit saat gelende göç ettiğimizde ALLAH'a ne yüz ile bakarız ? hiç utanmaz mıyız ? Şunu bilin ki her hareketimiz, her konuşmamız, her anımız kaydediliyor. Televizyonlarda " Biri bizi gözetliyor " programı gibi kainat bizi gözlüyor. Oraya vardığımızda burada iken kaydedilen kaydımız ile yüz yüze geleceğiz, işte bunun böyle olduğunu bize söyleyen ayet.
RA'D suresi 11. ayeti : Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini ALLAH'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler.Gerçek şu ki ALLAH bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar, iç dünyalarındakini değiştirmedikçe, değiştirmez. ALLAH bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için ALLAH dışında koruyucu bir dost da olamaz.
Daha bedenlenmeden önce – dünyaya gelmeden önce ALLAH ile yaptığımız bir AHDİMİZ var, bir de ANDIMIZ var. Şimdi bunları tek tek açıklayalım.
AHDİMİZ : Yaratılmışlığa ilk adımda RESULÜ'ne uyacağımıza dair verdiğimiz sözdür. Bu ahdimizi ALLAH ile aramızda yaptık. RESULÜMÜZ'e uyacağız derken o'nu taklit etmek değil, o'nun haliyle halleneceğimize yani RESULÜMÜZ'ün yaptıklarını uygulayacağımızı ve üretken olacağımızın sözünü verdik.Kul, dilediği merhalede dilediğini değil, hak ettiğini bulur.Dilemek niyettedir, hak etmek emektedir. Niyetimizi uygulayacağız ki, hak ettiğimize erelim. Hepimiz biliyoruz ki, " zahmet / uygulama olmadan Rahmet, yarattığı her zerreye sevgi ile hizmet etmeden de himmet " alamayız.
DÜNYADA GÖRÜLEN HER ŞEY, ALLAH'IMIN NURUNDANDIR.
Sonsuza dek yaratılmış her insan sevgiye layıktır, sevilmelidir, övülmelidir. Dili rengi ne olursa olsun, sofrasında ne bulursa bulsun ALLAH'ı ananların yapısındadır, kapısındadır, sofrasındadır. ALLAH'ımın EL'i cümleye niyaz edenin sırtındadır. Gönül ile yöneldiğin yer, HAKK'ın huzurudur. HAK, cümle kulunun DOST'udur, özel kullarının değil. ALLAH ile DOST olmak istiyorsak önce kendimiz ile sonra cümle ile DOST olmalıyız. Dost yerini bilendir, kulunu sevdi isek dost'uz, ayıbını örttü isek, eksiğini tamamladı isek dost'uz.
ALLAH'IMI HER ANIŞ İBADETİN TA KENDİSİDİR.
ALLAH artı sonsuz ile, eksi sonsuz arasında insanı yarattı öyle ise insan ve dünya evrenin tam ortasındadır.
ALLAH'ım senin engin denizin, sonsuzluğun demeyen, sahibini aramayan : kulu değildir yaratılandır.Burada hayal alemindeyiz, hakikat alemine gideceğiz. Her kul hiç olmazsa günde bir an gideceği gerçek yurdu olan hakikat alemini düşünsün ve kendini oraya hazırlasın. Biliyoruz ki doğmayan her zerre, eğitimsizdir.Dünya, her zerrenin eğitim merkezidir.
ANDIMIZ : Ezelde ALLAH'ıma dünyada KUL'u olacağımıza dair söz verdik.Her insan KUL değildir, kulu olması için O'nun emirlerini yerine getirmesi gerekir. Önce insan müsvettesi olarak doğarız, RESULÜMÜZ'e uymaya başladığımızda insan olmaya başlarız.İnsan olduktan sonra Müslüman olmaya çalışmalıyız, Müslüman olmak camiye gidip namaz kılma ile değil ALLAH'a inanıp teslim olmak ile mümkündür, bundan sonra Mümin olmaya gayret etmeliyiz. Mümin ALLAH'ın emirlerini aynen uygulayan demektir yani sözde değil halde olandır.Ancak bu merhalelerden sonra kul olma yolu bize açılır.Kulun diğer anlamı KÜL olmaktır.Kül, " OL " un olma halidir. Önce " OL " der, sonra kül eder ; " KÜL " dediğinde, KENDİ VARLIĞINA katar.Kul olmak için : benliğimizden, kimliğimizden sıyrılıp " OL " dediği halde olmalıyız, bunun için de bu güne kadar boşuna harcadığımız NUR'umuzu tamamlamamız gerekir.Kullukta tam teslimiyet vardır.Gerçek kulluk : olanı ALLAH'tan bilmek ( insandan değil ) gelene O'ndan diye uymaktır.
