AHİRET ve ORADAKİ YAŞANTIMIZ 20.12.2020 İşleri düzene koyan ALLAH'ın
ADI'yala. ZARİYAT 55: Sen
( seni dinleyenlere ) öğüt vermeye devam et. AL-İ İMRAN 104: İçinizden HAYRA ÇAĞIRAN,
GÜZELİ EMREDEN, KÖTÜ ve ÇİRKİNDEN ALIKOYANbir topluluk olsun. Kurtuluşa ve
zafere eren işte onlardır. YASİN 17: BİZİM GÖREVİMİZ SADECE SİZE AÇIKÇA TEBLİĞ ETMEKTİR. ENBİYA 23: ALLAH, yaptıklarından dolayı asla
sorguya çekilemez, fakat O'nun dışındakilerin hepsi sorguya çekileceklerdir. Hz. MUHAMMED:Sizden önce gelip geçen milletler
içinde, ALLAH tarafından kendilerine HABER
İLHAM OLUNAN İNSANLAR VARDI. MÜ'MİN 15: Yüceler yücesi, dilediğinin
derecesini yükselten, arşın sahibi olan O ALLAH, insanları hesap günüyle
uyarması için vahyi, kendi emriyle KULLARINDAN
DİLEDİĞİNE İNDİRİR. SEN'den geldik, SEN'inle olduk, SEN'inle / SANA dönelim ALLAH'ım. BAKARA 118-EN'AM
111: Böylece BİZ,
HAKİKATLARI İYİCE BİLMEK İSTEYENLERE ayetlerimizi
apaçık gösteririz. İSRA 13-14: BİZ
her insanın kaderini KENDİ ÖZGÜR SEÇİMİNE ve KARARINA bırakmışız. Ancak dünyada
işlediği her şeyi de bir kitapta kayda alıyoruz. Kıyamet gününde bu kaydı
çıkarıp ona göstereceğiz. Ve ona " oku kitabını / kayıt bandını ! İşte dünyada
nefslerinin yaptıkları, haydi bakalım, hesap görücü olmak üzere kendi hesabını
kendin gör " diyeceğiz. Tasavvufu bilmeyen, bal kavanozunun
dışına taşanı anlatır. Tasavvufun içinde olan, kavanozun içindeki ÖZ'ü anlatır.
Tasavvuf; ALLAH'ın seni sende öldürüp, KENDİSİNDE YAŞATMASIDIR. ABDÜLKADİR GEYLANİ Hz: Ey insanlar, büyük bir iş için yaratıldınız ama çoğunuzun bundan
haberi yok. Hz. MERYEM: ALLAH
her şeye kadirdir. Nelere katlanıyor insanlar. Yeter ki, ALLAK o kuvveti versin
de imamını bozmasın. TANRI ve ALLAH anlamlarını anlayalım
ki, ne olduğumuzu öğrenelim. ZAT'ına aşkım, SIFAT'ına hürmetim
gereklidir! Yaratılan her varlıkta O vardır; gönlünde ZATI, bedeninde SIFATI
mevcuttur Gönlünü ZATI için, bedenini SIFATI için pak tutmalısın! Yaratılan TEK
BİR'dir, BİR BİNA'dır! Bölersen, kâinat SIFATI'dır.” TANRI” dedik, ZÂTI'dır. "
ALLAH " dedikte, ZATI ile SIFATI. " TANRI " dedik, söz ile izahını verelim: "
TANRI'm..” dersin, sadece O'na hitap edersin; " TANRI'yım! " diyebilirmisin?
