K A D E R
EMRİ'ne uymayanlar, gönlünde HAK sesi duymayanlar, bilseler sonlarını, silerler dünlerini.
Her gelen kulluğa namzettir. Kulluk her yaratılana nasip olsa , dünyanın değeri kalmazdı, kul dünyayı terazi bilmezdi.
ŞEMS suresi, ayetler 7, 8, 9, 10 : Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene . Ardından ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene and olsun ki, benliğini temizleyip arındıran gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.
A'LA suresi, ayet 14 : Benliğini arındıran, kurtuluşa gerçekten ermiştir.
Gümüşhanevi, 55 nolu hadis: Kıyamet gününde ALLAH'ın rahmetinden en uzak olacak kişi emrettiği şeyin tersini yapan anlatıcıdır.
Kendinizi koruyunuz ki korunasınız, RABB'ime güvenin ki güvende olasınız. Hatanı bilirsen, meziyet örtmektedir. Hatanı bilip de" ben böyleyim " diyen, söküğünü büyütendir. Gün gelir öyle büyür ki, örtecek yama bulamazsın. ALLAH'ın kullarının ölçüleri hepsi bir olmaz. ALLAH'ım kuluna sevap kapısı açar, ne var ki o kul o kapıdan geçerse.
NAHL suresi, ayet 90: Şu bir gerçek ki ALLAH; adaleti; iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden / edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık – doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.
FATIR suresi, ayet 43 ( Maide 79, 80, 2 ): Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgahladılar. Oysa ki tezgahlanan kötülük sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? ALLAH'ın yol ve yasasında değişme asla bulamazsın. ALLAH'ın yol ve yasasında döneklik de bulamazsın.
Gümüşhanevi 2107 nolu hadis: Bir topluluk şayet aralarında yapılan kötülüğü, çoğunluk olup, güçleri yettiği halde önlemezlerse, ALLAH cezasını hepsine teşmil eder.
BANA NE; " BİZE NE " OLUR, GELECEK NESİL KADERİNDE EĞRİYİ BULUR.
Başımdan eksilen her telden sorumlu isem, tenimde akan ter ile bağımlı isem kendimden mesulüm, RABB'ime her zerremin hesabını vermeye mecburum, mecbursun, mecburuz. Koruduğum kendi zerrem kadar, seni de korumakla mükellefim. " Adaletine sığındığım ALLAH'ım, her zerrem ile koru beni, korumaya muktedir olmamı dilerim ".
FATIR suresi, ayet 22: Dirilerle ölüler de bir değildir. Kuşkusuz ALLAH dileyene duyurur. Sen, kabirdekiler gibi olanlara hiçbir şey duyuramazsın.
Elindeki çiçeğin her yaprağı yazındır. Gönlündeki sevgi, kainata kazındır. Her dönüşte okursun, her dönüşte bilgini dokursun. Görürsün ki; ne renk kattıysan bezin öyle dokunmuş. Dokudukça ne yazdıysan o okunmuş. Vardığın günde onu göreceksin, elinde ne varsa onu vereceksin. O günün hesabını bu günden yaptı isek, yazdığımız her satırda sevgimizi kattı isek güller açar bahçemizde, gül kokusu bohçamızda elimizde bulacağız, dost kapısında olacağız.
KEHF suresi, ayet 7: Yeryüzünde olan her şeyi, onların hangisinin daha iyi iş yapacağını denemek için oraya bir süs yaptık.
KALEM suresi, ayet 7: Kuşkusuz senin RABB'in, yolundan sapanı daha iyi bilir. Doğru yolda olanları da en iyi O bilir.
EN'AM suresi, ayet 55: İşte böylece ayetlerimizi açık açık anlatıyoruz ki, suçluların yolu ortaya çıksın.
Gümüşhanevi 4694 nolu hadis: Ölen herkesin sözü ve ameli tartılacak: Eğer sözü amelinden ağır gelirse, ameli kabul edilmez, eğer ameli ( uygulamaları ) sözünden ağır basarsa ameli kabul edilir.
ALİ İMRAN suresi, ayet 178: İnkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
AHKAF suresi,ayet 19: Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. ALLAH onlara yaptıklarının karşılığını verir, asla kendilerine haksızlık edilmez.
