GARİP SABAHAT
ABLAMIN KALEMİNDEN 4 16.9.2020 Dua olayı
değiştirmez, bizi dışına çıkarır. TANRI: olacak olayları önceden
yazmıştır amma, olaylardaki davranışlarımızı bizim seçimlerimize bırakılmıştır.
Demek ki, olaylar sana değil, sen olaylarda kendine yön vereceksin ve öylece
düzeni bulacaksın. RESULÜ'nü NUR'undan yarattı! RESULÜ kâinatın
her zerresini O NUR ile yazdı. KUR'AN yazıldıktan sonra kâinat yaratıldı.
KUR'AN ne zaman verildi ? RESULÜ doğduğu anda, peygamberliği geldiğinde değil!
Peygamberliği geldiğinde, yazılan okundu… okunsun diye sunuldu. RESULÜ'nü
YARATTI, KUR'AN'ı o'na yazdırdı.” Kuran o'dur!” denildi. ( kurmak'tan
kuran ). Her zerrede o'nun RESULÜ'nün imzası vardır! RAB, YARATAN: MUHAMMED, yaratılan…
YARATAN, yarattığını dilediğince yarattı. Kâinatı, yarattığı ile diledi,
yarattı! " BİZ "den murat odur. ALLAH kuluna doğrudan KENDİSİ vermiyor
enerjiyi. NUR-U MUHAMMED kanalıyla insanlara veriyor. En başta Adem'e de o'nun
kanalı ile verdi. YASİN
14: Evet, vaktiyle BİZ onlara iki elçi göndermiştik. Fakat onlar her ikisini de
yalanladılar; BİZ de üçüncü bir elçiyle onları destekledik. Onlar halka biz
size gönderilmiş elçileriz dediler. NEFS nedir? Yapmak istemediğin halde
yaptıklarındır. Huyun, UMMADIĞI DEĞERLERİ VARDIR! "
Gizlenmese " dersin; KENDİN DAHİ, KENDİNDE OLANI BİLMEZSİN ! Ancak kendinden
sıyrıldıkta; huyda olanı görür,” ALLAH'ım SANA sığınırım!” dersin. İşte "
SEN'DEN, SANA SIĞINIRIM ! " dedikte, kendinde olana uymuş olursun ( ŞEMS
suresi 7,8,9,10 ayetleri de bunu açıklıyor ). Huyunu değiştiremezsen, yolunu
değiştir. Hata sana kolay geliyorsa, DEVAMI
GEREKMEZ. Kolaylık HATADAN KAÇANA VERİLİR. Her hata bir kulundan uzaklaşmana
malolur. Kulun dünyaya gelişi, CELÂL – CEMÂL
vasfı ile hemhâl oluşudur, onu beden ile alışıdır. ALLAH'ım diyor ki: CELÂLİMİ
KULU VASITASI İLE CEMALE ÇEVİRİRİM. Cenab-ı HAKK bir kazasını yerine
getireceği zaman, o kulun AKLINI BAŞINDAN ALIR, o kul bu halde o işi işler;
sonra o kulun aklını iade eder de bu defa o kul pişman olup, ben bunu nasıl
yaptım der. PEYGAMBERİMİZ âlemdeki seslerin
ritimlerini dengeliyor. Maksat: HER ŞEYİ POZİTİFE ÇEVİRMEK. SEN'DEN GELENE UYDUM ALLAH'IM,
HER OLAYDA SENİ BULDUM ALLAH'IM. Olanın
kaderin yazısına dahil olduğunu bilirsin. Kulun yaptığı ALLAH'ın "yap”
dediğidir, DEĞİL… Suç: kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna
ALLAH'ım " yap " demez. Onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan:
niyetinin onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir. ( İBRAHİM
suresi, 4. Ayet bunu destekliyor ) İnsana verilen akıl, GERÇEĞİ
BULABİLMESİ, GERÇEK YOLDA OLABİLMESİ İÇİNDİR.( YUNUS suresi 100. Ayeti bunu
açıklıyor ) RABB'im; insanı " insan olsun…” diye
yarattı, insanı tüm bereketiyle donattı, ve insan KENDİ DİLEDİĞİNCE KENDİNİ
DONATTI. Günler, aylar, yıllar geçer. HER
İNSAN GELECEĞİNİ KENDİ SEÇER. Yazılan:
dünün / günün eseri değildir, her vakit – her saat – her dakika, RABB'imden
tasarıdır… Doğa'ya O yön verir, O'nun verdiği yönü insanoğlu görür. Değişmeyen halinden sorumlusun,
gelişmeyen bilginden kurumlusun! Öyle ise,
her gününde haline yenisini ekle, bilginde gelişeni öylece bekle. Okuyalım, ALLAH'dan DİLEYELİM!