ASLA, çünkü SIFATI'ndasın. O'na döndükte, bedenden sıyrıldıkta, sen de O'sun! O
sende olmasa, O'nu sana bildiren nedir? Dünyada SIFATLARI ile yüklenelim ki,
ZATI'na varışımız kolay olsun. ZATI'ndan SIFATI bilinmez! SIFATI'nı göreceksin,
düğümü çözeceksin, ancak ZATI'na öyle varacaksın. ALLAH'ım SEN'i duyandan
olalım, SIFATLAR'ını bilenden olalım, ZATI'nı dileyenden olalım ki SEN'İ
BULALIM. Varlığımız madem ki O'nun NUR'undan, DÜNYADA HARCAMADIĞIMIZ NUR'U
KADAR O'NA YAKINIZ. Yakınlığın adı, eşit demek değil midir? Ne kadar küçük
olsak da, niyazımız kadar O'na yaklaşırız. Göçünde ( öldüğünde ) kul, kendi
seviyesinde olanlar ile olacaktır. Kişi hangi zihniyette olanları sever dost
edinirse, dünyada ve ahirette onlarla beraber olacaktır. Şartlanmış insanı ne
yaparsan yap DOĞRUYA DÖNDÜREMEZSİN çünkü YAPTIKLARINDAN ve SEÇİMLERİNDEN
DOLAYI, ALLAH onun gözünü, kulağını, kalbini hakikate kapatmıştır. KULUN CÜZ-İ İRADESİ: YARATAN her kulda var. İdrak edebildiğin kadar cüz-i iradeni
kullanmış olursun. Beden, ancak idrak edebildiği zaman ölmeden ölür. Kulun cüz-i
iradesi; kendisinde bulunan enerjiyi, onu eğitim ile yerinde, yolunda
kullanmasıdır. ŞEMS 7,8,9,10: İnsana ve ona güzel bir şekil verene, ona KÖTÜLÜK YAPMA ve
KÖTÜLÜKTEN SAKINMA yeteneği verene ki, NEFSİNİ TEMİZLEYİP ARINDIRAN KİMSE
kurtuluşa ermiştir. ONU KİRLETİP KÖTÜLÜKLERE BOĞAN KİMSE de hüsrana uğramıştır. İnsanlık kurulalı beri sekiz evre
geçirdi. Şimdi dokuzuncu evrede… Yani, sekiz defa medeniyetlerin değişme
uğraması ve kısmi kıyamet. Kâinatın bütün oluşumları MAVİ ENERJİ ile gerçekleştiği
bilinmeli. Hz. MEVLANA: KUL KENDİ KENDİNİ YÖNETMEKLE MÜKELLEFTİR. KAF 16: BİZ size şah damarınızdan da daha
yakınız. ZÜMER 30,31: Sen
elbet öleceksin, onlarda elbette öleceklerdir. Sonra siz muhakkak RABB'inizin
huzurunda BİRBİRİNİZDEN DAVACI OLMAK ÜZERE DURUŞACAKSINIZ. ( Duruşmaya
çıkacaksınız ). O'NDAN GELDİK, O'NA DÖNDÜRÜLECEĞİZ. Dünyadan göçmek kolay, bir nefes
yeter; gelmeye-varmaya, yüz-surat ister. Ölümde her kul, ALLAH'ıma olduğu
yerden bakar. Her varolan, doğar, yaşar ve göçer ( ölür ). Göçtüğü ( öldüğü )
anda gideceği yer; dünya günündeki aldığı- verdiği, gördüğü-bildiği ve UYDUĞU
KADAR, gideceği yeri kendine konut seçer ( Cennete veya Cehenneme ). Bedeni
bıraktıkta ( öldüğünde ), Âlemden-âleme yürüdükte; oluşan
beden, elbet kafesli değildir. Oluşan; madde ile değil, enerji ile
gelişir-renkler oyunu verir. RUH NEDİR ? O
BİR' dir, O'ndan gelen ayrı kalmaz. Güneş, ışığını yaymakla birliğinden
kaybetmez. O'ndan gelen, O'nundur; O'nun denilen, sadece O'dur! BİR olanı
bölemezsin, O'na " onlar " diyemezsin ! Uyuyan Ruhlar dediğimiz,
bileni-bilmeyenden ayırdığımız odur. Ruh O'ndandır, kendi halinde O'nu bilir;
beden ancak idrak edebildiği zaman ölmeden ölür… İçimizde O var ve O'nu idrak
edebiliyoruz. ALLAH'ı idrak edebilmemiz için, bedenli olmamız şart! Diğer
bedensiz canlılar, O'nu idrakten yoksunlar. Hz. MUHAMMED: Yüce
ALLAH buyurdu ki: BEN bir hazine idim, BİLİNMEYİ MEYL ve MUHABBET ETTİM, halkı
bilinmem için yarattım… İnsanın sırrı SIRRIM'dır ve SIRRIM'ın sırrıdır. RUH, OLMAYA DEĞİL BULMAYA GELİR. NEYİ BULMAYA?.. ASLINI. Hz.MUHAMMED: RUH'u
bölüş, kâinata serpiş ARITIP tekrar dönüş. Dönüş nereye? Önce kendine, sonra
ARI GÖNÜLLE RABB'E. RUH, senliği-benliği siler. Ruh
âleminde, KADIN-ERKEK YOKTUR! Göçtüğün anda, O'nun ile olan her
zerrede BİR'liğin YÜCE'liğini idrak edeceksin; idrak ettiğin an, aldığın gibi
bulduğunu güdeceksin. Ruhlar, daima beraberdir. Ne var ki,
senin ölçemeyeceğin kısa fasılalarla beraber olup ayrılırlar. Anda BİZLE, anda
bedenle. Bedene girdiği an, BİZ'den perdelenir. Önce can verilir, sonra beden, en son
Ruh verilir. Ana karnındaki çocukta Ruh yoktur! Sadece can vardır. Bebek
doğuşta ağlar, kafese girince Ruh isyan eder. Ruhun ilk isyanıdır. Kulun yapısı, her an yenilenmekte!