Gümüşhanevi 1359 nolu hadis: Kişi oruç tutar, namaz kılar, hacca gider, ümre yapar da kıyamet günü olunca ona ancak aklı ve güzel huyu kadar sevap verilir.
EN – AM suresi, ayet 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni ALLAH yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
FURKAN suresi, ayet 44 ( Enfal 55, 56 ): Yoksa sen bunların çoğunun işittiğini; akledip düşündüğünü mü sanıyorsun! Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar.
DEĞİŞMEYEN HALİNDEN SORUMLUSUN, gelişmeyen bilginden kurumlusun! Öyle ise, her gününde haline yenisini ekle, bilginde gelişeni öylece bekle. Her kademeye bilgi ölçüsünde değil, bildiğine – uyduğun ölçüde geçilir. Bilen bilmeyenin sorumluluğunu da alır. Amma, uymayanın sorumluluğu kendisine aittir.
Derman dileyen her kulu, yöneldiği gün RABB'ime bulacaktır yolu. Cümlesine niyaza görevliyiz, görevlisiniz. ALLAH'ım öyle YÜCE ki, kulunun her duasına bakar, ne var ki, alsın gitsin ne hali varsa görsün demez, kuluna hayır olanı verir. Okuyun, ALLAH'tan dileyin! Demeyin, " YAZI bozulmaz!?...” YAZI'yı sen bozamazsın,yeniden yazamazsın; amma, YAZAN, bozar da çizer de…….. Yeter ki, ALLAH'ına yönelsin, dilemesini bilsin. Amin.
ALLAH'ım, dileyen kuluna sunar; layık olan kulunu, önce sınar. Sunduğunu asla geri almaz, çünkü aldanmaz.
RUHLAR ALEMİNDEKİ MERTEBELER
- KAT : Gayeleri olmayan, ahireti bilmeyen, dünyayı baki sananlar.
- KAT : Yol bilip yürümeyen. ALLAH'a sığınmayan. Son gelip, " ALLAH!...” diyenler
- KAT : ALLAH'ı bilir, yolunda yürür; fakat gün gelir şaşar, sonra toplar.
- KAT : ALLAH'ı bilen, yolunda giden, kimseye karışmayan, dünyayı tanımayan. ( umursamayan )
- KAT : Dünyayı, ahireti bilir. Yudumu içer, " ALLAH!...” der şükreder. Yalnız, kendi – kendine ibadet eder.
- KAT : " Ahiret baki, dünya ne ki?...” diyenler. Dünya şaşkınının yolunu çevirenler. " Canım! " değil, " CANAN'ım! " diyenler. ALLAH'ımın EMRİ'ne uyup, canından geçenler. Dünya ile ahireti bilip, birbirine bağlayanlar. Yardım edip, dönük kullarını çevirenler.
- KAT : Söylesem az gelir…Gönüller dolar; dolsa güzel, taşar; taşsa güzel, akar – akar, Kul dayanmaz, ahireti yaratan, görmez. Gel, gör!..
Kulun yaptığı, ALLAH'ımın " yap " dediğidir. Suç, kulun niyetidir. Heybesine iyi niyet koyan kuluna ALLAH'ım " yap " demez; onu böyle tecelliye kul etmez. Ona yaptırılan, niyetinin onu nerelere kadar götüreceğini göstermektir. Her olay karşıtı iledir, iyi – kötü, beyaz – siyah, cennet – cehennem, SENİN SEÇME HAKKIN VARDIR. İki yol olur her kulun önünde, HAK yolu ve onun karşıtı, kulun kaderi her iki yolda yazılıdır, seçim senin hakkındır.
Yazmak kolay, uymak zor. Dilemek kolay, ERMEK zor. Yükseldikçe bundan sonrası zorludur! Çünkü, her basamak için kul her yandan imtihan verir. ALLAH'ıma varış bir merdivendir; ne kadar seversen, o kadar çıkarsın. ALLAH'ım, cümle kulunun önüne sermiş o merdiveni. Kul dilerse çıksın, ALLAH'ına varsın. Çıkmayanın hatası kimin? Kendi gönül yolunun! VARLIĞI'na inananın çıkmaması için bir sebep yok. ALLAH'ımın KAPISI hiçbir kuluna kapalı değildir, meğer ki, kulun gönül kapısı açık olsun. Gönülleriniz her an HAK tarafından yoklanır, çiçeğiniz sevenlerce koklanır. Su gibi ol: arındıran, korunduran! Kum gibi ol: kırmayan, kırılmayan! Hava gibi ol: yaşayan, yaşatan!
