Franz ın Sayfası

Seni sevgisinden YARATAN,
senin dışında olan her şeyi de sevgisinden yarattığını unutma.
Yarattığını sevdiğin kadar ALLAH'ı sevmiş olursun.
ÖNSÖZ
ALLAHIMIN İSİMLERİ 1
ALLAHIMIN İSİMLERİ 2
AŞK
RAMAZAN FIRSATI
ALLAHIMIN İSİMLERİ 3
ALLAHIMIN İSİMLERİ 4
AHİRET ve ORADAKİ YAŞANTIMIZ
ADALET
ALLAH ve Peygamberler kimleri korur.
AFFETMEK
ALLAH NEDEN BİZ DİYOR
ALLAH’IMIN YEMİN EDEREK BAŞLADIĞI SURELER
ALLAH’IN AZABI KİMLEREDİR
ALLAH KISKANÇTIR
ALLAH KORKUSU
ALLAH AYIRMAZ KAYIRMAZ
ALAK SURESİ
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH’A İNANMAK
ALLAH’IM “ OL “ DEDİĞİNDE NASIL OLDURUR
ALLAH NASIL DUYAR-İŞİTİR-GÖRÜR
ALLAH NASIL DAVRANMAMIZI İSTİYOR
AHZAB SURESİ BİZİ UYARIYOR
AKLIMIZI ALLAH’IMIZIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KULLANMAK
ALLAH’A YARDIM ETMEK
ALLAH KİMLERİ RAHMET ve ŞEFAATİNDEN UZAKLAŞTIRIR
ALLAH ve İNSAN BİRBİRİNDEN KOPUK İKİ AYRI VARLIK MIDIR ?
AHDE VEFA
ALLAH DÜŞÜNCELERİ DE BİLİR
ALLAH’TAN DİLEMEK
ALTIN ANAHTARLAR
AYETEL KÜRSİ AÇIKLAMASI
ANA – BABA – EVLAT
ALLAH YALNIZ MÜMİNLERE YARDIM EDER
BANA NE, BEN BÖYLEYİM DEMEK YOK
BİZ BEDENLENMEDEN ÖNCE
BAYANLAR İLE EL SIKIŞMAK
ALLAH’IN BİZE VERDİĞİ GÜCÜ KULLANMAK
CEBRAİL YALNIZ FATİHA ve NEML SURELERİNİ BESMELEYLE VERDİ
AN’I YAŞAMAK NEDİR
DUA
DİLEKLERİMİZİN OLMASI İÇİN
DUANIN İKİ YÖNÜ
DOST
DUALARIN İŞLEYİŞİ
ARAŞTIR,ÖĞREN VE UYGULA
DÜNYAYA NİYE GELDİK
DÜNYA İLE AHİRETİ BİR TUTMAK
DOĞRULUK
DÜNYADA NE BÜYÜK BİR GÖREVİMİZ VAR BİLİYOR MUYUZ
Hz. FATIMA’NIN DUASI
EŞ OLMAK (KARI–KOCA DEĞİL)
Hz. FATIMA
EN’AM SURESİNDEKİ UYARILAR
FATİHA - YASİN
HİMALAYALAR’DAKİ SİVANA BİLGELERİN BİLGİLERİ
EZELDE ve DÜNYADA YAPTIKLARIMIZLA
NİÇİN EUZÜBİLLAHİ
HİÇKİMSE BAŞKASININ GÜNAHINI YÜKLENMEZ
İNSANLAR NELER YAPTIKTAN SONRA ALLAH’IN GAZABI GELİR
İNSAN NASIL HAYVANDAN AŞAĞI OLUR
HERŞEY ALLAH’TAN DEYİP KÖŞEYE ÇEKİLMEK Mİ?
İMTİHAN
HERKES İYİ BİR İNSANMIDIR
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 2
GARİP SABAHAT ABLAMIN KALEMİNDEN 4
Hz. İBRAHİM
HALA MI YANLIŞLARINA DEVAM EDECEKSİN
GÖÇ EDENİN ARKASINDAN ...
GARİP SABAHAT ABLA nın kaleminden 3
GARİP SABAHAT ABLANIN KALEMİNDEN 1
GECE UYUDUĞUMUZDA,RUHUMUZ MANA ALEMİNE ALINDIĞINDA
GÖÇ ETMEK (ÖLÜM)
İNSAN OLABİLME SANATI
İFTİRA ATANLAR
İNSANLARIN GERÇEK YÜZLERİ
GÖNÜL
HADİS
HZ.HAMZA
HADİSLER
KENDİMİZDE BAŞARMAMIZ GEREKENLER
UYARI
UYDURULMUŞ HADİSLER
HİZMET v e VAZİFE
KİMLERDEN UZAK KALMALIYIZ
HOŞGÖRÜ
KEVSER SURESİNİN RESULÜMÜZÜN AÇIKLAMASI
HANGİ ANNE BABAYA ÜF DENMEZ
ALLAH’IN UYARILARINA UYMAYANLAR
İNSAN,MÜSLÜMAN,MÜMİN,KUL
KADERDEKİ ROLÜMÜZ
KİMİ İNSANIN DÜNYA SINAVI NİÇİN AĞIRDIR
İNSANLARIN,VAREDİLMİŞ HER ZERRENİN,KÂİNATIN NİYE DUAYA İHTİYACI VARDIR
KORUMAK ve KORUNMAK
KADER
İNSANLARIN ÇOĞUNA UYARSAN
İNSANİ DEĞERLER ve kafirler
İTİKAF - ERBAİN
KUR’ANI ANLAMADAN OKUMAK
KUR’AN ve İÇİNDEKİ YABANCI LİSANLAR
KUR’AN SURELER HALİNDE İNMEMİŞTİR
KİMLER MÜNAFIKTIR
KENDİMİZİ ARINDIRMAMIZ
KUR’AN ve DİN
KIYAMET
KUR’AN’daki Tevrat,İncil,Zebur sureleri
KUL HAKKI
KÖTÜLÜKLERİ İYİLİKLE DEFETMEK
KUR’AN’I YAŞAMAK
KÖTÜLÜKLERİ ALLAH YAPTIRMAZ
NASİHATLER
Hz.HUHAMMED ve Hz. HATİCE
NAMAZ İLE İLGİLİ BİLGİLER
MÜSLÜMAN KİMDİR
NAMAZ - SALAT
Hz. MUHAMMED ( s.a.v )
MELEKLER
HER NAMAZ KILAN MÜMİN MİDİR
Hz. MERYEM
MAKAM
NEDEN HZ.MUHAMMED KÖTÜ SÖZ DUYACAĞI KİŞİNİN YANINA GİTMEZ VE YANINA SOKMAZDI
MELEKE
NASIL İNSAN OLUNUR
NEFS
NİYAZ
NİÇİN
OLAYLAR BİZE NE ÖĞRETİYOR
O GÜN
OLUŞ - BULUŞ
PEYGAMBERİMİZİN ve VELİLERİN ÖĞÜTLERİ
OLAYLAR KARŞISINDA NASIL DAVRANMAMIZ GEREKİYOR
PEYGAMBERLER DE HESABA ÇEKİLECEKLER
ÖĞÜTLER
RESULÜMÜ SEVMEKLE,O’NU SEVMİŞ Mİ OLUYORUZ.
ÖFKE
RUH
RUH ve RÜYA
RAMAZAN ve ORUÇ
REANKARNASYON
RESULÜNDEN
SEKAR’A ATILMAK
SESLENİŞ
SELAM
SALAVAT
SEVGİNİN YAŞANMASI
SEVGİ
SORUMLULUKLARIMIZ
SEYİRCİ OLARAK GELMEDİK DÜNYAYA
SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN
SİTEM ETMEK
SÖZÜNDE DURMAK
SIRLAR DERYASI
SÖYLEŞİ
ŞEYTAN’IN VASIFLARI ve ETKİLEMESİ
TESLİMİYET
TANRI’M muradını nasıl gerçekleştiriyor
ŞEMS ve MEVLANA
ŞÜKÜR ve HAMD
TEVHİD (TEKLİK – BİRLİK)
TAHKİKİ İMAN
TEVEKKÜL NEDİR
TORUNUM CAN ve AİLEM
YARADILIŞ KAÇ EVREDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
YOLA GİRİŞ
EDEP 1
EDEP 2
YAKINDA OLACAK BÜYÜK OLAYLAR
YÜKLENDİĞİMİZ ve YAYDIĞIMIZ AKIM ( ENERJİ )
YED-İ NE DEMEK
ZİNA
MESAJ BORDU