Her an ölür, her an dirilir. Kulun dünya ile kâinat arasındaki irtibatı,
çeşitli akımlarla yönetilir. " Hayvanlarda da Ruh vardır!” diyene,
de ki: kul-hayvan için değil, hayvan-kul için yaratıldı. Kuluna beslensin diye
verdiğine, Yüce ALLAH'ım Ruh vermez. Ruh, sadece kulundur! Hz. ÖMER:
Her güzelde O'nu ara!.. Güzel olan her şeyde O'nu buldun, " güzel değil!..” dediğinde niye
O'nu aramadın?.. Eğer O'nu güzelde/çirkinde, hayırda/şerde ararsan: sonsuzluğu,
yaşadığın günde görmüş olursun.. " ALLAH büyük!.. ALLAH var! " diye
nutuk çekmekle ALLAH'ın varlığını tanımak olmaz! O'na herkes inanmış ve
biliyor… ALLAH'ı tanımak lazımdır, ALLAH'ı aramak lazımdır!... Nerede mi ?
İÇİNDE… O, İNSANIN İÇİNDEDİR! Uzağa gitme, İÇİNDE ARA!... Her
şeyde arayın, arayın ki bulasınız… Yazılı kitapları okumak, ALLAH'ımı öyle
bulmak: Ay'ı leğende görmektir. Aradığını GÖNLÜNDE BUL Kİ, Ay-ı gökte kendin
göresin. Görüpte eresin. ALLAH her yarattığını " BULSUN " diye zorlamış. HZ. ALİ: RESULÜ'nün
büyük Ruhaniyeti var. Bütün dualar PEYGAMBERİMİZE GİDİYOR ve RESULÜ'müz
dağıtıyor. Orada Ruhun idraki açılıyor ölümden sonra. O'nun bütün muradı, Ruhun
bedendeki ALLAH'ın sıfatlarıyla bütünleşmesi. Bizden istenen bu. RESULÜ onun
idrakinde olduğu için o hizmeti görüyor, RABB'inden onu dilemiş. ALLAH'ın
Muradı o; o devri tamamlayıp aynı yere gelmek. TEVBE 32: ALLAH'ın NUR'unu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.
ALLAH ise Kâfirler ( gerçekleri örtenler )
hoşlanmasa da, NUR'unu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor. RUHLAR ALEMİNDEKİ MERTEBELER. 1 KAT: Gayeleri olmayan, ahireti
bilmeyen, dünyayı bâki sananlar. 2 KAT: Yol bilip yürümeyen,
ALLAH'a sığınmayan, son gün gelip " ALLAH " diyenler. 3 KAT: ALLAH'ı bilir, yolunda
yürür. Fakat gün gelir şaşar, sonra toparlar. 4 KAT: ALLAH'ı bilen, yolunda
giden, kimseye karışmayan, dünyayı tanımayan ( umursamayan ). 5 KAT: Dünyayı, ahireti bilir.
Yudumu içer, " ALLAH !..” der şükreder. Yalnız Kendi kendine ibadet eder. 6 KAT: " Ahiret bâki, dünya ne
ki?..” diyenler. Dünyadaki şaşkının yolunu çevirenler. Canım değil, CANAN'ım
diyenler, ALLAH'IMIN EMRİ'ne uyup, canından geçenler. Dünya
ile âhireti bilip, birbirine bağlayanlar. Yardım edip, dönük
kullarını çevirenler. 7 KAT: Söylesem az gelir,
gönüller dolar. Dolsa güzel, taşar. Taşsa güzel, akar-akar, çağlar… Kul dayanamaz,
âhireti yaratan görmez. Gel, gör! ( Hz. MEVLANA'ya,
kendisinin hangi katta olduğu sorulmuş) Katları saydım, hangisinde
olduğumu sen bil! Yedinci katı görmesem Size anlatabilir miyim ? Her katın öbürü ile haberleşmesi,
anında mümkündür. Evet, kat birbirine bağlı… ne var ki, alt katın yukarıya söz
hakkı yok. Nasıl ki dünyada can-CANAN'la
oluşur, göçte de öyledir. Her göç edene YARDIMCISI gelir, yardıma el verir,
eğite-eğite götürür. AZRAİL, can almaz, bedenle olan göbek bağını akım ile
keser. Ecelin açık manası nedir, bilir misin? ALLAH ile kavuşma… EMİR gelmeden, göç ( ölüm ) olmaz!