ZUHRUF suresi, ayetler 43, 44 : Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Hiç kuşkusuz sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Gerçek şu ki bu KUR'AN sana ve toplumuna bir öğüttür. BUNDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
ALLAH'ım her kulunun kapısını açar. Açılmayan kapı var mı? Güzellik uyulandır, kalem elimde demekten. Daha önce yazdım. Gönlünde olanların, dünyada harcanmayanların burada yeri belli olur.
Yarattığını gözeten RABB'im, O'na verdiğin sözü " tut " der.
RAHMAN suresi, ayet 29: Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O her an YENİ bir iş ve OLUŞTADIR.
BİLİRSEN KULUSUN, BİLMEZSEN HATALISIN. KENDİNİ BİLMEYE – BULMAYA MECBURSUN! BİLMEZSEN, O'NA NE YÜZLE DÖNECEKSİN!
TEVBE suresi, ayet 126: Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hala ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar.
" Kulun kaderi yazılı mıdır? " denir; bizden sorulur: Planı çizilir, aradaki boşluğu kul doldurur. ALLAH'ım dünyayı yarattı, toprağı suyu verdi. Yağmuru yağdırdı, rüzgarı sürdürdü. Bunlar, plana dahil olaylar. Ne toprak bakılmazsa dilenen vergi olur, ne bağ budanmazsa istenen sergi olur. Kul toprağa bakar, geleceği toplar. Toprağın suyun verilişi, planın oluşudur; bakımı, kulun bilgisidir. Beden de öyle….ALLAH'ım bedeni bir plan dahilinde yaratır. Aradaki boşluğu kul, mantığı ile kapatır. " Kaderin değişmesi mümkün mü? " derseniz; Bir başkasının planını bozacak kader değişmez! Nasıl ki toprağın planını genişletmeye çalışırsan, bir başkasının toprağına girmiş, hakkını yemiş olursun.
MUHAMMED suresi, ayetler 22, 27, 28, 29: Kendilerine doğru yol apaçık belli olduktan sonra eski hallerine dönenlere şeytan yaptıklarını güzel göstermiş ve onlara ümit vermiştir. Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını aldıklarında durumları nasıl olacaktır? Çünkü onlar, ALLAH'ın istemediği şeylerin ardından gittiler ve O'nun razı olduğu şeylerden hoşlanmadılar. Böylece ALLAH da onların yaptıklarını boşa çıkardı. Yoksa, kalplerinde inanç problemi olanlar, ALLAH'ın onların kinlerini asla ortaya çıkarmayacağını mı sandılar.
Olay budur! KUR'AN okunur, gönüle göre yola koyulur, ALLAH'ımın EMRİ'nden çıkılır….Ayak yürür, gönül sürür…Ayak, yolunu/ niyete uydurur. Niyet bağa / bahçeye ise, gidilir; niyet uçuruma ise? Olmayacağa niyet edersen, " yürüdüğün yoldan dön! ..” derim. Olmayacak, nedir? ALLAH'ımın emretmediğidir. ALLAH'ım KUR'AN ile olacağı vermiştir, olmayacağı vermiştir.
ALLAH'ıma varmak,yolu yürümekle. Hiçbir kul, ALLAH'ımın yolunda yürüyüp de varmadığı görülmemiştir. Demek ki, ALLAH'ıma varmak, kulun isteği ile olur. Kuluna vermek, ALLAH'ımın dileğiyle olur.
Boşanmak: Gönüle yatmayanı, anda uzak tutmalı. Günahı kısadan çevirmek de sevabı getirir. Vazgeçmek, evlenmeden sonra bile mevcut bir kaidedir.
AÇIK KONUŞMAK ALLAH'IMIN EMRİ'DİR.
Sakınmayı bilmeli, uzağında durmalı. " Elde mi ? " dersen, elbet eldedir.
ALLAH seni doğruluktan ayırmasın, ALLAH seni her zaman kötülüklerden uzak tutar: yeter ki sen yolunu şaşırmayasın.
HAC suresi, ayet 38: ALLAH, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, ALLAH hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.
Uyarsan alırsın, uymazsan kalırsın. YARATAN bilene değil, uyana verir.