Demeyelim,” yazı bozulmaz!..” YAZI'yı sen bozamazsın, yeniden yazamazsın amma
YAZAN, BOZAR DA, ÇİZER DE… yeter ki, ALLAH'ımıza yönelelim, dilemesini bilelim. O, senden selam alır, O, her an
selamdadır… O, senden kelam alır, O HER AN KALEM'dedir; O, YAZAR, SEN OKURSUN;
O, ÇİZER, SEN DOKURSUN. O, gören'dir. O, bilendir. O, dilediğimizi VEREN'dir. O
isimler ( ALLAH'ın
İSİMLERİ ) binbir kapıyı açar, İNSAN HANGİ İSİMLERİ SEÇMİŞSE, O KAPILARDAN
GEÇER. Her olay karşıtı iledir, iyi – kötü, beyaz –
siyah, cennet – cehennem. SENİN SEÇME HAKKIN VARDIR. İki yol vardır her kulun önünde;
HAK YOLU ve onun karşıtı, KULUN
KADERİ HER İKİ YOLDA YAZILIR, SEÇİM SENİN HAKKINDIR. Bizim kendi
kaderimizi belirleyecek seçimi yapmamız, ALLAH'ın
bize verdiği hak'tır çünkü bize RUH'undan üflemiş, akıl ve idrak vermiştir.
ALLAH kimseye zulm etmez. Yaptıklarından dolayı kişi kendinden kendine zulm
eder. ALLAH'ım her yaratılmış olanın amacına uygun ( niyetine göre ) işlevini
yapmasını bekleyip, O İŞLEVİNİ
TAMAMLADIKTAN SONRA SONUÇLARINI YAŞATIR. ALLAH'ın, zalimin zulmüne müsaade
etmesi, hem zalim, hem mazlumun yönünden yaşanacak işlevin tam hakkıyla
yaşanması ve daha sonra sonuçlarının olması içndir. Cezanın oluşması için,
yapılanlar Melekler tarafından kaydedilir ve bunun sonucunda kişiye ceza
verilir. Korkulardır bizi ateşe atan, savunmasız yapan. Bilirsek bizdeki
HAKK'IN GÜCÜNÜ, nefse karşı dik dururduk o zaman. Kader hayatımızın önceden çizilmiş
olması demek değildir. Bu sebepten; " ne yapalım kaderimiz böyle " deyip boyun
bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamı değil, sadece yolun
ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm
dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Dört yol ağzına geldinmi, ne tarafa gitsen
senindir, beklediğin sonundur. Aklım her olayı soracak. Hür olan aklım, GÖNLÜME
UYARSA; BANA SUNULAN İKİ YOLDAN, AYDIN OLANINDA YÜRÜYECEĞİM. RABB'imin ADI, yaratılmış her insanın
ALNINDA MÜHÜR'dür. O ADI bilirsek, O AD ile yürürsek: yolumuzun ışığı olur,
gönlümüzün aşığı olur. Dünya insanın kaderidir, insanların
zorluklarıdır. Her olay gelir geçer; İNSAN
İNSANLIK FİSTANINI GİYMİŞSE, geleceğini
seçer. Gününüzü değil, geleceğinizi seçici olun, nerde beklendiğinizi
bilesiniz. Kulun CÜZ-İ İRADESİ: kendisinde
bulunan enerjiyi, onu eğitim ile yerinde-yolunda kullanmasıdır. O, her kulda
var. İdrak edebildiğin kadar cüz-i iradeni kullanmış olursun. Beden, ancak
idrak edebildiği zaman ölmeden ölür. ( ŞEMS suresi 7,8,9,10 ayetlerini lütfen
okuyun ). İmanı kuvvetli olanın imtihanı ağır
olur. İmtihan talep edene değil, LAYIK OLANA VERİLİR. Ey insanlar! Büyük bir iş için
yaratıldınız ama çoğunuzun bundan haberi yok. MÜZEMMİL
1: Ey büyük bir iş yüklenen kişi. TEVBE
32: ALLAH'ın NURUNU ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, ALLAH ise kâfirler (
gerçekleri örtenler ) hoşlanmasa da NURUNU tamamlamaktan başka bir şey
istemiyor. SAF
14: Ey iman edenler,ALLAH'IN
YARDIMCILARI OLUN. BAKARA 245: YOK MU ALLAH'A ÖDÜNÇ
VERECEK? FETİH 9: ALLAH'a ve PEYGAMBERE YARDIM
EDİN. HAC 40: ALLAH, kendisine yardım edene elbette
yardım eder. ALLAH elbette KAVİ'dir, AZİZ'dir. ALLAH'ıma karşı ne kadar SAMİMİ
OLURSANIZ, o kadar ALLAH'ın tecellisine mazhar olursunuz. Elbet HAK, muradı'nı / muradımıza
katacak; ELİNİZ İLE TUTACAK, AYAĞINIZ
İLE ADIM ATACAKTIR; SEN O'NA – O SANA
BAKAÇAKTIR.