Yalnız, dualarınızı yarın ölecek gibi edin, tövbelerinizi sona bırakmayın. Hz.ALİ: Bedenlerimiz
toprağın altına giriyor, toprak oluyor… diyoruz; Fakat zerreler halinde Ruhumuzla
bütünleşiyor. Nefsimizden ne kadar sıyrılıyorsak, o zerrelerle bütünleştikçe;
Ruh daha üst kademeye çıkıyor. HADİS (
Gümüşhanevi 1486- İmam Ahmed ve Taberani- İbn-Ebu Dünya- Mervizi ve İbni Mende-
Ebi Said el-Hudri ): PEYGAMBER (s.a.v): " Ölen kişi; kendisini yıkayanı,
taşıyanı, telkin edeni ve kabirde uzatanı tanır” ( görür ) buyurdular. Gidenin yeri hemen belli olmaz, her
kul ânında gidişte mertebesini almaz! Sorgusu, suali bitmeden yerini almaz!
Müstesna kulları, ayrıdır. Göçte bavulunda götürdüğün,
İŞLEDİĞİN HAYIR ve ŞERDİR. Nasıl ki seyahatinde bavulunu kendin açar,
temizi-kirliyi kendin ayırırsın, göçte de öyledir… Bavulunuzu temiz çamaşırla
götürünüz. Kişi göçte ( öldüğünde ) yerini arar " Neredeyim " der.
Ta ki kendine, kendi ÖZ'üne varana kadar… Kendi ÖZ'ü; ÜÇ günde, YEDİ günde,
KIRK günde, en geç ELLİ İKİ günde bulur, o anda " Yerimdir!..” der. Yerinden
maksat; makamıdır. Cennet-cehennem oraya varışa kadardır, orada barışa
kadardır. Orada geçmiş ile ÖZ'ün hesabı
olur..” Hesap, nedir?”; kulun muhasebesi kendi ÖZ'ü ile olur, nasıl ki ÖZ'ü ile
bulur. ALLAH'ım, ÖZ'ümüzü sözümüze küstürmesin! ÖZ'ün verdiğine söz uymazsa,
ikisinin muhassebesi kulun cehennemidir.” ÖZ'ümüz, sözümüz BİR olsun!” denilen,
odur! ÖLENİN HESABI GÖÇTÜĞÜ ( ÖLDÜĞÜ ) ANDA GÖRÜLÜR. Kiminin bekleyiş müddeti vardır.
Kimi ânında yerini alır. Onun için denilir; Her göç edenin arkasından niyaz
ediniz , hatalarını affediniz! Çünkü, hiçbir gezegen, başka gezegende olanın
bağlantısı ile göçeni alamaz. Niye ölüye KUR'AN okunur? KUR'AN'ın
yazdığı kulca tam açılmaz! Çünkü 99 u ahirete, biri dünyayadır. Onun için ölüye
99 u okunur. YASİN 99 u içine alır. Onun için ölünün dileği YASİN'dir. Biri
maddeye, 99 u sende olan ÖZ'e. ALLAH'ım kimseyi göçünde (
öldüğünde )” RENKSİZ ÂLEME DÜŞÜRMESİN "! Renksiz âlem; Dünyayı kendi gözüne,
kendi sözüne uydurayım diyenin; göçünde ( öldüğünde )vardığı ilk merhale. " Ben
görürüm, kaderimi bildiğime uydururum! Diyenlerin gittiği ilk merhale renksiz
alemdir. Mümin yolun mümin kulu, hepimizin
HAK'tır yolu. Geldiğimiz gibi bulalım, sorgu gününde YARDIMCI bulalım! ÖMAR der ki; Adalet, HAK'tan çıkanla, nadir
de olsa buluşmaz. Adaletten çıkan, sorgu gününde ULU'suna kavuşamaz. Her kulun
yüce alemden ULU'su, YARDIMCISI vardır, ne var ki yardımcı ALLAH'INA YÖNELDİĞİN
ANDA hizmetini yapabilir. Kul ALLAH'ıma yönelmezse, ALLAH'ım yardımcısı ile
arasına perde gerer. Ruhun bedenden irtibatı kesildiği için,
etrafı kalabalık olur. Her Kul, dünyaya beden ile
tekrar-tekrar gelmez, âlemlerde gezinir, kendini orada tamamlar. Ne var ki,