A'RAF suresi, ayet 28: Bir edepsizlik ettikleri zaman;” atalarımızı böyle bulduk: bize bunu ALLAH emretti " derler. Sen de ki,” ALLAH edepsizliği emretmez. Bilmediğiniz şeyleri ALLAH'ın üzerine mi atarsınız? "
İNCİL – PAVLUS, ROMALILARA, Rom 6 – 19: Doğanızın güçsüzlüğü yüzünden insan ölçülerine göre konuşuyorum. Bedeninizin üyelerini ahlaksızlığa ve kötülük yapmak üzere kötülüğe nasıl köle olarak sundunuzsa, şimdi de bu üyelerinizi kutsal olmak üzere doğruluğa köle olarak sunun.
İNCİL – YAKUP 1.sure, ayet 13: Ayartılan kişi,” TANRI beni ayartıyor " demesin. Çünkü TANRI kötülükle ayartılmadığı gibi, KENDİSİ de kimseyi ayartmaz.
YAKUP 1 suresi, ayet 14: Herkes kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır.
İNCİL – MATTA 7 – 23: O zaman ben de onlara açıkça,” sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar! " diyeceğim.
İNCİL – MATTA 12 – 35: İyi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır.
İNCİL – MATTA 23 – 28: Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.
İNCİL – PETRUSUN BİRİNCİ MEKTUBU, 1 Pe. 3 – 12: Çünkü RABB'in gözleri doğru kişilerin üzerindedir. Kulakları onların yakarışına açıktır. Ama RAB kötülük yapanlara karşıdır.
ZEBUR – DAVUT'un MEZMURU- Mez: 5 – 4: Çünkü sen kötülükten hoşlanan TANRI değilsin, kötülük senin yanında barınmaz.
ZEBUR – DAVUT : Mez. 34 – 16: RAB kötülük yapanlara karşıdır, onların anısını yeryüzünden siler.
ZEBUR – DAVUT, Mez. 34 – 21: Kötü insanın sonu kötülükle biter, cezasını bulur doğrulardan nefret edenler.
ZEBUR – MEZMUR; Mez. 97 – 10 : Ey sizler, RABB'i sevenler, kötülükten tiksinin. O sadık kullarının canını korur, onları kötülerin elinden kurtarır.
TEVRAT – EYÜP, 34 – 22: Kötülük yapanların gizlenebileceği ne karanlık bir yer vardır, ne de ölüm gölgesi.
TEVRAT – EYÜP, 34 – 26: Herkesin gözü önünde kötülükleri yüzünden onları cezalandırır.
CANLAR bir oldukta AŞKI bulurlar; çirkini / kötüyü sildikte YAR'e varırlar.
Umduğunuz yolunuz çok uzun! Uzun yol, varışın yolu……..
Sadece O'na varmayı düşünün, mertebe almayı değil! Amacımız: O'na varmak, kuluna ölçü vurmak değil. " ALLAH'ıma varmak için dünyadan geçeyim….” Demeyin! Her güzelliği görün, bakın, duyun, varmaya da gönüllü olun….
DÜNDEN İBRET ALAN: GÜNDE İBRİĞİNİ DOLDURUR, YARINA DİKTİĞİ AĞACI BULDURUR.
Dünya hali, yoğurur kulu….Of! ?...demezsen, sahifeyi yırtmaya çalışmazsan, suyun akışından, bulutun bakışından şikayetçi olmazsan; ölçünü alırsın, SAMANYOLU'nu bulursun.
İki aleme selam vermeden, yaşanan güne gülünmez; seherde almadıkça seferde bulmadıkça, RAHİM ve RAHMAN OLAN'ın sırrına erilmez!
DERYA'ya ÖZ ile varın; dünya yükü almayın ki ağır gelmesin, dibe çekmesin.
Her sorunun cevabı sendedir…Hep hayır olan ile yormalıyız başı. Şahit olduğumuz her olay: bize, O'nu anlatmalı, bizi – bize tanıtmalı…O zaman, her an O'nun ile buluşuruz ve dilediğimize ulaşırız.
YA RAB! SANA açtık elimizi, sevgi dolu gönlümüzü, lekesiz anlımızı; elele olduk, aynı deryaya……..