KUL OLMAK ALLAH'I BİLMEKTİR.
( Kulluğunu bilmek : ALLAH'tan geleni ne olursa olsun, kim olursa olsun : ister versin ister vermesin,kulu diye sevmek yaratılanı övmektir. ALLAH sendedir hem bende, yarattığı her tende, O'nu bilmek için günde, kulluk halini takınmalı kul olmanın gururu ile bakınmalı.
İnsanı bilmek için, İhsanını görmek için cümle ile dostluk kur, olmaz deme olacak, dolmaz deme dolacak. İnsan önce kendini sonra cümleyi bilecek böylece kainata gülecek.)
Yolumuz uymaz ! dersek yanılırız, çünkü yol bizim değil YÜCE'nin yoludur. Biz uyacağız, uyduracak değil ; biz seveceğiz, sevdirecek değil ! Sadece, bildiğimizi paylaşacağız.
Hepimiz bir birimizin nasibi için niyaz edelim.Eğer YÜCE'yi seviyor isek,kimseye sorgu yöneltmeyelim.Kim " ALLAH'ım " derse, kendinden başkasını asla yargılamasın.Sözümde, halimde HAK gerçeğini verdiysem, SEVGİLİNİN yolunda emeğimi serdiysem, kulluk halini almış, kullarına gülmüş olurum.
Almak bizi vermeye mecbur eder. Almaktan maksat, kulluk görevimizi öğrenmektir. Öğrendiğimizi defterden okuyarak değil halimiz ile verelim.
DOĞAN İLE ÖLENİN FARKI ; BİRİ GERÇEĞİ BİLMEYE, ÖBÜRÜ GERÇEKTE OLMAYA İLK ADIMDIR.
ALLAH cümlemizden razıdır, biz de O'ndan razı olalım, rızasına sarınıp, hazzı bulalım ÖZ'de.
FECR suresi 28. ayeti : Dön RABB'ine , razı etmiş ve razı edilmiş olarak .
Yukarıda ayette de okuduğumuz gibi RABB'im razı olmak için, kulunun rızasını diler.Cümlemiz O'ndan razı olalım, rızasını ömrümüzde bulalım Amin. ALLAH verdiği bilgiyi sınırlamış her insanda, bildiğin kadar bil ve uygula, güzelliğini öte alemde gör.
Kimseden,yapamayacağını istemeyin : " yapamam ! derse, üstünde durmayın ve zorlamayın. Biliniz ki, her aydın kulu ; en güzelini diler, en güzeli ile dolar. Ne var ki,gücü kadar hizmet verir, sadece ALLAH'ımın ona verdiğinden sorumludur.Bilelim ki her kademeye ; bildiğimiz ile değil,bildiğimize uyduğumuz ölçüde varırız
HADİD suresi 22. ayeti : Yeryüzünde ve aranızda oluşan hiçbir şey yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta kayıtlı olmasın. Bu, kuşkusuz ALLAH için çok kolaydır.
Bu ayeti düşünerek defalarca okuyun ve bundan sonra hiçbir olayda hatalı aramayın, gördüğünüz hataları örtücü olunuz ki ALLAH da sizin hatalarınızı örtsün. Bilin ki olayları kullar değil ALLAH'ım hazırlar. Sende olanı,” cümlenindir !..” de, kainata ser.Senin gücün kulun eksiğini örtmeye yetmez ; yetmeyeni, niyetin ile ört, duacı ol ! ALLAH'ıma sığınan, asla yardımsız kalmaz. Dostlukta önemli olan, kusursuz dost bulmak değil kusur görmemektir, her hali ile kabul etmektir.