KÖTÜLÜKLERİ  ALLAH  YAPTIRMAZ

 

Canlarım, " La faili illallah " çok geniş anlamlıdır. Maalesef son günlerde bu cümleyi insanlar o kadar yanlış öğretmekteler ve bir o kadar bu cümleyi kendilerini helak edecek şekilde yanlış anlayıp, bilerek veya bilmeyerek hayatlarında  çok yanlış bir şekilde tatbik etmekteler ve kendi acı sonlarını kendileri hazırlamaktadırlar. Bütün bunlar " tahkiki iman " olmadığından ve yalnız " taklidi iman " ile hareket edildiğindendir. İnsanlar her türlü ALLAH'ın istemediği ve men ettiği OLUMSUZLUKLARI ve PİSLİKLERİ ALLAH'tan korkmadan yapıyorlar, faturasını da ALLAH'a kesiyorlar. Şöyle ki; " ALLAH istemeseydi ve müsaade etmeseydi ben bunu yapmazdım, O'nun izni olmadan kuru bir yaprak dahi düşmez " deyip yapıyorlar.

EN-AM suresi, ayet 148 : Şirke batanlar şöyle diyecekler : ALLAH dileseydi, ne biz şirke sapardık…ne de atalarımız….Hiçbir şeyi haram da yapmazdık. Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki; Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz.

A'RAF suresi, ayet28 : Bir edepsizlik ettikleri zaman;” atalarımızı böyle bulduk: bize, bunu ALLAH emretti " derler. Sen de ki, " ALLAH edepsizliği emretmez. Bilmediğiniz şeyleri ALLAH'ın üzerine mi atarsınız ? "

         Herkes kalbim temiz diyor! Peki kalbimizin ne kadar temiz olduğunu nasıl biliyoruz?

ALLAH'ım bizden ne istediklerini, neleri yapmamız ve neleri yapmamamız gerektiğini sevgili PEYGAMBERİMİZ vasıtası ile KUR'AN'da bildirmiş ve " bu Kitap'tan hesaba çekileceksiniz "demiş. Ne var ki insanların çoğu hayatları boyunca bir sefer dahi sorumlu oldukları bu yüce KİTAB'ı bir kere dahi okumamışlar ve şimdi de okumayıp, kendi zanları ve oradan buradan duydukları yanlış bilgilerle yaşıyorlar. Bilelim ki, " TEK RAHBER KUR'AN ve TEK ÖNDER Hz. MUHAMMED efendimiz'dir ".

Lütfen, lütfen tenezzül edin de KUR'AN'ı anladığınız dilde okuyup hayatınızda uygulayın. Yaptıklarınızla ALLAH'ı  kandıracağınızı mı zannediyorsunuz? Öldüğünüzde bu Kitaptan hesaba çekilmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz?

İBRAHİM suresi, ayet 4( Duhan 58, Fusillet 44, Zuhruf 3) : Biz, her gönderdiğimiz Peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Artık, ALLAH dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galipdir, hükmünde hikmet sahibidir.

Gümüşhanevi 166 nolu hadis : Evet, ben onun batınını ( içini ) okuyorum, siz dışını okuyorsunuz! Buyurdu, Ashab: için dıştan farkı nedir? Diye sordular, ALAH'ın Resulü: Ben onun anlamını düşünerek okuyup içindekiyle amel ediyorum : siz ise onu okuyorsunuz ve böylesiniz ( eliyle işaret etti ve yana doğru hareket ettirerek: düşünmeden çabucak okuyorsunuz ) buyurdu.

         Ayetlerden de anlaşılacağı gibi ALLAH'ım herkesin anlayacağı dilde okuyup EMİRLER'ine göre bir yaşam sürmesini istiyor. Siz KUR'AN'ı Türkçe okuyup öğrenin ve gönlünüz Arapça olarak okumak da istiyorsa onu da yapın çünkü Arapça harflerin her birinde ayrı bir frekans ve hikmet gizlidir. Harfleri tam telafuz edemiyorum, acaba ALLAH kabul eder mi? Diye de kaygı etmeyin. Her lisan ALLAH'ımın lisanı olup, bu lisanları yaratan ve en güzel şekilde anlayan da ALLAH'ımdır.

Gümüşhanevi 781 nolu hadis : Okuyucu ( KUR'AN ) okuduğu zaman, hata ederse yahut teganni ( makam'da ) yaparsa , ya da okuyan acemi ise, melekler onu indirildiği gibi tam olarak yazar.   