KAMER suresi, ayet 51, 52, 53: Ve and olsun Biz, sizin benzerlerinizi helak ettik. O halde var mı bir düşünen ? Ve onların işledikleri her şey, yazıtlardadır ( kitaplardadır, kayıtlardadır ) ve küçüğün, büyüğün hepsi de satır satır yazılmıştır.
KEHF suresi, ayet 49: Ve kitap ( amel defteri ) konulmuştur. Suçluların ondan korktuğunu göreceksin. Ve " Eyvah bize! Bu nasıl kitapmış ki, büyük küçük hiç bir şey bırakmadan hepsini saymış! " derler. Ve onlar, yaptıklarını hazır bulurlar. Ve senin RABB'in hiç kimseye zulmetmez.
İSRA suresi, ayet 13, 14: Ve her insanın kuşunu ( uğurunu- uğursuzluğunu ) boynuna doladık. Kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız da,” kendi kitabını oku! Bu gün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter.
KAMER suresi, ayet 7: Hepsi de alçalmış bakışlarla mezarlarından çıkarlar. Tıpkı yayılan çekirgeler gibi.
ZUMER suresi, ayet 27: Gerçekten de insanlara, bu KUR'AN'da her türlü örneği verdik ki öğüt alsınlar.
KADİR suresi, ayetler 1, 2, 3, 4, 5: Biz o KUR'AN'ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin niteliğini sana gösteren nedir? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve RUH, RAB'lerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner. Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağırıncaya kadar.
TEVRAT ( Mısırdan çıkış ) Bölüm 22- çıkış: 22, 23: Dul ve yetim hakkı yemeyeceksiniz. Yerseniz, BANA feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim.
BÖLÜM 23- 1: Yalan haber taşımayacaksınız. Haksız yere tanıklık ederek kötü kişiye yan çıkmayacaksınız.
BÖLÜM 23- 2: Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada çoğunluktan yana konuşarak adaleti saptırmayacaksınız.
BÖLÜM 23- 3: Duruşmada yoksulu kayırmayacaksınız.
BÖLÜM 23- 8: Rüşvet almayacaksınız, çünkü rüşvet göreni kör eder, haklıyı haksız çıkarır.
Bilgilerinizi her dileyene sunduysanız: niyazlarınız kabul olur, dertleriniz derman bulur.
İNCİL- YAKUP 1- 2,3,4,5,6,7: Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğinizde bunu büyük sevinçle karşılayın. Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır. Dayanma gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun, yetkin kişiler olmanız için tam bir etkinliğe erişsin. İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren TANRI'dan istesin; kendisine verilecektir. Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgarın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. Her bakımdan değişken, kararsız olan kişi RAB'den bir şey alacağını ummasın.
İNCİL- YAKUP 1- 12: Ne mutlu denemeye dayanan kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman RABB'in kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.
A'RAF suresi, ayet 30: Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar ALLAH'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Dünden ibret alan: günde ibriğini doldurur, yarına diktiği ağacı bulur.
Canlar bir oldukta AŞKI bulurlar; çirkini/ kötüyü sildikte YAR'e varırlar.
Umduğunuz yolunuz çok uzun! Uzun yol, varışın yolu…..Sadece O'na varmayı düşünün mertebe almayı değil! Amacımız: O'na varmak, kuluna ölçü vurmak değil. "ALLAH'ıma varmak için dünyadan geçeyim " demeyin. Her güzelliği görün, bakın, duyun, varmaya da gönüllü olun…..
Alışanlar, çalışanlar, emeğinde yarışanlar: dilenen vuslata erecektir,buluşanları görecektir. İşte o an, NURANİYET'i her birinizi saracaktır.
BİR'liğe gidenlerle beraber olacağız….BİR'liğini kurduysak, elden / ele verdiysek: açılan kapılardan gireceğiz.
DERYA'ya ÖZ ile varın; dünya yükü almayın ki ağır gelmesin, dibe çekmesin.
O bana dedi ki; Her çiçekte, her böcekte, güneşte, yıldızda, ayda, suda, havada, toprakta BEN'i gördüysen: sevdiklerinle seni buluştururum, seni dilenen hedefe ulaştırırım, sevdiklerimle buluştururum, gönülden gönüle dolaştırırım….O'nun sözü buysa, SÖZÜNDE DURUR,sevgisi, insanı kalbinden vurur.