başka ölçüde ve başka şekilde. Göç ettiğinde ( öldüğünde ) Ruhun
bedenden irtibatı kesildiği için, ahirette etrafı kalabalık olur. Her kulun
gönül dalgasında olan bütün Ruhlar sevinçle gelir, geleni karşılar, onun için
dualar edilir ölenin yanında. Her kulun ULU'su ( koruyucu meleği ) başına
gelir, duasını ona verir. Ahirete varanın, dünyadan dileği YASİN'dir. Duasını
her alan gelir, yakını ile kucaklaşır; ne var ki, bazı kul bunu görür. Gelenler
yerince görürler, sevdikleri yerde dolaşırlar. Kul, dünyadan sorgusuz göçtü ise, kuş
misali dilediği yere iner. Her göçen ( ölen ) dünyaya döner. Ne var ki, dönüş
Ruh olaraktır, BEDENEN ASLA! Hz. ÖMER: Her
göç etmiş ( ölmüş ) olgun Ruhun aldığı vazife vardır. Yolunun uyuşuna, kulunun
duyuşuna göre vazife verir ALLAH'ım. Dünyadaki yakınlarına yardım etmek,
ALLAH'ımın İZNİNCE kazalardan korumak, onları doğruya yöneltmek için. ALLAH'ıma varan, dünyadan göçen:
anıldığı, arandığı yere Ruhen gelir, her olaya şahit olur. Olaylara üzüntüleri
şöyle olur: dünya derdine kapılıp ahireti unutan yakınlarına üzülürler. Üzülür,
çünkü onu uyarmaya gücü yok, ALLAH'ından geleni bildirmeye gücü yok. Bildirse
ferahlar, kulu da ferahlatır. Hz. FATIMA: Ölümden
sonra; ALLAH'ımın emirlerine uyanlar için ebedi ve muhteşem bir mükâfat vardır. ALLAH Cennete ancak " ALTIN
KALPLİLERİ " münasip görür; O'raya onda " ALTINDAN CENNETLER " denir. ALLAH'ın
bütün sevdikleri O'radadır, O'rayı NUR'a boğarlar, altın gibi parıldar, ALLAH
AŞKI çağlayanlar gibi akar. Çünkü bütün ALTIN KALPLİLERİN sevgisi, ALLAH AŞKI
O'rada çağlar… SAF 14, HAC 40, FETİH 9, BAKARA 245, MÜZEMMİL 20, HADİD 11 TEĞABUN 17 SURELERİ…. ORİJİNAL ARAPÇASINDA ALLAH'IN YARDIMCILARI
OLUN, SİZ ALLAH'A YARDIM EDERSENİZ ALLAH DA SİZE YARDIM EDER, ALLAH'A BİR GÜZEL
ÖDÜNÇ VERİN DİYOR. Öyleyse hepimiz ALLAH' a nasıl
yardım edebileceğimizi araştıralım ve ALLAH'ımın bu isteğini yerine getirelim. RUM 60: Sen sabret,
ALLAH'IN VAADİ MUTLAKA GERÇEKLEŞECEKTİR. İman etmeyenler(in davranışları) sakın
seni gevşekliğe ve bunalıma düşürmesin. EN'AM 67: Unutmayın
ki, ALLAH'IN BİLDİRDİĞİ HER HABERİN GERÇEKLEŞECEĞİ BİR ZAMANI VARDIR. İleride
her biri gerçekleştiğinde, siz de bunları göreceksiniz. Kişilerin kendi anlayışları
doğrultusunda yaptıkları çeviriler mi? Açıklamaları mı? Konuşmaları mı? doğrudur.
Yoksa PEYGAMBERLERİN, EVLİYALARIN, VELİ KULLARIN, ALLAH'tan aldıkları
bilgilerini bize ulaştırdıkları bilgileri mi doğrudur ? Hangi bilgi sizi
ALLAH'a vardıracak? AL-İ İMRAN 78: Yine öyle kişiler vardır ki, söyledikleri ALLAH'ın Kitaplarında
olmadığı halde, onlar kitapta var sanasınız diye kelime oyunları yaparak " Bu
ALLAH'ın katındandır " derler. Halbuki o, hiç de ALLAH'ın katından değildir.
Onlar gerçeği bildikleri halde ALLAH'a iftira etmektedirler.
|