KUR'AN'ı okumak değil, yaşamaktır önemli olan. RABB'im KUR'AN'ı " Okuyun! Öğrenin! Öğretin! " diye verdi, kainatı kulunun önüne serdi. Öğren! Öğret! Uyan! Uy!  ALLAH'ın bizden istediklerini öğrenip halimize verebilmemiz için Kitab'ı anladığımız dilde okumamız gerekir.

ISRA 58, TEVBE 15,115- EN'AM 35- NAHL 93, TALAK 2 : Muhakkak suretle hepiniz, bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız. Her kim de ALLAH'tan korkarsa , ALLAH ona bir çıkış yolu gösterir. Hem ALLAH, dilediğine  tevbe  de nasip eder.

ŞEMS suresi,ayet 7,8,9,10 ( A'la 14 ) :Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene and olsun ki. Benliğini temizleyip arındıran gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba  uğramıştır.

         Yukarıdaki ayetten de anlaşılacağı gibi, YARATAN'ımız bir imtihan olarak hayrı, şerri ve olayları önceden bir nizam içinde yaratmış, elimizdeki seçeneklerden birini tercih etmemiz, biri üzerine karar vermemiz için bize hür irade vermiştir. Kesinlikle ALLAH bizi zorlayarak bize kötü bir şey yaptırmaz. Herkesce bilinen bir gerçektir ki, insanların baskıyla bir şeye inandırılmaları veya inanmaktan vazgeçirilmeleri mümkün değildir. İnanç bir gönül işidir. Bundan dolayıdır ki, insanların ne kalplerine nüfuz etmek, ne de beyinlerini kontrol etmek mümkün değildir.

BAKARA suresi, ayet 256 : Dinde baskı – zorlama – tiksindirme yoktur. Doğru ve güzel olan, çirkinlik ve sapıklıktan net bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tağut'a ( putlara, şeytan'a ) sırt dönüp ALLAH'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. ALLAH, hakkıyla işiten, en iyi bir biçimde bilendir.

BAKARA suresi, ayet 257 : ALLAH , iman sahiplerinin Velisi'dir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince onların dostları tağut'tur ( putlar, şeytanlar ) ki, kendilerini Nur'dan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennem halkıdır. Orada sürekli kalacaktır onlar.

         Eğer her şeyi ALLAH yaptırsaydı o zaman bizi niye imtihana çekecek? Niye mükafat ve ceza verecek? Niye cennet ve cehenneme koyacak? ALLAH'ım ADİL'dir ve adalet ile her zerreye hükmeder, O EMİN'dir. TEK GÜVENİLECEK……ALLAH'TIR.

ENBİYA suresi, ayet 35 ( Bakara 155,156,157,214 – İnşikak 19 – Mülk 2 – Kehf 7 – Muhammed 31, Ankebut 2 ) : Her canlı ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de , hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.

ALİ İMRAN suresi, ayet 179 : ALLAH, müminleri şu üzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır. Sonuçta pisi temizden ayıracaktır. ALLAH sizi gaybı bilir duruma da getirmeyecektir. Şu var ki ALLAH, Resullerinden dilediğini seçer. O halde ALLAH'a ve Resullerine  inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin için büyük bir ödül vardır.

TEVBE suresi, ayet 126 : Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hala ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar.

KEHF suresi, ayet 29 : Ve de ki: " O hak RABB'imizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin”. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırladık ki, duvarları çepeçevre onları içine alan. Eğer feryat edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecektir ve dayanma yeri  olarak ne kadar kötüdür.

FUSSİLET suresi, ayet 40 ( Nahl 23 – Lokman 16 – Adiyat 10 – Hud 5 ) : Dilediğinizi yapın, gerçekten O, yaptıklarınızı görendir.    

RA'D suresi, ayet 11: Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini ALLAH'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki ALLAH, bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar, iç dünyalarındakini değiştirmedikçe, değiştirmez. ALLAH bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve  onlar için ALLAH dışında koruyucu bir dost da olamaz.

TEVBE suresi, ayet 68 : ALLAH, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da, küfre sapanlara da, içinde uzun süre kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. ALLAH lanet etmiştir onlara. Köklü bir azap var onlar için.

NAHL suresi, ayet 36 : And olsun ki, biz her ümmete " ALLAH'a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının diyen bir peygamber gönderdik. ALLAH bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş.

ŞURA suresi, ayet 20 : Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını arttırırız, her kim de dünya kazancını isterse ona da ondan veririz, ama ona ahirette hiçbir nasip yoktur.

BAKARA suresi, ayet 143 : İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, Resul'de sizin üstünüze tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık.

         Yukarıda yazdığımız ayetlerden de anlayacağımız gibi ALLAH, bizde olan kötü hallerimizi iyiye çevirmemizi ve nefs'e değil RUH'umuza uymamızı, aynı zamanda etrafımızda olan insanları da olumsuz hallerinde uyarmamızı ve onları doğruya yönelmeleri için onlara yardım etmemizi emretmiştir.

MUHAMMED suresi, ayet 19 ( Mümtehine 12 ): Şimdi ey Resulüm, şunu bil ki, ALLAH'dan başka hiçbir ilah yoktur. Bir de kendi günahına ve mümin erkeklerle mümin kadınlara mağfiret dile. ALLAH ( dünyada ) dolaştığınız yeri de bilir, ( ahirette ) duracağınız yeri de.

Gümüşhanevi 905 nolu hadis: Biriniz ( din ) kardeşinde nasihate muhtaç bir kusur görürse onu hatırlatsın. ( eğer hatırlatmazsa ona ihanet etmiş olur )

1006 nolu hadis: Başkası için afiyet dile ki, ALLAH sana da ihsan etsin.

1341 nolu hadis : Dua, gelen ve gelecek olan musibetlere karşı faydalıdır. ALLAH'ın kulları duadan ayrılmayın.

         Evet Canlarım; Tek BİR beden olduğumuzu bilelim, niyazlarımızda " bana " demeyelim, " bize " diyelim, biz dediğimizde o bizlikte ben de varım. Gördüğümüz görmediğimiz her şey " BİZİM VARLIĞIMIZ ". Aradığımız da BİZ'iz, kendimizi küçücük bir beden zannediyoruz ve ne olduğumuzu araştırmıyoruz, halbuki ALLAH'ım ne diyor ? KENDİNİ BİLEN RABB'İNİ BİLİR. Her şeye sevgi ile bakalım,” Sevgi ile bakmasını bilen gerçek ibadeti bulmuş demektir çünkü o baktığı her yerde ALLAH'ı görür. Seni – beni birlemeye gayret edelim, cümle için ALLAH'a niyaz edelim. Bu gün sen cümleye niyaz edersen, cümle de sana niyazdadır, aynaya bak kimi görürsün?