Dünü silmeyi bilirsek, emeğimizi verirsek, yarın bize hizmettedir. Verdiğimiz emekle Güzelden güzel'e ulaşırız, O'nun DOSTLARI'yla buluşuruz, öyle buluşuruz ki: gamla- dertler yok olur, insan kendini GÜZEL'de bulur.
EN GÜZEL'i anmalıyız, vermediğimize yanmalıyız. AL ALABİLDİĞİNCE…diyen RABB'im: verenin eline koyar, vermeyeni kalıpsız sayar.
YUNUS ile MEVLANA: Dostluğunu bilenlere, sevgi ile saranlara, tevazu ile çalışanlara, eli elde bulanlara, sözü baldan verenlere, hep GÜZEL'i görenlere selam verdiler.
Olumsuzlukları kıralım, kimin yarası varsa saralım, kimin derdi varsa soralım, kendi kendimize cevap verelim:” RABB'imin dileğince miyim?”
Ne YAZAN'ına kız, ne kaderine küs, ne kendinden geç, ne değişik kaderleri seç. O her an KALEM'dedir. O YAZAR, sen okursun: O ÇİZER, sen dokursun….Niyazınız: O'nun yazdığını okumak olsun, O'nun emirlerini dokumak " olsun.
FATIMA dedi ki; Anam, babam, yavrularım, insanların hepsinde onları bulurum…..Sevginiz katıksız olsun, her bakan sizlerde O'nun NUR'unu görsün… Niyazım budur, niyazım kaderiniz olsun, dünyada sevgi yayılsın.
O'ndan uzak kalanların yoluna ışık koymalı! Gören yolunu çevirir, görmeyen kaderini devirir. " Bana ne!?...”= " Bize ne!?...” olur,gelecek nesil kaderinde eğriyi bulur. Ne kadar bilirsen, o kadar sorumluluğun olur, hizmetini bilmezsen, eğri/ doğruyu götürür.
Kader denen çizgiyi bilgimizde çözeriz…..O bilgi bize: kaderi YAZAN'ın dertlerimizi görenin, kaygılarımızı silenin, YÜCE RABB'im olduğunu biliriz.
Kul, dilediği merhalede, dilediğini değil hak ettiğini bulur. Dilemek niyettir, hak etmek emektir. Niyetini emeğin ile besle ki, hak ettiğine eresin. Her satırda okuduysak, tezgahında dokuduysak, elimiz asla boş kalmaz.” Bildim " diyeni, bildiğini işlemeyeni, RABB'im hoş görmez. RESULÜ: HAH ADI'na hizmettedir, hizmette olanlar ile irtibatını hiç kesmez! O senin iledir, senin de o'nun ile olmanı ister.
Hz. ALİ: ALLAH'ımın emirlerini RESULÜ'nden alsınlar, her haline uysunlar. Selamet kapısında cümlemizin gözü var, sizler O'na uydukça: RABB'im açacak, SÖZÜ var.
HAMZA DOST : Cümlemiz,PEYGAMBER'imize uyalım! Dedikte: o'nun sözünü değil her halini alalım, bünyemize maledelim! DOST haline uyanlardan ALLAH'ım razı olsun, HABİB'ine uyan, bulsun……
MAİDE suresi, ayet 105: Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça, sapmış olan size zarar veremez.Tümünüzün dönüşü ALLAH'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir.
İnsan, yaratılmışın hizmetini görmezse: kendi kendini yok eder, devasını bulamayacağı dertlere düşer. TANRI'nın bizler için yarattığı her zerre, EMANETİDİR. Kendimize ve bize emanet edilen her zerreye iyi bakmak durumundayız. Hizmetini bilmezsen, eğri, doğruyu götürür. Her insan ne ektiyse onu alır.
Hz.MERYEM: DOST; Kanımızdadır, yanımızdadır, canımızdadır. Nereye dönsek, ne yana baksak, güzellikler gönlümüzdedir. Gönülleri arıtanların, nefsini kurutanların, GÜZEL için güzellikler yaratanların her an elindeyiz, dilindeyiz.
Her gün kendime sormalıyım: BU GÜN RABB'İMİ HOŞNUT EDECEK NE YAPTIM ? Kimin gönlünü aldım ? Kimi sevindirdim ?
Verme sözü uymayana! Uymayanın halinden sorumlu olmayasın, uymayanın yolunda karanlık kalmayasın.