Yarım gün kendimiz için çalıştı isek, yarım gün cümleye çalışacağız.Beden ile yardımcı olamıyorsak, söz ile……..Söz ile veremiyorsak,ALLAH yolunu göstererek…..yol vermezse, halimiz ile göstereceğiz.Sevgi bulaşıcıdır, yayılır – yayılır…..Beraber bunu yapacağız ! Sevmeyene,” sevmesen de gel !..” diyeceğiz.Darda – zorda görürsek, genişliği göstereceğiz. Genişlik nedir ? Ne darda olanı, ne zorda kalanı, elbet biz kurtaramayız ! " Her olanın ALLAH'tan geldiğini, O'nun göreceğini ..” söyleyip,yolunu O'na bağlarız ;genişliği öyle gösterebiliriz.
( Hata işleyeni sen suçlama, ALLAH'ım görür ! ALLAH'ımın gördüğüne söz etmek, O'na ortak koşmaktır.İman edelim ki : ALLAH'ım görücüdür, O vericidir, O hatalarımızı af dilersek silicidir.)
ARAF suresi 205. ayeti : RABB'ini gönülden yalvararak, gizlice ve sessizce sabah akşam an gafillerden olma. ( Araf 55 – Isra 110 - Fusulet 44 – ayetlerini lütfen okuyun )
MUHAMMED suresi 19. ayeti : ALLAH'tan başka TANRI olmadığını kuşkusuzca bil. Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. ALLAH sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de, varıp ulaşacağınız yeri de bilir.( Mümtehine 12.yi okuyun )
NAHL suresi 99 – 100. ayetleri : Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman edip yalnız RABB'lerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta / hiçbir kanıt yoktur. ( Hicr 40, 41, 42 Isra 65 )
Her olayın " OL " DEYİCİ'si kim ? ALLAH kimden sorar, kimden danışır ? Güzel olanı yarattığı bilinse, " çirkin !” denilende güzel aransa, dostluk O'ndadır bilinse ; hataya düşülmez. Olaylar, günü geldikçe açılır ; her kul, olaydaki tutumu ile seçilir. Yoksa, kulun tutumu ile olaylar değişmez ! YÜCE ALLAH'ım öyle ince ölçüler ile kainatı donatmış ki, her bir yaratılan öbür yaratılanın yüküne ortak…..Senin yıkmaya çalıştığın,gelir senin üzerine yıkılır. Aslında o olay olacaktır, ne var ki kuluna şaşmayan KANUN'unu gösterecektir ! ALLAH YAZAR, O DÜZENLER, O GÖRÜR, O GÖZETİR.
( Düzen senden hizmet bekliyor ise, gücünü esirgemediğin müddetçe asla yardımsız kalmazsın ! ALLAH'ım, hizmetine karşılık himmetini esirgemez.)
Kendimizi düşündüğümüz gibi göç etmişleri de düşünelim ve onlara YASİN okuyalım. Hiç şüphemiz olmasın ki, hakikat alemine varanın biden dilediği YASİN'dir. Bugün onların bizden dilediği, yarın göç ettiğimizde bizlerin dünyadakilerden istediğimiz olacaktır.
Sırat köprüsü fakirin duası ile geçilir, kestiğin koyun ile değil. Ölülerimize dua yollıyalım, hayır yapalım, hayır yaptıklarımıza ölülerimizin ismini verelim ve duacı olmalarını isteyelim.
NİSA suresi 59. ayeti : İnananlar ! ALLAH'a uyun, elçisine uyun ; sizden görev başında olanlara da. Her hangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu ALLAH'a ve Elçisine havale ediniz. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız……..Bu, sizin için daha iyi ve en güzel çözüm yoludur.
KEHF suresi 27. ayeti : RABB'inin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak / bir dayanak asla bulamazsın.
ZÜMER suresi 53. ayeti : Onlara bildir :” Kendilerine karşı sınırı aşan kullarım, ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin.ALLAH tüm günahları affedicidir. O Bağışlayandır, Rahimdir.( En – am suresi 36. ayeti, Ra'd suresi 2. ayeti lütfen okuyunuz.)
|