FUSSİLET suresi, ayet 36: Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen ALLAH'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir.

Gümüşhanevi 851 nolu hadis: ( Ya Eba Hüreyre ) Şeytan lanetlendiğinde o, ben " Melun olarak lanetlendim!” der: ( fakat ) ondan ALLAH'a sığınırsan ( bu sefer ) o, belim kırıldı der.

         Gönlünü ALLAH ile öyle doldur ki, şeytana yer kalmasın. Neden hiçbir olayda kendinizi suçlamadınız, hep suçu yükleyecek bir varlık aradınız?  Olayda, hata benimdir! dersen, şeytan sana gelir mi? " ALLAH'ım affet, şeytana uydum " dersen, ALLAH'la arana şeytanı koymuş olursun. Her olayda dürüstçe suçlu olup olmadığını düşün, şeytanın hiç sevmediği şey " şükretmek " ve " karşı taraftan özür dilemektir ". Eğer suçluysan git karşı taraftan özür dile, bu erdemli kişilerin yapabildiği asil bir harekettir. Eğer suçlu değilsen suçu kabullenme ve karşı tarafın sana eziyet etmesine müsaade etme, nefsine azap etme. Unutma ki, ALLAH sana şah damarından da daha yakın ve Ali İmran 101. ayetinde söylendiği gibi RESULÜMÜZ de senin içinde. Onları da gereği gibi koru. Ahhh kendine bir dönsen , kendini bir bilsen ve ne büyüüüük bir görevle dünyaya geldiğini bir bilsen, ne büyük bir sorumluluğun olduğunu, dünyaya gelmeden ALLAH'a verdiğin sözü, Ahdini, Andını bir bilsen……Uyan kardeşim uyan artık. ( Ahzab suresi, ayet 56 yı düşünerek okuyun lütfen )       

LUKMAN suresi, ayet 17 ( Ali İmran104, 110, 114 – Tevbe 112 – Hud 116 ): Yavrucuğum: namazı kıl, iyiliği emret, kötülüğü yasakla, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu / önemli işlerdendir.

Gümüşhanevi 2109 nolu hadis : Kim bir sapıklığa ( halkı ) çağırırsa ve bunda kendisine uyulursa, kendisine uyanların vebalini de üstüne alır, onların vebalinden de bir şey eksilmez. Kim de doğru yola davet ederse ve bunda kendisine uyulursa, o da kendisine uyanların ecri sayısınca ecir alır. Onların ecirlerinden de  hiçbir şey eksilmez.  

         Doğruyu; yüzüne tokat atarcasına söylemeyelim. Hz. Mevlana yolunu severek buldu. Dileyene, hatasını süsleyerek söyleyelim. Bize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmayalım. Arının iğnesi misali değil, balı misali hareket edelim. Hareketlerimizle örnek olalım, yoldan çıkanı gördüğümüzde kırmadan yolunu  gösterelim. Yapılan iyilikler, atomlar halinde yükselir, göçümüzde ( öldüğümüzde ) gelir bizleri bulur.

MAİDE suresi, ayet 79, 80, 2 : İşledikleri kötülükten birbirlerini vazgeçirmiyorlardı. Ne kötü şeydi yapmayı sürdürdükleri! Onlardan birçoğunun küfre sapanlarla dostluk kurduklarını görürsün. Öz benliklerinin ( nefislerinin ) onlar için hazırlayıp sunduğu şey gerçekten çok kötüdür! ALLAH üzerlerine gazap indirmiştir. Azap içinde de onlar sürekli kalacaklardır.

FATIR suresi, ayet 43 : Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgahladılar. Oysa ki tezgahlanan kötülük sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? ALLAH'ın yol ve yasasında değişme asla bulamazsın. ALLAH'ın yol ve yasasında döneklik de bulamazsın.

Gümüşhanevi 2107 nolu hadis : Bir topluluk şayet aralarında yapılan kötülüğü, çoğunluk olup, güçleri yettiği halde önlemezlerse, ALLAH cezasını hepsine teşmil eder.

         Aldatmak insanın kuruntusudur.” Aldattım!...” der sevinirsin, on defa aldandığını unutursun. Sakın,” Beni aldattılar!...deyip üzülmeyin! Çünkü ALLAH'ım,” Aldattım!..” diyenden on katını alır; bir vesile ile,” ALLAH KERİM!...”diyene verir.

MUAMMED suresi, ayetler 22, 27, 28, 29 : Kendilerine doğru yol apaçık belli olduktan sonra eski hallerine dönenlere şeytan yaptıklarını güzel göstermiş ve onlara ümit vermiştir. Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını aldıklarında durumları nasıl olacaktır? Çünkü onlar, ALLAH'ın istemediği şeylerin ardından gittiler ve O'nun razı olduğu şeylerden hoşlanmadılar. Böylece ALLAH da onların yaptıklarını boşa çıkardı. Yoksa kalplerinde inanç problemi olanlar, ALLAH'ın onların kinlerini asla ortaya çıkaramayacağını mı sandılar.

NİSA suresi, ayet 135 : Ey inananlar, adaleti hakkıyla yerine getirin. Kendi aleyhinize,- zengin olsun fakir olsun – babanızın yahut akrabalarınızın aleyhine olsa bile ALLAH için adil şahitler olun, ALLAH onlara sizden daha yakındır. Arzunuza uyup da adaletsizlik yapmayın. Eğer bildiğinizi değiştirir ya da şahitlikten vazgeçerseniz, ALLAH bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

ISRA suresi, ayet 41: Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu KUR'AN'da           ( çeşitli ikaz ve ihtarları ) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.

NİSA suresi, ayet 107, 108 : Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü ALLAH, sürekli HAİNLİK EDEN GÜNAHKARLARI SEVMEZ, insanlardan gizleniyorlar / gizliyorlar da ALLAH'tan gizlenmiyorlar / gizlemiyorlar. Oysa ki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarfederlerken onlarla beraberdir. ALLAH, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.

FATIR suresi, ayet 45 : Şayet ALLAH insanları yaptıklarıyla hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirlenen bir vakte kadar ertelemektedir. Vakitleri gelince cezalandıracaktır. Çünkü ALLAH kullarını kesinlikle gözetmektedir.