İki yol olur her kulun önünde: HAK yolu ve onun karşıtı. Kulun kaderi her iki yolda yazılıdır, seçim senin hakkındır. " Şeytan'a uydum…” denen, odur. ALLAH'ım: binlerce MELEĞİ'ni, her kuluna doğruyu göstersin diye gönderir. Gine de hatayı kendine vazife edinen, yolunu seçmiş olur. Kaide bozulmaz, dışına çıkılmaz! Yolların görüntüsü, kulların akibetleriyle gösterilir. Doğru yolu seçen kul huzuru bulur, yolun eğrisine giden daima huzursuz olur. Birçok meşakkat içinde huzura varmış kul, doğruyu bulmuş kuldur. Örnek olun, yoldan çıkanı görün, yolunu gösterin gönül kırmadan. Yol vermek, ALLAH'ın; yön vermek kulun vazifesidir.
Her adımda sadece niyaza durunuz, hayır ile sözünüzü açınız, şer olandan aman olsun kaçınız.
ALLAH'ım o kadar YÜCE ki, kulunun her niyetinin karşısına onu uyaracak olaylar yaratır. Kul vardır uyanır, kul vardır " ALLAH'ım cefayı reva görür "der büsbütün gömülür.
Kaderden söz edildikte;” Nasıl olsa yazısı böyle….” Denir. Doğum, ölüm, evlenme değişmez. Ne var ki, aradaki olaylar her an değişmeye muktedirdir. Amelin iyi ise, olaylar da iyiye bağlanır. Değişen kader odur. Kuluna iyi davranırsan, iyi olayla karşılaşırsın. Unutulmasın, ne yel birden eser, ne sel birden basar…Tedbirini alırsan, mantığını çalıştırırsan: korunmuş olursun, gerisini KADİR'e bırakırsın. Uymakta güzellik, bilmekte özellik vardır. Uymaya deneyen her kulun, gün-gün görüşü açılır. Uyumlu halin, seni bir adım öteye götürür.
VAR OLAN, UYDUĞU İLE DENENİR
Yol, ona, bana, sana değil cümleye, gönülden uyan her kula….Uymayan- uyanır, ne var ki geç kalır. Kulun bildiği geçerli, uymadığı geçersizdir. KUL BİLİR DE UYMAZSA, KORKSUN.
" ALLAH'ımın emrine uyarız, O'nun sevdiği kullarız…..” demek için; yoldan çıkmamak, kötüye uymamak lazımdır.
Yolunu bulduktan sonra şaşırmaz insan, çünkü bu yol doğru yoldur. İnsan isterse şaşar, istemezse dosdoğru gider. O yolu buluncaya kadardır zorluk. Yolunuzu şaşırmayın, o zaman çok kötüdür. Çünkü ALLAH, yolunu bulduktan sonra şaşanı hiç affetmez. ALLAH'ım, sizleri şeytana uydurmasın. AMİN
DOST'UN YOLU GÖTÜRÜR, DÜNYADA EKTİĞİNİ AHİRETTE BİÇTİRİR.
Mümin olana yolunu sorsan, bilse – bilmese sana yardımcı olur. Netice; yardımlaşma, birbirine el verme, koruma, sevme, sevilme. Varmanın, tek taşsız yolu. Atmazsan adımını, menzile varamazsın; seni getiren yolu, uyanmazsan göremezsin.
İnancımız – AŞK'ımız, yolumuzun bineğidir. Önderimiz Hz. MUHAMMED, KİTAB'ı elimizde.
KADER: BİR KURALLAR ZİNCİRİDİR.
Her emeğin emekçisi, niyeti ile ölçü alır; bilmediğinden değil, uymadığından yargılanır.
NEML suresi, ayet 64: ( onlar mı hayırlı ) yoksa ilk baştan yaratan. SONRA YARATMAYI TEKRAR EDEN ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? ALLAH'tan başka bir TANRI mı var ! De ki:” Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin !”
SEBE suresi, ayet 6 ( Kaf 16 ): Kendilerine ilim verilenler, RABB'inden sana indirilenin, HAKK'ın TA KENDİSİ olduğunu, Hamid ve Aziz olan ALLAH'ın yoluna kılavuzladığını görürler.
KAMİL KİŞİ: KENDİNE DEĞİL, ALLAH'A DAVET EDENDİR.