O'nu, O'na bulduran BİZİZ. O, DER Kİ: BENİ – BENİMLE BULUŞTURANLARA SELAM OLSU. RUH'u bölüş, kâinata serpiş, ARITIP
tekrar dönüş. Dönüş nereye? Önce kendine, sonra ARI GÖNÜLLE RABB'E. Makamlar; seçilen kişilerin. Ruhlar, ezel âleminde
yaptıklarıyla kendilerini seçtirirler. Ezelde RUH'lar yaratıldığında bazı
RUH'lar düzenin dışına çıkmayı istediler, bunlara düzene uy… dendiğinde asi
oldular, bu asi olan RUH'ların dünyaya gelişlerinde de asi olacakları belli
idi. Ezel alemi her türlü cezadan korunmuştur. Ezelde asi olan kulların da, o
kötü hallerinden sıyrılıp iyi kul olabilmeleri için ALLAH herkese ayırmadan –
kayırmadan yardım eder ve her birimize hem hakikat âleminden hem de bedenli
seçilmiş görevli insanlardan yardımcılar yollar. ALLAH'ımın adaleti kusursuz olduğu
için, herkes dünyadaki yaptıklarına göre ve imtihanlarındaki başarılarına göre
göç ettiğinde ( öldüğünde )yerini alır. Peygamberlerin, arif kulların,
velilerin ve ALLAH'ın EMİRLERİNE UYMUŞ OLAN KULLARIN mertebeleri tabii ki
yüksektir. Ölçüyü alanın şikâyeti kalır mı? Çalışmayan talebe,” öğretmenim not
ver " diyebilir mi? Yüce'nin kürsüsü de öyledir. İNANDIĞINI YAŞAYACAKSIN. ALLAH'ın
sistemi insanı daima tekâmüle teşvik eder ve sırası gelince zorlar. Hayattaki
olaylar önümüze üç seçenek sunar. 1- Doğru yolda ilerlemek, bizi O'na
yaklaştırır. 2- Egoyu kuvvetlendirmek, bizi O'ndan uzaklaştırır. 3- Atıl kalmak
( yaşanan olaylar karşısında ilgisiz, güçsüz kalmak ) kişilerin bizi kullanıp
bize ziyan vermelerini sağlar. Düşünce ve niyetlerimizle olasılıkları biz var
ediyoruz, seçimlerimiz ve dualarımızla hangi olasılığın madde âlemine ineceğini
biz belirliyoruz, ne zaman olacağı sistemin hazırlanmasına bağlı, sistem her
zaman seni tekâmül ettirmek için ayarlı. Önüne hep seni tekâmül ettirecek
seçenekler çıkartıyor. Tekâmülüne giden seçimi yaparsan, sana derece atlatıyor
ve bir üst basamaktaki seçenekleri yine önüne çıkartıyor. Eğer tekâmülünü
engelleyen seçimi yaparsan, aynı basamakta seni tekâmüle biraz daha zorlayan
bir seçim önüne çıkarıyor. Aynı basamakta kalırsan, her defasında zorlamayı
arttırıyor. Sen kâinatta noktadan da küçük bir zerresin, koskoca bedeninde
küçücük bir mikrop, bedenini harap edip seni ölüme sevkediyorken. SEN
ALLAH'IMIN EMRİNİN DIŞINDA HAREKET EDİP BİRŞEY YAPTIĞINDA EVRENE VERDİĞİN
ZİYANI DÜŞÜN ve YÜKLENDİĞİN KUL HAKKININ HESABINI NASIL VERECEĞİNİ DÜŞÜN,
BİRDAHA DÜŞÜN. İnsan YARATAN'ı bilmezse, yarattığını
sevmezse, düzen bozulur. Kader yeniden yazılır, selâmet öyle gelişir. İnsanoğlu