ALİ  İMRAN suresi, ayet 178 : İnkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

NUH suresi, ayet 4 : Günahlarınızdan sizi yarlıgasın ve sizi adı konmuş bir ecele ( vadeye ) kadar ertelesin. Kuşkusuz ALLAH'ın eceli ( takdir ettiği vade ) gelince ertelenmez.Eğer bilseydiniz ( Bu ayette geçen " yuahhirküm " ifadesi, " sizi ertelesin " demektir ve burada ertelenecek olan " ölüm " değil, YUNUS suresi, ayet 98 de açıklanan " rezillik azabı " dır.)

KASAS suresi, ayet 17 : Musa: RABB'im! Bana lütfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara ( ve suça itenlere ) asla arka çıkmayacağım, dedi.

Şimdiye kadar okuduklarınızdan anlayacağınız gibi ALLAH hayrı ve şerri yaratır, seçme hakkını hür irade verdiği kuluna bırakır. Her şey bir imtihan olup, güzellikleri kazanmak için çaba sarfetmeliyiz.” Zahmet olmadan rahmet, hizmet olmadan himmet olmaz ". ALLAH'ım durup dururken kimseyi saptırmaz ve hidayete erdirmez. Kul, dilediği merhalede, dilediğini değil, hak ettiğini bulur! Dilemek niyettedir, hak etmek emektedir. Niyetini emeğin ile besle ki, hak ettiğine eresin. Değişmeyen halinden sorumlusun. Gelişmeyen bilginden kurumlusun! Öyle ise , her gününde haline yenisini ekle, bilginde gelişeni öylece bekle .

" Bilenle – bilmeyen bir olur mu? " denir. Bilenle – bilmeyen bir olsa, MELEKLER hizmete mi gelir. YARATAN bilene değil, uyana verir. Her kademeye bilgi ölçüsünde değil, bildiğine uyduğun ölçüde geçilir. Bilen bilmeyenin sorumluluğunu da alır. Amma, uymayanın sorumluluğu kendisine aittir.

Birçok insan ALLAH benim kalbimi mühürlediyse nasıl KUR'AN'ı anlayabilir ve nasıl iyi şeyler yapabilirim deyip kendini kandırmaktadır. Suça bir kulp bulmak için her türlü sözü ve fiili yapıp kendini haklı çıkartmaya çalışmaktadır.

ALLAH KİMLERE HİDAYET EDER ; bunların bazılarını yazalım:

RESULÜ'ne uyanlar : ( Ali İmran 31,32 – A'raf 157 – Nisa 13, 80 – Nur 54 )

Kendilerini  iyiye doğru değiştirmek isteyenlere : ( Ra'd 11 – Enfal 3 )

Müminlere : ( Muhammed 46 – Meryem 76 – Hacc 54 – Tevbe 124 – İbrahim 27 – Müdessir 31 – Hucurat 7,8 – Bakara 26 – Enfal 2 – Nahl 102 – Nur 55 – Zümer 23 – Fetih 4 – Zariyat 55 )

Tağuttan ( şeytan ve putlar ) kaçınanlar : ( Zümmer 17,18 )

ALLAH'a yönelip O'na sarılanlar : ( Şura 13 – Zümer 17 – Ra'd 27 – Ali İmran 101 )

Salih amelde bulunanlar : ( Şura 23 ) Fakirlere yardım edenler : ( Leyl 5,7 )

Cıhat edenler : ( Ankebut 69 ) Sözü dinleyip en güzeline uyanlar : ( Zümer 18 )

ALLAH'IN SAPTIRACAĞI KİMSELER :

Kafirler : ( Mümin 74 – Nisa 155 – Tevbe 37 – Nahl 107 – Meryem 83 – Müdessir 31 )

Ahirete inanmayanlar : ( Isra 45 ) Ayetlere inanmayanlar : ( Nahl 104 )

Zalimler : ( İbrahim 27 – Tevbe 109 – En'am 129 ) Münafıklar : ( Nisa 82 )

Fasıklar : ( Saff 5 – Bakara 26 – Maide 108 – Tevbe 80 – Münafikun 6 )

Kalplerinde hastalık olanlar : ( Bakara 10 – Tevbe 124, 125 – Müdessir 31 – Hacc 53 )

Mücrimler : ( Hicr 11, 13 ) Düşünmeyenler, öğrenmeyenler : ( Tevbe 127 – Rum 59 – Yunus 100 – A'raf 179 ) Dünya hayatını tercih edenler : ( Nahl 107 ) Haddi aşanlar :                  ( Mümin 10, 12, 28, 34 – Yunus 20, 74, 125, 127 ) KUR'AN'dan yüz çevirenler : ( Zuhruf 36, 37 ) ALLAH'ı unutanlar : ( Haşr 19 ) Cimriler : ( Tevbe 76, 77 ) Kibirliler : ( Mümin 35 ) Müstağniler ( gerekli bulmayanlar ) : ( Leyl 8, 10, - Abese 5, 7 – Alak 6, 7 )    Zorbalar : ( Mümin 35 – İbrahim 13, 16 ) Yalancılar : ( Zümmer 3 – Bakara 10 – Tevbe 77 – Nahl 36 – Mümin 28 – Leyl 8, 10 ) Nankörler : Bakara 276 – Hacc 38 – Lokman 32 – Sebe 17 – Fatır 36 – Kaf 24 – Isra 27 – Zumer 3 ) Şüpheciler : ( Mümin 34 ) Yanlış bilgi verenler: ( Nahl 25 – Hacc 8 ) Yoldan çıkanlar : ( Hadid 16 – Secde 18 – Maide 49 ) İnsanlara eziyet edenler : ( Ahzab 58 ) Yalan şahitlik edenler : ( Furkan 72 – Meariç 33 )

İftira edenler : ( Ahzab 58 – Nisa 112 )

Yazımızda belirttiğimiz ayetleri lütfen tek tek düşünerek okuyunuz ve ALLAH'ın o ayetlerde bize neler anlatmak istediğini öğrenip hayatımızda uygulayalım. Lütfen " O'nun izni olmadan kuru yaprak dahi düşmez " , " benim kalbimi mühürlediyse  ben ne yapayım ", " la faili illallah, her şeyi ALLAH yaptırıyor " deyip, bütün pislikleri yapıp suçu ALLAH'ın üzerine atmaktan vazgeçin, bunun böyle olmadığını yazımızda apaçık ayetlerle bildiriyoruz, buna rağmen bu halinizde devam ederseniz " vay halinize " sonunuz sizin düşünemeyeceğiniz kadar acı ve rezillik olacaktır, unutmayın ki yalanlarınızla etrafınızı hatta kendinizi dahi kandırabilirsiniz amma ALLAH'ı ASLA KANDIRAMAZSINIZ!