Atmazsak tasayı, bilmezsek YASA'yı: hep aynı telden, hep aynı dilden söyleriz, olmayacağı, " olacak " diye bekleriz.
ALIP VERMEYİ BİLEN, Sevgiye ulaşacak, o sevgi ile her an ÖZ'ü ile buluşacak.
Seni – beni silmeden kimliğini bulamazsın, seni – beni silmeden RABB'in ile kalamazsın.
HER İNSAN KENDİNİ BULMAK ZORUNDA.
Arayan, ARADIĞI'nı kendinde bulur…..Kendinden uzak kalan: elde olan nasibi çevirir, ele gelmiş fidanı devirir. Hem ağlayıp hem gülmek, hem eğriye yön vermek, hem kusurda olmak, hem hatayı yenmek; seni – sana bildirecek, sana sende OLAN'ı bulduracak.
MÜTAFİFİN suresi, ayet 14: Hayır! Onların kazançları, kalplerine pas ( RAN ) yapmıştı.
Sorulmuş: Ya MUHAMMED, bu ayetteki " RAN " nedir? Cevap verilmiş: İnsan, bir günah işledi mi, kalbine ( yani ruhuna ) siyah bir leke – nokta konulur işte RAN budur.
ABESE suresi, ayetler 40, 41: Kıyamet günü, yüzler ( ruhlar ) vardır tozlanıp şekli değişmiş, siyahlıklar kaplamış.
İnsan, yapısı ve konumu gereği her an yanlışlık yapabilir, günaha bulaşabilir. Böyle olunca da yaşarken RAN'dan kurtulmanın bir yolu olup olmadığı akla geliyor. Yukarıya alınan Peygamber sözü, şöyle devam ediyor: Tövbe edilirse, RAN silinir; fakat yeniden aynı günaha dönülürse, noktalar artar ve kalbi ( ruhu ) kaplar.
MÜDDESİR suresi, 26, 28, 29 ayetler, ruhtaki bu pasın ölümden sonra nasıl silineceğini açıklıyor: " Onu, SEKAR'a – ateşe fırlatacağım. ( sekar ) ortada bir şey bırakmaz, vazgeçmez " ( yani siyah lekeleri ateşte yakılarak parlatılan gümüş yüzükler gibi temizler Ruhu ) Sekar, insan için levhalar – ekranlar sunandır. ( yani dünyada günah ile karartılmış olan ruhu, ekran gibi, levha gibi ışıldatandır sekar ).
MEARİÇ suresi, ayet 15,16'da, insana ve evrene iyilik yapılması anlamındaki bu SEKAR'ı yani ateşi, yani cehennemi, yani temizlenmeyi, değişik kelimelerle bir kez daha serer önümüze KUR'AN: " Hayır! O, alevden bir ateştir, deriyi yakar!...” RAN'lardır. Yoksa ateşte ne insanın eti, ne de ruhu yanar. Yanan bilinçli olarak yakılan, dünyada ruhun üzerine deri gibi alınan lekelerdir. Hele o, insanları korkutmak amacı ile söylenmiş "..derisi yandıkça yenilenip yakılır " anlamındaki ayet bile temelde insana hem iyilik, hem de ilahi zorunluluktur: Ruhta kat kat olmuş kirlerin, peş peşe temizlenmesi zorunlu iyiliğidir. Zorunlu, çünkü temiz olan mana dünyasından gelip, pisliği kaçınılmaz olan bu esfeli safilin – aşağılık dünyada kire bulaştıktan sonra ölüm ötesine, başlangıca pislik götürülmesi mümkün değildir. Başka bir anlatımla, ruhtaki RAN'ın yıkaması olgusu, arılaşarak ana kaynak olan ZAT'a katılabilme gereğidir.
PİR SULTAN ABDAL dedi ki: Kader koskoca bir handır. Kapısını bulmak, her insan için ayrı bir zandır. İnsan bildiğine yönelmeli, RABB'in birliğinde her an varolmalı.
MUHAMMED suresi, ayet 31: And olsun ki içinizden mücadele edenleri ve sabredenleri bilmek için sizi deneyeceğiz ve sözlerinizin doğruluğunu da ölçeceğiz.
Hz. ŞEMS_İ TEBRİZİ'nin öğütleri ( 2. bölüm ) 29. kural: Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,” ne yapalım, kaderimiz böyle " deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatın hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
|