sadece RABB'i için çalışır. Mevlana için her olay RABB'im
tarafından uygulanır. Her varlık her gün, her an yenilenir. Her birimiz bir âlem, her birimiz
ayrı kalem. Her kapı açılacak NE VAR Kİ
KENDİ İNŞA ETTİĞİN EŞİKTEN GEÇİLECEK. Kâinatta milyonlarca beyin tek merkezden
emir alır, o yola yürür. Onsekizbin âlem bir kalemin eseridir, her an emir, her
yan tasarıdır. Ayırmayan-kayırmayan RABB'im:
sende-bende KENDİNİ GÖSTERİR, sende-bende KENDİNİ GÖRÜR… Senden cümleye bakan
ELBET O'NUN GÖZÜDÜR! Sabah akşam aldık SÖZÜNÜ, gözümüzde bildik GÖZÜNÜ. CÜMLEDE
O'NU GÖRDÜK. RABB'im; yarattığı bunca varlıkta
KENDİNİ BULUR, çünkü KENDİNDE OLANI VERİR. Kâinatı neden yarattı ? KENDİNİ
SEYREDİYOR. Bina kurulur kimin eliyle ? Ezan okunur, kimin diliyle ? Kâinat
seyredilir, kimin gözüyle ? Her dilde SÖZÜ vardır, her çiçekte ÖZÜ vardır,
kâinatta GÖZÜ vardır. Her nağme senden O'na hitabdır. ALLAH'tan başka bir şey yoktur. HAK:
kulağın, gözün, alin, ayağın ve dilin aynıdır. Yani, hislerin kendisidir.
Deryanın balığında, HAK KULU KILIĞINDADIR; Nefesi, kulunda bulur vücud. O ne
derse uyduk, O'nun SESİ'ni kulunun nefesinde duyduk. DOST; billahi bendedir, benim ile
sendedir; seni / beni ayıran, bir incecik tendedir. HAKK'ın insan vasıtasıyla gizlenmesi
ve artık görülmeyişidir. Bilmek için de insan vasıtasıyla zuhur eder ve böylece
bilinir. RABB'imin NUR'u her yana aynı
aydınlıktadır, aynı güçtedir. SEVGİLİ'den ( Hz. MUHAMMED'den ) yansır, SEVGİLİ
ile her an, her yerdedir. Her ULU'nun verişi başkadır ve her ULU
kendi yoluna çeker. O, her düzeni KENDİ KURAR, KURAR DA
SEYRİNE BAKAR… O'nun koyduğu kurala kimse veremez zarar. O, cümle âlemi
UYANDIRMAYA ÇALIŞIYOR. Bir anda her zerreye HÜKMÜNÜ İLETEN O. Her anda KULUNU
YÖNETEN O. Seven-sevilen O'dur; senden-sana söyletir, sende-seni inletir, en
güzeli sana dinletir. Güzellik odur ki " YAZAN/YAPTIRAN O'DUR…” diyelim, her
olaya öylece nokta koyalım. Tecelliyetleri KENDİ / KENDİNE, ama
bizimle sergiliyor, insanla sergiliyor. KENDİ 7 KENDİNİ YENİLİYOR. Sana hatayı yaptıranı düşünsene !
Sana hatayı yaptırır ki, tövbeden uzak durmayasın. Kul; RESULÜ'nün hoşnutluğunu, sonsuz
sevgisini kendine yer edebilmesi ancak; ALLAH'IN EMİRLERİNİ ER'LİK İLE YERİNE
GETİRİRSE, her makama RESULÜ'nün RIZASINI ALARAK YÜKSELEBİLİR. RESULÜ'nün
rızasını almadığı halde, kul makam geçemez. YA NUR-U
MUHAMMED EFENDİMİZ, SANA HİZMET
EDEBİLMEYİ BANA NASİP
ETTİĞİN İÇİN HER
ZERREM İLE SANA
HAMD EDİYORUM. HU kulun franz
|