 

ALİ İMRAN suresi, ayet 185 : Her benlik ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan, kesinlikle kurtulmuş olacaktır. İğreti sefil hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir.

ALİ İMRAN suresi, ayet 191 : O ( aklını kullanan ) kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken ALLAH'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler :

" Ey RABB'imiz ! SEN bunu boşu boşuna yaratmadın! SENİN şanın yücedir. Bizi ateşin azabından koruyuver! "

BAKARA suresi, ayet 200 : Sonra da ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine ALLAH'ı anın, tıpkı babalarınızı andığınız gibi. Hatta daha kuvvetli bir anışla anın. İnsanlardan bazısı,

" Ey RABB'imiz ! Bize dünyada ver ! diyen kimselerdir. Onun için de ahirette bir nasip yoktur.

Yüce RABB'imiz zalim değildir. Yani kafirliği ve müminliği kimseye mecburi kader olarak yazıp da uygulattırmamaktadır. Aksine O insanları özgür bırakmış, dileyenin kafir, dileyenin de mümin olabileceğini bildirmiş, hatta kafirlerin bile iman etmesine imkan sağlamak için tevbe karşılığında çok bağışlayıcı olduğunu ilan etmiştir. Ayrıca ALLAH, kullarının kafir olmalarını istemez, onların küfrüne razı değildir.

Zümer suresi, ayet 7 : Eğer inkar edecek olursanız, artık şüphesiz ALLAH size hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için küfre rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin

( yararınız ) için ondan razı olur. Hiçbir günahkar ( suçlu ), bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra RABB'inize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin ( göğüslerin, yüreklerin ) özünde saklı olanı bilendir.

         Zaten böyle olmasaydı, ALLAH elçiler göndermez, kitaplar indirmez, Hz. Mevlana, Yunus ve diğer evliyaları, şimdi isimleri gizli olan, aramızda yaşayan evliyaları, ALLAH'ımın seçtiği görevlileri ve seçilmiş kullarını, insanları uyarmak ve doğru yola çevirmek için görevlendirip dünyaya yollamazdı. Çünkü akibetlerini baştan kendisinin kader olarak taktir ettiği insanların bu takdire uygun olarak cehenneme gitmesi kaçınılmaz olurdu: böylece uyarılmalarına da gerek kalmazdı. Şimdi, ALLAH insanlar neleri yaptıktan sonra kalplerini mühürlediğini ayetler ile açıklayalım.     

BAKARA suresi, ayet 7 : ALLAH onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur ;

Gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azap da onlar içindir.

EN'AM suresi, ayet 46 : De ki: " Gördünüz mü / düşündünüz mü hiç; eğer ALLAH sizin işitmenizi ve görmenizi alır ve kalplerinizi mühürlerse, onları size ALLAH'tan başka getirebilecek ilah kimdir ? ". Bak, Biz ayetleri nasıl açıklıyoruz da onlar yine sırt çevirip engelliyorlar.

CASİYE suresi, ayet 23 : Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve ALLAH'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü ? Artık ALLAH'tan sonra ona kim hidayet verecektir ? Yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?

MÜNAFİKUN suresi, ayet 3 : Bu onların iman etmeleri, sonra inkar etmeleri dolayısıyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerine damga vurulmuştur ( mühürlenmiştir ) artık onlar kavrayamazlar.

NİSA suresi, ayet 155 : Onların kendi sözlerini bozmaları, ALLAH'ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve " kalplerimiz örtülüdür / sünnetsizdir " demeleri nedeniyle ( onları lanetledik ) Hayır; ALLAH, inkarları dolayısıyla ona ( kalplerine ) damga vurmuştur. Onların pek azı dışında, inanmazlar.  

EN'AM suresi, ayet 125 : Ve sonra ALLAH, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü  İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. ALLAH iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.

 

BAKARA suresi, ayet 10 : Kalplerinde hastalık vardır. ALLAH da hastalıklarını artırdı. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.

TEVBE suresi, ayet 125 : Ve kalplerinde hastalık olanlara gelince, bu onların pisliklerine pislik ilave eder. Ve onlar, kafirler olarak ölürler.

EN'AM suresi, ayet 122 : Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir Nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir ? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle süslü ve çekici gösterilmiştir.

MÜTTAFFİFİN suresi, ayet 14 : Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.       

ZÜMER suresi, ayet 22 : ALLAH, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, RABB'inden bir Nur üzerinedir, ( öyle ) değil mi ? Fakat ALLAH'ın zikrinden ( yana ) kalpleri katılaşmış olanların vay haline . İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.

         ALLAH kullarının kötü eylemlerde bulunmalarını istememektedir. Ancak özgür bıraktığı kulun seçimine de engel olmamaktadır. Her şeyi Kendi bilgisi, kontrolü ve tasarrufunda bulunduran ALLAH, kullarının kendi istekleriyle de olsa dalaleti ( azma – doğru yoldan çıkmak ) seçmelerine razı olmamakta, onlara verdiği seçme yetisini gözeterek memnun olmadığı halde kullarının bu tercihlerine izin vermektedir.

EN'AM suresi, ayet 111 : Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, ALLAH'ın dilediği, yine inanmayacaklardı.

Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar.

A'RAF suresi, ayet 146 : Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu ( rüşd yolunu )

da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

         Yukarıdaki ayetler bize şu gerçeği anlatmaktadır: İnsanlar, kalpleri, kulakları ALLAH tarafından damgalandığı için kafir olmazlar : bilakis kafir oldukları için kalplerini, kulaklarını ilme ve uyarıya kapamak suretiyle kendi kendilerini damgalarlar. Çünkü kafirler, kendi akıllarına çok güvendikleri için ALLAH'ın uyarılarını dinlemez ve peygamberi küçümserler; böyle yapmakla akıllarını da doğru kullanmamış olurlar. Yüce ALLAH ise insanların bu duruma  kendi hür iradeleri ile düşmelerine izin verir, böylece küfür yolunu seçmiş olan bu insanların kalplerini mühürlemiş olur.

Birde insanlar yaptıkları olumsuzluklardan sonra başlarına gelenleri kaderim buymuş deyip savmak isterler, size kader ile ilgili bir ayet yazacağız, eğer düşünürseniz insan kendi yaptıklarıyla kendi kaderini yazdığını göreceksiniz.

RAHMAN suresi, ayet 29 : Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an YENİ bir iş ve OLUŞTADIR.

         Kulun yaptığı, ALLAH'ımın " yap " dediğidir. Suç, kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna, ALLAH'ım " yap " demez: onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan niyetinin onu nerelere  kadar götüreceğini göstermektir. Her olay karşıtı iledir, iyi – kötü, beyaz – siyah, cennet – cehennem, senin seçme hakkın vardır. İki yol olur her kulun önünde, HAK yolu ve onun karşıtı, kulun kaderi her iki yolda yazılır, seçim senin hakkındır.

Kendinizi koruyunuz ki korunasınız, RABB'ime güvenin ki güvende  olasınız. Hatanı bilirsen, meziyet örtmektir. Hatasını bilip te " ben böyleyim diyen, söküğünü büyütendir. Gün gelir öyle büyür ki, örtecek yama bulamazsın. ALLAH'ın kullarının ölçüleri hepsi bir olmaz. ALLAH'ım kuluna sevap kapısı açar, ne var ki o kul o kapıdan geçerse.

ALLAH'ım kuluna, kendini buldurmak, kimliğini bildirmek için gönderir. Tövbekar olan kulun, hatası affolur. RUH'u bölüş, kainata serpiş, tekrar dönüş. Dönüş nereye ? Kendine. Önce kendine, sonra arı gönülle HAKK'a. KENDİNİ ne olursa olsun buldurur, YAZI odur.

EZEL'de RUH'lar yaratıldıkta, düzenin dışına çıkana " GEL!...” dendikte; gelişe uymayan asi Ruhların, dünyaya gelişte de asi olacağı elbet yazılıdır. EZEL ALEMİ, her türlü cezadan masun'dur. Dünyaya gelişin hikmeti odur. ALLAH'ım kulunu beden kafesi ile dünyaya vermiş, kendine öyle yön buldurmuş, kulunu helak olmasın diye korumuş. Yerini bilen, yolunu gören, yürür: asi kulu, her adımda taş ile vurulur. Ceza mıdır ? Asla! Taşa vuracak ki, doğru yolunda gitsin. Dönüş O'nadır, kendini bulanadır.

Bütün ikazlara, nasihatlere rağmen kötülüklerine devem eden kişilerin sonu ne olur?

ALİ  İMRAN suresi, ayet 116 : Küfre sapanlara gelince, onların ne malları ne de çocukları, kendilerine ALLAH'a karşı  bir yarar sağlayamayacaktır. Ateşin dostudur onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.   

CASİYE suresi. Ayet 8 : Ki ALLAH'ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş olarak inadında devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir azapla muştula böylesini.

Kötülerin sonlarıyla ilgili diğer ayetler : Nur 39, 40 – İbrahim 18, 22, 42 – Zuhruf 83 – Kehf 104, 105, 106 – Ankebut 41, 42 – Necm 31 – Rum 34 – Yunus 12, 13 – Vakıa 83, 96 – Fatır 10 – Hud 18, 19 – Ankebut 13 – Hicr 3 – Casiye 9 – Rad 25 – Bakara 27 – Tevbe 68

Meariç 37, 39 – Abs 40, 41, 42 – Meryem 72 – Taha 127 – Muhammed 1, 8, 9 – Nahl 25

Şura 22 – Yunus 59 – Nur 19.

         İnsanların yaptığı çok büyük bir hata da " havale " etmenin ne olduğunu bilmemeleridir. Başlarına gelen bir olayda " ALLAH'a havale et " deyip köşeye çekiliyorlar. Hepinizin de bildiği gibi, Ashab'dan biri RESULÜMÜZ'e  gelir, RESULÜMÜZ ona sorar " deveni ne yaptın ? "  Ashab cevap verir: " onu saldım ALLAH'a emanet ettim ". RESULÜMÜZ der ki, git deveni bağla ondan sonra ALLAH'a havale et. Demek ki, her olayda  önce bize düşen gayretimizi gösterip tedbirimizi aldıktan sonra ALLAH'a havale edeceğiz. Bilemediğimiz bir şeyle karşılaşırsak güvendiğimiz bir bilene sorup o husus hakkında bilgi de alacağız, böyle yapmamız gerektiğini bir ayette açıkça söylüyor YÜCE RABB'imiz.

SAF suresi, ayet 14 : Ey iman sahipleri ! ALLAH'IN YARDIMCILARI OLUN.

HADİD suresi, ayet 11, 18 ( Maide 12 ) : ALLAH'a kim güzel bir borç verecek ki, O onun verdiğini kat kat artırsın. Böyle birisi için onur verici bir ödül de vardır.

         Bu ayetlerle ALLAH bize neyi anlatmak istiyor ? düşünseniz ya. Her şeyi ALLAH yapacaksa,bizi niye dünyaya yolladı ve bize niye "BANA yardım edin ve borç verin " diyor? Düşünün ALLAH'a nasıl yardım edebilirsiniz ve nasıl güzel bir borç verebilirsiniz ?

         Çoğumuz " sabr'ın " ne olduğunu ve nasıl sabredeceğimizi bilmemekteyiz. Başımıza ne gelirse gelsin " Bu da ALLAH'tan deyip bir köşeye çekilip hakkımızı aramayıp, miskin miskin oturuyoruz. Bakın Abdül Kadir Geylani hazretleri ne diyor! " SABIR, BOYUN BÜKMEK DEĞİL MÜCADELE ETMEKTİR ". MÜDDESSİR suresini incelersek            ” Sabr'ın " en geniş anlamıyla: aklın ve dinin gösterdiği yolda azimle yapılan mücadele demek olduğunu ve " katlanmak ", " ses çıkarmamak " gibi kavramlarla taban tabana zıt bir kavram olduğunu anlarız. KUR'AN ne söylüyor biz ne anlıyoruz. " sabır ": " katlanmak  değil, " göğüs germek " demektir. Neye göğüs germek? Evet, sonunda katlanılamayacak acılara  katlanma ıstırabına mahkum olmamak için, önceden her türlü sertliklere, çetinliklere, her türlü zulümlere, mertçesine, insancasına göğüs germek. Fedakarlıkların semtine uğramayarak, miskin miskin oturmak, sonra da hissesine düşecek rezilliği, kepazeliği

" kader böyle imiş, tahammül etmeli " diye sindirmeye çalışmak, hiçbir zaman " sabır " sözcüğü ile bağdaştırılamaz. Gerçekten de KUR'AN " sabr " sözcüğü ile katlanmayı değil, göğüs germeyi kastetmektedir. Göğüs germek ise, içinde bulunulan zorlukların verdiği acılara katlanmak ama aynı zamanda o zorluğu yenmek için onunla mücadele etmek demektir. Dolayısıyla " sabr " sözcüğü, tam bir aktivite, tam bir canlılık ihtiva etmektedir.

Bu bakış açısıyla sabrın tavsiyeleşilmesi ; azgınlıklara, haksızlıklarla, karanlıklarla karşılaşan herkesin, bunlarla mücadele edebilmesini sağlamak için desteklenmesi, yüreklendirilmesi anlamındadır.

HAC suresi, ayet 72 : Onlara açık – seçik ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanların yüzlerinde bir hoşnutsuzluk / yadsıma görürsün. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracak olurlar. De ki; " Size şu yaptığınızdan daha kötü bir şey haber vereyim mi :  Ateş! ALLAH onu inkarcılara vaat etmiştir. Ne kötü dönüş yeridir o ".

         Bir kişiye yaptığı yanlışı ya da günahı söylediğinizde aynen eyette söylendiği gibi, yüzü asılır, yüzü koyu sarı rengine dönüşür ve gözlerinin NUR'u kaybolur, gözlerinden kin, nefret fışkırır. Ya o esnada size kötü söz söyleyip saldırır veyahut ta ses çıkarmaz amma içinden size

Kötü şeyler söylediğini ve kötü niyetler kurduğunu gözlerinden anlarsınız. Şimdi size soruyoruz; böyle kişiler öldüklerinde ALLAH onlara yaptıkları kötülükleri gösterdiğinde ALLAH'a da saldıracaklar mı?

HAC suresi, ayet 38 : ALLAH iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, ALLAH hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.

VAKIA suresi, ayet 60, 61 : Aranızda ölümü taktir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz. Böylece sizin yerinize  benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var edelim diye ( ölümü taktir ettik ).

         Yukarıdaki ayetten de açıkça anladığımız gibi, ölüp yok olmak diye bir şey yoktur. Aynen ana karnından dünyaya doğduğumuz gibi, vakit saat geldiğinde dünyada bir elbise gibi kullandığımız bu bedeni terk edip, asıl vatanımız olan ve ebedi yaşayacağımız yurdumuza  GÖÇ edeceğiz. Bunu bilip şimdiden güzel ameller işleyip bizdeki olumsuz hallerden kurtulup, ALLAH'ın yüzüne bakabilecek bir yüz ile O'nun huzuruna çıkmaya layık olalım.              HAC suresi, ayet 76 – ALİ  İMRAN 185 – MÜZEMMİL 20 deki ayetlerde de yazıldığı gibi, GÖÇ ettiğimizde ( öldüğümüzde ) yaşarken yaptıklarımızın karşılığını bulacağız orada.

ENFAL suresi, ayet 2 ( Şura 36 – Tevbe 129 ) : İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, ALLAH anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara ALLAH'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını arttırır. Ve onlar yalnız RABB'lerine güvenip dayanırlar.

         Yunus'un dediği gibi " Yaradılanı YARADAN'dan dolayı sevelim " amma yukarıda ayette, Fatiha'da ve diğer ayetlerde de ALLAH'ın bize bildirdiği gibi: yalnız ALLAH'a inanıp, güvenip,yalnız ALLAH'dan yardım dileyeceğiz. Başkalarına kötülük yapıp onları kullanmayacağımız gibi, kendimizi de başkalarına kullandırmayıp, bize kötülük yapmalarına müsaade etmeyeceğiz. Hadis : Mümin bir kere iğne deliğinden geçendir.

ALİ İMRAN suresi, ayet 31, 32 : De ki: " Eğer ALLAH'ı seviyorsanız bana uyun ki, ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir. Şunu da söyle: " ALLAH'a ve RESUL'e itaat edin " . Eğer yüz çevirirlerse, ALLAH küfre sapanları sevmez.

NİSA suresi, ayet 80 : Resul'e itaat eden ALLAH'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.

         Dünyada ve ahirette güzel bir hayat hak etmek istiyorsak " TEK REHBER KUR'AN, TEK ÖNDER Hz. MUHAMMED " efendimiz olmalıdır. Onun için lütfen KUR'AN'ı Türkçe olarak bir kere okuyun ve ALLAH'ın bizden istediklerini öğrenin, bunun yanında bir kere olsun RESULÜMÜZ'ün hayatını okuyup KUR'AN'ı nasıl yaşadığını öğrenip aynı şekilde yaşamak için gayret edin. Unutmayın ki, yaptıklarınızla etrafınızı kandırabilir, hatta kendinizi dahi kandırabilirsiniz, amma ALLAH'ı asla kandıramazsınız. Öldüğünüzde, yaşarken kaydedilen kayıtlarınız karşınıza konacak  ve orada onların karşılığı eksiksiz olarak size verilecektir.

ALİ İMRAN suresi, ayet 120 : Size bir iyilik dokunsa bu onları rahatsız eder. Size bir kötülük dokunsa bununla sevinir, ferahlarlar. Eğer sabreder, sakınır, korunursanız onların tuzakları size hiçbir şekilde zarar veremez. ALLAH Muhit'tir ( Her şeyi çepeçevre kuşatan ), yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.

ALİ  İMRAN suresi, ayet 146, 148, 149, 150 : Nice peygamber, beraberinde kendisini RABB'e adayan birçok kişi bulunduğu halde savaşmıştır. Onlar, ALLAH yolunda kendilerine gelip çatan zorluklar yüzünden gevşememiş, zayıflık göstermemiş , susup pusmamışlardır. ALLAH sabredenleri sever. ALLAH da onlara, hem dünya nimetini verdi, hem de ahiret sevabının en güzelini. ALLAH, güzel düşünüp güzellik sergileyenleri sever. Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne yüz geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline gelirsiniz. Hayır, hayır! Sizin Mevla'nız ALLAH'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır.

MAİDE suresi, ayet 105 : Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü ALLAH'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir.

         Vermeyi nasip eden RABB'ime şükürler olsun. Dileyen bulsun, arayan görsün, RABB'im kapalı olan gözleri açsın. Yardım dileyen, dilemeyen kulunun her yolda yardımcısı olsun! AŞK'ına düşürsün, ateşini yaktırsın. " ALLAH'ım ! SEN'den geldim, SANA varayım ! " dedirtsin. Amin